|
Ömer Hayyam, Selçuklu döneminde yetişen ünlü şair ve bilgindir.
1044 yılında Nişabur'da doğdu. Düzenli bir öğrenim gördü.
Mantık, felsefe, matematik ve astronomi konularında çalıştı.
Horasan'ın büyük şehirlerinden Belh, Buhara ve Merv'i
gezdi. Bir aralık Bağdat'a gitti. Büyük Selçuklu sultanı
Melikşah'tan çok yakınlık gördü. Saraylarda toplantılarda
bulundu. Çeşitli bilimlerde çok sayıda değişik eserler
verdi. Rubaileriyle ün kazandı. Rubai türünün kurucusu
sayılır. İki yüz kadar olan rubailerinde açık, akıcı,
yumuşak ve anlaşılır bir dili vardır. Akılcı bir bilgindi.
Aynı zamanda çağının en iyi bir matematikçisiydi. Rubaileri
ve diğer eserleri batı dillerine çevrilmiştir. Çok güzel
olan matematik çalışmaları ve buluşları da vardır. 1123
yılında ölmüştür.
Matematikteki dokuz işaretin kullanılması Hint'lilere
aittir. Daha sonra, boş olan yokluğu işaretlemek için,
örneğin, iki elmanın ikisini de yedim, geriye kaç elma
kaldı probleminin çözümü o kadar kolay olmamış ve sıfır
rakamı çok sonraları yine "O" biçiminde Hint'liler
tarafından bulunmuştur. O zamanda sıfır için boşluğu
veya hiç bir şey kalmadı anlamına gelen içi boş bir
yuvar kullanmışlardır.
751 yıllarında, Türk'ler, Çin'li savaş tutsaklarını
Semerkant'a yerleştirirler. Tutsaklar, kendi sanatlarını
ve becerilerini gösterip para kazanarak, bu para karşılığı
özgür olmaları fırsatı verildiğinden, usta olan bu
tutsaklar; kağıt üretimini ve kağıt sanayisini Semerkant'ta
kurarlar. Kağıt, buradan Bağdat'a gelir. Daha sonra,
Mısır, Endülüs ve İspanya yoluyla Avrupa'ya yayılır.
Kağıdın önemini anlayan Halife El Mansur (754 -775)
yıllarında, Bağdat'ta yoğun üretime geçerek, Mısır'dan
satın alınan papirüse ödenen paradan ülkesini kurtarır.
El Mansur'un oğlu Harun Reşit zamanında, vezir Yahya
İbni Fadıl, 794 yılında Bağdat'ta ilk kağıt
fabrikasını kurar.
400 yıllarında bu 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9
rakamlarıyla işlem yapma Hint yazılarında görülmeğe
başlandı. Bunun başlamasını ve gelişimini de kesin
olarak bilemiyoruz. Orta Asya'daki Türkler ve Çin
yoluyla bu kavramların Hindistan'a geçtiği sanılıyor.
598 yılında doğan büyük astronom Brahmagupta, 33 yaşında
yazdığı büyük astronomi eseri, "Siddhanta" da bu on
rakamla birlikte hesap yapma kuralını da açıklamıştır.
773 yılında, Hint'li astronom Kankak, Halife El Mansur'un
Bağdat'taki sarayına gelir. Hazırladığı bir kitabı El
Mansur'a sunar. Mansur bu kitabı hemen Arapça'ya çevirttirir.
Bu esere, Halife El Memun'un zamanına kadar uyarlar.
Halifeler tarafından desteklenen ve yardım gören bu ilim
oldukça ilerler. Mısır, Endülüs ve İspanya yoluyla Avrupa'ya
706 yılında Halife I.Velit tarafından taşındı. El Harizmi,
Hint'lilerin bu hesabını, bankerlere, tüccarlara, ölçme
memurlarına ve saray çevresine öğretti. Bu amaçla bir ders
kitabı yazdı. Kuranı Kerim'deki miras hukukundaki
dağılımların nasıl yapılacağını ve kölelerin serbest
bırakılmalarındaki karışık hesapların nasıl yapılacağını
örneklerle anlattı. Bu devirde, alimleri ve ilim
adamlarını koruyan Halife El Memun, El Harizmi'yi çok
korudu. Harizmi, ortaçağda Latince'ye çevrilen
"El Cebr el Mukabele" adlı kitabını bu sıralarda
yazdı. İşte bu El Cebr, bugünkü yabancı dildeki
algebra ve bizdeki cebir sözcüğünü ve bu cebir ilmini
doğurdu. Hint'lilerin bu matematiğini açıklayan
Harizmi'nin kitabında, Hint'li hesabı, sayı yazısı,
toplama, çıkarma, ikiye bölme, bir sayının iki katını
bulma, çoğaltma ve bölmenin kesir hesabını öğretti.
Harizmi'nin Hint rakamlarıyla yazdığı hesap
kitabının Latince'ye çevirilerinin ilk
kopyaları, Alman bölgelerinde 12. yüzyılda
görülmüştür. Viyana Saray Kütüphanesinde bulunan
ve en eski el yazma kopyası 1143 tarihlidir. Salen
Manastırında bulunan "Sevgili Algorizmi" nin
ikinci kopyası, bugün Heidelberg'de saklanmaktadır.
Bu "Algorizm" öyküsü ve incelenmesi de uzundur.
Kökeni Hint'lilere kadar gider. Sonuçta,
bu sözcük algoritma olmuştur.
|
|
|
|