Gülümseyin
Lütfen...
Köşeleri yumuşatan aşağıya sarkmış çizgileri düzelten,
gözleri parlatan, içimizi rahatlatan, yağmuru güneşe dönüştüren
şey nedir? Kalbiniz kırıkken karşınızda görmek istediğiniz, tüm dünyanın
sizinle birlikte olmasını düşlerken gözünüzün önüne geliveren
ilk şey nedir? Gülümseyen bir yüz! İşte insan olmanın ortak özelliği.
Yalnız gülümseme deyip geçmeyin. Çeşit çeşit gülümseme var:
Sahtesi, acısı, "Burada herkesin önünde gülümsediğime bakma,
eve gidince sana gösteririm" türü. Aşağılayıcısı, alaycısı.
"Sırıtma" dediğimiz şekli. Kırık dişleri ortaya koyanı,
altın parlaklığında olanı, sevgilinin sımsıcak gülüşü, uzun süredir
görüşmediğiniz büyükannenizin hasret dolu gülümsemesi, bebeklerin
gamzelerini çıkaran gülücükleri var. Ama şu an için size verilen en
son gülücüğü düşünün, sizin de yanıt verdiğiniz, sadece siz
olduğunuz için fark edildiğinizi ve kabul gördüğünüzü
hissettiren, hatta belki de omuzlarınızı dikleştirmenize, seke seke yürümenize,
keyifle ıslık çalmanıza neden olan o son gülümsemeyi. Bir gülüş
neler yaratabiliyor değil mi? Ben, insan yüzünün, önce gülümseyen
taraf olabilmesi için, gerekli kas gücüne sahip olduğunu düşünmek
istiyorum. Lütfen kendimizi iyi hissetmek için mağazadaki kasiyerin,
bir arkadaşımızın, yanımızdan geçen birinin hatta asansördeki
yabancının bize gülümsemesini beklemeyelim. Önce biz davranabiliriz.
"İkimiz de insanız, bu nedenle sana önem veriyorum"
gibisinden değerli bir duyguyu niçin içimizde saklamamız gerektiğini
anlamıyorum. Genellikle bu konuda cimri davranır, karşımızdakine,
sanki paslanmış hazine sandığımızdaki en ucuz parçayı bile vermeye
kıyamayız. Kargaşanın ve umutsuzlukların egemen olduğu, yaşamın
zorlaştığı ve beklentilerin azaldığı, çoğunluğun dürüst ve
namuslu kaldığı ama ahlaksız bir azınlığın da var olduğu şu günlerde,
karşımızdakilere içten bir gülümseme ile baksak fena mı olur? Sık
sık ruhumuzun derinliklerinde hapsettiğimiz bu insanca dürtüyü özgür
bıraksak ve bir hafta, hatta tek bir gün boyunca dünyaya kocaman bir gülümseme
armağan etsek neler değişirdi, düşünsenize ! Ne kaybedeceksiniz ki