|
BİR internet sitesinde Yakup isimli Sabataycı vatandaşın
mesajını okudum. Aslen Selanik kökenli olan, ailesi Eskişehir’in İnönü ilçesine göç etmiş bulunan vatandaşımızın verdiği bilgiler çok önemli ve enteresan. Bazı yorumlarıma geçmeden önce mesajın tamamını birlikte
okuyalım: Arkadaşlar!.. Sabetay aşağı, Sabetay yukarı.. Yok memleketi ele geçirmişler, memleketin yarısı sabetaycıymış. Yok Orhan Pamuk “Türkiye yahudi devletidir” demiş, miş... miş... Benim ailem Selânik
göçmenidir. Daha doğrusu anne tarafım. 1924 yılından çok önce göç etmişler ve Eskişehir’in İnönü ilçesine yerleşmişler. O dönemde yahudilere bakış açısından korkan dedelerim müslümanlığı seçmişler. O dönemden kalan
Tevrat’ı hâlâ saklarım. İnönü ilçesinin % 50-60’ı Yahudi kökenlidir. O dönemde göç edenler altınlarını, mallarını, mülklerini –İnönü’yü bilenler bilir– kayalıklardaki mağaralara gömmüşler. O bölgede bir çok hazine
bulunmuştur. Peki yahudi kökenli olarak nasıl bir yaşamım var? 1. Nüfus kağıdımda İslâm yazıyor. 2. Yahudilikle, 3-4 dua haricinde herhangi bir ilgim yok. 3. Kabala hoşuma gidiyor.
4. Türkiye’yi İsrail yapma gibi bir hevesimiz yok. 5. Hayatımda 2 kez sinagoga gittim. Etkilenmedim. 6. İnönü ilçesinde meydandan yukarı mahalleye giden bir yol vardır. Sağ tarafta çok büyük kapılı bir ev
mevcut. Orası sinagogtur. Hahamlık babadan oğula geçer. Ama görünüşde müslümandırlar. 7. Herşeye rağmen ben müslümanım ve hayatımdan memnunum. Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Lütfen komplo teorileri ile bizleri
kırmayınız. (http://fl.parsimony.net/forum789/messages/8207.htm) Bundan birkaç yıl önce ülkemiz Yahudi cemaatinin ileri gelenlerinden Harry Ojalvo bey, Aksiyon dergisinde yayınlanan bir röportajda Türkiye’de bir
buçuk milyon Sabataycı bulunduğunu iddia etmişti. O zaman bu rakam bana ve konuyla ilgilenen tanıdıklarıma pek fazla, abartılı gelmişti. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Ojalvo’nun tahmininin gerçeğe yakın
olabileceğine inanmaya başladım. Baksanıza her taşın altından bir Sabataycı çıkıyor. İnönü’lü Sabataycı vatandaş, ilçenin yarı halkının Yahudi kökenli olduğunu iddia ediyor!.. Yahudilikle birkaç (İbranice ve
Ladino dilinde) duadan başka bir ilgim yok diyor... Hayatı boyunca iki kere sinagoga gitmiş, etkilenmemiş... Türkiye’yi İsrail yapmak gibi bir hevesimiz yok... Nüfus kâğıdımda İslâm yazıyor ve ben her şeye rağmen
Müslümanım ve hayatımdan memnunum... Kabala (Yahudi mistisizmi) hoşuma gidiyor... Yakub isimli (Dönmelerin Yakubî koluna mı mensup?) Sabataycı vatandaşımızın verdiği bazı bilgiler bunlar. Tabiî ki, bütün
Türkiye Sabataycılarının aynı fikirleri, görüşleri, inançları paylaştığını iddia etmek doğru olmaz. Onların arasında da farklılıklar, çeşitlilikler, ihtilaflar mevcuttur. Ojalvo’nun iddiasını doğru olarak kabul
edersek, bir buçuk milyon Sabataycı çok büyük bir rakamdır ve Türkiye’ye hakim olmak için yeter de artar. Kaldı ki, Sabataycıların yanında bir de, kendilerine benzetilmiş, Dönme olmayan, fakat Dönmeleştirilmiş
müttefik zümre vardır. Sabataycılar ülkemizde nasıl bir hakimiyet kurmuşlardır? Onlar işçilik, çiftçilik, işportacılık, küçük esnaflık, garsonluk, tezgahtarlık gibi alt seviyedeki işlerle ilgilenmezler. İyi
işlerde, yüksek makam ve mevkilerde, bol gelirli memuriyetlerde gözleri vardır. Hepsi olmasa bile, yeni Sabataycı nesilleri gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında en kaliteli okul ve üniversitelerde okuturlar,
birkaç yabancı lisan öğrettirirler. Ülkenin memuriyet, vazife, makam ve mevkilerinin en ehil olanlara verilmesi gerekir... Bu ideal bir prensiptir, teoride böyle olması gerekir ama Sabataycılar makamlara,
mevkilere kendilerinden olanları geçirirler. Hemşehrilerini, dindaşlarını, tarikat veya cemaat ihvanını, soydaşlarını ve ırkdaşlarını gözetmek, onlara torpil yapmak, kadrolara onları doldurmak insanlığın çok eski
bir huyudur ve bu hususta Sabataycılardan başarılısı yoktur. Mesajını yayınladığım Sabataycı vatandaş “Nüfus kâğıdımda İslâm yazılı, ben her şeye rağmen Müslümanım ve hayatımdan memnunum...” diyor ama yine de
bilinmesi, aydınlatılması gereken noktalar var. Bir insan, hem Yahudiliğin heterodoks bir kolu olan Sabatay dinine, hem de İslâm’a mensup olabilir mi? İslâm dini böyle ikili bir dinî kimliği kabul eder mi?
Elbette ki etmez. Bir kimsenin hem Musevî hem Müslüman, hem İsevî hem Müslüman olması mümkün değildir. Kur’an “Allah katında (hak) din İslâm’dır” buyurmaktadır. Kaldı ki, Sabataycılık dinini (veya tarikatini)
Museviler bile hak olarak kabul etmiyor. İnönülü Sabataycı vatandaşımız Yakup bey belki de iddia ettiği gibi etliye sütlüye karışmayan, biraz Sabataycı, biraz Müslüman sosyal kimliği ile mutlu ve huzurludur ama
ortada başka gerçekler de vardır: Birtakım Sabataycı yazarlar, akademisyenler, politikacılar İslâm’da reform ve yenilik yapılması için var güçleriyle propaganda yapmakta ve kafa karıştırmaktadır. Bir buçuk
iki asra yakın bir zamandan beri bu ülkede cereyan etmiş bütün ihtilal, inkılap, büyük değişim, iğtişaş, hercümerc hareketlerinin başını Sabataycılar (Masonlarla, cryptolarla birlikte) çekmişlerdir. Bugünkü
kokuşma, çöküş, dağılış, bozulma ortamında Sabataycıların hayli tuzu biberi bulunmaktadır. Sabataycıların Türkiye’de yaptıkları, Türkiye için yaptıkları, genel siyasetleri, ideolojileri, kurdukları hakimiyet;
ülkemiz, halkımız, devletimiz için hayırlı mı olmuştur, yoksa bir yığın sakıncaya, zaafa, sarsıntıya mı sebebiyet vermiştir? Soğukkanlılıkla, antisemitizm ucuzluğuna ve kolaylığına düşmeyerek, elden geldiği
kadar objektif olarak Sabataycılık, Sabataycılar ve onların Türkiye’de yaptıkları, tesirleri konusu incelenmeye, sorgulanmaya devam edilmelidir. Yahudi kökenli Yakup beyin dediği gibi telaşa, paranoyak
saplantılara lüzum yoktur. Bu gibi karanlık, gizli, esrarlı konuları aydınlatmanın, içyüzünü öğrenmenin en iyi yolu ilmî, ciddî, objektif araştırmalar yapmaktır. Biz genellikle Sabataycıların İzmir, İstanbul
gibi birkaç büyük şehrimizde yaşadığını sanırız. Halbuki ülkemizin her yerine dağılmış olduklarını öğreniyoruz. 1924 mübadelesinde Rumlardan boşalan şehirlere, ilçelere, nahiye ve köylere hayli Sabataycı
yerleştirilmiştir. Nice küçük ve orta şehrimizde (halen faal midirler?) gizli Sabataycı sinagogları olduğu söyleniyor. Ne kadar inkar edilirse edilsin, sadece Üsküdar Bülbüldere’sindeki Dönme mezarlığı bile
onların varlığına ve gücüne yeterli bir delildir. Evet ne kadar güçlü ve tesirli imişler ki, yakın tarihimizde, tarihî ve eski İslâm kabristanları hallaç pamuğu gibi atılırken, binlerce Osmanlı–İslâm mimarî anıtı
yıkılıp yok edilirken (Bir tek, İstanbul Eminönü ilçesinde yüz yirmi kadar cami yok edilmiştir) onlar kendi özel mezarlıklarını, bir karış toprağı bile çiğnenmeden, bir mezar taşı bile kırılmadan hassasiyetle,
titizlikle muhafaza etmişlerdir.
Mehmet Şevket Eygi 8-2-2003 Milli Gazete e-mail: mseygi@milligazete.com.tr
|