j. Kin
Nefs-i emmârenin kötü huylarından on birincisi kindir. Mezmum ahlâklardan ve necâset-i mâneviyelerden biri de kindir. Kin, bir kimsenin, kendisine yapılan bir hareketi ve davranışı kötüye çekerek, unutmayıp intikam hırsıyla yanıp tutuşmasıdır. Hayvani bir histir; ancak deveye yakışır. Çünkü hayvandır. Faydayı ve zararı, sevabı ve günahı bilmez. Mes’uliyeti bilmez, zaten mes’uliyeti de yoktur.
Halbuki eşref-i mahlûkat olan insana, kin yerine hoşgörü ve bağışlama, affetme yakışır. Her ne kadar dinimiz, birisi yüzüne bir tokat vurursa diğer yüzünü de çevirir, diyen hıristiyanlık gibi değil, kısasa kısas yâni “Sen de onun yüzüne aynı şiddetle vurabilirsin”, diyorsa da affetmenin ayrıca bir fazilet olduğunu da ilâve ediyor.
Memleketimizin bazı bölgelerinde görülen kan dâvasıda bu kinin en kötü örneklerinden birisidir. Bu yüzden pek çok aile ocağı sönmüş, bir kısmı da yurdunu yuvasını terk edip gitmiş, böyle olduğu halde yine canını kurtaramamıştır. Çünkü küçük bir çocuğa her gün kanlı bir gömlek gösterip, “İşte, babanın veya ağabeyinin intikamını almalısın, bunu ancak kan temizler” diyerek kinlerini ona da aşılarlar. Şüphesiz sû-i zanlar ve yanlış anlamalardan dolayı pek çok haksızlıklar da olur. Ne olursa olsun bir kimse müslüman kardeşinin canına kıyamaz.