Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
 
TANGOWEB
 

Referanslar

http://come.to/tangoweb

Kaynaklar
 

K O N U L A R 

ANA MENÜ
ULUSLARARASI TERÖRİZM
OSAMA BİN LADEN BİN MUHAMMED
ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTLERİ
ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTLERİ - TÜRKÇE -
ÜLKE ETÜDLERİ
T Ü R K İ Y E
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
YUNANİSTAN
BATI TRAKYA
ERMENİSTAN
GÜNEY KIBRIS RUM KESİMİ
I R A K
KUZEY IRAK
İRAN İSLÂM CUMHURİYETİ
RADİKAL İSLÂMİ HAREKETLER
SURİYE
FİLİSTİN
ALEVİLİK
AZINLIKLAR
ASURİLER, KELDANİLER, YEZİDİLER
KAFKASYA, ORTA ASYA,   TÜRK DÜNYASI
ASYA, ORTA DOĞU, ATLAS, KÖRFEZ ÜLKELERİ
İSTİHBARAT VE GÜVENLİK KURULUŞLARI
TÜRKİYE'DEKİ  DİPLOMATİK MİSYONLAR
ULUSLARARASI  KURULUŞLAR
DİNLER, MEZHEPLER, TARİKATLAR
ANARŞİZM - ANARŞİSTLER
BİZANS, PONTUS, KIBRIS, ANTİ-TÜRK
ORGANİZE SUÇLAR
ÖNEMLİ GÜNLER
YAZILAR
FORUMLAR
ÇEŞİTLİ
INTERNET MEDYA

D O W N L O A D

 
GÜNCEL
ABD'NİN TERÖRLE
TANIŞTIĞI GÜN
EN ÇOK ARANAN
22 TERÖRİST
OSAMA BİN LADEN, AFGANİSTAN, TALİBAN
PROFİLLER
OSAMA BİN LADEN
  Video Bantın Çözümü
  Veda Mesajı
 
GÜNEY ASYA TERÖR ÖRGÜTLERİ
HİNDİSTAN VE PAKİSTAN'DA 
 FAALİYET GÖSTEREN TERÖR  ÖRGÜTLERİ
 
GÖRÜŞ, ÖNERİ VE KATKILARINIZ İÇİN
tangoweb@hotmail.com
   
Kuruluş 30 Ağustos 1999
Güncelleme 25 Şubat 2002
Y A Z I L A R
 
HİZBULLAH - 3
 

Rant Kavgası İç Savaşı Başlattı


Hizbullah'tan baskı gören çevrelere ve örgüt itirafçılarına göre Güneydoğu'da İran yanlısı şeriatçı Kürt devleti kurmak için birlikte yola çıkan İlimciler ve Menzilciler arasındaki kanlı savaşın en büyük nedeni rant. Kaçırılan insanlardan alınan milyarlık fidyeler buna örnek gösteriliyor. Edinilen bilgilere göre Hizbullah son 10 yılda Güneydoğu'da topladığı kurban derisinden 3.5 trilyon gelir sağlarken, ramazan aylarında fitre ve zekât adı altında topladığı 'haraç' ise 6 trilyonu aştı.

Menzil Lideri Fidan Güngör ve İlim Lideri Hüseyin Velioğlu 1992 yılında Yolaç Köyü'nde bir araya gelerek anlaşmazlığı gidermeye çalıştılar. Güngör, ''Daha ılımlı ve soğukkanlı hareket edilmesi, yeterli kadro gücüne ulaştıktan sonra silâha sarılmak gerektiğini'' savundu. Velioğlu ise hemen silâha sarılmasında ısrar edince iki liderin tartışması anlaşmazlıkla sonuçlandı. Velioğlu, Menzilciler'in bölgeye girişini yasakladı ve Güngör'ü kaçırtarak öldürttü.

PKK'nın Hizbullah'la savaşının şiddetlenmesinde önemli bir eylem unutulmamalıdır. Hizbullah PKK ile çatışmaya girerek karşılıklı olarak yüzlerce cinayet işledi. PKK, giderek büyüyen ve kendisi için tehlikeli boyutlara ulaşan örgütü etkisiz hale getirmek için Şırnak'ın İdil İlçesi'nde Hizbullah'ın önde gelenlerinden olduğu öne sürülen M. Şerif Karaaslan 'ın annesi Hayriye ile babası Sabri Karaaslan 'ı evlerini basarak öldürdü. İki örgüt arasındaki çatışmalar bunun üzerine daha da şiddetlendi. Bu çatışmalarda kimi kaynaklara göre 600 insan yaşamını yitirdi.

Peki ya diğer çatışma... Örneğin bu terör örgütünü birlikte kuran İlimciler'le Menzilciler'in iç çatışması?.. Güneydoğu'da korku saçan bu çatışma bir dönem öyle şiddetlendi ki, sıradan bir sempatizanın ihbarıyla bile Diyarbakır, Mardin, Batman ve Silvan sokaklarında yüzlerce insan öldürüldü. Sıradan bir bakkal, bir manifaturacı, fırıncı ya da başka bir küçük esnaf temsilcisi ya ''Menzilci'' ya da "İlimci'' olduğu gerekçesiyle katledildi. Batman'da, Diyarbakır'da, Silvan'da insanlar sokakta yürüyemez hale geldi. Saldırılar çok yakın mesafeden ve enseye sıkılan kurşunlarla gerçekleştirildiği için insanlar sürekli arkalarına bakarak yürümek zorunda kaldı. Ölümün gölgesi bölge insanının hep ensesinde oldu. O dönemde Diyarbakırlı bir gazeteci bu tedirginliğini şöyle yorumladı: ''Neredeyse omuzumuza dikiz aynası takıp yürüyeceğiz...''

Güneydoğu'da sokaklarda güpegündüz insanların öldürülmesi, suçluların yakalanmaması hep ''kontgerilla'' suçlamasını gündeme getirdi. Bölge insanına göre ''Tetikçileri devlet koruyor..''  TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Raporu'nda bu konudaki endişeler şöyle dile getirildi: ''Hizbullahçı olarak adlandırılan kişilerin eylem yapıp yakalanmamasından ötürü devlet zan altında kalmaktadır. Bu karanlık arkasında devletin olduğu propagandası yoğun olarak PKK tarafından körüklenmektedir...''

Rapora göre ''Batman'ın Gercüş İlçesi'ne bağlı Seki, Gönüllü ve Çiçekli Köyleri'nde Hizbullah kampları bulunduğu, devlet güçlerinin de bu kampa yardımcı olduğu'' öne sürülmektedir.

Çatışma Nedenleri

Peki şeriatçı terör örgütünün iki kanadı arasındaki çatışmanın kökeninde ne vardı? İlimciler'in PKK ile kavgasının sürdüğü dönemlerde, bu Kanat karşıt grup Menzilciler'le de amansız bir savaşa girdi. Hizbullah'ı birlikte oluşturan Menzilciler'le İlimciler arasındaki çatışmalarda 300'den fazla kişinin öldürüldüğü belirtiliyor.

''Güneydoğu'da İran yanlısı şeriatçı Kürt devleti kurmak için'' birlikte yola çıkan bu iki Kanadı kanlı savaşa iten nedenleri çeşitli yönleriyle irdelemek gerekiyor. Namlular sıradan sempatizanlardan sonra örgütün tepesindeki kişilere neden yöneldi.

Hizbullah'ta iki grubun hedefi aynı olsa da, izlenecek yol ve yöntemleri açısından büyük farklılık saptanmıştı. Derlenebilen bilgilere göre, iki Kanat arasında geçmişten bu yana var olan ancak dışa vurmayan anlaşmazlığın çatışmaya dönüşmesi nedenlerinden biri, 1992 yılındaki basit bir olaya rastlıyor. Örgütün üssü konumundaki Silvan'ın Yolaç Köyü'nde (PKK bu köyü bombaladı) iki çarşaflı kadına müdahale edilmesi karşısında takınılan tutum çatışmayı başlatan nedenlerden biri olarak gösterildi. Bu konunun tartışılması sırasında yaşananlar iki Kanat arasındaki iplerin kopmasına neden oldu. Aslında Hizbullahçılar'ın tamamına göre ''çarşaflı kadın olayı bir bahaneydi.'' Amaç iki lideri yan yana getirmek, Devlet, PKK ve diğer güçlere karşı takınılacak tutumu belirlemekti. Menzil Lideri Fidan Güngör ve İlim Lideri Hüseyin Velioğlu Yolaç Köyü'nde bir araya gelerek anlaşmazlığı gidermeye çalıştılar. Güngör, ''Daha ılımlı ve soğukkanlı hareket edilmesi, yeterli kadro gücüne ulaştıktan sonra silâha sarılmak gerektiğini" savundu. Velioğlu ise ''Hemen silâha sarılıp mutlaka karşılık vermemiz şarttır. Ya dediğimiz olur ya da burayı size zindan ederiz'' dedi. Velioğlu daha sonra Fidan Güngör ve arkadaşlarının önüne bir bölge haritası koyarak sözlerini şöyle noktaladı: ''Bu bölgede çalışmanız yasaktır. Ya bize uyar dediğimizi yaparsınız ya da defolup gidersiniz..''

Hizbullah içindeki düşünce kaynaklı ayrılıklar ise şöyle özetlenebilir :

Menzil Grubu Açısından Ayrılık Nedenleri

Tebliğ-Hicret-Cihat : Bu Grup, güçler dengesinin aleyhte olduğuna bakarak cihat, yani silâhlı mücadele ve kalkışma için vaktin erken olduğunu, dinî terminoloji ile açıklanırsa ''Hz. Muhammed'in Mekke'deki döneminin yaşandığını, dolayısıyla hicret adı verilen Medine'ye göçü, devlet kurma, kurtarılmış bölge ilân etme aşamasına gelinmediği için kabul etmemektedir.'' Bu yüzden ilk aşamada cihat değil, 'tebliğ ve davet' diye ifade edilen 'barışçıl, yarı legal' faaliyetler yoluyla halk arasında (cami, mescit, kahvehane, tarikat, cemiyet, esnaf, gençlik vs.) İslâmcı propagandaya ve örgütlenmeye ağırlık verilmesi gerektiği vurgalanmaktadır.

Aşamalı devrim : Menzilciler'e göre, İslâmi hareketin 'merhalecilik' yani aşama aşama ilerlemesi ve geliştirilmesi kuralı esastır. Askeri faaliyetlere ağırlık verilirse vaktinden önce hareket edilmiş olur. İslâm düşmanlarının (Devlet, PKK, solcular, laikler, vs.) dikkatleri henüz olgunlaşma evresindeki örgütün üzerinde toplanır. 

Ortam : PKK'nın varlığı ve yaygın eylemlerine ek olarak bölgedeki yoğun çatışmalar, halka zarar vermiş, bir çoğunu canından bezdirmiştir. Bu durum 'Hizbullah'a katılımı, kadrolaşmayı, yapılanmayı ve örgütlenmeyi kolaylaştırıcı bir etkendir.' Sabırlı hareket edilip, gizli ve yarı açık biçimde barışçıl yöntemlerle faaliyet gösterilirse, PKK'nin ideolojisinin olumsuz sonuçlarından mutlaka lehte puan toplanır. 

Devlet : TC Devleti millî, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğundan halkın egemenliğini kabul eder. Allah egemenliğinin ve şeriatın yürürlükte olmadığı böyle bir ülkede 'dar-ül harp' ilkeleri uygulanmalıdır. Sözgelimi Devlete ait camilerde namaz kılınmaz, dinî faaliyette bulunmak ise günâhtır.


İlim Grubu'na Göre Ayrılık Nedenleri

Cihat-Hicret : Müslümanların yeterli gücü, kadrosu ve askeri vardır. Dinî terimle dillendirirsek 'Mekke'deki zayıf dönem değil, Medine'deki güçlü hicret dönemi' başlamıştır. Müslümanlar 'kurtarılmış bölge' ilân edip Devlet'in nüvesini kullanıp ilk adım olarak cihat etmeliler. Yani silâhlı mücadeleye başlamalılar. Barışçıl propaganda ve örgütlenme anlamına gelen Tebliğ ve Davet yoluna başvurulmakla beraber esas yöntem ve ana çizgi silâhlı mücadeledir.

Aşamalar ve PKK : Bu mücadelede ilk aşama, bölgede (Doğu ve Güneydoğu) faaliyette bulunan diğer illegal/yasadışı örgütleri (PKK veya sol) engellemek esastır. Bunun için izlenecek yöntem şudur: ''Lider kadrolara karşı eylem (suikast, öldürme) konulmak suretiyle ortadan kaldırma.'' Zira, baş kesilince, gövde fonksiyonlarını yitirir. Başsız ve lidersiz kalan bir örgüt/ cemaat dağılır. İlk aşamada Hizbullah, bölgede tek hâkim güç oluncaya kadar mücadelesini böyle sürdürmelidir.

Devlet : İkinci aşamada; ortada yasadışı örgüt kalmayınca, Hizbullah biricik etkin güç haline gelir. ''Sıra, Devlet güçlerine karşı halk hareketi başlatmaya gelir.'' Halkı devlete karşı ayaklandırmanın yolu, yöntemi de silâhlı eylemlerdir. Eylemi başlatmak 'Askeri Kanat' ın, sürdürmek ise bu Kanat önderliğinde 'Siyasi Kanat 'ın görevidir.

Silâhlı Öncü Kadro : Az sayıda iyi eğitilmiş, silâhlı kişi ve gruplar; silâhsız ve eğitimsiz çoğunluğa baskındır. Aynı 'öncü, eğitimli ve yetkin kadrolar' hazırlıksız yakalanan güvenlik güçleri ile devleti gafil avlayabilirler.

Düzenden Faydalanma : Her durumda, halk kalkışması başlayıncaya kadar, resmî kurum ve kuruluşlara karşı herhangi bir eylem konulmamalı; 'Devlet'in yanında olduğumuz izlenimi verilmelidir.' Bu arada Devlet'in birimlerine sızılmalı; çalışma, işleyiş ve biçimleri öğrenilmeli, buralarda ileride düzenlenecek eylem provaları yapılmalıdır. Özetle, mevcut rejimden yararlanmak gerekir.

Menzil ve İlim liderleri arasındaki anlaşmazlığın diğer nedenleri arasında İran'la ilişkilerin boyutlarının ne olacağı konusu da vardır.

Menzil Grubu önemli oranda İran'ın etkisindedir. Ülkenin rehberi Ayetullah Humeyni' ye bağlıdır. Grubun Dinî Lideri Mansur Güzelsoy (Hastalanınca gittiği İran'da öldü) bu nedenle İran devrimini başından beri desteklemiş, bu ülkeye Sünnî çevrelerden yöneltilen mezhepçi eleştirilere karşı çıkmıştır. Şiilerle Sünnilerin İslam Ümmeti için (Dar-ül takrib) çabalamıştır. Menzil Grubu, İran içindeki görüş ayrılıkları ve devlet kanatlarından etkilendi. Bu grup İran'daki anti Amerikancı çizgiyi temsil eden radikal kanadın önderi ve ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney 'in çizgisini benimsiyor.

İlim Grubu ise daha "Reformcular" olarak bilinen, önceleri Haşim Rafsancani tarafından temsil edilen, daha sonra da Muhammed Hatemi 'nin politikalarında ifade bulan Batıyla uzlaşmacı çizgiyi uygun buluyor. 

Rant Kavgası

Hizbullah'tan baskı gören çevrelere, örgüt itirafçılarının mahkemelerde verdiği ifadelere göre aslında iki kanadın arasındaki en büyük kavganın nedeni rant. Aynı çevreler kaçırılan insanlardan alınan milyarlık fidyeleri de buna örnek gösteriyorlar. Türk Hava Kurumu'nun örgütün tehditleri nedeniyle faaliyet gösteremediği Güneydoğu'da, Hizbullah son 10 yıl içinde sayısı milyonlara varan kurban derisi topladı. Güvenlik birimlerinin raporuna göre bunun son 10 yıldaki parasal değeri 3.5 trilyon. Yine örgütün son yılda ramazan aylarında fitre ve zekât adı altında topladığı ''haraç'' ın tutura dı 6 trilyonu aşmaktadır.

1994 tarihli Diyarbakır DGM Savcılığı'nca hazırlanan bir iddianamede yer alan bir analize göre, ''İlim ve Menzil kapışmasının ardında yatan asıl etken, yurtdışından gelen ama kaynağı tespit edilemeyen paranın bölüşülmesi, kimin aslan payını alacağı meselesi'' dir. İki Grubun da camilerin bölüşülmesi ve buralarda ''yardım'' adı altında toplayacağı para da çatışmanın nedenlerinden biridir. İki Kanatta da yardım yapmayan kişilere yönelik kaçırma eylemlerinin ardında geçmişte milyarlara varan fidyeler aldığı mahkeme tutunaklarına yansıyan gerçeklerdir. Buna örnek vermek için, Diyarbakır DGM'nin bazı itirafçıların anlatımlarını yansıtan belgelerine bakmak kaçınılmazdır.

Hizbullah'ın arşiv sorumlusu olan ve Diyarbakır DGM'de idam istemiyle yargılanan Abdülaziz Tunç , polise verdiği ifadelerde bu konuda şunları anlattı:

''1993 yılında Edip Gümüş 'ün talimatı ile Batman'da Cevdet Soysal isimli şahsın evindeki sığınakta tutulan PKK'lı Servet kod adlı Mecit isimli şahsı sorgulayarak edindiğim bilgileri yine Edip Gümüş'e aktardım. Yine aynı tarihlerde birçok sorgu olayına katıldım. Batman'da örgüt tarafından kaçırılarak Nedim Karadeniz isimli şahsın evindeki sığınakta tutulan Fahrettin Tan isimli şahsı sorguladım ve bu şahsı, ağabeyi Hasan Tan 'ın örgüte verdiği 1 milyar 500 milyon karşılığında serbest bıraktım....

...1993 yılında Batman'da değişik tarihlerde 14 PKK'lı ve PKK yanlılarının sorgularında bulundum. 1994 yılında Batman'ın Hürriyet Mahallesi'nde ikâmet eden Salih Ulutaş 'ın evinin bodrum katında PKK örgüt mensubu Nuhat kod ve Menzil Grubu'ndan Melle Behçet ve Kızıltepe İlçesi'nden getirilen ve MİT görevlisi olduğundan şüphelendiğimiz Hüseyin isimli bir şahsı sorguladık. Nuhat, sığınakta Abdülselam kod adlı Sait Ketme tarafından silâhla vurularak öldürüldü. Yine 1994 yılında Batman'da örgüt tarafından kaçırılarak bir sığınakta rehin tutulan Devran Ticaret'in sahibinin oğlu olan Rojan 'ı sorguladık ve bu şahsı 2 milyar lira para karşılığında serbest bıraktık...''

 

_____________________________________________________________________