1730 yılında Aydın'ın Saruhan Sancağının
Kırkağaç kazasının Gelenbe kasabasında doğan
Gelenbevi İsmail Efendi, Osmanlı İmparatorluğu
matematikçilerindendir. Asıl adı İsmail'dir.
Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı
onun bu doğduğu kasabadan gelir. Daha çok
Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır.
Gelenbevi'nin ataları, Gelenbe kasabasında müftü, müderris
olarak ilim ve irfan yaymış olmalarına karşın,
Gelenbevi'nin babası olan Mahmut Efendi'nin ölümü
üzerine annesinin elinde öksüz kalan zavallı
çocuk okumaya başlayamamıştı. Bir gün arkadaşlarıyla
sokakta ceviz oyunu oynarken, babasının yakın
dostlarından biri bu durumu görmüş. "Yazık sana!
Baban ve deden ilim adamları olsun da, sen böyle
sokaklarda başı boş oyun oyna" demiştir. Gelenbevi
bu sözden çok alınmış ve mahcup olarak oyunu
bırakmıştır. Bu söz üzerine de öğrenime başlamıştır.
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini
almıştır. Daha sonra, öğrenimini tamamlamak üzere
İstanbul'a gelmiştir. Burada, çok değerli ve kültürlü
öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini oldukça
ilerletti. Müderrislik sınavına girerek kazandı ve
otuz üç yaşında müderris oldu. Bundan sonra
kendisini tümüyle ilme verdi.
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı
matematikçisidir. Sadrazam Halil Hamit Paşa ve
Kaptanı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın istekleri
üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik
Okuluna altmış kuruşla matematik öğretmeni
olarak atandı. Bu atama ona parasal yönüyle bir
rahatlık getirdi. Fakat, hocası Müftüzade Mehmet Efendi
ile Palabıyık Mehmet Efendi bu atamadan biraz hoşnut
olmamışlarsa da, sonradan Reis Efendi bu problemi ve
aralarındaki çekememezliği zararsız bir biçimde
çözmüştür. Gerek Palabıyık ve gerekse hocası
Mehmet Efendi hiç bir eser bırakmadıklarından,
onların bugün sadece adları kalmıştır.
Bazı silahların hedefe vurmaması, padişah
III. Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura
çağırarak ona uyarıda bulunmuştur. Hedefe
olan uzaklığı tahmin ederek gerekli düzeltmeleri
yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır.
Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini
çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir.
Gelenbevi'nin bu başarısını kıskanan Hamdizade
Mustafa Efendi, bir yolunu bulup bir işten
dolayı Gelenbevi'nin kendisine ağır bir ceza
vermiştir. Bu cezanın etkisi ile zavallı
Gelenbevi' ye felç gelmiştir. Gelenbevi'ye
verilen bu ceza da haksızdı. Okuldan uzakta
olması bir görev nedeniyleydi. Fakat,
kıskançlığın ne kadar kötü bir duygu ve
düşünce olduğu bu örnekle de görülmektedir.
Bir ilim adamını felce kadar götürebilecektir.
Bu felçten kurtulamayan zavallı Gelenbevi,
1790 yılında ölmüştür.
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça olmak üzere tam
otuz beş eser bırakmıştır. Türkiye'ye logaritmayı
ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendidir.
Onu felç edenlerinse hiç bir eseri yoktur.
|