|
Türk matematikçilerinden birisi olan Uluğ Bey, Timur'un
erkek torunlarından hükümdar olanlardan birinin oğludur.
Asıl adı Mehmet'tir. Fakat o, daha çok Uluğ Bey adı ile
ünlü olmuştur. 1393 yılında Sultaniye kentinde doğmuştur.
Timur'un öldüğü sıralarda Uluğ Bey Semirkent'te bulunuyordu.
Semirkent ve Maveraülnehir, Mirza Halil Sultan'ın
saldırısı ve işgali üzerine babasının yanına gitmek
zorunda kalmıştır. Babası buraları yeniden yönetimine
alarak on altı yaşında olan Uluğ Bey'e yönetimini bırakmıştır.
Uluğ Bey, bu tarihten sonra, hem hükümeti yönetmiş ve
hem de öğrenimine devam etmiştir.
Uluğ Bey, bilgin ve olgun bir padişahtı. Boş zamanını kitap
okumak ve bilginlerle ilmi konular üzerinde konuşmakla
geçirirdi. Tüm bilginleri yöresinde toplamıştı.
Uluğ Bey, dikkatlice okuduğu kitabı kelimesi kelimesine
hatırında tutacak kadar belleği vardı. Matematik ve
astronomi bilgileri oldukça ileri düzeydeydi. Bir söylentiye
göre, kendi falına bakarak, oğlu Abdüllatif tarafından
öldürüleceğini görmüş ve bunun üzerine oğlunu kendisinden
uzak tutmayı uygun görmüştür. Baba ile oğlu arasındaki bu
soğukluk, Uluğ Bey'in küçük oğluna karşı olan yakınlığı
ile daha da şiddetlenmiş ve sonunda Uluğ Bey'in korktuğu
başına gelmiştir.
Uluğ Bey, Semirkent'te bir medrese ve bir de rasathane
yaptırmıştır. Kadı Zade bu medreseye başkanlık etmiştir.
Rasathane için yörede bulunan tüm mühendis, alim ve
ustaları Semirkent'e çağırmıştır. Kendisi için de bu
rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök
cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmişti.
Rasathanenin yapım ve rasat aletleri için hiç bir harcamadan
kaçınmamıştır. Bu gözlemevinde yapılan gözlemler, ancak on
iki yılda bitirilebilmiştir.
Gözlemevinin yönetimini Kadı Zade ile Cemşit'e vermiştir.
Cemşit, gözlemlere başlandığı sırada ve Kadı Zade de gözlemler
bitmeden ölmüştür. Gözlemevinin tüm işleri o zaman genç olan
Ali Kuşçu'ya kalmıştır. Bu gözlem üzerine Uluğ Bey, ünlü
Zeycini düzenlemiş ve bitirmiştir. Zeyç Kürkani veya Zeyç
Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve
batıda faydalanılacak bir eser olmuştur. Zeyç Kürkani bazı
kimseler tarafından açıklanmış ve Zeyç'in iki makalesi 1650
yılında Londra'da ilk olarak basılmıştır. Avrupa dillerinin
birçoğuna, çevrilmiştir. 1839 yılında cetvelleri Fransızca
tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846
yılında aynen basılmıştır.
Zeyç Kürkani'nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran
savaşlarından sonra Türkiye'ye getirilmiş ve halen Ayasofya
kütüphanesindedir. Bir hile ile oğlu Abdüllatif tarafından
1449 yılında öldürülmüştür.
|
|
|
|