Sabetaycılar en çok nerede bulunurlar?

Disisleri, doktorlar, üniversiteler (özellikle Isletme, Iktisat, Uluslararasi Iliskiler, Sosyoloji, Tarih, Kimya, Fizik, Matematik), YÖK, Amerikan Hastaneleri, isadamlari, Koc Grubu, gazeteciler özellikle Hürriyet, Sabah, Milliyet'te ve bu gazetelerin bagli oldugu diger ufak gazete ve dergilerde. TV spikerleri, mesela Gülgun Feyman, Mr.Reha....Mankenler...Televizyon Dizileri...Haluk Bilginer'in dizisinde koyun sürüsü gibiler...Memoli'de de varlar...Eski Türk filmlerini izliyor musunuz?... Ayhan Isik..Hulusi Kentmen...Perran Kutman.. Sarkicilar.. Neco..Harika Avci....Burak Kut..Ozan Orhon...program sunuculari...Gicik Aziz Üstel...Kim 500 milyar ister Kenan Isik...sadece birkac tanesi...Örnekler cok...

Yazan: Mehmet
////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Sabetaycı Ilgaz Zorlu, Müslüman değil, Yahudi olduklarını iddia ediyor.

ISTANBULLU genç bir muhasebeci, Türkiye'nin Osmanli'dan devraldigi 300 yillik bir vicdan ve din hürriyeti meselesini, tarihin tozlu sayfalarindan ve ev içlerindeki gizli sinagog köselerinden çikarip, mahkeme salonlarinda tasiyor.
Tarihleri boyunca ne Israil ne de Türkiye Hahambasligi tarafindan Yahudi olarak kabul edilen, nüfus cüzdanlarinin din hanesinde ‘Islam’ yazan Türkiyeli Sabetay cemaatinin genç üyesi Ilgaz Zorlu, cemaatinin pek çok elit üyesinin aksine Sabetaist oldugunu saklamiyor.
Saklamamakla kalmayip, gerçek din kimliginin resmen taninmasi için 9 yildir verdigi entelektüel mücadeleyi adli tatilin sona ermesinin ardindan, Istanbul 9'uncu Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yasal çerçeveye oturtmaya hazirlaniyor.
‘‘Ben Musa seriatina bagli Kabalist bir Yahudi'yim. Dinler tarihinde bize isnat edilen sifat Sabetaistliktir. Genel olarak, Selanikli olarak ifade edilen gruba mensubum. Müslüman bir baba ve Sabetaist bir annenin çocugu olarak ilk ve nihai tercihim bu yöndedir’’ diyen Ilgaz Zorlu, 13 Haziran'da Avukat Salih Dögücü araciligiyla açtigi nüfus tescili davasinda, nüfus cüzdaninin din hanesindeki ‘Islam’ ibaresinin ‘Yahudi’ olarak degistirilmesini talep ediyor.
DİNİ TERCİHİMİ TANIYIN
‘Evet, Ben Selanikliyim-Türkiye Sabetayciligi’ kitabini yazarak dini kimliginin taninmasinda ilk cesur adimi atan Zorlu, ekim ayinda baslamasi beklenen davadan, Sabetaistlerin tarihleri boyunca ilk kez Yahudi olarak varliginin resmen tescil edilmesini, böylece tarihe bir kayit düsülmesini bekliyor.
Ilgaz Zorlu, Sabetaistlerin varligini kabule yanasmayan Türkiye Hahambasligi sinagoglarinda özgürce ibadet etmek, bayram, dügün, cenaze ve yas gibi özel günlerde dini ritüellerine uygun yasamak istiyor.
Öldügünde nüfus cüzdanindaki ‘Islam’ hanesine bakilarak bir Müslüman gibi gömülmek istemedigini söyleyen Ilgaz Zorlu, ‘‘Bugün bana ‘Selanik'e dön o zaman' deseniz, dönmek istemem. Ben Türkiyeli bir Yahudi'yim. Burasi benim memleketim. Memleketimi seviyorum. Tek istedigim dini tercihimin resmen taninmasi’’ diyor.
Ilgaz Zorlu’nun avukatligini üstlenen Salih Dögücü, din degistirme davalarinda tecrübeli bir avukat. Simdiye kadar nüfus cüzdaninin din hanesinde ‘Hiristiyan’ ibaresini ‘Islam’ olarak degistirmek isteyen Türk vatandaslarinin davalarini üstlenmis. Avukat Salih Dögücü, Islam ibaresini Yahudi'ye çevirmeyi talep etmesi bakimindan Ilgaz Zorlu'nun davasinin bir ilk olmasina karsin, diger din degistirme davalarindan bir farki olmadigini söylüyor. ‘‘Ben Müslüman'im ama hangi dinden olursa olsun insanlarin din ve vicdan özgürlügünü savunmaktan onur duyuyorum’’ diyen Avukat Dögücü ‘‘Hukuk teknigi açisindan fark yok. Dinlerin bagli bulundugu teskilatlarin verecegi cevaplar arasinda farklilik olabilir’’ diyerek Zorlu davasinin hassas bir noktasina dikkat çekiyor.
Çünkü Islam dinine geçmek isteyenin müftülükten aldigi onayi, Zorlu'nun Türkiye Hahambasligi'ndan almasi gerekiyor. Hahambasligin simdiye kadar varligini bile kabule yanasmadigi Sabetaist cemaatine mensup Ilgaz Zorlu'nun talebine verecegi yanit merakla bekleniyor.
Avukat Dögücü ‘‘Laik bir ülkede yasiyoruz. Kimse sen dinini degistiremezsin diyemez. Talebimiz kabul edilecek’’ diye iddiali konusuyor.
ÖZÜME NASIL DÖNEBİLİRİM?
Musevi cemaatinin taninmis arastirmaci yazarlarindan Mose Grosman, hahambasliginin tutumu hakkinda su ipucunu veriyor:
‘‘1924 yilinin Ocak ayinda Hahambasi Hayim Mose Becerano ‘Sabetaycilar'la Yahudiligin ne derece ilgisi oldugunu' soran gazetecilere söyle bir yanit veriyor: ‘Ben dinler konusunda çok tetkikat yaptim, ancak bu Selanikliler konusunda bilgim yoktur. Herkes ne kadar biliyorsa ben de o kadar biliyorum.’’
Türkiye'deki Musevi cemaatinin Sabetaycilar hakkinda hiçbir sey bilmedigini söyleyen Mose Grosman, ‘‘En azindan benim dönemimde kendilerinden hiç söz etmediler. Bize kendilerini tanitmadilar’’ diyor. Musevi cemaatinin Zorlu'nun kendi aralarina katilmak için attigi bu adima henüz hiçbir tepki göstermedigini belirtip, ‘‘Davanin sonucunu bekleyip gelismeleri görecegiz’’ diye konusuyor.
Yahudi kani tasidigini, hayatini Mose'nin (Hz. Musa) getirdigi ilahi seriata göre tanzim ettigini, Koser bir hayat yasadigini belirtip, ‘‘Hal böyle iken siz beni Musevi kabul etmeyeceksiniz, Müslümanlar nasil ve niçin Müslüman kabul etsin. O zaman ben kimim, neyim ve özüme nasil dönebilirim?’’ diye soran Ilgaz Zorlu'nun ait olmadigini söyledigi dini kimligi Müslümanlik'tan çikip, ait oldugunu iddia ettigi dini kimligi Yahudiligi'ni tescil ettirme mücadelesi sadece Türkiye'de degil, basta Israil olmak üzere ABD ve diger ülkelerdeki Yahudi ve Sabetay cemaatleri tarafindan yakindan izlenecek.
Sabetaycilar'in 300 yillik tarihi
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Ilber Ortayli'nin Mayis 1998'de Tiryaki Dergisi'nde yayinlanan arastirmasina göre, Izmirli bir Yahudi olan Sabetay Sevi, 17'inci yüzyilda heyecanla beklenen Mesih oldugunu ilan ettiginde, yasadigi Izmir'in sinirlarini asan bir ilgi gördü. Kabala mistisizminden etkilenerek yola çikan Sevi'nin, diger Yahudiler üzerinde nüfuz kazanmaya baslamasi hahamlari telaslandirdi.
SABETAY SEVİ YARGILANDI
Hahamlarin sikayeti üzerine devreye, Osmanli yönetimi girdi. Sabetay Sevi yargilandi. Ölüme mahkum edilecegini anlayinca, Müslümanligi kabul etti. Kendisine inananlarla birlikte hadiselere sebep oldugu Izmir'i terkederek, Selanik'e yerlesti. Sabetay cemaatine Türkler ‘dönme', eski dindaslari Yahudiler ise renkleri degisen bir balik oldugundan ‘Sazanikos' demeye basladi.
Cahit Uçuk'un ‘Bir Imparatorluk Çökerken' adli kitabinda 19'uncu yüzyilda Selanik'te iktisadi ve kültürel bakimdan herkesi geçtigi anlasilan Sabetaycilar'in oruç tutup, namaz kildiklari anlatiliyor.
Selanik'te Kapancilar, Yakubiler ve Karakaslar olmak üzere 3 gruba ayrilan Sabetaycilar egitime büyük önem verdiler. Feyziye ve Terakki gibi modern okullar açtilar. Atatürk'ün Selanik'teki ilkokul ögretmeni Semsi Efendi (Semsi Efendi, Ilgaz Zorlu'nun dedesinin dedesi) de bir Sabetayci ve rivayete göre Semsi Efendi'nin okulunda Sabetayci kökenden gelmeyen tek ögrenci de Mustafa Kemal'di.
MÜBADELEYLE GELDİLER
Sabetaycilar, 1924 yilinda mübadeleyle Türkiye'ye geldiler. Prof. Dr. Ortayli'ya göre, ‘‘Osmanli Imparatorlugu'nda böyle bir millet grubu yoktu. Hele 20'nci yüzyilda kimin Sabetayci oldugu kayitla belli degildi. Bilhassa Kemalist laisizm Türk toplumunda bu meseleyi adamakilli silmis ve kiyiya itmistir. Esasen geçmis asirlarda da Sabetaycilar idare nezdinde Müslüman'di ve 19'uncu yüzyil modernlesmesi boyunca bu adi konmamis asimilasyon hadisesiz bir sekilde ilerleme kaydetti.’’
Osmanli nüfus sayimlarinda da Yahudiler arasinda degil, Müslümanlar arasinda kayit edildiler. Ancak Varlik Vergisi uygulamasi sirasinda diger gayrimüslimler gibi yüksek vergi dilimleri ödediler.
Prof. Dr. Ortayli'ya göre sayilari geçmiste ve günümüzde kimsenin vakif olamadigi bir sir. Ilgaz ise mübadele sirasinda Türkiye'ye 25 bin kadar Sabetayci'nin geldigini, bugün Istanbul, Konya, Ankara, Bursa ve Izmir'de yasayan cemaat üyelerinin sayilarinin 100 bini buldugunu tahmin ediyor
ILGAZ ZORLU İSTİSNA
Prof. Dr. Ortayli, kendilerini henüz açiklamayan ve bu inanç üzerinde bir arastirma yapip yayinlamayan Sabetaycilar arasinda tek istisna ama hakikaten tek istisnanin Tiryaki ve Toplumsal Tarih gibi dergilerde yazan Ilgaz Zorlu oldugunu takdirle belirtiyor ve ‘‘Herhalde son yetmis yilin laik gelismeleri ve kent kültürü içinde Sabetaycilik laik ideoloji fakat daha çok laik hayat tarzi içinde erimistir. Üstelik laisizmin en atesli öncüleri ve uygulayicisi da bu grup olmustur’’ diyor. Ilgaz Zorlu ise Sabetaycilar'in aslinda disa yansittiklari gibi Müslümanligi tam olarak benimsemediklerini ve ev içlerindeki gizli sinagoglarinda dini ritüellerini yüzyillar boyunca sürdürdüklerini söylüyor. Ilgaz Zorlu, Sabetay cemaatinin elit üyelerinin bazilarinin inançli olmadiklari için, bazilarinin da sosyal, ekonomik ve siyasi konumlarini kaybetme korkusuyla dini kimliklerini açiklamadiklarini söylüyor. Kendisi gibi ‘normal vatandas' olup da dini özüne dönmek isteyenlerin de ‘mavi kan' tasiyan Sabetaycilar'in bu tutumunun kurbani oldugunu söylüyor.

25 Temmuz 2000 tarihli Hürriyet Gazetesi, sayfa: 26
/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Devlet Onlarınmış!
 
KITAPLARININ büyük reklami yapilan, romanlari yabanci dillere çevrilen ve kisa zamanda hayli söhret-i kâzibeye sahip olan bir yazarimizin Sabatayci oldugunu ilk defa Yalçin Küçük Aydinlik'ta yazdi. Küçük bu istihbarati nereden elden ediyor, dogrusu merakimi mucib oluyor.
Her neyse iste bu ünlü Sabatayci romanci New York'ta biriyle konusurken, Sabatay Sevi'nin dinine inanan Yahudilerin niçin Müslüman olduklarini söyle anlatmis: Bizim bir devlete ihtiyacimiz vardi. Önce Müslüman olduk ve uzun maceralardan sonra Türkiye'yi elimize geçirdik.
Yahudi Türk veya Sabatayci sunu demek istiyor: Yahudiler yirminci asirda iki devlet kurmustur, biri Türkiye, öteki Israil...
Cür'etin böylesine pes...
Bu devlet, Türkiye'de yasayan ve Türkiye'yi vatan olarak benimseyip seven herkesin devletidir. Sabataycilarin tekelciligi gülünçtür.
Türkiye devleti yeni kurulmus bir devlet degildir, mâzisi Anadolu'da bin yil ötesine dayanmaktadir. 1923'te kurulan, rejimdir, cumhuriyettir. Bu cumhuriyet de Sabataycilarin degil, hepimizindir.
Türkiye'de birtakim egemen azinliklar cumhuriyete sahip çikmak perdesi altinda onu kendi tekellerine almak, kendi emellerine hizmet ettirmek istiyorlar.
Sabataycilar (Tabiî ki, militan olanlari) bu kafadadir. Farmasonlar da böyle tekelci bir zihniyet sergiliyorlar.
Peki bu ülkenin ezici çogunlugunu teskil eden Müslüman Türkiyeliler ne oluyor? Efendim, onlar ikinci sinif vatandas, sömürge yerlisi, gerici, mürteci, parya, zencidir.
Tekelci egemen azinliklarin gözünde en büyük tehlike, çogunlugun tam mânasiyla siyasî haklara kavusmasi ve onlarin millî iradesinin ülke idaresinde son sözü söylemesidir.
Sabataycilar devleti kendi dinleri, ideolojileri; siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî ilkeleri ve emelleri isiginda idare etmek hak ve hürriyetine sahiptirler ama Müslümanlarin böyle bir hakki yoktur. Niçin yoktur? Çünkü onlara göre Islâm dini bir Ortaçag kurumudur, karanliktir. Peki Sabataycilarin kabbalistik felsefeleri, sahte Mesih Izmirli Sabatay Sevi ile ilgili mitolojik inançlari, Istanbul'daki gizli sinagoglarda Ibranî ve Ladino diliyle yaptiklari âyin ve ibadetler nedir? Bunlar tabu konulardir... "Biz bunlari sizden ögreniyoruz..." gibi tiyatrolar ve daha ne numaralar.
Farmasonlar, Türk devletinin temel nizamlarini kendi inançlari, itikadlari, felsefeleri üzerine oturtmak için çalisirlarsa bu bir suç teskil etmez, bir tehlike olmaz ama Müslümanlar çalisirsa en büyük suç olur.
Farmasonlara sorarsaniz, kendileri en birinci ve âlâ Atatürkçüdür. Atatürk Mason localarini kapattirmisti. Kemalist devrimlerin biri de budur. Masonlugu yasaklayan, yasadisi ilan eden bir inkilapçiyi nasil sevebilir, benimseyebilir Masonlar? Mümkün müdür bu? Türkiye'de ne tiyatrolar oynaniyor...
Bazi militan, fanatik Sabataycilarin Türkiye'yi ne kadar sevdiklerini görüyoruz. Adam bir bankanin dibini deliyor ve katrilyonluk bir serveti zimmetine geçiriyor. ABD'nin Boston sehrinde, Bogaz'da, dista ve içte milyonlarca dolarlik kiymetli mülkler, villâlar, kâsaneler... Denizleri köpürte köpürte seyr eden sâhâne bir yat (Ingiliz bandirali imis)... Milyonlarca dolar... Bu adama sorarsaniz en büyük tehlike irticadir, dindar Müslümanlardir. Hani su, Mason bir bakani protesto ettigi için kirk küsur gün hapiste yatan onbes yasindaki basörtülü kiz yok mu, iste o zavalli kizcagiz ülkenin en tehlikeli mahlukudur.
Simdi bütün militan Sabataycilar gece gündüz kulis yaparak varligiyla iftihar ettikleri o sevgili dindaslarini ve irkdaslarini kurtarmak için çirpiniyorlar.
Müslüman çogunluk vergi ödesin, askerlik hizmetini yapsin, PKK kursunlariyla kimi evlatlarini sehid versin; tarlalarda tahil ve sebze yetistirsin, madenlerde çalissin, bazen grizu patlamasi sonunda ölsün; militan Sabataycilar, Farmasonlar, egemen azinliklar da zevk ü sefa sürsün, yesin içsin...
Bir gazetede kurt bir Sabatayci Islâm'a, Müslümanlara verip veristiriyor. Sakin ha, diyor, Müslümanlara tam bir hürriyet verilmez.
Çünkü onlara Ingiltere'de, Isviçre'de oldugu gibi hürriyet verilir, demokratik haklar saglanirsa ülkeye hâkim olurlar ve bizim egemen azinlik saltanatimizi yikarlar... Vay canina! Ne felsefe, ne felsefe...
Adamlar dolayli olarak sunu söylemek istiyor: Türkiye sizin degil, bizimdir. Egemenlik bizimdir, devlet bizimdir, Cumhuriyet bizimdir. Size bu topraklarda lütf edip yasama hakki taniyoruz; çalisip karninizi doyurmaniza da bir sey dedigimiz yok. Lakin fazla ileri gidip de ülkeyi çogunlugun millî iradesiyle yönetmeye kalkmayiniz, size böyle bir sey için asla izin vermeyiz...
Yine söyle diyorlar: Size din ve inanç hürriyeti de taniyoruz. Ama onun da bir siniri vardir. Din hürriyetiniz vardir ama basörtüsü hususunda ileri gitmeyiniz. Din hürriyeti vardir ama yaz tatillerinde on iki yasindan küçük çocuklariniza din ve Kur'ân dersleri verdiremezsiniz. Biz size ne kadar din ve inanç hürriyeti veriyorsak, o kadariyla yetinin ve fazla zirlamayin.
Ve ilâve ediyorlar: Derin devlet bizimdir ve en son sözü o söyler. Size kim dedi ki, çocuklarinizi okutup memur kadrolarina yerlestiriniz. Fazla ileri gittiniz. Kirk bin dindar memuru isten atacagiz. Karisi basi örtülü olan valileri, kaymakamlari isten çikartacagiz. Içki içmeyen, kadinlarin ellerini sikmayan, namaz kilan herkes bize karsidir...
Adamlarin tuzlari kuru... Içlerinde bir tek fakir yok. Dünyanin en ünlü ve güçlü üniversitelerinde okumus binlerce Sabatayci ve Farmason var. Sehir kültürüne sahipler, kimisi üç bes yabanci dil biliyor. Çevreleri var, tekelleri var... Zavalli çogunluk... Terazinin bir kefesine bin militan Sabatayci ve Farmason konulsa, öbür kefesine ise bir milyon Müslüman halk konulsa, birinci kefe agir basiyor.
Biz bu devleti, bu rejimi, bu tekeli sokakta bulmadik, ne zahmetlerle kurduk diyorlar, yiktirtmayiz size diyorlar.
Yahu devleti yikmak isteyen var mi? Biz Müslümanlar kendi ülkemizde tam bir hürriyet ve güven içinde yasamak istiyoruz. Din, inanç, fikir ve inandigi gibi yasamak hakki ve hürriyeti istiyoruz. Kendi öz yurdumuzda en az Sabataycilar ve Farmasonlar kadar hür olmak istiyoruz. Onlar kendi din ve ideolojilerini devlete ne kadar hâkim kilabiliyorsa biz de kendi kimligimizi o derecede hâkim kilmak istiyoruz. Velhasil tam bir demokrasi, tam bir hukuk, temel hak ve hürriyetlere tam hürmet ve riayet istiyoruz.
Hayir!.. Büyük yanilgi içindesiniz. Bu ülke, bu devlet, Türkiye sadece sizin degil, hepimizindir ve öncelikle Müslüman halkindir. Tekelciligi birakin, bos hayalleri birakin. Bugünkü imtiyazli ve egemen durumunuzu ilelebed sürdüremezsiniz.
Mehmet Sevki Eygi

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Sabataistlerin hedefi Sezer

ANKARA
KHK tartismalarina, Israil ve sabataistler konusundaki arastirmalari ile bilinen Prof. Yalçin Küçük açiklik getirdi. “Düsünce suçlusu” olarak Gebze Cezaevi’nde yatan Prof. Küçük, Sezer’in hedef tahtasina kondugu KHK tartismalarinda “iç politika”nin çok küçük payi oldugunu, asil gözden kaçirilanin “dis politik” ve “semitik” sebepler oldugunu yazdi. Prof. Küçük, Cumhurbaskani Sezer’e yönelik operasyonun ardinda Yahudilerin ve Türk Hariciyesi’ndeki ve basindaki sabataistlerin oldugunu savundu.
Prof. Küçük, Aydinlik’in dünkü sayisinda yayinlanan “Semitizmin Seferi” baslikli yazisinda, “Yahudi karsiti Baskan Kennedy, suikaste kurban gitmisti” hatirlatmasinda bulunarak Sezer’i imali bir sekilde uyardi.
YAHUDİLERİ ÜRKÜTTÜ
Prof. Yalçin Küçük, Sezer için, “Daha koltugunu isitmadan Esed’in cenazesine katildi. Ardindan Çankaya’da Arafat’la içtenlikle görüstü” diye yazdi ve ekledi: “Arafat’in ardindan Ankara’ya gönderilen Israilli Bakan Ben Ami’nin sabataist Disisleri Bakani Cem ve Israil dostu Basbakan Ecevit ile görüsürken Çankaya’ya çikmamasi dikkat çekicidir.”
Prof. Küçük, Sezer’e yönelik semitik seferinin bir baska sebebinin ise “Ankara’nin Irak temsilciligini büyükelçilik düzeyine çikarmasindan” kaynaklandigini yazdi. Yahudi kökenli Sabah yazari Sertoglu, bu duruma sert tepki göstermisti.
ASIL NEDENİ İSRAİL’DE ARAMALI
Prof. Küçük, sunlari kaydetti:
“Pek çok yorumcu, son KHK tartismalarinin asil amacinin Cumhurbaskani Sezer’i devirmek oldugunu tesbit ettiler, ancak nedenleri üzerinde duran olmadi. Onlar daha çok iç politikaya bagladilar. Kuskusuz, iç politikalarinin payi görülüyor; ama asil nedeni Israil’de aramayi öneriyorum.”
“Bilinçli mi degil mi, henüz söyleyebilmek için erken, ancak çok kisa zamanda Sezer’in Israil ve Amerika’daki Yahudileri ürküttügünü kesinlikle söyleyebiliriz.
1- Aksine bütün çagrilara karsin, Sezer’in daha koltugunu isitmadan Hafiz Esad’in cenaze törenine katilmasini, dünya Yahudiliginin kabul etmesi imkânsizdir.
2- Sezer’in, Arafat’la, Çankaya’da içtenlikle bir görüsme yapmasi da Tel Aviv için, çok rahatsiz edicidir; bundan çok rahatsiz olduklarini, Büyükelçi Uri Barner’in Cumhuriyet’e bir demeç vererek, Türkiye’yi bir arabuluculuktan caydirmak istemesinden de anliyoruz. Arafat’in arkasinda Ankara’ya gönderilen Israilli Bakan Ben Ami’nin sabataist Disisleri Bakani Cem ve Israil dostu Basbakan Ecevit’le görüsmekle birlikte Çankaya’ya çikmamasi da dikkate deger bir durumdur.”
DEMİREL DÖNEMİ BİTTİ
“Demirel döneminde mutlaka Çankaya’da bir Türk ve Israil kucaklasmasina taniklik edecektik, eksik kalmistir. Öyleyse Sezer’i devirmeye yönelik semitik seferden söz edebiliyoruz.”
KIZGINLIĞIN SEBEBİ
“Israil’in tercihi hep Demirel’dir ve Heper bizi hiç sasirtmiyor.
Su sirada Yahudiligin Türkiye’ye bir büyük kizginliginin daha oldugunu Sabah’tan ögrendik. (Yahudi kökenli) Sedat Sertoglu, ‘Bu Kriz Baska’ basligiyla pek telasli idi. 18 Agustos’ta Sabah’ta yazdigina göre Baskan Clinton’in güvenlik danismani Sandy Berger ve Büyükelçi Mark Parris, müdahale etmisti ve çözüm saglanamamisti. “Kriz”, Ankara’nin Irak temsilciligini büyükelçilik düzeyine çikarmasindan doguyordu: Albright (ABD’nin Yahudi Disisleri Bakani), Berger ve Parris, Yahudiler ve Washington bu karardan geri dönülmesini istemektedir. Sabah’in dis politika yazari Sertoglu da bunu istiyor ve artik son ümidin, Amerika’da Yahudilerin Harvard’i olarak adlandirildigini söyledigi Brandeis Üniversitesi’nden mezun ve Disisleri Bakanligi’nda çok önemli bir koltukta oturan diplomat da oldugunu belirtiyordu; ‘Diplomatimizi büyüteç altina aldik’ demektedir. Söz konusu Türk diplomatin bir sabataist olmasi ihtimali de yüksektir: simdi, Araplara dogru küçük bir adimdan dönebilmek için umut durumundadir.”
BASINDA ETKİLİLER
Prof. Yalçin Küçük, “Sabataistler Basinda Etkili” arabasligi altinda çarpici tesbitlere yer veriyor: “Sabataistler, Dünya Yahudi Partisi içinde güçlü bir tarikattir. Akademik kariyerde ve özellikle ceza hukuku kürsülerinde, Disisleri Bakanligi’nda, çok örgütlüdürler ve su siralarda Danistay’da etkinliklerini artiriyorlar. Fakat asil etkinlik alanlari basindir.”
Yalçin Küçük, Sabah’in sahibi
Bilgin ailesinin “sabataist” olduguna taninmis sabataist Ahmet Emin Yalman’i sahit gösteriyor. Yalman anilarinda 18. asirda Selanik’te çikan “Asir” gazetesinin sahiplerinden “akrabalarim” olarak söz ediyor. Adi geçen gazete daha sonra Izmir’de Yeni Asir olarak yayinlanan gazete... Bu gazetenin sahibi de Bilgin ailesi... Yeni Asir, Sabah’in dogusuna kaynak teskil etmisti.”
SABAH’IN ROLÜ
Prof. Küçük, Sezer’in hedef tahtasina kondugu KHK tartismalarinda Sabah’in rolünü ise söyle özetliyor:
“Önemsiz, ancak semitizmin bu yeni seferi nedeniyle çok önemli olabilmektedir; çünkü açikliyor ve gözümüzü açiyor. Çünkü bu imza meselesi çiktiginda Sabah, yangina körükle gitmeyi tercih etti ve;
1- ‘Beklenen imza’ diye birinci sayfasinda Cumhurbaskani yerine imza atti.
2- Istanbul’a gelen Cumhurbaskani’na ‘Derhal dön’ baslikli emirname yayinladi ve bununla Sezer’e Ecevit’i kucaklamasini emrediyordu.
3- Ankara Temsilcisi Murat Yetkin imzasiyla her gün felaket tellalligi yapiyordu ve bunlarin hiçbirisini normal saymak ve gazetecilik içinde düsünmek mümkün degildir. Bunlari ancak semitik bir sefer çerçevesinde anlayabiliyoruz: Sabah ön safhalarda...”
MHP PARMAĞI
Prof. Küçük, “Cumhurbaskanligi seçimleri sirasinda Türkiiye’ye gelen ABD Disisleri Bakani Grosmann’in Türkiye’ye geldigini hatirlatarak MHP Genel Baskan Yardimcisi Sevket Bülent Yahnici, Grosmann’i evinde misafir ederek burada önde gelen sabataistlerle senaryolar gelistirdiler” diyor. Prof. Küçük, “Semitizmin Seferi” basligini koydugu yazisinda Sezer’e yönelik semitik operasyonda MHP’nin de parmagi oldugunu iddia ediyor.
İSRAİL BASBAKAN’I BUGÜN TÜRKİYE’DE
Bu arada; Israil Basbakani Ehud Barak bugün Türkiye’ye geliyor. Ortadogu barisi konusunda Filistin’le kritik günler yasayan Israil, Türkiye’nin destegini arkasina almak istiyor. Filistin lideri Arafat, 3 hafta önce Türkiye’yi ziyaret edip Cumhurbaskani Sezer ve Basbakan Ecevit’le görüserek Bagimsiz Filistin Devleti için destek istemisti. Israil de Filistin’le yasadigi kriz konusunda Türkiye’nin destegini isteyecek. Israil Basbakani’nin gezisi sadece Ortadogu sorunuyla ilgili degil. Israil, savunma sanayii ihalelerinde kendilerine yeterince pay verilmemesinden sikaâyetçi. Özellikle saldiri helikopteri ihalesinde Erdogan-K’nin elenmesinden rahatsiz... Bu yüzden geziye, Savunma Bakani Müstesari ve Müstesar Yardimcisi ile savunma sanayiinden sorumlu üst düzey yetkililer de istirak edecek. Israil Basbakani Barak, bugün Cumhurbaskani Sezer tarafindan kabul edilecek. Barak, Sezer’e, “Arafat’i Kösk’te kabul etmeniz bizi rahatsiz etti” diyerek Filistin yönetimine verilen destekten duyduklari rahatsizligi iletecek.
 

Akit'in Yalçin Küçük Haberi
////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Sabetaycılar Ne Olduklarını Bilmiyor

Onlarin Sabetaycilik inancindan uzaklastiklarina inaniyorum. Bir Selaniklilik var belki, ama onda da seçkinci ve elitist bir yaklasim var. 'Biz Selanikliyiz, biz daha Batili, daha kozmopolitiz' gibi bir bakis açilari var. Bir insanin böyle düsünmesi yanlis. Bugün Sabetayistlerin bir kimlik problemi var bana göre. Ne olduklarini bilmiyorlar. Dinden uzaklasmis bir kitle olarak görüyorum onlari."
"Dönmeler, Islam ve milliyetçiligin gözünde dayatmaci bir Batili hayat tarzini temsil ediyor. Sag-sol çatismalari döneminde komünizmi ve Marksizmi de temsil ettiler bir yerde. Kozmopolitizimle ve Baticilikla özdes hale geldiler ve Batinin ahlak düskünlügüne ve onu muhafazakar bir hayat tarzinin üstüne dikte etmeye taraf oldular. Problem bu"
Sabetaycilik konusu son dönemde daha bir fazla Türk medyasinin gündemine girer oldu. Hemen hemen her gazetede konuyla ilgili bir haber ya da röportaj çikti konuyla ilgili olarak. Bütün bu tartismalari baslatan Ilgaz Zorlu'nun "Evet Ben Selanikliyim: Türkiye Sabetayciligi" isimli kitabi. Herkes bu konuyu bir yerinden tutup gündeme getirirken Türkiye'deki Yahudi cemaati ve yayin organlari belki de hakli olarak bu süreçte sessizligi tercih etti.
Onlar her ne kadar bir parçasi olarak degerlendirilse de Yahudi kamuoyu -ta basindan beri- onlarin Yahudiliklerini kabul etmiyor. Israil ve Türkiye hahambasiliklari baska ülke 'converzo'larina gösterdikleri anlayisa ragmen, Türkiye'li Dönmelere ya da Sabetaycilara oldukça soguk bakiyor. Çünkü bu görüse göre Sabetaycilar artik Müslümanlik dini içinde degerlendirilmesi gereken bir akim.
Türkiye ve dünya Yahudilerinin Sabetaycilara bakis açisi ile ilgili olarak Yahudi arastirmaci-yazar Rifat Bali ile bundan üç sene önce görüsmüstük. Kismet bugüne imis. Rifat Bali'nin bazi degerlendirmeleri genel Yahudi bakis açisini yansitsa da oldukça önemli noktalara da temas ediyor. Bali, arastirmaci kisiligiyle cemaatinin son dönemde yetistirdigi en önemli fertlerden.
Iletisim'den çikan son kitabi kendi cemaatinin asirlik söylemleriyle hesaplasmasi açisindan da gerçekten önemli bir çalismaydi. (Cumhuriyet Yillarinda Türkiye Yahudileri, Bir Türklestirme Serüveni (1923-1945) Iletisim, Istanbul, 1999)
Bu röportaj son dönemde ilk kez bir Yahudi'nin Sabetayciligi "dini ve teknik" anlamda tartisabilmesi ve sogukkanli degerlendirmelerde bulunabilmesi açisindan özel bir önem tasiyor.

Genel olarak Sabetaycıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sabetay Sevi bundan 300 yil önce ortaya çikti. Mesihligini ilan etti. Sonra can korkusuyla Aziz Mehmed Efendi oldu. Devami artik bilinen hikaye... Dönmeler, Islam ve milliyetçiligin gözünde dayatmaci bir Batili hayat tarzini temsil ediyor. Yetmisli yillarda sag-sol çatismalari döneminde komünizmi ve Marksizmi de temsil ettiler. Bugün baktigimizda Ilgaz Zorlu disinda biri çikip da ben Sabetayistim demiyor ama dönmelerle ilgili olarak etrafta bir sürü söylenceler var.
Geçmiste
Halil Bezmen ortaya çıkmıştı.
Ahmet Emin Yalman da Dönmeydi, Nazim Hikmet'i savunur yazilar yazdi diye elestirildi. Bence bugün Dönmelik konusu Türkiye gündeminden düsmüstür. Çünkü Dönmeligi temsil eden, tartismali, atesli polemik yapan insanlar kalmadi. Bir Yalman'in esdegeri bugün yok. Islami basinda Selanik kökenli olmasi nedeniyle Coskun Kirca'nin Dönme oldugu iddia edilmektedir. Kirca'nin atesli Atatürk milliyetçisi tavrindan da yola çikilarak Ahmet Emin Yalman dönemini andirir bir Sabetayist-Islam kutuplasmasi ara sira gündeme gelmektedir. Ama bu da bir yerde anlamsizdir, zira Coskun Kirca hiçbir zaman kendisinin Sabetayist oldugunu deklare edip kendisine uygun görülen bu kimligi savunmadi ki. E, o zaman kiminle neyi tartisacaksiniz? Bence Dönmeligin artik önemi kalmamistir.
Problem aslinda baska. Sabetaycilar bir yerde Türk toplumunda taraf oldular. Neye taraf oldular; Batiya, Batili yasam tarzina taraf oldular ve bu yasam tarzini Türk toplumuna getirmeye ugrastilar. Örnegin Ipekçilerin ilk sinema salonlarini açmalari ve burada Batili yasam tarzini gösteren filmlerin gösterimi ve Yalman'in atesli ve saldirgan bir laik olusu... Tüm bunlar Dönmeleri kozmopolitizmle, Batiyla özdeslestirdi ve bir yerde Islami-geleneksel-muhafazakar degerlere bagli olarak yasamak isteyen toplumun çogunluguna bu yasam tarzini dayatmakla suçlandilar. Çünkü aksamlari foxtrota, çaylara, balolara gitmeyen, kisa etek giymeyen, basini açmayan, Islami degerlere bagli muhafazakar kadinlar ve toplumun çogunlugunu teskil eden bu tarz aile ve toplum yapisi, dönemin basini ve kamuoyunun önde gelen ve bir çogu Selanikli olan yazarlari tarafindan "yobaz ve gerici" olarak nitelendirildiler. Bütün mesele buradan ortaya çikmaktadir ve bugün de Türk toplumunda yasanan gerilim ve gerginlik ayni nedenlere dayanmaktadir. Neye taraf oldular, Batiya... Islami görüse göre Batinin ahlak düskünlügüne ve onu muhafazakar bir hayat tarzinin üstüne dikte etmeye taraf oldular. Problem bu. Problem özünde dinsel degil ki. Problem gizli Yahudilik de degil bir yerde.
Dönmelerin çifte kimlikli oluşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Islami bakis açisi ile Dönmelere olumsuz bakilmasi Islami düsünce dünyasinin iç kurgusu açisindan gayet dogal ve anlasilabilir bir tepki. Ben Müslüman olsam, ben milliyetçi-muhafazakar bir görüse sahip olsam bu tepkiyi gayet normal bulurum. Bu benim sahsi görüsüm, herhangi bir kesime sirin görünmek için söylemiyorum. Düsünün ki adamlar "Elhamdülillah Müslümanim" diyorlar fakat degiller. E, tabii gerçek bir Müslüman, "Ha bak iste bunlar Yahudinin gizli ajanlariymis" diyecek. Buna Ahmet Emin Yalman'in 1950'li yillarda Necip Fazil Kisakürek ve Büyük Dogu'cularla olan siddetli polemikleri ve bir dönme olan Sabiha Sertel'in esi
Zekeriya Sertel ile birlikte milliyetçi ve Turancilarla olan polemiklerini de eklerseniz resim tamamlaniyor. Ortaya çikan resimde Islam'i içten yikmaya çalisan ve özellikle 1970'li yillarin sag-sol çatisma atmosferi içinde Islam'in da içinde yer aldigi genis sag cepheyi çökertmeye çalisan "Yahudiligin gizli ve ayni zamanda "kizil ajanlari" sembolü ön plana çikmaktadir. Çok kötü bir efsane haline geldi bu konu. Isin asil tartisilmasi gereken ilmi, dini ve mistik yani tamamen bir kenara atildi. Sadece siyasi ve popüler yani ele aliniyor. Belki Ahmet Emin Yalman bu türden tartismalara girmeseydi bu konu bu kadar dejenere olmayacakti.
Böyle bir yapıyı önemsemiyorsunuz ama eleştiriyorsunuz.
Islami bakis açisiyla bir yerde mantiki bir tavir var aslinda. Bugün Dönmelik var mi? Ilgaz Zorlu o cemaatten olduguna göre bir bildigi var ki 'var' diyor. Bana sorarsaniz belki var, ancak artik Sabetayistler açisindan da bir önemi olduguna inanmiyorum. Çünkü onlarin Sabetaycilik inancindan uzaklastiklarina inaniyorum. Bir "Selaniklilik" var belki, ama onda da seçkinci ve elitist bir yaklasim var. 'Biz Selanikliyiz, biz daha Batili, daha kozmopolitiz' gibi bir bakis açilari var. Bir insanin böyle düsünmesi yanlis. Bugün Sabetayistlerin bir kimlik problemi var bana göre. Ne olduklarini bilmiyorlar. Dinden uzaklasmis bir kitle olarak görüyorum onlari. Bugün hala çifte kimligini sürdüren kisiler varsa -ki Ilgaz Zorlu var diyor-, onlarin da azinlikta olduguna inaniyorum.
Dünya ve Türkiye Yahudileri Sabetaycılığa nasıl bakıyor?
Dünya Yahudiligi Sabetayciliga bir mezhep olarak, bir mistik yaklasim olarak bakiyor. Sabetaycilarin Yahudi olamamalari gibi bir meseleleleri yok. Herkes Yahudi olabilir. Bir Hiristiyan da, Budist de Yahudi olabilir. Ancak bunun bir ritüeli vardir. Islam'da nasil kelime-i sehadet getirip bir Hiristiyan Müslüman olabilirse, Yahudilikte de ona benzer bir ritüel vardir. Bir egitimin sonucunda bir sinavdan geçersiniz, dinin icaplarini yaparsiniz ve Yahudi olursunuz.
Ilgaz Zorlu bunun bu kadar kolay olmadığını söylüyor.
Onun meselesi ayri. O diyor ki, "Ben Yahudi kökenliyim. O zaman beni ayri bir kategoriye koyacaksin. Yani ben bir Hiristiyan gibi, bir Budist gibi degilim. Onlar o süreçten geçsin, beni özel ayricalikli bir odadan geçireceksin ve Yahudi kabul edeceksin" diyor. Bu mümkün degil. Yani ben çok dindar bir insan oldugumdan, dinin vecibelerini bildigimden söylüyor degilim. Fakat bu Yahudi dininin mantigina aykiri bir sey. Siz kendiniz Yahudiligin kabul etmedigi bir Mesih'e inanmissiniz, baska bir yola sapmissiniz, bugün simdi yeniden Yahudi olmak istiyorsunuz. Yahudilik dini ayricalikli muamele kabul etmiyor. Diyor ki, 'Madem sen Yahudisin ve bu dinin icaplarini biliyorsun, demek ki bu yol senin için daha kisadir, yap o ritüelleri gel Yahudi ol'.
Diyelim ki, Israil'de Türkiye'de var oldugu iddia edilen Sabetaycilari Yahudilige kabul eden bir karar çiksa zannediyor musunuz ki Türkiye'deki Sabetaycilar "Allah Allah" diyerek Yahudi olmak için Israil'e kosacaklar? Hayir, Ilgaz Zorlu'nun disinda gidecek bir kisi daha olacagini hiç sanmiyorum.
Ilgaz Zorlu geçmek isteyenlerin olacağını söylüyor.
Türkiye'de Dönmelerin ciddi dini temele dayanan cemaatsal bir yapisinin bulunduguna inanmiyorum.
Çiksinlar efendim o zaman ortaya.
Türkiye Yahudi cemaatinin Dönmelere bakışı nasıl?
1950'li yillardan günümüze dek gelen Dönme-Islam çatismasinin sonucu olarak "gizli Yahudi ajani" olarak görülmelerinden dolayi Türkiye Yahudileri Sabetaycilara fevkalade soguk ve uzak dururlar. Bu dedigim imajdan dolayi hiçbir platformda beraber olma ihtimalleri yoktur. Sabetaycilar Yahudileri sevmez, Yahudilerin de Sabetaycilara çok fazla sempatiyle baktiklarini söyleyemem. O açidan Islami düsünce dünyasinin "Yahudiler, Dönmeler ve Farmasonlar" üçlü sacayagi düsüncesinin dogru olduguna inanmiyorum.
Dönmelerin bugünkü dini durumu nedir sizce?
Yahudilik açisindan kabul edilecek bir yönü yok. Müslümanlar içinde konforlu bir konumda olacaksin ve Yahudilik iddiasinda bulunacaksin. Bunun pek de etik bir davranis olduguna inanmiyorum. Yahudilige dönmek istiyorsaniz, bunun ritüelleri var. Kimse size mani degil, olmaz.
Etkin masonlar hep bu gruplar arasından çıkıyor.
Yahudiler ve Sabetayistler arasindan çok mason çiktigi dogrudur. Ama bu durumun da kendi kurgusu içinde birtakim anlasilabilir mantiki nedenleri vardir. Masonluk bir yerde evrensel bir felsefeyi, esitligi, kardesligi savunuyor ve yaymaya çalisiyor ama dini arka plana atiyor. O zaman zaten dinden uzaklasmis olan Sabetaycilara masonluk çekici gelmektedir. Tarih boyunca ayrimciliga ugramis bulunan Yahudiler de kardeslik, esitlik ilkeleri çerçevesinden dolayi masonluga sempati ile yaklasmaktadirlar. Ancak bir gerçek var; tüm dernekler gibi masonluk da bana göre bir lobi ve toplumda agirligi olan bir sivil toplum kurulusu ve her sivil toplum kurulusu gibi bir baski grubudur. Ancak kardeslik ve esitligi ilke diye benimsemis bulunan bu baski grubu siyasete alet ve taraf olmamalidir.
Kanal-7'deki gizli mason ayiniyle ilgili yayinlar üzerine masonlarin kendi aralarindaki yazismalari gazetelerde yayinlandi.
Son derece talihsiz mektuplar onlar. Yani bir kere o mektuplari her kim bulmussa ve sayet dogruysa büyük bir gazetecilik olayi yapmis.
Fevkalade talihsiz olan hadise, raporun Fransiz Büyük Locasina Israil Büyük Locasindan gelmesi ve orada "iste sunlari yapin" diye emirler verilmesi. Çok yanlis seyler yani. Komplocu görüsü dile getirenler de zannediyorum bu noktalardan hareket ediyor. Ancak tekrar ediyorum; bu sözlerim belgelerin özgün olmalari kaydiyla geçerlidir. Aksi halde bu kez bunu yayinlayan gazeteler hatali davranmis olacaklardir.
 

Rifat N. Bali - Aksiyon
//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Sabetayist Politikalar-2

ORAL ÇALIŞLAR SABAH'A TRANSFERİ HAK ETTİ
Artik sirada Oral Çalislar var; sabatayizmi böylesine cengaverane savunmasina bakilirsa, artik Sabah'a transferi haketmistir. Yazik, son haftalarda, Sabah Grubu ile Hürriyet Grubu, bu son Gruba Cumhuriyet'i mutlaka katmak gerekiyor, bir konuda daha ayri düstüler; Hürriyet-Cumhuriyet Altan Öymen'i ve Sabah ise D. Baykal'i destekliyordu. Deniz Baykal'in degismeyen bir üslubu var; karsisindakini silahsizlandirmak için sürekli onun silahini aliyor ve sürekli sagcilasiyor, nadas döneminde, Washington'dan gelen Arap olmayan Islâm rüzgarini ve rüzgarin arkasindaki yahudi-sabatayist destegini teshis etmis görünüyordu. Baykal da artik arabist olamayan islamci düdügü öttürmektedir ve bu Y. Safak yazarlari arasinda sevinç yaratmaktadir. Bunu belki de Sabah ile ittifakini tazelemek için yapiyordu. Tribünlere sadece Sabah yazarlariyla degil benim teshis edebildigim sabatayist zevat ile çikmayi tercih ettigini görüyorduk; demek, disisleri bakanligi ve basindan sonra simdi iç politikada da önem kazaniyorlar, öyleyse
Oral Çalislar'a geçebiliriz.
WASHINGTON'A BAĞLI İSLAMCILARIN YAKIN SİLAH ARKADAŞI
Aslinda bu tür çigirtkanliklara yabanci degiliz, yetmisli yillarin basindan itibaren I. Bilen, Türkiye'de bir "atilim" için zamanin elverisli oldugunu düsünüyordu, önce N. Yagci, S. Coskun ve V. Sarisözen adlarinda üç komiser göndermisti. Bank-Sen'e yerlestiler ve bütün yapilari yikmaya, yikamadiklarini Ecevit'e devretmeye basladilar; Disk bu çerçevede, bunlarin eliyle, chp'lilestiriliyordu. Bizim Radyo'dan legal parti kurmak isteyenleri, "provokatör" ilân ediyorlardi ve bunlari durdurmak isteyenlerin partileri ile ilgili en küçük bir imalari karsisinda çigliklar atiyorlar "ihbarci" diye bagiriyorlardi, bunlari biliyoruz. Artik bir yahudi lobisi oldugu Türkiye'de resmen kabul ediliyor, artik, dürüst yahudi arastirmacimiz Rifat Bali, Bes Yüzüncü Yil Vakfi'nin parayla, kimlere ve nasil kitaplar yazdirdigini açikliyor, Amerika'da yahudiler, Türkiye'ye cumhurbaskani biçiyorlar; demek, Türkiye'de güçlü bir semitik politika var ve varsa, bunun en azindan afise edilmesi dogaldir. Çalislar'in çigliklarini eski ve yersiz buluyoruz.
FETHULLAH HOCA'NIN ARKASINDA DİZİLENLER
Bu tartismada en büyük yanlis, yahudi-sabatayist partisi'nin, islama karsi oldugu savidir; kesinlikle yanlis oldugunu belirtmek durumundayiz. Bu parti, islama degil, Arabist-Islama karsi ve hatta bunun düsmanidir; bunun anlami da, Arap dünyasi ile baglarini kesecek her türlü dine ve özellikle islama tümüyle destek olmaktir. Bu nüans saptanmadan, sabatayizm tartismasinin Türkiye'de islamci akimlari ikiye bölmesini anlamak mümkün olmamaktadir; tekellerin güdümünde ve Washington'a bagli islamci kalemlerin Oral Çalislar ile birlesmesini, ancak bu ayrimla açiklayabiliyoruz, birlesenler, Amerikan çizgisini benimseyenlerdir. Ayni zamanda bu nüansi kabul etmeden, Amerika'nin Fethullah Gülen'i bu kadar desteklemesini anlayamayiz; Gülen, islamizmi ile Washington'u ve Araplardan uzak olmasiyla da Tel-Aviv'i hosnut ediyor ve sabatayistlerin hepsinin Gülen'in arkasinda dizildiklerini görüyoruz.
Belli merdivenleri, Fevziye Mektepleri ve yerini alan Isik Lisesi ile misyoner okulu Robert Kolej ve yerini alan Bogaziçi Üniversitesi idi hepimiz biliyoruz. Ancak bunun yaninda Galatasaray Lisesi ve Mekteb-i Mülkiye en islek merdiveni oluyordu; bu çizgi, bürokrasiye ve özellikle Disisleri Bakanligi'na kadro saglamaktadir. Bu nedenle Siyasal Bilgiler Fakültesinin hocalari ve mezunlari arasinda pek çok sabatayist teshis edebilecek durumdayiz; Disisleri Bakanligi, sabatayizmin en örgütlü oldugu bakanlikti ve hala öyledir.
FETHULLAH HOCA'YA DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DESTEĞİ
Iç Asya'daki Gülen Okullari'na disisleri destegini yalnizca, yahudi kökenli Amerikan Disisleri Bakani'nin "Ismail" olarak hitap ettigi, Ibranide "Yismail", Albright, Tevrat'taki bu ismin angilize edilmis formunu kullaniyor, Ismail Cem'e baglamak hem haksizlik ve hem de gerçek disidir; bu bakanlik politikasidir. Bunun böyle oldugunu, Bakanlik Eski Müstesari ve Londra Sefir-i Özdem Sanberk'in açiklamalarinda görüyoruz; "berk" veya "berg", "Bergman ve Rosenberg" örneklerdir, Ibrani'de "dag" anlamina geliyor ve çok tasiniyor. Bu arada kaydetmemde yarar olabilir; Madam Çiller'in oglunun da adidir ve yayina hazirlanmis "Tekelistan" kitabimin, belki de ilk kez isim bilime ayrilmis çok uzun bölümünde, analizi yapilmaktadir, yakinda okuyucusuna ulasmasini diliyorum. Sefir Sanberk, Avrupa Birligi genel sekreterligini reddederek bu vakfin basina geçti; Iç Asya ve Ortadogu'yu da içine alan sayip seminerler yapiyor ve bu arada F. Gülen'i savunuyor, vakiflari, resmi daire olarak kullanmanin yeni bir yol oldugunu tesbit edebiliyoruz. Disisleri Bakanligi'nin içerde ve disarda Gülenist çizgisi, sabatayist kadrolarin agirligindan kaynaklaniyor; hatirlanacagini umuyorum, Irak'a büyükelçi atanmasini, Washington durduramayinca, Sabah'tan S. Sertoglu, sabatayist tarifine uyan bir diplomati harekete davet etmisti, artik ertelendigini söyleyebiliriz.
YAHUDİ PARTİSİ'NİN POLİTİKALARI
Bu Parti'nin Türkiye'deki politikalarini üç noktada özetleyebiliriz:
a) Kuskusuz Türkiye'nin Araplar ile sorunlari var, ancak, sorunlarin büyütülmesi ve çözümsüzlük sinirina çekilmesi esastir. B. Lewis'in, Sabah Yayinlari arasinda çikan "Ortadogu" kitabinin temel amacinin bu oldugunu söyleyebiliriz; analizi, 'Sirlar' kitabimda var.
b) Kuskusuz Türkiye'nin Yunanistan'la sorunlari var, ancak sorunlari çözümsüz hale sokmaya çalismak, bu partinin programinda yazilidir.
c) Türk-Ermeni iliskisinde ise Yahudi Partisi yakin zamanda bir çizgi degisikligi yasiyor; Ermeni Krizi baslar baslamaz, bu çizgi degisikligini eski haline restore etmek için Israil'e giden Sabah'tan S. Sertoglu, umutsuz olarak döndü. Gerçi Washington'dan Y. Çongar, yahudi lobisinin yine aslanlar gibi Türkiye'nin yaninda oldugunu haber verdiyse de, inandirici olamiyordu; Türkiye'yi yeteri kadar kendisine bagladigina inanan Tel-Aviv'in Kafkasya'da yeni dostlar edinmek için Ermenistan'a yaklasmasi daha güçlü ihtimal olarak görünüyor, gelismeler bu yöndedir.
KİMİSİ DE İSMİNİ DOĞRULAMAK İSTERCESİNE O TARİKATTA
Kepler'in basina gelenler beni çok etkilemistir; Kepler, dünyanin günesin çevresindeki hareketinin formülünün pesindeydi, sonradan on bir yilini heba ettigi anlasildi. Çünkü o zamanin estetik hegemonyasina uyarak Kepler, hareket ise daire olmali, diye, düsünüyor ve elipsi akil edemiyordu. Ben de çok dikkatli bir göze sahip olmakla birlikte, sonra yollarimiz ayrilsa da, birlikte bir süre yürüdügümüz için, Oral Çalislar adindaki anlamsiz ?ar ekini hiç göremiyordum; dogrusu, daha da anlamsiz, "Engisizyon" ve "Münferit" yazilari gözümü açti, sonuçlarini özetlemek istiyorum.
Oral için simdi yazacaklarim, egrisi dogrusuna denk düsüyor. Oral, sebatayist kökenli olmayabilir, ancak ismini dogrulamak istercesine sebatayist partiyle beraber.
Kemalist Püsküllüoglu'nun, Türk isimler sözlügünde bile "oral" adi yer almiyor, buna karsilik "Ural" adi var. Püsküllüoglu, dil bilim ve tarihsel kaynaklara itibar etmiyor; bu nedenle türk isimleriyle ilgisiz "Selin" adini bile kaydediyor, bir televizyon kanalinin Tel-Aviv muhabirinin ve sarkici Celine Dion'un adidir, bu nedenle Oral'i almamasi, son zamanlarda uyarlanmis isimlerden bile sayilmadigini gösteriyor. Diger kaynaklarda da rastlamiyoruz ve ben Dedem Korkut'a geçen isimleri, bu açidan etüt ettim, demek, Çalislar'in adi, kesinlikle türklere ait degildir. Ibrani'de ise "or" bir isimdir ve "isik" anlamina geliyor ve ayrica yahudiler "Oral" adini tasiyorlar, fakat Ibrani kökenli olmadigini biliyoruz. Ibrani kökenli "Orali" var, "isigimiz" anlamina geliyor ve kuskusuz bu bulgular, beni sasirtiyor. Ancak misyoner Amerikan kolejlerinden yetismis Çalislar'i sasirtmayabilir, ayrica, Washington Islâmi'ni savunan yazilarina da denk düsmektedir.
ISİM BİR İPUCU, TEK BAŞINA SONUCA GÖTÜRMEZ
Sabatayist arastirmalarimda isim-bilim benim için sadece bir ipucudur; tek basina hiç bir sonuca gitmeyecegini tekrarliyorum. Sabataycilar arasindaki endogami kurali ve özellikle müslümanlarla evlenmeme yasasi, çok daha önemlidir; bunun da istisnalari olabilecegine inanmak istiyorum. Mahmet Barlas'in karisi Canan'in, kizlik soyadi "Paker" ise ve Can Paker'in kardesiyse bu evliligi aradigimiz istisnalardan birisi sayabiliriz.
Degmer'in, Adivar'in, Sertel'in sabatayist oldugunu biliyoruz ve sevgimiz azalmiyor, yillar yili artiyor, bunu söyleyebiliyoruz. Kimse Einstein'i, Rosa Luxembourg'u vermis bir kavme ve adini saydigim Türk aydinlarini çikarmis bir cemaate, Türk aydinindan, sevgiden baska bir duygu beklememelidir; yazdiklarimizin, bu acili cemaati, rahatlatmasini ve özgürlestirmesini diliyorum. Ayrica Sabatay Sevi'nin Yahudiligi çok libere ettigini de kabul etmek gerekiyor; bir ara Yahudiligi silmis ve yerine geçmisti, bunu bilmek durumundayiz. Museviligin, yali sabatayizmi kendinden duyurmamasinin bir nedenini burada anlayabiliriz.
Bunun disinda madem ki Washington/Ankara/Tel-Aviv ekseni var ve madem ki Yahudi partisi içlestirilmistir, öyleyse yakin tarihimize de yeniden bakacagiz ve buna mecburuz.
Her halde gericilik, bakamamaktadir ve her halde gericilik, bilimden korkmaktir. Her halde gericiligin kaynagi artik Bati'dir ve her halde isim-bilimden bunu da ögreniyoruz.

Yalçın Kücük

//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Sabetaycılıkla ilgili yeni sorular (*)

Sabetaycilikla ilgili yayinlardan biri, Tarih ve Düsünce dergisinin Kasim 2000 sayisi ve bu sayidaki çok sayida yazi ve roportajdir.
Bu dergide, Sabetayci oldugunu açiklayan ve son dönemdeki tartismalarin yapilmasina sebep olan ve Ilgaz Zorlu ile yapilan bir ropörtajda su ilginç konular dikkatimi çekti:
1- Eski Israil Cumhurbaskani olan "Izak Ben Zwi, 1960'lara kadar Türkiye'de çok faal olmus bir adamdir. Türkiye'deki Israil konsoloslarina Sabetaycilar hakkinda raporlar tutturmustur. Bu raporlar Israil arsivlerinde mevcuttur." (s.43)
Zorlu'nun tirnak içinde verdigimiz bu ifadesinden, Ben Zwi'nin Israil Cumhurbaskani olacak kadar Yahudi emellerine sadik birisi olarak, Türkiye'deki Sabetaycilarin örgütlenmesi ve Israil'e hizmetleri konusunda önemli hizmetler yapmis olmasi ihtimali vardir. Zira Israil, Rusya'dan Yahudi soylularin herhangi basvurusunu kabul ederek Yahudilige kabul ederken, Sabetaycilari kabul etmemektedir. Zorlu bizzat basvurdugiu halde kabul edilmemektedir. Buradan sabetaycilarin Türkie'de kilit mevkilere gelen kisiler olarak çok daha önemli hizmetler vermis olabilecekleri akla gelmektedir.
2- Osmanli'nin son kabinesinde "Maliye Naziri Cavit Bey'in Osmanli Devleti'nin borçlanmasini Yahudi bankalari üzerinde yaparak Imparatorlugu zarara ugrattigi; böylece Israil'e kaynak aktardigi konusunda iddialar var, bunlarin arastirilmasi lazim." (s.43)
Zorlu'nun bu ifadesinden Cumhuriyet döneminin ilk kabinesinde de Maliye Vekili olan ayni sahsin, Atatürk tarafindan Izmir Suikasti ile ilgisi gerekçe gösterilerek astirildigi biliniyor. Zorlunun verdigi ayrinti dogrusu çok ilginç.
3- Zorlu'nun bir ifadesi aynen söyle: "Tüm bunlara karsilik çalismalarim sirasinda tanimaktan mutluluk duydugum dört kisinin tutumlarinin bambaska oldugunu belirtmek zorundayim. Bunlardan ilki adini açiklamak istemedigim müzisyen bir arkadasimdir."(s.13)
Digerleri Mose Grosman, Dr. Gad Nasi ve Rifat N. Bali olarak açiklanirken neden bu müzisyen açiklanmamaktadir. Bu kisi, sakin Yahudi (veya Sabetayci) olusuyla ilgili Taha Kivanç'in bir yazi yazdigi ve buna atif yapan M. Sevket Eygi'nin bir baska yazisina konu olan, bir süre STV'de Kapilar ve Köprüler programini yaptiktan sonra simdi de kanal 7'de iftar programlari sunan
Engin Noyan olmasin.(?)
4- "Ayrica çok önemli bir Hukuk Fakültesi Profesörünün de 970'li yillarda bir kaç arkadasiyla beraber Israil'de ayni taleplerde (Yahudilige kabul talebi) bulundugunu kendi ailesinin fertlerinden ögrendim" (s.15)
Bu kisi sakin Sabetayci oldugu hatirat kitabindanm anlasilan
Resat D. Tesal'in kizkardesi ile evlenen, en genç Ordinaryüs Profesör Sulhi Dönmezer olmasin. (*)
Sadece aklimiza gelenler bunlar.

Gani Gönüllü

llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
Sabetaycılık ile ilgili gizlilik kalkmalı ve gerçekler ortaya çıkmalıdır.

Çünkü bu insanlarin nüfus kagidinda Müslüman yaziyor, ancak gizli din tasiyorlart ve Müslüman degildirler. Bunlarin içlerinden bazilari Mevlevi seyhi, Melami muridi gibi Müslüman kisvelere girmis ve Müslümanlari yönlendirmislerdir. Bu tür gizlilikler demokrasi bakimindan mahzurludur.
Eskiden zorlama karsisinda dinlerini gizlemek zorunda kalmis olabilirler, ancak artik ayni sartlar geçerli degildir. Dinlerini açiklasinlar, Müslümanlari artik kandirmasinlar.
Kendi inancini yasamak ve haklarini sonuna kadar kullanmak arzusunda olan Sabetaycilara hiç kimsenin bir sey demeye hakki yoktur. Insan olan herkes insan haklarindan sonuna kadar faydalanmalidir. Ancak kimligini gizleyerek, baska türlü görünüp insanlari kandirarak ve gizli örgütler kurup Devlet'i perde arkasindan idare etme imkani da kimseye verilmemelidir.
Oral Çalislar Eygi'yi suçlayacagina, Cumhuriyet gazetesinde ve CHP'de bolca olan Selanikli arkadaslarina rica etsin de konu hakkinda kamuoyunu birinci agizdan bilgilendirsinler
Selamlar.

Ali Riza SAKLI

Necip Fazıl Kısakürek’in Konuyla İlgili Yazısı

 

Diğer fikirleri okumak için tıklayınız!