|
Pisagor teoremi, rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun
da varolduğunu gösterir. Örneğin, yukarıdaki şekilde olduğu
gibi, dik kenarları birer birim olan dik üçgeni göz önüne alalım.
Geometrik olarak, bu özel hal için, Pisagor teoremi gerçeklenir.
Yani, büyük karenin alanı, dik kenarlar üzerine kurulan
karelerin alanları toplamıdır. Diğer bir deyimle, x2=2 olur. Bu
denklemin kökü de rasyonel olmayan karekök 2 uzunluğudur. Yunan
matematikçileri gerçel sayılan bilmiyorlardı. Üstün zekalı
Eudoxos tarafından bulunan oranlama yöntemini kullanıyorlardı.
Aslında, gerçel sayıların oluşumu kavramı bir ya da birçok
insanın buluşu değildir. Rasyonel sayıların günlük hayatta
kullanılması sırasında kendi kendine gelişmiştir. On
tabanına göre sayıların sayılması ve yazılması, büyük bir
olasılıkla iki eldeki parmakların sayılmasından doğmuştur.
Şu sırada bile ilkel yaşam sürdüren bazı kabilelerde
buna benzer sayma yöntemi vardır. On tabanına göre
sayıların yazılması ve okunması, Avrupa'ya Crusades'ten sonra
Arap dünyasından gelmiştir. Bunu Araplar Hintlilerden,
Hintliler de Helen medeniyetinden aldılar. Yunan'lı
astronomlar bu sayı sistemini, M.Ö. 1500 yıllarından beri
kullanan, Babil'lilerden almışlardır. "Evrenin hakimi sayıdır.
Sayılar evreni yönetiyor" sözleri de Pisagor'a aittir.
Pisagor, Archimedes'ten oldukça farklıdır. Pisagor hem mistik
ve hem de matematikçidir. Mistik tarafları çoktur. Bunlar,
efsaneleşmiş bir biçimde destan olarak anlatılmış, evren
hakkında bu günkü gerçeklere uymayan düşünceler de ileri
sürmüştür. Bunları bir tarafa bırakırsak, yine yaşadığı
çağa göre matematikçi yönü çok ağır basar. Pisagor,
Mısır'da ve Babil'de çok gezdi. Rahiplerden ilim öğrendi.
Çok tanrılı olan o zamanın dini inançlarını benimsedi.
Yaşadığı çağı ve aldığı rahip eğitimi göz önüne alınırsa,
bunda yadırganacak pek bir şey de yoktur. Oldukça doğaldır.
Matematiğe ispat fikrini getiren Pisagor için, sosyal ve
şahsi yaşantısı bu kadar eleştiriye değmez. Yalnız, Pisagor
ve bazı Yunan filozofları, örneğin, Euclides, Eflatun ve
Aristo gibi alimleri, yaşadığı devirlerde, bugün için
bilinen ilmi gerçeklerde hataya düşmüşlerdir. Bu
filozofların felsefeleri, modern matematiğin kurucusu
Descartes (1596-1650) ve Newton (1564-1642) kadar,
modern fiziğin kurucusu Galile (1564-1642) ve modern kimyanın
kurucusu olan Lavoisier (1743-1794) zamanına kadar iki bin
yıllık bir gecikmeye neden olmuşlardır. Eğer Yunan'lılar
Euclides, Eflatun ve Aristo yerine Archimedes'i izlemiş
olsalardı, Descartes, Newton, Galile ve Lavoisier'in kurdukları
modern ilme iki bin yıl önce ulaşır ve bugün içinde
bulunduğumuz medeniyete iki bin yıl önce varılırdı.
Yani, Archimedes'le Newton, Galile ve Lavoisier arasında
tam iki bin yıllık ilmi boşluk vardır. Bu boşlukta kolay kolay
doldurulamaz. Bu nedenle, Yunan'lıların medeniyetin
ilerlemesine iki bin yıllık bir gecikmeye sebep oldukları
bir gerçektir. Avrupa'da uzun yıllar egemen olan ve hüküm
süren skolastik düşüncenin temeli Yunanistan'da atılmış
ve İtalya'da geliştirilmiştir. Bu nedenle de uzun yıllar
bu skolastik düşünce yenilememiştir. Bu uğurda çok
sayıda ilim adamı yok edilmiştir.
Pisagor'dan önce, geometride, şekillerin aralarındaki
bağlılıklar gösterilmeksizin elde edilenler, görenek ve
tecrübeye dayanan bir takım kurallardı. Bu nedenle,
daha gelen bir yetkili ne demişse o sürüp gidiyordu.
Pisagor'un matematiğe ispat fikrini sokması bu yüzden
çok önemlidir. O çağlarda çok tanrılı din vardı.
Pisagor daha da ileri gidiyor ve "tanrı sayıdır" diyordu.
Bu sayılar, 1, 2, 3..., şeklinde bugün bildiğimiz doğal
sayılardı. Daha sonra, kendi kendine bir çelişkiye
düştüğünü, tamsayıların hatta rasyonel sayıların bile
matematiğe yetmediğini, kendi adıyla anılan Pisagor
teoremiyle gördü. Buna bir süre karşı da çıktı. Fakat,
sonunda bu yenilgiyi kabul etmesini de bilmiştir. Olayda karekök 2
şeklinde rasyonel bir uzunluğun olmaması problemidir.
Halbuki Pisagor teoremine göre böyle bir uzunluk vardır.
Pisagor'un kuramını yıkan problem, a2=2b2 denklemini
gerçekleyen a ve b gibi iki tamsayıyı bulmak olanaksızdır.
Pisagor'un karşılaştığı ikinci güçlük, bir karenin kenarının
köşegenine bölümünün rasyonel bir sayı olmayışıdır. Bu
söylediğimiz, a2=2b2 denkleminde adı geçen olaya eşdeğer
olduğu açıktır. Bu problemi bugünkü matematik diliyle
söylersek, karekök 2 sayısı irrasyonel bir sayıdır.
İşte, karenin köşegeni gibi basit bir uzunluk, Pisagor'un
doğal sayılar kümesine meydan okuyarak, Pisagor'un ilk felsefe
kuramını yalanlamıştır. Böylece, hiç bir zaman
tekrar etmeyen sonsuz ondalıklı olan irrasyonel sayı
bulunmuş olunur. Pisagor'un bu buluşu, modern
analizin kökünü keşfetmiştir. Bu problem bir yerde,
sıfır ile iki sayısı arasını rasyonel sayılarla
kaplayabilir miyiz sorusunu doğurur. Yanıt hemen hayır
olacaktır. Çünkü, 0<karekök 2<2 olan karekök 2 sayısı
rasyonel değildir. 1,41 ile 1,42 sayıları arasında
rasyonel olmayan bir sayıdır. Öyleyse, sayı doğrusu
üzerindeki her bir noktaya bir gerçel sayı karşılık
gelir postülatını şimdilik kabul edebiliriz. Bu görüşe
Pisagor'culuk denir ve bu görüşe ileride Kronecker
tarafından itiraz edileceğini hemen söyleyelim.
İşte, sayı
doğrusu üzerinde rasyonel sayılarla sıfır sayısından
iki sayısına sürekli olarak gitmek mümkün diyenlerle,
mümkün değildir diyenler arasında uzun yıllar tartışma
olmuştur. Yüzyılımızda çıkan Brouwer'e kadar bu tartışma
çeşitli şekillerde karşımıza çıkmıştır. Mümkün değil
diyenler hiç bir ilerleme göstermeden yerinde saymışlar
ve az hata yapmışlar fakat, mümkün diyenlerse çalışarak
ve biraz da fazla hata yaparak bugünkü modern matematiğe
ulaşmışlardır. Doğrunun sürekli olup olmadığı uzun
yıllar tartışılmıştır. Pisagor, bu kuramlarla,
sayılar aracılığıyla ve kendi yöntemleriyle evrenin doğal
dengesini ve evrendeki cisimlerin ilişkilerini açıklamaya
çalışmıştır. Şüphesiz, bu görüş ve düşünüşlerin birçoğu
bugün geçerli değildir. Yine de, modern matematiğin temelini
Pisagor atmıştır. Halbuki, M.Ö. 500-428 yıllarında Pisagor
devrinde yaşamış olan Anaksgoras, Güneş'i, Dünya'dan kat kat
daha büyük kızgın bir demir kütlesi olarak tanımlamıştır. Ay
ışığının Güneş'ten gelen ışınların bir yansıması olduğunu da
öne süren kişi olduğu da sanılmaktadır. Bu nedenle,
Pisagor mistik olduğu kadar üstün zekalı bir matematikçidir
sıfatları yerinde kullanılmıştır.
|
|
|
|