Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Kimya Uzmanı

Anasayfa
Kimya
Örnek Sorular
Yazılı Sonuçları
Yazılı Cevapları
Rehberlik
Deneyler

Hit Counter

 

 

       İlköğretimde çocuklar daima “nedir?” kelimesiyle biten sorularına basit cevaplar ararlar. Bizde konumuza aynı çeşit bir soru ile başlıyoruz. Her şeyden evvel Fen Bilimleri, eskiden okutulduğu gibi, bir granit parçası, eski bir eşek arısı yuvası, bir meşe palamudu, bir lâle v.s. gibi ayrı ayrı konulan ve içine alan bir seri dersler yığını değildir. O, çekirgenin veya bir çiçeğin parçalarının adlarını öğrenmek, yahut 20 ağaç, 20 böcek, 20 çiçek veya 20 herhangi başka şeyi tanımak gibi, rasgele bir şey de değildir.

O halde Fen Bilimleri nedir? O, çocukların yaşadıkları çevrede bulunan problemler üzerinde yapılan çalışmaların toplamıdır. Daha kesin bir ifadeyle, Fen Bilimleri sadece fizik, kimya, biyoloji, astronomi ve jeoloji konularının değil, bütün tabiî çevrenin incelenmesidir. Şüphesiz, Fen Bilimleri içine aldığı konular yukarıda yazılı olan derslerle ilgilidir. Fakat o, daha ziyade, yaşayan ve günden güne büyüyen meraklı çocukların akıllarına geliveren, (Rüzgârı estiren nedir? Bir bulutun içinde ne vardır? Bir taşı meydana getiren nedir? Zil çaldığı zaman içinde neler olur? Bir tohum ağaç halinde nasıl gelir? Gök kuşağını yapan nedir?) gibi problemlerin çalışılıp incelenmesidir. İlköğretim okulu öğrencileriyle çalışmış olan herkes, onların bu çeşit sorularla dolu olduğunu ve bu soruların cevaplarının öğrenmeye can attıklarım çok iyi bilir. İşte Fen Bilimleri bu çeşit sorulara cevap vermek demektir.

       Fen Bilimlerinin çok fazla tekniğe kaçması icap etmez. Her şeyin tam olarak izahı on yaş çağının ihtiyacı değildir. O yaştaki çocuk bunu anlayamaz. Fen Bilimleri, o yaştaki çocuğun etrafında her gün oluşan olaylar hakkında nasıl, ne zaman, nerede ve ne şekilde gibi sorduğu basit sorulan izah eden bir temeldir. İşte 10 yaş çocuğunun Fen Bilimleri bilgisi budur. Onun teknik terimlere, formüllere ve teferruatlı izahlara ihtiyacı yoktur. Bunlar daha sonra gelecektir. On yaşında bulunan çocuğun başlıca ihtiyacı bir takım meraklarının giderilmesidir.  O, merak sınırının genişlemesine, ilgilerinin beslenmesine, heveslerinin teşvik edilmesine muhtaçtır. İşte bunları yapabilen Fen Bilimleri on yaş çocuğuna uyan  ve onun meşgul olabileceği çeşitte bir Fen Bilimleridir.

İlköğretim Fen Bilimlerini nerelerde bulabiliriz? O, okul çocuklarının bulunduğu her yerde vardır. Meselâ: Oksijen nedir? Madenler suda nasıl bulunur? Vitamin nedir? sorulan münasebetiyle Fen Bilimleri, çocukların soludukları havada, içtikleri suda ve yedikleri besinlerde vardır. Elektrik, tramvayı veya troleybüsü nasıl hareket ettirir? Köpeğim sıcak havada soluduğu zaman dilini niçin dışarıya çıkarır? Gökyüzünü mavi yapan nedir? Soruları ile ilgili olarak, Fen Bilimleri, çocukların okul yolunda gördükleri her şeylerin içinde de vardır. Kapı zilini işleten nedir? Limonun ekşi tadını veren nedir? Sobamız evimizi nasıl ısıtır? gibi sorularla ilgili olarak Fen Bilimleri, çocukların evlerinde de mevcuttur. Bir yangın söndürücü yangını nasıl söndürür? Pas musluklarda ne yapar? Niçin hepimiz aşılanmalıyız? gibi sorularla Fen Bilimleri okul binasında da varlığını gösterir.

O halde Fen Bilimleri, eğitim ve öğretimlerini üzerimize aldığımız çocukların dört bir tarafını çepeçevre sarmaktadır. Çocukların onu fark etmemelerine imkân yoktur. Bir parçacık yardım, onu onlara daha iyi tanıtacaktır. Ufak bir teşvik onları Fen Bilimlerinin meraklısı haline getirecektir. Fen Bilimlerinin kullanılış imkânlarını gören ve öğretmedeki maharetini, çocuklara çevrelerini öğretmek için kullanan bir öğretmenin yardımı ile öğrenciler, Fen Bilimleri hakkında çok şeyler öğrenebileceklerdir.

Genel olarak bilgili bir kimsenin ilgi çekici olduğu ve çevreyle ilgili bazı bilgilerin bir insanı kültürlü yapan şeylerin bir kısmını teşkil ettiği doğrudur. Bu, öğrencilerinizi, konuşmaları sırasında bilgi eksikliğinden ileri gelen boşlukları giderebilecek gerçeklerle tıka basa doldurmak gerektiği mânasına gelmemelidir. Bilâkis onların, çevrelerindeki problemleri yorumlarken kullanabilecekleri kavram ve genellemeleri öğrenmelerine yardım etmeniz gerektiğini telkin etmelidir.

Gerçek şudur ki çocuklarınızın aptal birer filozof olarak yetişmelerini istemeyiz. Fen Bilimlerindeki genellemelerin meydana getirilmesini sağlayan metot öğrencilerimizin sahip olmayı öğrenebileceklerini umduğumuz bir düşünce tarzıdır. Biz onu “doğru cevap almanın bilimsel metodu” diye isimlendirebiliriz. Bu fikrin hiç bir yeni tarafı yoktur. Bu metodu, matematikte ve diğer derslerde (problemin ortaya konması, çeşitli hipotezlerin teklifi, delillerin toplanması, sonuçların ortaya çıkarılması ve kontrolü şeklinde) yıllardır kullanmaktadır. Gerçekten, problemleri çözmenin bu bilimsel yolunun her zaman, yukarıda yazılı olan belirli basamakları ihtiva etmesi gerekmez. Örneğin: çocuklar bir pusula ibresini kuzey-güney doğrultusuna çeviren şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyorlar. Eminsiniz ki onlar problemi nasıl gerekiyorsa o şekilde ve dikkatle ortaya koymuşlardır. Öyle ki bu haliyle problem tam manâsıyla çocukların ne öğrenmek istediklerini sormaktadır. Bundan sonra, çocuklar, pusula ibresini bu şekilde hareket ettiren şeyin ne olduğu hakkındaki düşüncelerini söylüyorlar. Bazılarının yaptıkları açıklamaların bir mâna taşıdığı, bazılarının açıklamalarının bir şey ifade etmediği görülüyor.

O zaman siz, “Kimin fikrinin doğru olduğunu, nasıl meydana çıkaracağız?” diye sorarsınız. Öğrenciler, “Fen Bilimleri kitaplarımızı okuyalım,” “Fizik öğretmeni Hasan Bey'den soralım.” “Bir deney yapalım” gibi cevaplar veriyorlar. Bunu takiben, çocuklar tekliflerini uyguluyorlar ve konuyu bir izah şekli buluyorlar, bunu tanınmış bir otoritenin de yardımıyla, mümkün olduğu kadar dikkatle, kontrol ediyorlar. Böylece problem çözülmüş oluyor; çocuklarda edindikleri bu bilgiden faydalanacak hale geliyorlar. Basit ve çocukların problem çözme yoluna girişlerinin başlangıcı olan bu usulün, yerinde kullanıldığı takdirde iyi neticeler vermesi ihtimali büyüktür.

O zaman Fen Bilimlerini ilköğretim okullarında deney yaparak öğretmek en güvenilir ve en gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.

TÜRKİYE'DE FEN BİLİMLERİ

      Fen Bilimleri öğretiminde II. Dünya savaşından sonra başlayan yenilikler, 1960 lı yıllarda Türkiye’ye Fen Bilimlerini  "yaparak-yaşayarak" öğrenme ilkesine dayalı ve Modern Fen Eğitimi diye adlandırılan hareketle yansıdı. Türkiye‘de bu konudaki ilk çalışmalar OECD‘nin (Uluslararası İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) desteği ile 1959’da başladı. Bu çerçevede içinde,Fen eğitimi ile ilgili birçok ek proje hazırlandı.DAYM’ın (Ders Araçları Yapım Merkezi) kurulması (1961), 30 Fen ve Matematik kitabının çevirisinin tamamlanması, Elazığ bölgesinde gezici bir laboratuar denemesi, Fen ve Matematik öğretmenleri için yeni konularda kurslar açılması gibi faaliyetler oldu. OECD ile yapılan bu çalışmalar 1965'e kadar sürdü. Modern Fen ve Matematik programlarının geliştirilmesi ve denenmesi çalışmaları, 1967'den sonra Milli eğitim bakanlığı ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) arasında yapılan bir anlaşma gereğince kurulan Fen öğretimini geliştirme bilimsel komisyonu tarafından yürütüldü. Bu çalışmalarda Ankara Fen lisesi bir laboratuar görevi gördü. Geliştirilen modern Matematik ve Fen programları 1967-1968 ders yılından başlayarak 9 lisede, 1971-1972 ders yılından başlayarak 100 lise ve 89 öğretmen okulunda denemeye konuldu. Bu uygulama 1985'e gelinceye kadar liselerin %37'sine, ortaokulların ise %0,8'ine yayılabildi. Bu yöntemle öğretim yapabilecek öğretmenlerin gerekli hızla yetiştirilememesi, araç ve gereçlerin sağlanmasındaki güçlüklerin gittikçe artması, Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı'nı modern ve klasik programlar arasındaki farkların ortadan kaldırılması kararını almaya zorladı. 1977-1978 ders yılında ortaöğretimde "branş eğitim sistemi"ne geçildi.

Bir Sonraki

hhfk@mynet.com

En iyi IE 5.0 ve üstünde, 1024x768 çözünürlükte görüntülenir.

by ukaratay design