Rant Kavgası İç Savaşı Başlattı
Hizbullah'tan baskı gören çevrelere ve örgüt itirafçılarına göre Güneydoğu'da
İran yanlısı şeriatçı Kürt devleti kurmak için birlikte yola çıkan İlimciler
ve Menzilciler arasındaki kanlı savaşın en büyük nedeni rant. Kaçırılan
insanlardan alınan milyarlık fidyeler buna örnek gösteriliyor. Edinilen
bilgilere göre Hizbullah son 10 yılda Güneydoğu'da topladığı kurban
derisinden 3.5 trilyon gelir sağlarken, ramazan aylarında fitre ve zekât adı
altında topladığı 'haraç' ise 6 trilyonu aştı.
Menzil Lideri Fidan Güngör ve
İlim Lideri Hüseyin Velioğlu 1992 yılında Yolaç Köyü'nde bir araya
gelerek anlaşmazlığı gidermeye çalıştılar. Güngör, ''Daha ılımlı ve
soğukkanlı hareket edilmesi, yeterli kadro gücüne ulaştıktan sonra silâha
sarılmak gerektiğini'' savundu. Velioğlu ise hemen silâha sarılmasında ısrar
edince iki liderin tartışması anlaşmazlıkla sonuçlandı. Velioğlu,
Menzilciler'in bölgeye girişini yasakladı ve Güngör'ü kaçırtarak öldürttü.
PKK'nın Hizbullah'la savaşının
şiddetlenmesinde önemli bir eylem unutulmamalıdır. Hizbullah PKK ile çatışmaya
girerek karşılıklı olarak yüzlerce cinayet işledi. PKK, giderek büyüyen
ve kendisi için tehlikeli boyutlara ulaşan örgütü etkisiz hale getirmek için
Şırnak'ın İdil İlçesi'nde Hizbullah'ın önde gelenlerinden olduğu öne sürülen
M. Şerif Karaaslan 'ın annesi Hayriye ile babası Sabri Karaaslan 'ı evlerini
basarak öldürdü. İki örgüt arasındaki çatışmalar bunun üzerine daha
da şiddetlendi. Bu çatışmalarda kimi kaynaklara göre 600 insan yaşamını
yitirdi.
Peki ya diğer çatışma... Örneğin
bu terör örgütünü birlikte kuran İlimciler'le Menzilciler'in iç çatışması?..
Güneydoğu'da korku saçan bu çatışma bir dönem öyle şiddetlendi ki, sıradan
bir sempatizanın ihbarıyla bile Diyarbakır, Mardin, Batman ve Silvan sokaklarında
yüzlerce insan öldürüldü. Sıradan bir bakkal, bir manifaturacı, fırıncı
ya da başka bir küçük esnaf temsilcisi ya ''Menzilci'' ya da "İlimci''
olduğu gerekçesiyle katledildi. Batman'da, Diyarbakır'da, Silvan'da insanlar
sokakta yürüyemez hale geldi. Saldırılar çok yakın mesafeden ve enseye sıkılan
kurşunlarla gerçekleştirildiği için insanlar sürekli arkalarına bakarak yürümek
zorunda kaldı. Ölümün gölgesi bölge insanının hep ensesinde oldu. O dönemde
Diyarbakırlı bir gazeteci bu tedirginliğini şöyle yorumladı: ''Neredeyse
omuzumuza dikiz aynası takıp yürüyeceğiz...''
Güneydoğu'da sokaklarda güpegündüz
insanların öldürülmesi, suçluların yakalanmaması hep ''kontgerilla'' suçlamasını
gündeme getirdi. Bölge insanına göre ''Tetikçileri devlet koruyor..''
TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Raporu'nda bu konudaki endişeler
şöyle dile getirildi: ''Hizbullahçı olarak adlandırılan kişilerin eylem
yapıp yakalanmamasından ötürü devlet zan altında kalmaktadır. Bu karanlık
arkasında devletin olduğu propagandası yoğun olarak PKK tarafından körüklenmektedir...''
Rapora göre ''Batman'ın Gercüş
İlçesi'ne bağlı Seki, Gönüllü ve Çiçekli Köyleri'nde Hizbullah kampları
bulunduğu, devlet güçlerinin de bu kampa yardımcı olduğu'' öne sürülmektedir.
Çatışma Nedenleri
Peki şeriatçı terör örgütünün
iki kanadı arasındaki çatışmanın kökeninde ne vardı? İlimciler'in PKK
ile kavgasının sürdüğü dönemlerde, bu Kanat karşıt grup Menzilciler'le
de amansız bir savaşa girdi. Hizbullah'ı birlikte oluşturan Menzilciler'le
İlimciler arasındaki çatışmalarda 300'den fazla kişinin öldürüldüğü
belirtiliyor.
''Güneydoğu'da İran yanlısı
şeriatçı Kürt devleti kurmak için'' birlikte yola çıkan bu iki Kanadı
kanlı savaşa iten nedenleri çeşitli yönleriyle irdelemek gerekiyor.
Namlular sıradan sempatizanlardan sonra örgütün tepesindeki kişilere neden
yöneldi.
Hizbullah'ta iki grubun hedefi
aynı olsa da, izlenecek yol ve yöntemleri açısından büyük farklılık
saptanmıştı. Derlenebilen bilgilere göre, iki Kanat arasında geçmişten bu
yana var olan ancak dışa vurmayan anlaşmazlığın çatışmaya dönüşmesi
nedenlerinden biri, 1992 yılındaki basit bir olaya rastlıyor. Örgütün üssü
konumundaki Silvan'ın Yolaç Köyü'nde (PKK bu köyü bombaladı) iki çarşaflı
kadına müdahale edilmesi karşısında takınılan tutum çatışmayı başlatan
nedenlerden biri olarak gösterildi. Bu konunun tartışılması sırasında yaşananlar
iki Kanat arasındaki iplerin kopmasına neden oldu. Aslında Hizbullahçılar'ın
tamamına göre ''çarşaflı kadın olayı bir bahaneydi.'' Amaç iki lideri
yan yana getirmek, Devlet, PKK ve diğer güçlere karşı takınılacak tutumu
belirlemekti. Menzil Lideri Fidan Güngör ve İlim Lideri Hüseyin Velioğlu
Yolaç Köyü'nde bir araya gelerek anlaşmazlığı gidermeye çalıştılar. Güngör,
''Daha ılımlı ve soğukkanlı hareket edilmesi, yeterli kadro gücüne ulaştıktan
sonra silâha sarılmak gerektiğini" savundu. Velioğlu ise ''Hemen silâha
sarılıp mutlaka karşılık vermemiz şarttır. Ya dediğimiz olur ya da burayı
size zindan ederiz'' dedi. Velioğlu daha sonra Fidan Güngör ve arkadaşlarının
önüne bir bölge haritası koyarak sözlerini şöyle noktaladı: ''Bu bölgede
çalışmanız yasaktır. Ya bize uyar dediğimizi yaparsınız ya da defolup
gidersiniz..''
Hizbullah içindeki düşünce kaynaklı ayrılıklar ise şöyle özetlenebilir
:
Menzil Grubu Açısından Ayrılık Nedenleri
| Tebliğ-Hicret-Cihat :
Bu Grup, güçler dengesinin aleyhte olduğuna
bakarak cihat, yani silâhlı mücadele ve kalkışma için vaktin erken olduğunu,
dinî terminoloji ile açıklanırsa ''Hz. Muhammed'in Mekke'deki döneminin
yaşandığını, dolayısıyla hicret adı verilen Medine'ye göçü, devlet
kurma, kurtarılmış bölge ilân etme aşamasına gelinmediği için kabul
etmemektedir.'' Bu yüzden ilk aşamada cihat değil, 'tebliğ ve davet' diye
ifade edilen 'barışçıl, yarı legal' faaliyetler yoluyla halk arasında
(cami, mescit, kahvehane, tarikat, cemiyet, esnaf, gençlik vs.) İslâmcı
propagandaya ve örgütlenmeye ağırlık verilmesi gerektiği vurgalanmaktadır.
|
|
Aşamalı devrim : Menzilciler'e
göre, İslâmi hareketin 'merhalecilik' yani aşama aşama ilerlemesi ve geliştirilmesi
kuralı esastır. Askeri faaliyetlere ağırlık verilirse vaktinden önce
hareket edilmiş olur. İslâm düşmanlarının (Devlet, PKK, solcular,
laikler, vs.) dikkatleri henüz olgunlaşma evresindeki örgütün üzerinde
toplanır.
|
| Ortam : PKK'nın
varlığı ve yaygın eylemlerine ek olarak bölgedeki yoğun çatışmalar,
halka zarar vermiş, bir çoğunu canından bezdirmiştir. Bu durum 'Hizbullah'a
katılımı, kadrolaşmayı, yapılanmayı ve örgütlenmeyi kolaylaştırıcı
bir etkendir.' Sabırlı hareket edilip, gizli ve yarı açık biçimde barışçıl
yöntemlerle faaliyet gösterilirse, PKK'nin ideolojisinin olumsuz sonuçlarından
mutlaka lehte puan toplanır.
|
| Devlet : TC
Devleti millî, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğundan halkın
egemenliğini kabul eder. Allah egemenliğinin ve şeriatın yürürlükte olmadığı
böyle bir ülkede 'dar-ül harp' ilkeleri uygulanmalıdır. Sözgelimi Devlete
ait camilerde namaz kılınmaz, dinî faaliyette bulunmak ise günâhtır. |
İlim Grubu'na Göre Ayrılık
Nedenleri
| Cihat-Hicret :
Müslümanların yeterli gücü, kadrosu ve askeri vardır. Dinî terimle
dillendirirsek 'Mekke'deki zayıf dönem değil, Medine'deki güçlü hicret dönemi'
başlamıştır. Müslümanlar 'kurtarılmış bölge' ilân edip Devlet'in nüvesini
kullanıp ilk adım olarak cihat etmeliler. Yani silâhlı mücadeleye başlamalılar.
Barışçıl propaganda ve örgütlenme anlamına gelen Tebliğ ve Davet
yoluna başvurulmakla beraber esas yöntem ve ana çizgi silâhlı mücadeledir.
|
|
Aşamalar ve PKK :
Bu mücadelede ilk aşama, bölgede (Doğu
ve Güneydoğu) faaliyette bulunan diğer illegal/yasadışı örgütleri (PKK
veya sol) engellemek esastır. Bunun için izlenecek yöntem şudur: ''Lider
kadrolara karşı eylem (suikast, öldürme) konulmak suretiyle ortadan kaldırma.''
Zira, baş kesilince, gövde fonksiyonlarını yitirir. Başsız ve lidersiz
kalan bir örgüt/ cemaat dağılır. İlk aşamada Hizbullah, bölgede tek hâkim
güç oluncaya kadar mücadelesini böyle sürdürmelidir.
|
| Devlet : İkinci aşamada; ortada yasadışı örgüt
kalmayınca, Hizbullah biricik etkin güç haline gelir. ''Sıra, Devlet güçlerine
karşı halk hareketi başlatmaya gelir.'' Halkı devlete karşı ayaklandırmanın
yolu, yöntemi de silâhlı eylemlerdir. Eylemi başlatmak 'Askeri Kanat' ın,
sürdürmek ise bu Kanat önderliğinde 'Siyasi Kanat 'ın görevidir.
|
| Silâhlı Öncü Kadro
:
Az sayıda iyi eğitilmiş, silâhlı kişi
ve gruplar; silâhsız ve eğitimsiz çoğunluğa baskındır. Aynı 'öncü,
eğitimli ve yetkin kadrolar' hazırlıksız yakalanan güvenlik güçleri ile
devleti gafil avlayabilirler.
|
| Düzenden Faydalanma : Her
durumda, halk kalkışması başlayıncaya kadar, resmî kurum ve kuruluşlara
karşı herhangi bir eylem konulmamalı; 'Devlet'in yanında olduğumuz
izlenimi verilmelidir.' Bu arada Devlet'in birimlerine sızılmalı; çalışma,
işleyiş ve biçimleri öğrenilmeli, buralarda ileride düzenlenecek eylem
provaları yapılmalıdır. Özetle, mevcut rejimden yararlanmak gerekir.
|
Menzil ve İlim liderleri arasındaki anlaşmazlığın
diğer nedenleri arasında İran'la ilişkilerin boyutlarının ne olacağı
konusu da vardır.
Menzil Grubu önemli oranda İran'ın
etkisindedir. Ülkenin rehberi Ayetullah Humeyni' ye bağlıdır. Grubun Dinî
Lideri Mansur Güzelsoy (Hastalanınca gittiği İran'da öldü) bu nedenle İran
devrimini başından beri desteklemiş, bu ülkeye Sünnî çevrelerden yöneltilen
mezhepçi eleştirilere karşı çıkmıştır. Şiilerle Sünnilerin İslam Ümmeti
için (Dar-ül takrib) çabalamıştır. Menzil Grubu, İran içindeki görüş
ayrılıkları ve devlet kanatlarından etkilendi. Bu grup İran'daki anti
Amerikancı çizgiyi temsil eden radikal kanadın önderi ve ülkenin dini
lideri Ayetullah Ali Hamaney 'in çizgisini benimsiyor.
İlim Grubu ise daha
"Reformcular" olarak bilinen, önceleri Haşim Rafsancani tarafından
temsil edilen, daha sonra da Muhammed Hatemi 'nin politikalarında ifade bulan
Batıyla uzlaşmacı çizgiyi uygun buluyor.
Rant Kavgası
Hizbullah'tan baskı gören
çevrelere, örgüt itirafçılarının mahkemelerde verdiği ifadelere göre
aslında iki kanadın arasındaki en büyük kavganın nedeni rant. Aynı çevreler
kaçırılan insanlardan alınan milyarlık fidyeleri de buna örnek gösteriyorlar.
Türk Hava Kurumu'nun örgütün tehditleri nedeniyle faaliyet gösteremediği Güneydoğu'da,
Hizbullah son 10 yıl içinde sayısı milyonlara varan kurban derisi topladı.
Güvenlik birimlerinin raporuna göre bunun son 10 yıldaki parasal değeri 3.5
trilyon. Yine örgütün son yılda ramazan aylarında fitre ve zekât adı altında
topladığı ''haraç'' ın tutura dı 6 trilyonu aşmaktadır.
1994 tarihli Diyarbakır DGM
Savcılığı'nca hazırlanan bir iddianamede yer alan bir analize göre, ''İlim
ve Menzil kapışmasının ardında yatan asıl etken, yurtdışından gelen ama
kaynağı tespit edilemeyen paranın bölüşülmesi, kimin aslan payını alacağı
meselesi'' dir. İki Grubun da camilerin bölüşülmesi ve buralarda ''yardım''
adı altında toplayacağı para da çatışmanın nedenlerinden biridir. İki
Kanatta da yardım yapmayan kişilere yönelik kaçırma eylemlerinin ardında
geçmişte milyarlara varan fidyeler aldığı mahkeme tutunaklarına yansıyan
gerçeklerdir. Buna örnek vermek için, Diyarbakır DGM'nin bazı itirafçıların
anlatımlarını yansıtan belgelerine bakmak kaçınılmazdır.
Hizbullah'ın arşiv sorumlusu
olan ve Diyarbakır DGM'de idam istemiyle yargılanan Abdülaziz Tunç , polise
verdiği ifadelerde bu konuda şunları anlattı:
''1993 yılında Edip Gümüş 'ün
talimatı ile Batman'da Cevdet Soysal isimli şahsın evindeki sığınakta
tutulan PKK'lı Servet kod adlı Mecit isimli şahsı sorgulayarak edindiğim
bilgileri yine Edip Gümüş'e aktardım. Yine aynı tarihlerde birçok sorgu
olayına katıldım. Batman'da örgüt tarafından kaçırılarak Nedim
Karadeniz isimli şahsın evindeki sığınakta tutulan Fahrettin Tan isimli şahsı
sorguladım ve bu şahsı, ağabeyi Hasan Tan 'ın örgüte verdiği 1 milyar
500 milyon karşılığında serbest bıraktım....
...1993 yılında Batman'da değişik
tarihlerde 14 PKK'lı ve PKK yanlılarının sorgularında bulundum. 1994 yılında
Batman'ın Hürriyet Mahallesi'nde ikâmet eden Salih Ulutaş 'ın evinin bodrum
katında PKK örgüt mensubu Nuhat kod ve Menzil Grubu'ndan Melle Behçet ve Kızıltepe
İlçesi'nden getirilen ve MİT görevlisi olduğundan şüphelendiğimiz Hüseyin
isimli bir şahsı sorguladık. Nuhat, sığınakta Abdülselam kod adlı Sait
Ketme tarafından silâhla vurularak öldürüldü. Yine 1994 yılında
Batman'da örgüt tarafından kaçırılarak bir sığınakta rehin tutulan
Devran Ticaret'in sahibinin oğlu olan Rojan 'ı sorguladık ve bu şahsı 2
milyar lira para karşılığında serbest bıraktık...''
|