Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

ALİ HAYDAR BAŞVEREN'İN ARAŞTIRMA YAZISI


ALEVİ-SÜNNİ SÜRTÜŞMESİNİN İÇYÜZÜ

SEKİZİNCİ KISIM : GÜNÜMÜZDE DURUM NE?

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: GÜNÜMÜZDE ALEVİLİK

TÜRKİYE'DE ALEVİLİK

Daha önce belirttiğimiz gibi, Türkler İslâm'ı Peygamber torunlarından, Seyyitler'den, Şerifler'den, Hâceler'den öğrendiler.Onu kendi tek tanrılı Şamanist anlayışı ile birleştirdiler. Anadolu'ya öyle geldiler. Samimi olarak Hz. Muhammed'e (S.A.V.), Kur'an'a ve Dört Halife'ye bağlıydılar. Bu açıdan Sünnî idiler. Ama İslâm'a bakışları Araplar'dan ayrıldığı için, Hüseyin'den, Kerbelâdan bahsetmeseler bile Alevî mizaçlı idiler. Hâce Ahmed Yesevi'ye, Hacı Bektaş'a, Mevlâna'ya bağlı idiler. Mevlevîler de semâ yapıyor, dönüyorlardı.

Yine daha önce belirttiğimiz gibi, Anadolu'ya şimdiki Alevilik, Timur'la, Hoca Ali'nin müritleriyle geldi. (1400'ler) Kendisi de bir Türk olan Şah İsmail'in taraftarları ile pençinleşti. (1500'ler) Batı'da, İstanbul'da ve Trakya'da Balım Sultan'ın düzenlediği Bektâşî erkânı uygulanırken, Doğu'da ve Anadolu kasaba ve köylerinde Alevî erkânı, gittikçe birbirinden farklılaşarak gelişti. 12 İmam bağlılığı hem Bektâşiler'de. hem Alevîler'de iyice yaygınlaştı. Daha önce yoktu. Bektaşîler de Babalar, Alevîler'de Dedeler ön planda idi.

1827'de II. Mahmud'un Yeniçeri ocağını kaldırması, bir anlamda Bektâşîliğin de gözden düşmesine, Alevîliğin horlanmasına yol açtı. İstanbul'da dahi Bektâşî dergâhları kapandı. Bunun en büyük delili Merdivenköy'deki bugünkü adıyla Şahkulu Dergâhı'dır. O dönemde Merd-i İman Tekkesi diye bilinirdi. Merdivenköy o ismin galatlaşmasıdır. âyinler gizli yapılır oldu. Gözcü Baba'da bir de gözcü vardı ki, kolcular basmasın diye!..

1950'lerde Türkiye nüfusunun % 80'i köylerde yaşarken, göçlerle günümüzde bu sayı % 20'ye düşmüştür. Köylerde, kasabalarda halk kendi Dedeler'iyle cem yapabilen, musahip uygulamasıyla Alevî edep ve erkânını öğrenen insanımız, şehirlere göç edince, bu imkânlardan mahrum kaldı. Bazen Dede başka yere, müritleri başka yere göç etti. Şaşkın duruma düşen Alevîler, ne yapacaklarını bilemediler. Kabahati birilerine yükleme eğilimi ile, Devlet'i suçlamaya başladılar.

Evet, Devlet'in, daha doğrusu Menderes'ten itibâren hükûmetlerin düzensiz şehirleşmede kusurları büyüktü. Halkın hayat tarzının bozulmasında, kırsal bölgelerin ekonomik yoksulluğa düşmelerinde ağır vebâlleri vardı. Ama kabahat ne Diyânet İşleri Başkannlığı'da idi, ne Sünnîler'de, hatta ne de Alevîlerin kendilerinde!.. Şartlar değişmişti. Nasıl 1500'lerde Alevî Şah İsmail'in siyâsî emel güderek Anadolu halkını kendi safına çekmesini önlemek için, Balım Sultan "Pir-î Sâni" olarak ortaya çıkmış, ve meseleye bir hâl çâresi bulmuşsa, şimdi de bir Pîr-i Sâlis (Üçüncü Pîr) çıkıp şehirleşen ve başsız kalan Aleviler'in derdine çâre olmalıydı!.. Olmadı!..

Sonra 1995'de Tansu Çiller çıktı, "Devlet bütçesinden Alevîler'e de pay ayrılacağını" söyledi!.. Bu hayâlî para payını kapmak için hemen pıtrak gibi Alevî dernekleri, Hacı Bektaş dernekleri, Bektâşî dernekleri, Pir Sultan Abdal dernekleri, Alevî federasyonları, Alevî vakıfları oluştu. Bunların 3-5, 5-10, 50-100 üyeden fazla mensubu yoktu. Maksat Aleviler'i temsil değil, sadece parsadan pay koparmaktı!...

Dostlar!.. Canlar!.. Alınmayın, gerçekleri anlatıyoruz... Alevî halk kitlesi, bırakın dernekleri; kurulmuş Alevî partilerini (Mustafa Timisi'nin Birlik Partisi, Ali Haydar Veziroğlu'nun Barış Partisi) bile desteklememişlerdir!.. Alevî vatandaşlarımız asla ayırımcı, bölücü, değillerdir. Şimdi de terörist PKK'nın bütün çabalarına rağmen HDP'yi desteklemezler.

Ancak bu dernek ve vakıflar onların aklını karıştırarak bir takım taleplerde bulunmaya başlamalarına yol açtı. Bunlar:
- Diyânet İşleri Başkanlığı kaldırılsın!.. Niye?
- Cem Evleri ibâdet yeri sayılsın. Masrafını Devlet çeksin. İyi de, "Cem Evi" ne?
- Alevîler'in kimliği tanınsın!.. Bu ne demek, ben anlamadım.

Her birine derinlemesine temas edeceğiz.

Bu talepleri kendilerini "kürt alevî" diye tanıtan kişiler, daha çok yurtdışından, Almanya'dan başlattılar. Hatta o kadar ileri gittiler ki, "Alevîliğin İslâm'dan ayrı olduğunu", bulundukları ülkenin devletine kabul ettirmeye çalıştılar. Avusturya'da başardılar... Bunlar üzerinde ayrıca uzun uzun duracağız.

Ama şimdi Alevî kardeşlerimize, Alevî ileri gelenlerine, Dedeler'e, Seyyitler'e bir kaç sorumuz var... Cevap yazarsanız, memnun oluruz. Yazımıza ondan sonra devam edeceğiz.

Yalnız ALEVÎ derken, "kürt-alevi" kisvesi altındaki bölücü Ermeniler'i, Süryânîler'i, Keldânîler'i, Yezidîler'i, hatta gizli Hıristiyanlar'ı kastetmiyoruz. Doğrudan saf ve temiz Alevîler'den cevap bekliyoruz.

1 - Dede'siz cem olur mu?
2 - Dem'siz cem olur mu?
3 - Rıza Lokma'sız cem olur mu?
4 - Bizim bildiğimiz, Dede nereye postunu sererse, orası cem evidir, doğru mu?
5 - Cem âyini namaz gibi günde 5 vakit yapılır mı?
6 - Cem âyini günde kaç defa yapılır?
7 - Cem âyini haftada kaç defa yapılır?
8 - Cem âyini ayda kaç defa yapılır?
9 - Cem âyini yılda kaç defa yapılır?
10 - Yılın hangi muayyen günlerinde cem âyini yapılır?
11 - O muayyen günlerde Dede olmasa da cem yapılır mı?
12 - Alevîler cem olmadan, toplanıp semah yapar mı?
13- Alevîler için Kur'an kutsal mıdır, değil midir?.. Kutsalsa, Kur'an dışında başka kutsal kitapları var mıdır?
14 - Alevîler hangi eserlerden edep-erkân öğrenirler?
15 - Alevîler'in Şiiler hakkındaki kanaati nedir? Şiiliği bilirler mi?
16 - Alevîler'in Sünnîler hakkındaki kanaati nedir?
17 - Alevîler'in Sünniler hakkındaki kanaati nereden kaynaklanır? Hangi kitaptan?
18 - "Cem Evi Başkanı" , "Cem Evi Derneği" olur mu? Alevî erkânında böyle bir şey var mı?
19 - Alevîler Müslüman mı, ayrı bir dinden mi?
20 - Alevîler Almanya'daki bölücülerin yapmak istediği gibi ayrı bir mezarlığı mı gömülür?
Aleviler'de kabrin sağ tarafı Kıble'ye dönük olur mu, olmaz mı?
21 - Allah-Muhammed-Ali-Kur'an- Ehl-i Beyt- 12 İmam demeyen Alevî var mı?
22 - Hâce Ahmed Yesevî'yi, Hacı Bektâş-ı Veli'yi, Balım Sultan'ı bilmeyen, kabul etmeyen Alevî var mı?
23 - Aleviler "72 millete bir nazarla bakmayan bizden değildir" derken, niye sünnilere bir nazarla bakmazlar?.... Niye aralarına karışan Ermeni asıllı kürtçü-bölücülerin Türkler'i ve sünnî müslümanları düşman göstermelerine izin verirler?

Cevap bekliyoruz. İsten mektup atın, ister yorum yapın. Yazdıklarınız bir hafta içinde değerlendirilecektir.

Bu arada belirtelim, bizim Aleviler'in dışında; Hz. Ali'yi ön plâna çıkaran, Şii veya Alevi olmayan üç grup vardır:

Bâtınî bir fırka olank İsmailiyye, ki hikâyesini daha önce anlattık. Hindistan’ın bazı yerleşim merkezlerinde yaşamakta olup, Müsta’li İsmaililer 2 milyon, Nizârî İsmaililer en çok 20 milyon civarındadır.

İslâm’la ilişkisi tartışmalı fırkalardan Dürzîlik daha çok Lübnan, Suriye, Filistin ve Ürdün’de hayâtiyetini devam ettirmekte olup, toplam sayılarının 400-500 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ondan da bahsettik.

Nusayrîlik, Suriye Müslümanlarının % 10-12’lik dilimini teşkil etmektedir. Ayrıca sınırlı oranda Lübnan’da ve ülkemizin Hatay, Adana ve Mersin illerinde varlığını sürdürmektedir.

Öte yandan Arnavutluk, Kosova, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Yunanistan gibi Balkan ülkelerinde önemli Bektâşî toplulukları vardır. Oralarda kayda değer bir Şiî nüfusa rastlanılmamaktadır.

  • ÖNEMLİ SAYFALAR:DEDELER VE ÂYİN-İ CEM , , İRAN ŞİİLİĞİNİN GERÇEK ADI ŞEYHİLİK , SİTEMİZDEKİ SAYFALAR