ÖNEMLİ NOT: REKLÂM VE İLÂNLARLA ALÂKAMIZ YOKTUR!..
ANADOLU VE TRAKYA'DA YUNAN
ZULMÜ VE TÜRK SOYKIRIMI - 4 MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK
diyor ki:
- "Millî hayatımızda yediden yetmişe hepimizin
bilmesi gereken zafer günlerimiz olmakla beraber, ACISINI DÜNYA DURDUKÇA
İÇİMİZDEN ATAMIYACAĞIMIZ MİLLÎ FELAKET GÜNLERİMİZ DE VARDIR... 1877 Rus Harbi
sonu büyük muhaceretleri!.. TÜRK'ÜN AVRUPA'DAN ÂDETA KÖKÜNÜN KAZINMASI İSTEĞİYLE
HORTLAYAN HAÇLI ZİHNİYETİNİN GİRİŞTİĞİ TOPLU KATLİAMLAR!.. 1912 Balkan Savaşı ve
TÜRKLER'e reva görülen zulüm ve İŞKENCELER!.. Tarihin bu acı mirasları her
TÜRK'ün kalbinde unutulmamak üzere dünya durdukça muhafaza edilmelidir.
Milletimizin kalbinde HİSS-İ İNTİKAM olmalı!.. Bu alelâde bir intikam değil;
hayatına, ikbaline, refahına düşman olanların mazarratlarını izaleye matuf bir
intikamdır" (16.3.1923)
Ve tabii Yunan ordusu ile yerli Rumlar'ın EGE BÖLGESİ'nde, MARMARA
BÖLGESİ'nde, TRAKYA'da, KARADENİZ BÖLGESİ'nde yaptıkları zulüm, işkence, ırza
tecavüz ve soykırım!..
Bunları asla unutmamak için, 1921 yılında iki yabancı heyetin tesbitlerinin
yer aldığı resmî raporları yayınlamaya devam ediyoruz.
EZİNE :
- "15 Ekim 1920 tarihinde EZİNE'de Yunan işgâl
kumandanının emri ile yerli Rumlar silahlandırılmış, müslümanlara saldırtılmıştır.
Bunlardan EZİNELİ KONSTANTİN ile 5 Yunan askeri PINARBAŞI köyüne gelip evleri
basarak ahaliyi dövmüşler, OSMAN OĞLU RAŞİT ÇAVUŞ, ARAP ÖMER ve TATAR ALİ'nin
ellerini bağladıktan sonra kırbaç ve sopa altında öldürmüşlerdir!"
- "20 Ekim'de bir Yunan subayı ile ikiasker ve bunlara kılavuzluk eden EZİNELİ
SAATÇİOĞLU YANİ, PINARBAŞI köyüne gelerek Muhtar ALİ OĞLU SADIKın ve ÇERKES
HAMİT'in kollarını bağlayarak dövülmüşlerdir. Ç AMKÖYLÜ İSMAİL çeşitli işkenceler
altında götürülürken SAATÇİOĞLU YANİ'ye yegâne mevcudu olan 5 lirasını vermek
suretiyle canını kurtarabilmiştir."
- 12 Aralık 1920'de bir subay kumandasında 25 kişilik bir Yunan müfrezesi,
EZİNELİ KÖR APOSTOL ile birlikte köye gelerek ahalinin elinde ne bulabilmişlerse,
gasbetmişlerdir. ÇERKES ALİ OSMAN dipçik darbmeleri altında çok ağır bir şekilde
yaralamışlar, savallı kurtulamayarak ölmüştür."
- "15 Aralık'ta aynı köye gelen 15 kişilik Yunan birliği, evleri basıp
bulabildikleri her şeyi arabalara yükleyerek götürmüşlerdir." SELİMİ OĞLU MAHMUT'un Tahkikat Komisyonu'na verdiği ifade:
- "15 Kasım 1920 günü sabaha karşı 15 Yunan askeri
evimi bastılar. Beni yakalayıp EZİNE hapishanesine götürdüler."
- "EZİNE HAPİSHANESİ, dünyada görülmedik zulümlerin yapıldığı yerdir. Hapishaneye
getirilen her şahsı önce yere yatırarak ayaklarını bağladıktan sonra bayıltıncaya
kadar döğüyorlar. Bana da öyle yaptılar."
- "Mahpuslar, kimisi ayaklarından asılmak, kimisi de bağlanarak ayakları elleri
arasından geçirilmek, bir kısmı da boyunları sandalyelere sıkıştırılarak üzerine
Yunan erleri oturtulup biçâreleriboğulmak derecesine getirmek suretiyle eza ve cefa
ediyorlar."
- "Orada mevkuf müslümanların ekmeksizlik, susuzluk ve işkenceden yüzleri ölü
rengindedir."
- "1 Mart 1921 tarihinde BAYRAMİÇ merkezine bir saat mezafede bulunan TEPERKEMERLER
köyüne gelen Yunan askerleri köy halkından İSMAİL'i dövdükten ve ihtiyar anasını
süngüledikten sonra paralarını alarak firar ettiler."
- "Hadiseyi işgâl kumandanlığına aksettirmeleri üzerine, o sırada karargâh
hapisanesinde mevkuf bulunan MEHMET OĞLU VEYSEL ile kardeşi RAMAZAN ve MUHTEREM
OĞLU İSMAİL dövüle dövüle kumandanın huzuruna getirilerek müştekiye gösterildi.
Müşteki bunlar olmadığını söyledi ise de Kumandan bu bîgünah insanlara, Yunan
askerlerinin hırsızlıklarını yükledi. Cezalandırmak için kırbaç ve dipçik altında
kendilerine bir çukur kazdırdı. Her üçü de le itile kakıla bu çukura (DİRİ DİRİ)
gömüldüler!" Zalimler BİGA, BANDIRMA, ERDEK, ÇATALCAve GELİBOLU havâlilerinde de, her
yerde yaptıkları zulümleri tekrar ettiler!.. Heyet raporlarını ihtiva eden kitapta,
buralarda dövülen, ırzına geçilen, evleri yağmalanan ve öldürülen müslümanlara ait
UZUN listeler yer almaktadır!
MANCHESTER GUARDIAN şark muhabiri (tarihçi) Mr. TOYNBEE gördüklerinden
fevkalâde müteessir olarak Yunan Başkumandanı General ANASTAS PAPULAS'a 26 Mayıs
1921'de şu telgrafığ çekti:
- "PALOVA, SAMANLI, AKKÖY Müslüman ahalisinin
göçlerine müsaade buyurmanızı kemâl-i ısrarla rica ederim. Eğer ahali derhal
oralara tahliye etmezlerse, hayatları emniyet altında değildir. Son 15 gün
zarfında AKKÖY ahalisinin yüzde 15'i yokolmuştur!. Cevap vermenizi rica ederim.
PAPULAS'ın verdiği müsaade sayesinde bir çok Müslümanın İSTANBUL'a nakli
mümkün olmuştur. Fakat işgâl kuvvetleri bu insanların İSTANBUL'a sokulmasına mâni
olduğundan MAKRİKÖY(BAKIRKÖY) sahillerine boşaltılmışlardı.
İrtibat Subayı CEMALETTİN ve Seyyar Kıtalar kumandanı Yüzbaşı YUSUF
EFENDİ'nin İSTANBUL Umum Jandarma Kumandanı'na gönderdikleri rapor:
- "26 Mayıs 1921 günü, 500 askerden müteşekkil bir
Yunan birliği KANTARCILAR köyünden ÇAKIRLI HÜSEYİN'in karısını, kızlarını ve
baldızını dağa kaldırıp şen'i emellerine âlet ettikten sonra, çırılçıplak ve
kanlar içinde gece yarısı köye göndermişlerdir."
- " Köyün diğer kızları, 20'şer Yunan tarafından kirletildikten sonra,
başları kesilmek suretiyle öldürülmüşlerdir!"
- "6 evde AYAKLARINDAN tavana asılmış kadınların yalnız dizlerinden aşağısı
kalmış, diğer kısımları liğme liğme edilmiştir!"
- "KIŞLA köyünden DOĞANCIOĞLU İBRAHİM karısının gözü önünde kasatura ile ağır
şekilde yaralanmış, boğazı kesilerek öldürülmüştür!"
- "ÇUBUKLU'da Yunanlar kadınları camiye doldurup tecavüz etmişlerdir!
ADAPAZARLI ALİYE HANIM'ın kızı kaçırılmıştır!"
- "KARAKİRAZ, KARASAKAL, KEMERLER köyünde bu vahşet aynen tekrar edilmiştir!"
- "KANDIRA'da postahane ve Hükümet binası yağma edilmiş ve ateşe
verilmiştir."
- "300 kişilik bir yunan birliği ADAPAZARI'na girerek bütün yerli Rumlar'ı
silahlandırıp BERŞİKA, CEBECİOĞLU, ERENLER ve ŞEYHLER köylerine saldırtarak akıl
ve hayale gelmeyecek vahşetlerde bulunmuşlardır! Bu köylerin erkekleri
rastlandığı anda öldürülmüşlerdir!"
- "KARAKİRAZ köyünde aynı vahşet işlenmiş, bütün hayvanları alıp
götürmüşlerdir. BAYRAM ALİ ismindeki köylü parça parça edilmiştir!"
- "Ahalisi kaçmış olan ÖTÜKLER köyü ateşe verilmiştir!"
- "PEŞKES, HACIİSMAİL köyleri yerli Rumlar tarafından yakılmıştır!"
- "KARADERE köyünden 6 Türk sokak ortasında bir ipe bağlanarak yanyana
yatırılmış ve koyun gibi boğazlanmıştır!"
- "Bütün bu köylerde ırza geçmeler olmuştur!"
- "İMRANLAR köyünün bütün kadınları ırza tecavüz maksadıyla bir eve
toplattırılmıştır. Mukavemet edenler doğranmıştır."
- "TEKKELER köyünden 15 genç kız ayaklarından ağaçlara asılarak türlü
işkencelerden sonra öldürülmüşlerdir!"
- "BÜYÜK HATİPLİ köyünde erkekler baltalarla imha edilmiştir!" 15 Kasım 1921 tarihli rapordan:
- "Yunan askerleri ŞAHİNBURGAZ köyüne girerek
evlerde bulunan erkeklerin bir kısmını döğmüş, bir kısmını öldürdükten sonra,
ÖMER AĞA'nın hanımı ESMA'yı çırılçıplak soymuş ve sokaklarda dolaştırmışlardır!
Türlü işkence ve sapıklıklarına asık suratla bakanları süngü ve kasatura ile
yaralayarak kahkaha atmalarını istemişlerdir!"
Bilindiği gibi, TÜRK ORDUSU'nun İZMİR'e girdiği 9 Eylül 1922'den hemen sonra İZMİR'de büyük
bir yangın çıktı. Bu yangını kimlerin çıkardığı tam olarak tesbit edilemedi.
Yunan askerleri ve yerli Rumlar'ın kaçarken yaktığı tahmin edilse de, intikam
için Rum evlerine giren Türkler'in yaktığını iddia edenler de oldu.
Aşağıda İZMİR Sigortaları İtfaiye Kumandanı Mösyo GRESKOVİÇ'in İZMİR BÜYÜK
YANGINI Hakkında Raporu'nu sunuyoruz:
- "SON TAARRUZ başladığı zaman, Yunan subay ve
erlerinin ağızlarda 'Biz İZMİR'i Türkler'e
bırakmak mecburiyetinde kalırsak, YAKACAĞIZ, YIKACAĞIZ!' sözleri dolaşıyordu!.. Bunu her yerde söylüyorlardı!"
- "8 Eylül 1922 Cuma günü saat 6'dan sonra iki Yunan askerinin HACI USTAN
Mahallesi ÇAVUŞ Sokağı'nda 2 numaralı evin hizasına gelirken, bir kutu kibrit
ateşleyerek Mösyö FULBURÇ'un evinin penceresinden içeri attıklarını gördüm!
Tabii bir şey söylemedim. Fakat kibrit sönünceye kadar oradan ayrılmadım."
- "9 Eylül günü saat 2'den sonra hiç bir hadise meydana gelmediğini gördüm."
- "10 Eylül Pazar günü İngiliz vapurundan biri çavuş ile 8 İngiliz eri yangın
kulesine geldiler.Vapur ile muhabereleri ertesi güne kadar devam etti."
- "11 Eylül'de İngiliz çavuşu dedi ki, - "12 Eylül sabahı BUCA Mahallesi'nde bulunan
İtfaiye Komisyonu Kâtibi Mösyö ZAKMESİR, 'Gece
yarısı BUCA'ya iki tren geldiğini, ve bütün İngiliz ailelerin İZMİR'e nakil, ve
gemiye sevkedildiklerini' söyledi.Anladım ki,
İZMİR'in başına tarif edilmez bir felâket gelecektir!"
- "11-12 Eylül'de itfaiye erleri, - "12 Eylül'e kadar geçen 3 gün zarfında, Ermeni mahallesinden TEPECİK
Mahallesi'ne kadar çıkan yangınların adedi, 30 senelik istatistik cetvelinde
görülmemiş bir mahiyet arzediyordu."
- "11/12 Eylül gece yarısından bir saat sonra Ermeni mahallesinde yangın
çıktığını haber verdiler."
- "Yangın yerine hareket edip Rum Hastanesi'ni geçerken 130-150 kadar çoluk
çocuk ve kadın acı acı bağırıyorlardı!.. 'Ne bağırıyorsunuz?' diye sordum.
- "13 Eylül günü saat 10:30'da Ermeni mahallesinde ateş göründüğü haberini
verdiler... Ermeni kilisesine 50 metre mesafede bir Ermeni evinin yandığını
gördüm. Söndürmeye çalışırken, Ermeni kilisesinde yangın olduğu haberini
verdiler.l
- "Kilisenin binalarında ateş yoktu. Yalnız küçük bir bina civarında 200
kadar yağlı eşya balyası ile paçavralar bir yere toplanmış, üzerine de 200 tüfek
ve çokça cephane konmuş idi. Ateş te bunların arasından çıkıyordu!"
- "Biz kilisede iken, Ermeni Mahallesi'nde BASMAHANE karşısında yangın
olduğunu haber verdiler!.. Bir Ermeni evinden ateş çıktığını gördüm."
- "Ateşin söndürülmesine çalışırken, SOĞUKÇEŞME'de yangın olduğunu haber
verdiler!.. İki itfaiye neferi ile gittim. Ateşi söndürdüm. Tekrar BASMAHANE'de
yanan eve gittim. Ateş içinde bir takım sürekli patlamalar vardı."
- "Bu arada yine Ermeni kilisesinin yandığını haber verdiler... Söndürmeye
çalışırken, 300 metre uzakta ve arka sokakta dirsekte bir evin yandığını haber
verdiler!"
- "Erafıma baktım: Bir evden değil, Ermeni mahallesinin her yerinden ateş
çıktığını, ve herhalde 25 yerde yangın olduğunu gördüm. Biz (de) ateş içerisinde
kaldık! Aynı anda her taraftan bana kurşun sıktılar!"
- "Mecburen geri çekildik. Bu esnada yangının daha gerilerden çıktığını, ve
bütün Ermeni mahallesinin yandığını haber verdiler!.. Aynı zamanda devamlı
patlamalar oluyordu!"
- "Mevki Kumandanı 30 kadar istihkâm eri verdi. Bir kamyonla yangın yerine
gittik. Yanmayan komşu AYADİMİTRİ Mahallesi evlerinin korunması için çalıştık.
Duvarlar yıkılmıyor, dinamitler yalnız delik açıyordu. Hortumlar bozuldu ve
yandı."
- "Yangının söndürülmesine çalışılırken PEŞTEMALCILARBAŞI'nda ateş çıktığını
haber verdiler!.. Ateş şehrin her tarafını sardı. Rüzgârın devam etmesinden
dolayı, yangın şiddetleniyordu!"
- "Bu işin KASTEN yapıldığına kaani olmam dolayısiyle, 11 Eylül'de İtfaiye
Komisyonu Meclisi Reisi Mösyö BON'a gitmiştim.... Ne lâzımsa tedarike müsaade
edilmesini istirham etmiştim. İki gün zarfında icabeden teşkilâtı kurmuş idim.
İZMİR'in yangından kurtulmasına gayret ettim. Lâkin yangının 2. günü bana dahi
kurşun sıktılar.
- "Atılan merminin bana değil, yangın tulumbalarına isabet edip bunları delik
deşik ettiklerinden, işbu rapor tanzim ve takdim kılınır." Yunan ordusunun kaçışı sırasında şehir ve köylerde yapılan zulmü tahkik için
(9 Eylül 1922'den hemen sonra) bir HEYET kurulmuştur.
HEYET'te İtalyan matbuatı adına ZAŞINANIA, Paris gazeteleri nâmına ALFRED
VERMEN, LeTan, Matme ve Journale gazeteleri adına Madam ŞNAYDER, Amerikan
matbuatı adına Mister PRAYS ve Mister PRENCIS, İstanbuldan NADİR BEY, İzmir'den
SIRRI BEY, ?merikan Viskonsolosu Mister PACK ve diğer bir kaç kişi bulunuyordu.
Bu Heyet'in raporlarından iktibaslar:
- "MENEMEN'de yangın olmamıştır... Ama MENEMEN
OVASI'nda 150 ceset sayılmıştır!"
- "BOŞNAKKÖY kâmilen yıkılmış, bütün kadınların ırzlarına geçilmiştir."
- "ÇUKURKÖYLÜ AHMET AĞA'nın çiftliğinde 18 kişilik aile efradı kuyuya
atılmıştır. 13 yaşındaki AYŞE'nin ırzına 100'den fazla Yunan askeri tecavüz
etmiş, bîçâre ölmüştür!"
- "HİSARLIK ve DİRLİK çiftlikleri tamamen yakılmış, KOZLUCA köyü yakıldıktan
sonra bütün kadınlara tasallut edilmiştir. Bu köyün kadın, kız ve erkekleri
tamamiyle öldürülmüştür!"
- "MANİSA'da 10.700 ev, 13 cami, 272 dükkân, 19 han, 26 bağ evi, 5 çiftlik,
1470 köy evi yakılmış; 3500 kişi yakılmak suretiyle, 8550 kişi de kurşunla
öldürülmüştür."
- "MANİSA içinde 300'den fazla müslüman kızın ırzına geçilmiştir. Bunların
bir çoğunu Yunanlar beraberlerinde götürmüşlerdir!"
- "MANİSA yangını 2 gün sürmüş, Cuma günü MANİSA'ya giren TÜRK ORDUSU
tarafından söndürülmüştür. Yangını çıkaran Yarbay PHİLİPP, esirler arasındadır!"
- "6000 evli TURGUtLU'dan geriye, yalnız kenar semtlerdeki kulübeler
kalmıştır. Halktan 1200 kişi öldürülmüştür. Yangına ve katliama iştirak eden
Eczacı KOSTİ, idam edilmiştir!"
- "Burada gözleri oyulmuş çocuklar, göğüsleri parçalanmış kadınlar, ırzına
geçilmiş ve öldürülmüş yüzlerce ceset görülmüştür!Sokaklarda yaralılar
inlemektedir!"
- "ALAŞEHİR yakılıp yıkılmıştır!.. Buradaki yangını yerli Rumlar'dan tüccar
MİAMANDAPOLİS çıkarmıştır. Bir çok genç kız tecavüze uğramış, bekâret kanları
yüzlerine sürülmüştür! Irzlarına tecavüz edilen kızlardan 14 tanesi
çıldırmıştır!.. Bunlardan üçünün yangın külleri üzerinde şarkı söyleyip
oynadıklarını gördük!"
- "Taşçı MEHMET USTA'nın karısının göğüsleri oyulmuş, içine barut konularak
ateşlenmiştir!"
- "Bir ev içinde öldürülmüş 30 Müslüman'ın cesedine rastlanmıştır."
- "Yunanlar'ın buradan beraberlerinde götürdükleri kadınların sayısı
150'dir."
- "300 kişilik bir kadın kafilesi, Yunanlar tarafından götürülmek istenirken
kaçmaya çalışmaları üzerine, bir makineli tüfek bölüğü hepsini öldürmüştür!
20-30 kadın ancak kurtulmuştur!"
- "72 kişi DİRİ DİRİ yakılmıştır!"
- "SALİHLİ'nin ev, dükkân, mektep, cami, han ve hamamları kâmilen
yakılmıştır!"
- "Yunanlar buradan 110 kız alıp götürmüşlerdir. Bunlardan 60 kadarı, bikri
izale edilmiş olduğu halde kaçmışlardır."
- "Ayrıca 110 müslüman yakılmıştır!"
- "Yaralıların bir çoğunun kulak ve burunları kesiktir. Bunların bir kısmı
kadındır!" Beynelmilel KIZILHAÇ ve Beynelmilel ÇOCUK ESİRGEME BİRLİĞİ mensubu 2
ecnebinin aynı bölge ve olaylar için tanzim ettikleri rapor:
- "MANİSA 90.000 nüfuslu güzel bir şehirdi.
mahalli memurlar bizi istasyonda bekliyorlardı. Yüksek bir miinareden şehrin
panaromasını görmek ve fotoğraflar almağa muvaffak olduk."
- "Şehir TÜRK ORDUSU'nun buraya girmesinden evvel, baştan aşağı tahrip
edilmiştir! 14.000 evden ancak 1.400 ev kalmıştır. Halk bu feci yangından hiç
bir şey kurtarmağa muvaffak olamamıştır!"
- "Bir yaşından küçük çocuklara dağıtılmak üzere tahsis edilmiş olan 30.000
kişilik tayını, mahalli memurlara teslim ettik."
- "Bundan sonra İZMİRin 73 kilometre doğusundaki kasabaya (hangi?) hareket
ettik... Vardığımızda 15.000 kişi aç ve çıplak bir halde bulunuyordu.
Ekmeklerini enkaz altından çıkardıkları YANMIŞ buğdaydan yapıyorlardı!"
- "6328 evden yalnız 201 ev kalmıştı!.. Bu kasabada 30.000 nüfus mevcut olup,
bunun 27.000'i müslüman imiş. Bugün 8.000 kişi bu harabelerde yaşamakta, geri
kalanlarının hayatlarından malûmat yoktur. (Diğerleri de civardan göçmen)"
- "Belediye Reisi HASAN ŞEVKİ BEY'in ailesi ZEKİYE HANIM, garda peçesini
kaldırarak Fransızca nutuk irâd ederek teşekkür etti."
- "Bundan sonra SALİHLİ'ye geldik. En önemli ihracatı olan KURU ÜZÜM
depolarından el'an dumanlar çıkıyordu!.. Evvelkiler gibi baştan başa fecaat ve
yangın harabeleri gördük. 2200 kişi olan ahalisinden 200 kişi kalmıştı!"
- "10 Ekim (1922) akşamı ALAŞEHİR'e vardık. Şehrin yangından kurtulabilen
YEGÂNE evine yerleştik."
- "4500 evden 4350'si tamamen yanmıştır!.. 11.500 kişi olan ahalisinden 400'ü
15 yaşından küçük, 7.500 kişi kalmıştı!..
- Bu havalinin yangından kurtulan YEGÂNE hastanesi 20 yataklı olup,
Cenevre'den gelen Doktor NABİ BEY tarafından idare edilmektedir. (Bu kişinin)
hayatını tehlikeye koyarak, Mösyö Form'un köşküne kapatılan ve öldürülmek
istenen 300 Müslüman'ın hayatını kurtarmış olduğunu anlattılar!"
- "Bir bağda 100 genç defnedilmişti!"
- "Her ikimiz 'de) 1918 senesinden beri bir çok felâketlere şahit olduk.
(Ama) hiç bir yerde (bu kadar) elem verici bir vazife ile karşılaşmadık. Hiç bir
yerde (burada olduğu gibi) ahalinin çehresinde KORKU ve DEHŞET alâmetlerine
rastlamadık! (Harap) manzara karşısında istemeyerek POMPEİ ve MESİNE
harabelerini hatırladık!"
- "AVRUPA'da buna 'harb icabı' diyecekler bulunabilir... Fakat biz bütün
vicdânî kanaatimizle söylüyoruz ki, böyle bir faraziyeyi kabul edemeyiz!..
ESKİŞEHİR :
- Yunanlar, bilhassa şehri tahliye mecburiyetinde kalınca, mezalimi
şiddetlendirmişler, yağma ettikleri gibi, en nihayet kısmen yakmışlardır!
- Bu yağma ve talan hareketi, Yunanlar'ın çekilmelerinden 4 gün evvelinden
başlamıştır. Yunanlar şehri ve ahaliyi kordon altına almışlar, bütün dükkân ve
mağazaları yağmalamışlar, gasbettikleri mal ve eşyayı kamyonlara yükleyerek alıp
götürmüşlerdir!
- Evvelden tesbit edilmiş bir plân dahilinde, ve bir İNGİLİZ ZABİT'inin
kumandası altında mahut kundakçı müfrezeleri şehri üç yerinden birden ateşe
vermişlerdir! Yunan askerleri yangını söndürmek bahanesiyle mühim binaları
bombalarla tahrip ederken, kundakçılar yağlı paçavralarla ve benzin dökmek
suretiyle yangının yayılmasını sağlamışlardır!
- TÜRK ORDUSU'nun ESKİŞEHİR'e yaklaşmakta olduğunu duyan Yunan askerleri
kaçışmaya başlamış, bu suretle ahali derhal yangını söndürmeye girişmiş ve
böylece şehrin diğer kısımlarını kurtarmak mümkün olmuştur!
- Şehrin yanan 8 mahallesi, en mâmur ve zengin kısımlarını teşkil etmekteydi.
- Halktan zorla alınan eşya ve mücevheratın değeri (o zamanın parasıyla)
5.000.000 liradan, yangın zararı ise 20.000.000 liradan fazla olarak tahmin ve
tesbit edilmiştir!
ESKİŞEHİR'den Dahiliye Vekâleti'ne gönderilen 3 numaralı rapor:
- "ESKİŞEHİR Mutasarrıflığı'ndan alınan Eylül 1338
tarihli telgrafta, 'düşmanın Ağustos'un 31. günü çarşılarda çapulculuğa
başlayarak kapalı dükkân ve mağazaların kapılarını kırarak, mevcut eşyayı
aşırarak topladığı, o gece muhtelif mahallelere yerleştirmiş olduğu bombaları
(patlatarak) ve yağlı paçavralarla bir kaç yerinden şehri tutuşturarak,
askerimizin dahil olduğu 2 Eylül gününe kadar devam eden yangından TUZ, TAHIL
PAZARI, ARİFİYE, KÖPRÜBAŞI, İHSANİYE mahalleleri kısmen ve AKARBAŞI mahallesinde
8 ev yanmış olduğu, istasyon binasının bir kısmı ve fabrikanın bilhassa makine
kısımları bombalarla tahrip edilmiş olduğu' tesbit edilmiştir."
- "Yanan dükkân sayısı tahminen 1.800, ev sayısı ise 2.000'dir. Ayrıca '4 yün
fabrikası, 1 yapağı fabrikası, 1 halı fabrikası, sayısız değirmen, 5 cami, 2
hamam, bir çok mektep, tuğla depoları, Belediye Dairesi, 30'a yakın han ve otel,
ve Porsuk üzerindeki 3 köprü ve istasyon binası da yanmış olduğu'
bildirilmiştir!"
- "Ayrıca 'Yunanlar'ın şehirdeki bilumum Hıristiyanlar'ı cebir ve tehdit ile
beraberlerine alıp götürdüğü ve yanmış köprülerin, değirmenlerin tamirine
başlandığı' bildirilmiştir." ESKİŞEHİR Mezalimine ait Musevî vatandaşımız BARİSAK EFENDİ'nin 18 Eylül 1922
Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan mektubu:
- "Ağustos nihayetine doğru (herhalde 30
Ağustos'ta) Yunan memurları bazı faaliyetler gösterdiler. Evvelâ ağır toplarını
istihkâm malzemelerini çektiler. Hastanelerini, silah ve muhimmat ve erzak
depolarını boşalttılar. Kıt'alar her gün şehir ve havalisini terkediyordu."
- "Biraz sonra Yunan ordularının AFYON
KARAHİSAR'daki hezimet haberi bir yıldırım gibi aksetti!.. Hıristiyan firariler
şehri geçiyor, BURSA'ya doğru kaçıyorlardı. Baş gösteren korku, paniğe inkilâb
etti!.. Üç gün zarfında Rum ve Ermeniler gizli bir emre tâbi olur gibi,
mevkilerini terkettiler. Hepsi gitti, kalmak isteyenler cebren sevkedildi!"
- "Seyyahat vesikası almak gibi usüller kendiliğinden kalkmıştı! Her biri
daha evvel gitmek için acele ediyordu. Haykırışlar, çığlıklar, küfürler ve
ızdıraplı gözyaşlarına, ihtiyar ve mâlûllerin iniltileri karışıyordu!"
- "Pazar günü, fecî olacağından kimsenin şüphe
etmediği hazin vak'aları beklemekle geçti. Sokaklar bomboştu. Çarşı kapalıydı.
Hiç bir (resmî) daire faaliyette değildi. Yalnız biliyorduk ki, MUTASARRIF ve
BELEDİYE REİSİ tevkif edimişti."
- "SAKARYA HEZİMETİ'nden döndükleri günden beri, hemen daima - "Kendileri o kadar yüksekten MEDENÎ ilân eden bu adamların, ESKİ YUNAN
muhariplerinin halefleri olduklarından bahseden kumandanlarının bu tasavvuratı
(hayal ettiklerini) fiil mevkiine koyacaklarını, vicdanlarımız kabul etmek
istemiyordu!"
- "ESKİ YUNANİSTAN'ın YENİ YUNANİSTAN'a bırakmış olduğu ahlâksızlıkları
unutmuştuk! HIRSIZLIK, IRZA TASALLUT, KITAL, YAĞMA bunlara has denaatlerdendi!"
- "Hayvanî bir surette öyle bir şiddetle coştular ki, emirleri öyle küstahça
bir zulüm ile ifa ettiler ki, bugün bizlerin hayatta kalmış olması, bir mucize
eseridir!"
- "Halk evlerine kapandı. Birdenbire saat sekiz buçuğa doğru bir infilâkı
müteakip, siyah bir duman sütunu şehrin ortasından yükseldi. Şehri
yakıyorlardı!.. Her şey yakıldı ve yıkıldı. Katolik rahiplerin güzel manastır ve
kiliseleri bile birer kül haline geldi!"
- "Herkes ateşten uzak yerlere sığınmayı düşünüyordu. Biz de pek az eşya
alarak evlerimizden çıktık... Şimdi halkı soymaya başlamışlardı. Canlarını
kurtarmak için her şeylerini bırakarak evden kaçan bîçâreleri (çalınacak eşyası
yok diye) tevkif ediyorlardı!"
- "Biraz uzaktan dinamit sesleri duyuldu. Bunları yangında yanmayan evlere
atıyorlardı!"
- "Cuma günü şafak sökerken kundakçıların başkumandanları şehre indi ve halka
- "Artık kurtulduk zannediyor ve evlerimize dönmeğe hazırlanıyorduk (ki,)
aynı asker kıyafetindeki zebâniler yolumuzu kestiler. Bir gün evvelkinden daha
geniş ölçüde mezalime başladılar!"
- "(Tekrar başlatılan) yangının 2. akşamı daha kötü oldu. En büyük ve sağlam
binalar dinamit ve alevlere teslim edildi."
- "İltica ettğimiz mahallenin her köşesinden işkenceye mâruz kalan kadın ve
çocukların iniltileri duyuluyordu!"
- "Nihayet sabah 4'e doğru müthiş bir top sesi infilâk etti. TÜRK ASKERLERİ
GELİYORDU!" Near East gazetesi, Amerikan Muavenet Heyeti'nden iki Amerikalı kadının
gördükleri vahşeti şöyle anlatıyor:
- "Miss BELINGS ile miss ELLEN'den bir mektup
aldım."
- "(Mektupta) Yunanlar'ın yağma ettiği söyleniyor... Bir harbte bu her yerde
olur. Fakat evleri yakmak, kadınların ırzlarına geçmek barbarlıktır!"
- "150 evli MELEK köyünün 95'i, 50 evli OĞLACIK köyünün 46'sı, 60 evli HAMAM
köyünün 57'si yakılmıştır!"
- "karılarının, kızlarının namuslarını müdafaa eden erkekler
öldürülmüşlerdir!"
- "Raporda deniyor ki, 'Para vermekten imtina eden kadınlar katledildi!
Birçok kadının namusuna tecavüz olundu! Tarlalarda, ambarlardaki buğdaylar
yakıldı! Hayvanlar öldürüldü! Her şey tahrip olundu!' "
- "Ömründe kocasından başka erkek yüzü görmeyen TÜRK kadınları, Yunan
zabitleri ile rakı masasında bulunmağa icbar edilmiş, bir çok kızın bikri izâle
edilmiştir! Bu suretle namuslarına tecavüz edilmiş Türk bâkirelerin adedi,
yalnız ESKİŞEHİR'de binlere bâliğ olmaktadır!"
- "Yunanlar, yerli hıristiyanları zorla götürürken, 200 kadarda Türk
bakiresini saçlarından sürükleyerek götürmüşlerdir."
- "Yunanlar, Müslüman halkı muhtelif bahanelerle yaralamışlar ve şehit
etmişlerdir." BURSA KÖYLERİNDE İŞLENEN CİNAYETLER :
TAHKİKAT KOMİSYONU'NUN 1. RAPORU :
- "Yunan ordusu geri çekilmesi sırasında
yollarına rastlayan bütün Müslüman köylerini ylakmış, katliam yaptıkları haber
verilince de , aşağıda imzaları olan Tahkik Komisyonu (üyeleri yanlarında)
İtalyan - MASKARA HASAN köyünde 80 evden yalnız 2 evin kurtulup gerisinin tamamen
yanmış olduğu görülmüş, kül ve enkaz içinde perişan dolaşan hayatlarını
kurtarabilmiş halktan, '11 Eylül'de gelen piyade kıtaları tarafından muhtelif
cihetlerden köyün ateşlendiğini, kaçarak kurtulmaş isteyen 28 erkek ve 12
kadının süngü, kurşun ve bomba ile şehit edildiği' öğrenilmiştir. Bu meyanda:
- 10 yaşında KADRİ, 7 yaşında FERHAT, 9 yaşında HALİL OĞLU AHMET, 8 yaşında
HACI ETHEM OĞLU MUSTAFA, 13 yaşında ALİ OĞLU AHMET, 8 yaşında ŞÜKRİYE, 8 yaşında
HÜSEYİN KERİMESİ (KIZI) diğer ŞÜKRİYE isimli çocuklar bulunduğu,
- EMİR ZEVCESİ ZEYNEP, HACI MEHMET ZEVCESİ LATİFE'nın karınları süngü ile
boydan boya yarılmak suretiyle şehit edildiği,
- Camiye iltica eden HACIBAĞDATLI OĞLU ALİ OSMAN, Mülazım HALİL EFENDİ OĞLU
HÜSEYİN'in cami ateşlenmek suretiyle yakıldığı,
- Köy halkından SALİM'in kurşunla yaralandıktan sonra, henüz ölmeden petrole
bulanıp yakıldığı,
- 8 kişinin muhtelif yerlerden süngüyle yaralanıp halen hayatta olduğu,
- 20 nüfusun kayıp olduğu anlaşılmıştır."
- "Evinde şehit edilerek yanan HACI MEHMED , PENÇ köyünden ismi bilinmeyen
misafir, muhacir İBRAHİM DAYI, KURU ALİ'NİN MUSTAFA, ve oğlu AHMET, KÂHYA
MUSTAFA'NIN ZAHİD ve MAHMUT USTA'nın, ve kül halinde köyün fotoğrafları
alınmıştır."
AYNI TAHKİKAT HEYETİ'NİN 2. RAPORU :
- "13 Eylül (1922) Çarşamba günü ALAŞAR köyüne
giderken, yolda PANAYIR köyü ile TEPECİK köyü arasında bir Müslüman'ın kurşunla
şehit edildiği görülmüş, PANAYIR köyünden TAŞ ALİ isimli şahsın başı iki taş
arasında ezilmek suretiyle şehit edildiği, kaçan halktan 6 kişinin de muhtelif
yerlerde şehid edildiği anlaşılmıştır. Bunlardan ikisinin şakaklarına sıkılan mermi,
üçüncüsünün bomba ile şehit edildikleri görülmüştür."
- "ALAŞAR köyüne ulaşıldıkta pek çok kadın ve çocuk yaralılara tesadüf edilmiş,
bunların BURSA Hastanesi'ne götürülmek üzere arabalara bindirildiği görülmüştür."
- "Vak'a hakkında tahkikata başlanarak 8 Eylül'den 11 Eylül Pazartesi gününe
kadar muhtelif zamanlarda Rum, Ermeni ve Çerkesler'den mürekkep üç çete gelerek
evvelâ bir takım işkence ile halkın nakit paralarını almışlardır. - "11 Eylül günü 2 zabit kumandasında bir müfrezenin
köylerine gelmekte olduğu görülmesiyle korkan erkekler ormanlara kaçmışlar, kadınlar
taarruzdan masun kalabilecekleri mülâhazasıyla kaçmayıp bir evde toplanmışlardır."
- "Askerî müfreze köyü çevirmiş, kadınların toplandıkları eve girerek evvelâ
15 yaşında bâkire EMİNE'nin ırzına tecavüz etmek istemişler, kızın şiddetli
mukavemeti üzerine kendisini dumdum kurşunu ile sağ elinden, kasatura ile
yüzünden yaralamış, ve şen'i fiilin ikaına muvaffak olamayan askerler, EMİNE'nin
kardeşi 11 yaşındaki HURİYE'yi yakalayıp biri bikrini izale ettikten sonra, diğer
4 kişi ırzına geçmişlerdir. Bu durum Heyetimizce kanlı çamaşırları ve donunun
muayenesinden anlaşılmıştır."
- "ŞÜKRÜ kızı 20 yaşında DURİYE ayağından dumdum kurşunu ile yaralanmasını
müteakip korku ve heyecandan çocuk düşürmüş, canlı doğan çocuk Yunan askerleri
tarafından hunharca çiğnenmiştir!"
- "DURİYE'nin babası ŞÜKRÜ ise kasatura ile 8 yerinden yaralanmak suretiyle
şehit edilmiş olduğu tesbit edilmiştir."
- "Bir evde toplanan kadınlardan kasatura darbesi ve kurşunlamak suretiyle
öldürülen kadınlar şunlardır:
- İSMAİL KARISI HASİBE, KOCA MUSTAFA KARISI ASİYE, HAMDİ KARISI SIDIKA, MEHMET
KIZI RAHİME, MEHMET KARISI HATİCE..." Uzun bir liste!..
Bunları affetmek mümkün mü?.. Üstelik, aynı vahşeti 50 yıl
sonra KIBRIS'ta tekrar sergilemediler mi?
KÜTAHYA'DA YUNAN MEZALİMİ :
KÜTAHYA'da en çok felâkete mâruz kalan mıntıkalar, Yunan geri çekilme hattı
içine düşen UŞAK ve BURSA istikametine doğru kaçan düşmanın uğradığı köyler
ve kasabalar olmuştur. Düşman bu köy ve kasabaların büyük bir kısmını tamamen
yakıp yıkmıştır.
ERTUĞRUL MEB'USU OSMANZÂDE HAMDİ BEY'in KÜTAHYA'dan Yeni Gazetesi'ne gönderdiği
14 EYLÜL 1922 TARİHLİ MEKTUP :
- "Bugün ESKİŞEHİR'den KÜTAHYA'ya doğru hareket
ettim. Seyyahatimiz çok zahmetli geçiyor. Düşman kaçarken her yerde yaptığı gibi
buralarda da köyleri yakmayı, halka zulmetmeyi unutmamış! Etrafımızı saran bu fecî
manzaralar o kadar dehşet verici ki, insan ne bunları görmeye, ne de onları
işitmeye tahammül edebiliyor!"
- "Yunanlar'ın KÜTAHYA'ya girer girmez ilk işleri şehri baştan aşağı yağma
etmek olmuştur! Bu soygunculukta yerli Rumlar ve Ermeniler'in yapmadıkları
kalmamıştır!"
- "Bir taraftan Yunan neferleri rastgeldikleri evlere dalarak bulduklarını
alırken, diğer taraftan (yerli) Rum ve Ermeni karıları bağlara, bahçelere
dalarak meyva ve sebzeleri yağma etmişlerdir!"
- "KÜTAHYA'da Mıntıka Kumandanı Yarbay PETROS BARBARİS'in yerli Rumlar ve
Ermeniler vasıtasiyle halka yaptığı eziyet ve mezalimin haddi hesabı yoktur!"
- "Bir çok anaların evlâdı katledilmiş, nice evler söndürülmüş, servetleri
yağma edilmiştir."
- "ÇÖKERLER Hat Kumandanı NEEKAS, Müslümanlar'ı zorla toplatıp sakal ve
bıyıklarını traş ettirdikten sonra, vücutlarını deldirip barut dolduruyor, sonra
yakıyormuş!" AFYON KARAHİSAR VE KAZALARINDAKİ CİNAYETLER :
AFYON KARAHİSAR Valiliği'nin 16 Ekim 1338 (1922) TARİHLİ RAPORU:
- "Yunanlar son defa AFYON KARAHİSAR merkezine
12 temmuz 1338'de işgal etmiş; kuvvetlerini SANDIKLI, ÇİVRİL, BOLVADİN ve AZİZİYE
kazalarına yaymışlar, SAKARYA Muharebesi neticesinde BOLVADİN, AZİZİYE, SANDIKLI
kazalarından çekilmişler, Merkez vilayet köylerinden 115, CİVRİL'den 22 köyü,
27 Ağustos 1338 tarihine kadar işgâl altında bulundurmuşlardır."
- "AKVİRAN köyüne girdiklerinde Ezan-ı Muhammedi okumak üzere minareye çıkan
müezzini, 'Sen Kuvva-yı Milliye'yi davet ediyorsun,' diye onu ve diğer 25 kişiyi
öldürererek, köyü yakmışlardır!"
- "Köy ve kasaba halkını hapsetmiş, dövmüş, bir çok kişiyi köyden
uzaklaştırmışlardır."
- "İstihkâm kazmak için Müslüman ahaliyi zorla sevketmişler, bütün tahkimatları
angarya yoluyla Müslümanlar'a yaptırmışlardır."
- "Köyleri yakmışlar, bir kısım halkı mitralyöz ateşine tutmuş, kasatura ve
süngülerle kadın, çoluk, çocuk, önüne geleni imha etmişlerdir."
- "DEPER, KIŞLACIK, KALECİK-İ KEBİR, KALECİK-İ SAGİR, ÇAKIR, ÇUDARLI, DOĞANLAR,
POLACIK, SÜKLÜME, RUGER, SARICAOĞLU, LEPKEN, BEYKÖR, EĞRİT, İHSANİYE köylerini
tamamen yakmışlardır!"
- "Namuslu kız ve kadınların zorla ırzlarına geçmişler, bunları siperlere
nakleyliyerek orada kendilerine çeşitli hakaretler yapmışlardır."
- "Kasabada zaten mahdut olan çeşmeleri tutarak, suya giden Müslüman kadınlara
su vermemek, Ermeni çocuklarına taşlatmak suretiyle Müslüman halkı su almaktan
bile menetmişlerdir."
- "Zenginleri hapsedip nakit para, ziynet gibi kıymetli eşyayı gasbetmişlerdir."
- "Bir çok köylerden ev kerestelerini alarak AKCİN, SİSİN, SELİMİYE, BAVİRDİ,
ALCALI, KUMARTAŞ, BOSTANLI, ESKİEMİR, SUSUZ, AYLAK, EYDEMİR köylerinin kerestelerini
alıp tahribat yapmışlar, köylüleri açıkta bırakmışlardır."
- "Meyveli, meyvesiz ne kadar ağaç varsa kesmişler, bağların kütüklerini bile
sökmüşlerdir."
- "EĞRET köyünde köylüleri harman yerine toplayarak, 'kendilerinden memnun olup
olmadıklarını' sormuşlar, şiddetle mukabele eden köylülerin harmanını ateşe
vermişlerdir!"
- "KARAHİSAR'ı terkederken Ermeniler'e 'Şehri terkediniz, BALHAMUD'a kadar
gidiniz. Orada harb edeceğiz,' diyerek Ermeni halkı alıp götürmüşlerdir."
- "Yine KARAHİSAR'ı terkederken, İmaret Camii'ne müslümanlar'dan 600 kişiyi
hapsetmişler, diri diri yakmak istemişlerdir. Fakat ordumuzun yetiştiğini haber
alan kadınlar camiye hücum etmişler, kilitlerini kırarak erkekleri kurtarmışlardır!"
- "Müslümanlar'ın ne kadar dükkânı varsa, hepsine el koyarak Rum ve Ermeniler'e
v ermişlerdir."
- "Bir çok hastalıklı ve frengili Rum kadın ve erkek getirmişler, Müslüman
halktan kadın ve erkekleri (zorla) bunlarla temasta bulundurmuşlar ve hastalık
aşılamışlardır."
HÜSEYİN FİKRİ'NİN İKDAM GAZETESİNDEKİ YAZISINDAN ALINTILAR:
AFYON KARAHİSAR'DA BİR GEZİNTİ
- "Evvelâ işgâl sırasında görülen mezalimden
bahsedeyim."
- "Memlekette ne kadar yün, tiftik, buğday vesair mahsül varsa, gaspederek götürmüşler,
evleri, dükkânları basarak yataklardaki yünlere, sandıklardaki elbiselere varıncaya
kadar gaspetmişlerdir. Bunu kısmen şekle bağlamak istemişler, (yerli Rumlar'ın)
Yunanlar'la müştereken kurdukları 'Şark Halı Kumpanyası' nâmına yapmışlar, parasını
öder gibi görünmüşlerse de, hakikatte 5 para vermemişlerdir!"
- "Sığır, keçi, koyun, beygir olmak üzere gaspolunan hayvanların sayısı 600.000
civarındadır."
- "SAKARYA HARBİ'nde düşmanın maneviyatı tamamen kırılmıştır. Şehirde Yunan mümessili
olan ihtiyar bir Palikarya, - "Vakta ki Yunan ordusu çözülmüş, işte asıl o zaman Yunanlar'ın vahşet damarları
kabarmış!"
- "Yağma etmedik İslâm dükkânı, eşyasını soymadık Türk evi bırakmamışlar."
- "DEPER köyü halkını tamamen kurşuna dizmişler!"
- "160 evli SÜRMENLİ'nin yarısından fazlasını yakmışlar!"
- "Bu yangın için emir veren, ALTINTAŞ-DUMLUPINAR muharebesinde esir edilen
General DİMERİS'tir!" UŞAK'TA YANGIN VE KATLİAM :
- "Yunanlar'ın UŞAK civarında yaptıkları
mezalim çok kanlı ve haysiyet kırıcı
olmuştur. Şehrin etrafında 300'den fazla Müslüman cenazesi bulunmuştur.
Öldürdükleri müslümanları evvelâ soymuşlar, para, mücevherat, ne varsa tehdit ile
gasbederek almışlar, sonra bîçâreleri pek fecî bir surette öldürmüşlerdir."
- "Müslüman mezarlığında 6 müslüman kadının tenasül aletlerine KAZIK sokulu
bulunmuştur. Bu kadınların başlarını da kesip gövdelerinin üzerine koymuşlardır!"
- "Eğer ordumuz yetişmemiş olsaydı, Yunanlar bütün halkı kesecek, kasabayı da
bombalarla tahrip edecekmiş! Bunu alenen söylemişlerdir."
- "800 hane yerli hıristiyanları zorla götürmüşlerdir."
- "Askerî istihbaratça fotoğrafları alınan şehitler: (uzun bir isim listesi)"
- "UŞAK fecaiyine ait tahkikat raporu Fransız Mösyö ŞARL tarafından görülerek,
keyfiyet Mösyö MOJEN vasıtasiyle Fransız Hükûmeti'ne bildirilmiştir." UŞAK KAYMAKAMLIĞI'NDAN ÇEKİLEN TELGRAF :
- "UŞAK kasabasının kurtarılması esnasında Yunanlar
tarafından çıkarılan yangında 1.785 ev ile 634 dükkân ve 16 cami ve mescidin
yandığı, Kaymakamlığın 16-17 Eylül 1338(1922) tarihli telgrafnâmesinde bildirilmiştir.
DAILY TELGRAF GAZETESİ MUHABİRİNİN 14 EYLÜL 1922'DE ÇEKTİĞİ TELGRAF :
- "UŞAK'ta iken benzin tenekeleriyle yangın
bombalarının dağıtıldığını gözlerimle gördüm. Yunan zabitleri şehrin yakılacağını
bana ŞAHSEN hatırlattılar! Ricatin başlangıcından sonuna kadar Yunanlar'ın
kundakçılığı devam etmiştir!"
MEB'US BESİM ATALAY BEY'İN YENİGÜN GAZETESİNE VERDİĞİ İZAHAT :
- Daire-i intihabiyenizi (seçim bölgenizi) nasıl buldunuz?
- "HARAP ve PERİŞAN buldum. UŞAK ve havalisi çok
hırpalanmıştır. Öyle köyler var ki, barınmak için bir ev bile bırakılmamış!
Köyün aklı eren adamları sürülmüş, malları götürülmüş, harmanları yakılmıştır.
ORDU'nun harekâtındaki SÜR'AT olmasaydı, bugünkü halkın hemen hepsi öldürülecekti!"
- "UŞAK'ta 2.000 (kadar) ev, 1.000 (kadar) dükkân, 15 (kadar) cami yanmış,
1.000 kadar Türk öldürülmüştü. Bir kısmı yakılmış, bir kısmı kesilmiş, bir kısmı
kurşunla öldürülmüştür." - Valideniz (anneniz) ve hemşireniz (kızkardeşiniz) ne suretle şehit edilmişler?
- "Kurşunla şehit edilmişlerdir. Evin kapısını tahkim
ile meşgûlken dışarıdan atılan kurşunlarla şehit düşmüşlerdir. Hemşirem derhal
ölmüş, validem 12 saat kadar yaşamıştır. Validem etrafında ağlaşan torunlarına,
'Evlâtlarım, ağlamayın. İşte askerimiz giriyor! Elbette ki bizim gibi şehitler
olacak ki, bu topraklar küffardan kurtulacak... İkimizi bir mezara koysunlar. Biz
TANRI huzuruna birlikte çıkalım,' demiş."
- "Hemşirem, daha evvel bir komşu evini söndürmek için su taşırmış. Kendisine,
'Söndürme, seni öldürürüz,' diyen düşman askerlerine, 'Sizde gavur inadı varsa,
bende de TÜRK inadı var! Bildiğiniz haltı yapınız,' demiş, ilk kurşunu orada
almıştır."
- "UŞAK ve havalisinde mezalim yapanların çoğu yerli Rum ve Ermeniler'dir.
Yunan askerleri en çok hırsızlığa ve soygunculuğa ehemmiyet veriyor. Ermeniler'le
Rumlar yangın yapmağa, adam öldürmeye çalışıyorlardı." FRANSIZ MÖSYÖ JARL JİRO'NUN UŞAK RAPORU :
- "Akşam saat yedi buçuğa doğru çocuklarımla henüz
yemeğe başlamıştık ki, bombanın tarrakasını müteakip büyük bir alev sütunun
yükseldiğini gördük. Evimin bir kaç metre ötesinde olan 2. Fırka'nın Kalem Dairesi
olan binaya ateş verilmişti."
- "Bu esnada yüksekte olan evimin penceresinden karşıki ovada 10 kadar köyün
yanmakta olduğunu gördüm."
- "Yangınlar ahşap binalara yangın bombaları atmak, benzinli paçavralar kullanmak
suretiyle çıkarılmıştı. Bir an içinde şehir alevler içinde kalmış, Türkler'in
ağlayış ve feryatları etrafa yayılmıştı."
- "Amansız bir katliam başlamıştı. İstisnasız erkek, kadın, genç, ihtiyar, çoluk,
çocuk bu faciada kurban ediliyordu! Genç kız ve kadınların namuslarına tecavüz,
bu vahşet sahnesinin en âdi vak'alarındandı."
- "Yangın çıkarmakta askerlere yerli Rum ve Ermeniler rehberlik etmekte, Türk
eşraf ve zenginlerinin evini bunlara göstermekte idiler."
- "Bunların servetleri yağma edildikten sonra, ekserisi öldürülüyordu!"
- "Kadınların bilezikleri, boyunlarındaki altınlar gasp olunuyor, evleri
tecavüze uğrayan Türkler'den bazılarının hayatları büyük bir meblağ mukabilinde
bağışlanmakta ise de, bu müemmen değildi. Çünkü firariler bir sel halinde birbirini
takip etmekte olduğundan, (yeni tecavüzlerden kurtulmak için) şehirden uzaklaşmaktan
başka çare yoktu. Yangından kaçanların üzerine kurşun sıkılıyordu."
- "4 Kanunuevvel 1922 tarihinde UŞAK'ta yazılmıştır."
TÜRK EVLÂDI!.. Sen
onların işkence ettiği, öldürdüğü mazlumların neslisin!.
Sen onlara ASLA böyle davranmadın!.. Gene davranma!.. Ama UNUTMA!.. Yunan'la
sirtaki çeken DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM İPEKÇİ, TEODORAKİS ile ortak "dostluk"
konserleri veren SANATÇI BOZUNTUSU ZÜLFÜ LİVANELİ gibi dönmelere, yavşaklara
inanma!.. DOMUZDAN POST, GAVURDAN DOST OLMAZ!.. PİŞTOV, DAİMA YASTIK ALTINDA
OLSUN!.. SENİN SİLÂHIN DAİMA HAİNİNKİNDEN, DÜŞMANINKİNDEN ÖNCE PATLASIN!.
- Anadolu'da Yunan Zulüm ve Vahşeti (I, II ve III. Kısımlar) , Ankara
Matbuat ve İstihbarat Matbaası, 1338 (1922)
- Bulgar Mezalimi , İstanbul, 1325 (1909)
- Bulgar Vahşetleri , İstanbul 1328 (1912)
- Bursa Vilâyetinde Yunan Fecaii , Bursa Vilayet Matbaası, 1342 (1925)
- Pierre Loti , Can Çekişen Türkiye, İstanbul , 1329 (1913)
- Dimetoka'da Kanlı Bir Levha , 1325 (1909)
- İzmir ve Mülhakatı ile Civarında Yunan İşgâlinden Mütehaddis Fecaii
Hakkında Vürûd Eden Raporlar ile Bazı Muharrerat , Hilâl Matbaası, İstanbul,
1335 (1919)
- İzmir Fecai
- Şeyh Müşir Hüseyin Kaydavi , İslâma Çekilen Kılıç, yahut Alemdârân-ı İslâmı
Müdafaa , İstanbul , 1919
- Ahmed Cevad , Kırmızı Siyah Kitap , İstanbul, 1329 (1913)
- Lozan Zabıtları (4 cilt ve ekleri) , Ahmet İhsan ve Şürekâsı Matbaacılık
Osmanlı Şirketi, İstanbul, 1341 (1925)
- Makedonya'da Yunan Mezalimi , İstanbul, 1914
- Müslümanlara Mahsus, İstanbul , 1329 (1913)
- Orta Anadolu'da Yunan Mezalimi (I,II,III ve IV. cüzler) , Orhaniye Matbaası,
İstanbul, 1337 (1921)
- Pontus Mes'elesi , Ankara Matbuat ve İstihbarat Matbaası , 1338 (1922)
- Türkiye'de Yunan Fecaii Cilt I-II , Matbua-i Ahmet İhsan ve Şürekâsı,
İstanbul , 1338 (1922)
- Türk Kaatilleri ve Yunanlılar , Matbaa-i Amedi, İstanbul, 1322 (1906)
- Şeyh Müşir Hüseyin Kaydavi , Türkiye İslâm İmparatorlunun İstikbâli ,
İstanbul, 1919
- Pol Hevri , Türkiye Nasıl Paylaşıldı? İstanbul , 1329 (1913)
- Yürekler Acısı , Matbuat ve İstihbarat Matbaası , Ankara, 1337 (1921)
- Zavallı Pomaklar , İstanbul, 1330 (1914)
- Teoman Ergene, Türk Ortodoksları , İstanbul, 1951
- Dimitri Kitsikis , Yunan Propogandası , İstanbul , 1965
- Kadir Mısırlıoğlu, Yunan Mezalimi , Sebil Yayınevi, İstanbul, 1977
- Kadir Mısırlıoğlu, Lozan - Zafer mi, Hezimet mi ? , Sebil Yayınevi,
İstanbul, 1971
- Mehmet Arif , Başımıza gelenler , 3 Cilt , Tercüman, 1001 Eser
- Hasan İzzettin Dinamo , Kutsal İsyan - Kutsal Barış 15 cilt
- Ömer Seyfettin , Bomba
- Ömer Seyfettin , Beyaz Lâle
- Halide Edib Adıvar , Vurun Kahpeye
- Halide Edib Adıvar , Türk'ün Ateşle İmtihanı
- Mehmet Perinçek , Ermeni Devlet Adamı B.A. Boryan'ın Gözüyle Türk-Ermeni
Çatışması , Kaynak Yayınları, 2007
- Ermeni Komitelerinin Emelleri ve İhtilal Hareketleri , Kaynak Yayınları,
2007
- Ovanes Kaçaznuni , Taşnak Partisi'nin Yapacağı Bir şey Yok , Kaynak
Yayınları, 2005
- A.A. Lalayan , Taşnak Partisi'nin Karşıdevrimci Rolü , Kaynak Yayınları,
2007
- Kızıl Kitap, Taşnak Mezalimi , Kaynak Yayınları, 2007
- A.B. Karinyan , Ermeni Milliyetçi Akımları , Kaynak Yayınları, 2007
- Selami Kılıç , Ermeni Sorunu ve Almanya , Kaynak Yayınları, 2007
TÜRK VE MÜSLÜMAN
SOYKIRIMI İLE İLGİLİ SİTELER :
> İÇİNDEKİLER <>
PONTUS HAYÂLİ VE TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI
< > TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMINA
KARŞI DİRENİŞ HAREKETLERİ
< >
İSLAMİ ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ <
İMZA : TOYNBEE
Devlet-i Fahimesi mümessili Mösyö FUCAR refakatiyle MASKARA HASAN köyüne
azimet etmiş, yol üstünde rastladığı MOLLA YUNUS köyünden ŞEFİK BEY'in çiftliği
ve 10 Müslüman'ın, ve köyde oturan bütün Hrıstiyan halkın evlerinin yanmış
olduğunu görülmüş, bir zabit kumandasında 8 Yunan askerinin, hicret eden
Hrıstiyan ahali ile birlikte, mezkur binaları yaktıkları anlaşılmıştır."