ÖNEMLİ NOT: REKLÂM VE İLÂNLARLA ALÂKAMIZ YOKTUR!..

ANADOLU VE TRAKYA'DA YUNAN ZULMÜ VE TÜRK SOYKIRIMI - 4

MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK diyor ki:

- "Millî hayatımızda yediden yetmişe hepimizin bilmesi gereken zafer günlerimiz olmakla beraber, ACISINI DÜNYA DURDUKÇA İÇİMİZDEN ATAMIYACAĞIMIZ MİLLÎ FELAKET GÜNLERİMİZ DE VARDIR... 1877 Rus Harbi sonu büyük muhaceretleri!.. TÜRK'ÜN AVRUPA'DAN ÂDETA KÖKÜNÜN KAZINMASI İSTEĞİYLE HORTLAYAN HAÇLI ZİHNİYETİNİN GİRİŞTİĞİ TOPLU KATLİAMLAR!.. 1912 Balkan Savaşı ve TÜRKLER'e reva görülen zulüm ve İŞKENCELER!.. Tarihin bu acı mirasları her TÜRK'ün kalbinde unutulmamak üzere dünya durdukça muhafaza edilmelidir. Milletimizin kalbinde HİSS-İ İNTİKAM olmalı!.. Bu alelâde bir intikam değil; hayatına, ikbaline, refahına düşman olanların mazarratlarını izaleye matuf bir intikamdır" (16.3.1923)

Ve tabii Yunan ordusu ile yerli Rumlar'ın EGE BÖLGESİ'nde, MARMARA BÖLGESİ'nde, TRAKYA'da, KARADENİZ BÖLGESİ'nde yaptıkları zulüm, işkence, ırza tecavüz ve soykırım!..

Bunları asla unutmamak için, 1921 yılında iki yabancı heyetin tesbitlerinin yer aldığı resmî raporları yayınlamaya devam ediyoruz.

EZİNE :

- "15 Ekim 1920 tarihinde EZİNE'de Yunan işgâl kumandanının emri ile yerli Rumlar silahlandırılmış, müslümanlara saldırtılmıştır. Bunlardan EZİNELİ KONSTANTİN ile 5 Yunan askeri PINARBAŞI köyüne gelip evleri basarak ahaliyi dövmüşler, OSMAN OĞLU RAŞİT ÇAVUŞ, ARAP ÖMER ve TATAR ALİ'nin ellerini bağladıktan sonra kırbaç ve sopa altında öldürmüşlerdir!"

- "20 Ekim'de bir Yunan subayı ile ikiasker ve bunlara kılavuzluk eden EZİNELİ SAATÇİOĞLU YANİ, PINARBAŞI köyüne gelerek Muhtar ALİ OĞLU SADIKın ve ÇERKES HAMİT'in kollarını bağlayarak dövülmüşlerdir. Ç AMKÖYLÜ İSMAİL çeşitli işkenceler altında götürülürken SAATÇİOĞLU YANİ'ye yegâne mevcudu olan 5 lirasını vermek suretiyle canını kurtarabilmiştir."

- 12 Aralık 1920'de bir subay kumandasında 25 kişilik bir Yunan müfrezesi, EZİNELİ KÖR APOSTOL ile birlikte köye gelerek ahalinin elinde ne bulabilmişlerse, gasbetmişlerdir. ÇERKES ALİ OSMAN dipçik darbmeleri altında çok ağır bir şekilde yaralamışlar, savallı kurtulamayarak ölmüştür."

- "15 Aralık'ta aynı köye gelen 15 kişilik Yunan birliği, evleri basıp bulabildikleri her şeyi arabalara yükleyerek götürmüşlerdir."

SELİMİ OĞLU MAHMUT'un Tahkikat Komisyonu'na verdiği ifade:

- "15 Kasım 1920 günü sabaha karşı 15 Yunan askeri evimi bastılar. Beni yakalayıp EZİNE hapishanesine götürdüler."

- "EZİNE HAPİSHANESİ, dünyada görülmedik zulümlerin yapıldığı yerdir. Hapishaneye getirilen her şahsı önce yere yatırarak ayaklarını bağladıktan sonra bayıltıncaya kadar döğüyorlar. Bana da öyle yaptılar."

- "Mahpuslar, kimisi ayaklarından asılmak, kimisi de bağlanarak ayakları elleri arasından geçirilmek, bir kısmı da boyunları sandalyelere sıkıştırılarak üzerine Yunan erleri oturtulup biçâreleriboğulmak derecesine getirmek suretiyle eza ve cefa ediyorlar."

- "Orada mevkuf müslümanların ekmeksizlik, susuzluk ve işkenceden yüzleri ölü rengindedir."

- "1 Mart 1921 tarihinde BAYRAMİÇ merkezine bir saat mezafede bulunan TEPERKEMERLER köyüne gelen Yunan askerleri köy halkından İSMAİL'i dövdükten ve ihtiyar anasını süngüledikten sonra paralarını alarak firar ettiler."

- "Hadiseyi işgâl kumandanlığına aksettirmeleri üzerine, o sırada karargâh hapisanesinde mevkuf bulunan MEHMET OĞLU VEYSEL ile kardeşi RAMAZAN ve MUHTEREM OĞLU İSMAİL dövüle dövüle kumandanın huzuruna getirilerek müştekiye gösterildi. Müşteki bunlar olmadığını söyledi ise de Kumandan bu bîgünah insanlara, Yunan askerlerinin hırsızlıklarını yükledi. Cezalandırmak için kırbaç ve dipçik altında kendilerine bir çukur kazdırdı. Her üçü de le itile kakıla bu çukura (DİRİ DİRİ) gömüldüler!"

Zalimler BİGA, BANDIRMA, ERDEK, ÇATALCAve GELİBOLU havâlilerinde de, her yerde yaptıkları zulümleri tekrar ettiler!.. Heyet raporlarını ihtiva eden kitapta, buralarda dövülen, ırzına geçilen, evleri yağmalanan ve öldürülen müslümanlara ait UZUN listeler yer almaktadır!

MANCHESTER GUARDIAN şark muhabiri (tarihçi) Mr. TOYNBEE gördüklerinden fevkalâde müteessir olarak Yunan Başkumandanı General ANASTAS PAPULAS'a 26 Mayıs 1921'de şu telgrafığ çekti:

- "PALOVA, SAMANLI, AKKÖY Müslüman ahalisinin göçlerine müsaade buyurmanızı kemâl-i ısrarla rica ederim. Eğer ahali derhal oralara tahliye etmezlerse, hayatları emniyet altında değildir. Son 15 gün zarfında AKKÖY ahalisinin yüzde 15'i yokolmuştur!. Cevap vermenizi rica ederim.
İMZA : TOYNBEE

PAPULAS'ın verdiği müsaade sayesinde bir çok Müslümanın İSTANBUL'a nakli mümkün olmuştur. Fakat işgâl kuvvetleri bu insanların İSTANBUL'a sokulmasına mâni olduğundan MAKRİKÖY(BAKIRKÖY) sahillerine boşaltılmışlardı.

İrtibat Subayı CEMALETTİN ve Seyyar Kıtalar kumandanı Yüzbaşı YUSUF EFENDİ'nin İSTANBUL Umum Jandarma Kumandanı'na gönderdikleri rapor:

- "26 Mayıs 1921 günü, 500 askerden müteşekkil bir Yunan birliği KANTARCILAR köyünden ÇAKIRLI HÜSEYİN'in karısını, kızlarını ve baldızını dağa kaldırıp şen'i emellerine âlet ettikten sonra, çırılçıplak ve kanlar içinde gece yarısı köye göndermişlerdir."

- " Köyün diğer kızları, 20'şer Yunan tarafından kirletildikten sonra, başları kesilmek suretiyle öldürülmüşlerdir!"

- "6 evde AYAKLARINDAN tavana asılmış kadınların yalnız dizlerinden aşağısı kalmış, diğer kısımları liğme liğme edilmiştir!"

- "KIŞLA köyünden DOĞANCIOĞLU İBRAHİM karısının gözü önünde kasatura ile ağır şekilde yaralanmış, boğazı kesilerek öldürülmüştür!"

- "ÇUBUKLU'da Yunanlar kadınları camiye doldurup tecavüz etmişlerdir! ADAPAZARLI ALİYE HANIM'ın kızı kaçırılmıştır!"

- "KARAKİRAZ, KARASAKAL, KEMERLER köyünde bu vahşet aynen tekrar edilmiştir!"

- "KANDIRA'da postahane ve Hükümet binası yağma edilmiş ve ateşe verilmiştir."

- "300 kişilik bir yunan birliği ADAPAZARI'na girerek bütün yerli Rumlar'ı silahlandırıp BERŞİKA, CEBECİOĞLU, ERENLER ve ŞEYHLER köylerine saldırtarak akıl ve hayale gelmeyecek vahşetlerde bulunmuşlardır! Bu köylerin erkekleri rastlandığı anda öldürülmüşlerdir!"

- "KARAKİRAZ köyünde aynı vahşet işlenmiş, bütün hayvanları alıp götürmüşlerdir. BAYRAM ALİ ismindeki köylü parça parça edilmiştir!"

- "Ahalisi kaçmış olan ÖTÜKLER köyü ateşe verilmiştir!"

- "PEŞKES, HACIİSMAİL köyleri yerli Rumlar tarafından yakılmıştır!"

- "KARADERE köyünden 6 Türk sokak ortasında bir ipe bağlanarak yanyana yatırılmış ve koyun gibi boğazlanmıştır!"

- "Bütün bu köylerde ırza geçmeler olmuştur!"

- "İMRANLAR köyünün bütün kadınları ırza tecavüz maksadıyla bir eve toplattırılmıştır. Mukavemet edenler doğranmıştır."

- "TEKKELER köyünden 15 genç kız ayaklarından ağaçlara asılarak türlü işkencelerden sonra öldürülmüşlerdir!"

- "BÜYÜK HATİPLİ köyünde erkekler baltalarla imha edilmiştir!"

15 Kasım 1921 tarihli rapordan:

- "Yunan askerleri ŞAHİNBURGAZ köyüne girerek evlerde bulunan erkeklerin bir kısmını döğmüş, bir kısmını öldürdükten sonra, ÖMER AĞA'nın hanımı ESMA'yı çırılçıplak soymuş ve sokaklarda dolaştırmışlardır! Türlü işkence ve sapıklıklarına asık suratla bakanları süngü ve kasatura ile yaralayarak kahkaha atmalarını istemişlerdir!"

Bilindiği gibi, TÜRK ORDUSU'nun İZMİR'e girdiği 9 Eylül 1922'den hemen sonra İZMİR'de büyük bir yangın çıktı. Bu yangını kimlerin çıkardığı tam olarak tesbit edilemedi. Yunan askerleri ve yerli Rumlar'ın kaçarken yaktığı tahmin edilse de, intikam için Rum evlerine giren Türkler'in yaktığını iddia edenler de oldu.

Aşağıda İZMİR Sigortaları İtfaiye Kumandanı Mösyo GRESKOVİÇ'in İZMİR BÜYÜK YANGINI Hakkında Raporu'nu sunuyoruz:

- "SON TAARRUZ başladığı zaman, Yunan subay ve erlerinin ağızlarda 'Biz İZMİR'i Türkler'e bırakmak mecburiyetinde kalırsak, YAKACAĞIZ, YIKACAĞIZ!' sözleri dolaşıyordu!.. Bunu her yerde söylüyorlardı!"

- "8 Eylül 1922 Cuma günü saat 6'dan sonra iki Yunan askerinin HACI USTAN Mahallesi ÇAVUŞ Sokağı'nda 2 numaralı evin hizasına gelirken, bir kutu kibrit ateşleyerek Mösyö FULBURÇ'un evinin penceresinden içeri attıklarını gördüm! Tabii bir şey söylemedim. Fakat kibrit sönünceye kadar oradan ayrılmadım."

- "9 Eylül günü saat 2'den sonra hiç bir hadise meydana gelmediğini gördüm."

- "10 Eylül Pazar günü İngiliz vapurundan biri çavuş ile 8 İngiliz eri yangın kulesine geldiler.Vapur ile muhabereleri ertesi güne kadar devam etti."

- "11 Eylül'de İngiliz çavuşu dedi ki, 'Bu akşam Karantina'daki Türk Hastanesi'ni yakacaklardır.'

- "12 Eylül sabahı BUCA Mahallesi'nde bulunan İtfaiye Komisyonu Kâtibi Mösyö ZAKMESİR, 'Gece yarısı BUCA'ya iki tren geldiğini, ve bütün İngiliz ailelerin İZMİR'e nakil, ve gemiye sevkedildiklerini' söyledi.Anladım ki, İZMİR'in başına tarif edilmez bir felâket gelecektir!"

- "11-12 Eylül'de itfaiye erleri, Ermeni kilisesinde ve diğer yerlerde Ermeniler'in faaliyetini dürbün ile gördüklerini söylediler! Aynı zamanda itfaiyeden bir kaç er Ermeni kilisesinin çan kulesinde, eskiden kararlaştırılmış PAROLALI bir haberleşme gördüler!"

- "12 Eylül'e kadar geçen 3 gün zarfında, Ermeni mahallesinden TEPECİK Mahallesi'ne kadar çıkan yangınların adedi, 30 senelik istatistik cetvelinde görülmemiş bir mahiyet arzediyordu."

- "11/12 Eylül gece yarısından bir saat sonra Ermeni mahallesinde yangın çıktığını haber verdiler."

- "Yangın yerine hareket edip Rum Hastanesi'ni geçerken 130-150 kadar çoluk çocuk ve kadın acı acı bağırıyorlardı!.. 'Ne bağırıyorsunuz?' diye sordum. 'Ermeniler bizi yaktılar! SAYES HANI içerisinde oturuyoruz,' dediler. Bunlar Rum idiler. 'Eve bitişik Ermeni evindeki duvardan, Ermeniler'in bir delik açtıklarını ve içeri gaz dökerek evi ateşlediklerini' söylediler!"

- "13 Eylül günü saat 10:30'da Ermeni mahallesinde ateş göründüğü haberini verdiler... Ermeni kilisesine 50 metre mesafede bir Ermeni evinin yandığını gördüm. Söndürmeye çalışırken, Ermeni kilisesinde yangın olduğu haberini verdiler.l

- "Kilisenin binalarında ateş yoktu. Yalnız küçük bir bina civarında 200 kadar yağlı eşya balyası ile paçavralar bir yere toplanmış, üzerine de 200 tüfek ve çokça cephane konmuş idi. Ateş te bunların arasından çıkıyordu!"

- "Biz kilisede iken, Ermeni Mahallesi'nde BASMAHANE karşısında yangın olduğunu haber verdiler!.. Bir Ermeni evinden ateş çıktığını gördüm."

- "Ateşin söndürülmesine çalışırken, SOĞUKÇEŞME'de yangın olduğunu haber verdiler!.. İki itfaiye neferi ile gittim. Ateşi söndürdüm. Tekrar BASMAHANE'de yanan eve gittim. Ateş içinde bir takım sürekli patlamalar vardı."

- "Bu arada yine Ermeni kilisesinin yandığını haber verdiler... Söndürmeye çalışırken, 300 metre uzakta ve arka sokakta dirsekte bir evin yandığını haber verdiler!"

- "Erafıma baktım: Bir evden değil, Ermeni mahallesinin her yerinden ateş çıktığını, ve herhalde 25 yerde yangın olduğunu gördüm. Biz (de) ateş içerisinde kaldık! Aynı anda her taraftan bana kurşun sıktılar!"

- "Mecburen geri çekildik. Bu esnada yangının daha gerilerden çıktığını, ve bütün Ermeni mahallesinin yandığını haber verdiler!.. Aynı zamanda devamlı patlamalar oluyordu!"

- "Mevki Kumandanı 30 kadar istihkâm eri verdi. Bir kamyonla yangın yerine gittik. Yanmayan komşu AYADİMİTRİ Mahallesi evlerinin korunması için çalıştık. Duvarlar yıkılmıyor, dinamitler yalnız delik açıyordu. Hortumlar bozuldu ve yandı."

- "Yangının söndürülmesine çalışılırken PEŞTEMALCILARBAŞI'nda ateş çıktığını haber verdiler!.. Ateş şehrin her tarafını sardı. Rüzgârın devam etmesinden dolayı, yangın şiddetleniyordu!"

- "Bu işin KASTEN yapıldığına kaani olmam dolayısiyle, 11 Eylül'de İtfaiye Komisyonu Meclisi Reisi Mösyö BON'a gitmiştim.... Ne lâzımsa tedarike müsaade edilmesini istirham etmiştim. İki gün zarfında icabeden teşkilâtı kurmuş idim. İZMİR'in yangından kurtulmasına gayret ettim. Lâkin yangının 2. günü bana dahi kurşun sıktılar.

- "Atılan merminin bana değil, yangın tulumbalarına isabet edip bunları delik deşik ettiklerinden, işbu rapor tanzim ve takdim kılınır."

İMZA : İZMİR Sigortaları İtfaiye Kumandanı GRESKOVIÇ

Yunan ordusunun kaçışı sırasında şehir ve köylerde yapılan zulmü tahkik için (9 Eylül 1922'den hemen sonra) bir HEYET kurulmuştur.

HEYET'te İtalyan matbuatı adına ZAŞINANIA, Paris gazeteleri nâmına ALFRED VERMEN, LeTan, Matme ve Journale gazeteleri adına Madam ŞNAYDER, Amerikan matbuatı adına Mister PRAYS ve Mister PRENCIS, İstanbuldan NADİR BEY, İzmir'den SIRRI BEY, ?merikan Viskonsolosu Mister PACK ve diğer bir kaç kişi bulunuyordu.

Bu Heyet'in raporlarından iktibaslar:

- "MENEMEN'de yangın olmamıştır... Ama MENEMEN OVASI'nda 150 ceset sayılmıştır!"

- "BOŞNAKKÖY kâmilen yıkılmış, bütün kadınların ırzlarına geçilmiştir."

- "ÇUKURKÖYLÜ AHMET AĞA'nın çiftliğinde 18 kişilik aile efradı kuyuya atılmıştır. 13 yaşındaki AYŞE'nin ırzına 100'den fazla Yunan askeri tecavüz etmiş, bîçâre ölmüştür!"

- "HİSARLIK ve DİRLİK çiftlikleri tamamen yakılmış, KOZLUCA köyü yakıldıktan sonra bütün kadınlara tasallut edilmiştir. Bu köyün kadın, kız ve erkekleri tamamiyle öldürülmüştür!"

- "MANİSA'da 10.700 ev, 13 cami, 272 dükkân, 19 han, 26 bağ evi, 5 çiftlik, 1470 köy evi yakılmış; 3500 kişi yakılmak suretiyle, 8550 kişi de kurşunla öldürülmüştür."

- "MANİSA içinde 300'den fazla müslüman kızın ırzına geçilmiştir. Bunların bir çoğunu Yunanlar beraberlerinde götürmüşlerdir!"

- "MANİSA yangını 2 gün sürmüş, Cuma günü MANİSA'ya giren TÜRK ORDUSU tarafından söndürülmüştür. Yangını çıkaran Yarbay PHİLİPP, esirler arasındadır!"

- "6000 evli TURGUtLU'dan geriye, yalnız kenar semtlerdeki kulübeler kalmıştır. Halktan 1200 kişi öldürülmüştür. Yangına ve katliama iştirak eden Eczacı KOSTİ, idam edilmiştir!"

- "Burada gözleri oyulmuş çocuklar, göğüsleri parçalanmış kadınlar, ırzına geçilmiş ve öldürülmüş yüzlerce ceset görülmüştür!Sokaklarda yaralılar inlemektedir!"

- "ALAŞEHİR yakılıp yıkılmıştır!.. Buradaki yangını yerli Rumlar'dan tüccar MİAMANDAPOLİS çıkarmıştır. Bir çok genç kız tecavüze uğramış, bekâret kanları yüzlerine sürülmüştür! Irzlarına tecavüz edilen kızlardan 14 tanesi çıldırmıştır!.. Bunlardan üçünün yangın külleri üzerinde şarkı söyleyip oynadıklarını gördük!"

- "Taşçı MEHMET USTA'nın karısının göğüsleri oyulmuş, içine barut konularak ateşlenmiştir!"

- "Bir ev içinde öldürülmüş 30 Müslüman'ın cesedine rastlanmıştır."

- "Yunanlar'ın buradan beraberlerinde götürdükleri kadınların sayısı 150'dir."

- "300 kişilik bir kadın kafilesi, Yunanlar tarafından götürülmek istenirken kaçmaya çalışmaları üzerine, bir makineli tüfek bölüğü hepsini öldürmüştür! 20-30 kadın ancak kurtulmuştur!"

- "72 kişi DİRİ DİRİ yakılmıştır!"

- "SALİHLİ'nin ev, dükkân, mektep, cami, han ve hamamları kâmilen yakılmıştır!"

- "Yunanlar buradan 110 kız alıp götürmüşlerdir. Bunlardan 60 kadarı, bikri izale edilmiş olduğu halde kaçmışlardır."

- "Ayrıca 110 müslüman yakılmıştır!"

- "Yaralıların bir çoğunun kulak ve burunları kesiktir. Bunların bir kısmı kadındır!" (ANADOLU'da Yunan Zulüm ve Vahşeti, Ankara , 1338/1922)

Beynelmilel KIZILHAÇ ve Beynelmilel ÇOCUK ESİRGEME BİRLİĞİ mensubu 2 ecnebinin aynı bölge ve olaylar için tanzim ettikleri rapor:

- "MANİSA 90.000 nüfuslu güzel bir şehirdi. mahalli memurlar bizi istasyonda bekliyorlardı. Yüksek bir miinareden şehrin panaromasını görmek ve fotoğraflar almağa muvaffak olduk."

- "Şehir TÜRK ORDUSU'nun buraya girmesinden evvel, baştan aşağı tahrip edilmiştir! 14.000 evden ancak 1.400 ev kalmıştır. Halk bu feci yangından hiç bir şey kurtarmağa muvaffak olamamıştır!"

- "Bir yaşından küçük çocuklara dağıtılmak üzere tahsis edilmiş olan 30.000 kişilik tayını, mahalli memurlara teslim ettik."

- "Bundan sonra İZMİRin 73 kilometre doğusundaki kasabaya (hangi?) hareket ettik... Vardığımızda 15.000 kişi aç ve çıplak bir halde bulunuyordu. Ekmeklerini enkaz altından çıkardıkları YANMIŞ buğdaydan yapıyorlardı!"

- "6328 evden yalnız 201 ev kalmıştı!.. Bu kasabada 30.000 nüfus mevcut olup, bunun 27.000'i müslüman imiş. Bugün 8.000 kişi bu harabelerde yaşamakta, geri kalanlarının hayatlarından malûmat yoktur. (Diğerleri de civardan göçmen)"

- "Belediye Reisi HASAN ŞEVKİ BEY'in ailesi ZEKİYE HANIM, garda peçesini kaldırarak Fransızca nutuk irâd ederek teşekkür etti."

- "Bundan sonra SALİHLİ'ye geldik. En önemli ihracatı olan KURU ÜZÜM depolarından el'an dumanlar çıkıyordu!.. Evvelkiler gibi baştan başa fecaat ve yangın harabeleri gördük. 2200 kişi olan ahalisinden 200 kişi kalmıştı!"

- "10 Ekim (1922) akşamı ALAŞEHİR'e vardık. Şehrin yangından kurtulabilen YEGÂNE evine yerleştik."

- "4500 evden 4350'si tamamen yanmıştır!.. 11.500 kişi olan ahalisinden 400'ü 15 yaşından küçük, 7.500 kişi kalmıştı!..

- Bu havalinin yangından kurtulan YEGÂNE hastanesi 20 yataklı olup, Cenevre'den gelen Doktor NABİ BEY tarafından idare edilmektedir. (Bu kişinin) hayatını tehlikeye koyarak, Mösyö Form'un köşküne kapatılan ve öldürülmek istenen 300 Müslüman'ın hayatını kurtarmış olduğunu anlattılar!"

- "Bir bağda 100 genç defnedilmişti!"

- "Her ikimiz 'de) 1918 senesinden beri bir çok felâketlere şahit olduk. (Ama) hiç bir yerde (bu kadar) elem verici bir vazife ile karşılaşmadık. Hiç bir yerde (burada olduğu gibi) ahalinin çehresinde KORKU ve DEHŞET alâmetlerine rastlamadık! (Harap) manzara karşısında istemeyerek POMPEİ ve MESİNE harabelerini hatırladık!"

- "AVRUPA'da buna 'harb icabı' diyecekler bulunabilir... Fakat biz bütün vicdânî kanaatimizle söylüyoruz ki, böyle bir faraziyeyi kabul edemeyiz!..

ESKİŞEHİR :

- Yunanlar, bilhassa şehri tahliye mecburiyetinde kalınca, mezalimi şiddetlendirmişler, yağma ettikleri gibi, en nihayet kısmen yakmışlardır!

- Bu yağma ve talan hareketi, Yunanlar'ın çekilmelerinden 4 gün evvelinden başlamıştır. Yunanlar şehri ve ahaliyi kordon altına almışlar, bütün dükkân ve mağazaları yağmalamışlar, gasbettikleri mal ve eşyayı kamyonlara yükleyerek alıp götürmüşlerdir!

- Evvelden tesbit edilmiş bir plân dahilinde, ve bir İNGİLİZ ZABİT'inin kumandası altında mahut kundakçı müfrezeleri şehri üç yerinden birden ateşe vermişlerdir! Yunan askerleri yangını söndürmek bahanesiyle mühim binaları bombalarla tahrip ederken, kundakçılar yağlı paçavralarla ve benzin dökmek suretiyle yangının yayılmasını sağlamışlardır!

- TÜRK ORDUSU'nun ESKİŞEHİR'e yaklaşmakta olduğunu duyan Yunan askerleri kaçışmaya başlamış, bu suretle ahali derhal yangını söndürmeye girişmiş ve böylece şehrin diğer kısımlarını kurtarmak mümkün olmuştur!

- Şehrin yanan 8 mahallesi, en mâmur ve zengin kısımlarını teşkil etmekteydi.

- Halktan zorla alınan eşya ve mücevheratın değeri (o zamanın parasıyla) 5.000.000 liradan, yangın zararı ise 20.000.000 liradan fazla olarak tahmin ve tesbit edilmiştir!

ESKİŞEHİR'den Dahiliye Vekâleti'ne gönderilen 3 numaralı rapor:

- "ESKİŞEHİR Mutasarrıflığı'ndan alınan Eylül 1338 tarihli telgrafta, 'düşmanın Ağustos'un 31. günü çarşılarda çapulculuğa başlayarak kapalı dükkân ve mağazaların kapılarını kırarak, mevcut eşyayı aşırarak topladığı, o gece muhtelif mahallelere yerleştirmiş olduğu bombaları (patlatarak) ve yağlı paçavralarla bir kaç yerinden şehri tutuşturarak, askerimizin dahil olduğu 2 Eylül gününe kadar devam eden yangından TUZ, TAHIL PAZARI, ARİFİYE, KÖPRÜBAŞI, İHSANİYE mahalleleri kısmen ve AKARBAŞI mahallesinde 8 ev yanmış olduğu, istasyon binasının bir kısmı ve fabrikanın bilhassa makine kısımları bombalarla tahrip edilmiş olduğu' tesbit edilmiştir."

- "Yanan dükkân sayısı tahminen 1.800, ev sayısı ise 2.000'dir. Ayrıca '4 yün fabrikası, 1 yapağı fabrikası, 1 halı fabrikası, sayısız değirmen, 5 cami, 2 hamam, bir çok mektep, tuğla depoları, Belediye Dairesi, 30'a yakın han ve otel, ve Porsuk üzerindeki 3 köprü ve istasyon binası da yanmış olduğu' bildirilmiştir!"

- "Ayrıca 'Yunanlar'ın şehirdeki bilumum Hıristiyanlar'ı cebir ve tehdit ile beraberlerine alıp götürdüğü ve yanmış köprülerin, değirmenlerin tamirine başlandığı' bildirilmiştir."

21 Eylül 1338 (1922) , İMZA : Dahiliye Müsteşarı AHMET MÜNİR

ESKİŞEHİR Mezalimine ait Musevî vatandaşımız BARİSAK EFENDİ'nin 18 Eylül 1922 Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan mektubu:

- "Ağustos nihayetine doğru (herhalde 30 Ağustos'ta) Yunan memurları bazı faaliyetler gösterdiler. Evvelâ ağır toplarını istihkâm malzemelerini çektiler. Hastanelerini, silah ve muhimmat ve erzak depolarını boşalttılar. Kıt'alar her gün şehir ve havalisini terkediyordu."

- "Biraz sonra Yunan ordularının AFYON KARAHİSAR'daki hezimet haberi bir yıldırım gibi aksetti!.. Hıristiyan firariler şehri geçiyor, BURSA'ya doğru kaçıyorlardı. Baş gösteren korku, paniğe inkilâb etti!.. Üç gün zarfında Rum ve Ermeniler gizli bir emre tâbi olur gibi, mevkilerini terkettiler. Hepsi gitti, kalmak isteyenler cebren sevkedildi!"

- "Seyyahat vesikası almak gibi usüller kendiliğinden kalkmıştı! Her biri daha evvel gitmek için acele ediyordu. Haykırışlar, çığlıklar, küfürler ve ızdıraplı gözyaşlarına, ihtiyar ve mâlûllerin iniltileri karışıyordu!" (İşte bu da ilâhî adalet!.. Müslüman Türkler'e çektirdiklerinin SADECE hicret etme kısmını bile yaşamaları, onlarda ne büyük bir acı uyandımış!.. Bir de Türkler'e yaşattıkları yağma, işkence, tecavüz, yaralama, öldürme olaylarını düşünün!.. Y.N.)

- "Pazar günü, fecî olacağından kimsenin şüphe etmediği hazin vak'aları beklemekle geçti. Sokaklar bomboştu. Çarşı kapalıydı. Hiç bir (resmî) daire faaliyette değildi. Yalnız biliyorduk ki, MUTASARRIF ve BELEDİYE REİSİ tevkif edimişti."

- "SAKARYA HEZİMETİ'nden döndükleri günden beri, hemen daima 'İşgâl ettikleri araziyi tahliyeye zorlandıkları takdirde, Türkler'e karşı yapacakları yangın, yağma ve kıtal' den bahsediyorlardı!"

- "Kendileri o kadar yüksekten MEDENÎ ilân eden bu adamların, ESKİ YUNAN muhariplerinin halefleri olduklarından bahseden kumandanlarının bu tasavvuratı (hayal ettiklerini) fiil mevkiine koyacaklarını, vicdanlarımız kabul etmek istemiyordu!"

- "ESKİ YUNANİSTAN'ın YENİ YUNANİSTAN'a bırakmış olduğu ahlâksızlıkları unutmuştuk! HIRSIZLIK, IRZA TASALLUT, KITAL, YAĞMA bunlara has denaatlerdendi!"

- "Hayvanî bir surette öyle bir şiddetle coştular ki, emirleri öyle küstahça bir zulüm ile ifa ettiler ki, bugün bizlerin hayatta kalmış olması, bir mucize eseridir!"

- "Halk evlerine kapandı. Birdenbire saat sekiz buçuğa doğru bir infilâkı müteakip, siyah bir duman sütunu şehrin ortasından yükseldi. Şehri yakıyorlardı!.. Her şey yakıldı ve yıkıldı. Katolik rahiplerin güzel manastır ve kiliseleri bile birer kül haline geldi!"

- "Herkes ateşten uzak yerlere sığınmayı düşünüyordu. Biz de pek az eşya alarak evlerimizden çıktık... Şimdi halkı soymaya başlamışlardı. Canlarını kurtarmak için her şeylerini bırakarak evden kaçan bîçâreleri (çalınacak eşyası yok diye) tevkif ediyorlardı!"

- "Biraz uzaktan dinamit sesleri duyuldu. Bunları yangında yanmayan evlere atıyorlardı!"

- "Cuma günü şafak sökerken kundakçıların başkumandanları şehre indi ve halka ' yangından zamanında haberdar edilmemiş olduğunu, şimdi durduracaklarını' büyük bir riyakârlıkla söyledi! Derhal yağmacılar 'tulumbacı' oldular! Saat 7'ye doğru yangını söndürdüler."

- "Artık kurtulduk zannediyor ve evlerimize dönmeğe hazırlanıyorduk (ki,) aynı asker kıyafetindeki zebâniler yolumuzu kestiler. Bir gün evvelkinden daha geniş ölçüde mezalime başladılar!"

- "(Tekrar başlatılan) yangının 2. akşamı daha kötü oldu. En büyük ve sağlam binalar dinamit ve alevlere teslim edildi."

- "İltica ettğimiz mahallenin her köşesinden işkenceye mâruz kalan kadın ve çocukların iniltileri duyuluyordu!"

- "Nihayet sabah 4'e doğru müthiş bir top sesi infilâk etti. TÜRK ASKERLERİ GELİYORDU!"

Near East gazetesi, Amerikan Muavenet Heyeti'nden iki Amerikalı kadının gördükleri vahşeti şöyle anlatıyor:

- "Miss BELINGS ile miss ELLEN'den bir mektup aldım."

- "(Mektupta) Yunanlar'ın yağma ettiği söyleniyor... Bir harbte bu her yerde olur. Fakat evleri yakmak, kadınların ırzlarına geçmek barbarlıktır!"

- "150 evli MELEK köyünün 95'i, 50 evli OĞLACIK köyünün 46'sı, 60 evli HAMAM köyünün 57'si yakılmıştır!"

- "karılarının, kızlarının namuslarını müdafaa eden erkekler öldürülmüşlerdir!"

- "Raporda deniyor ki, 'Para vermekten imtina eden kadınlar katledildi! Birçok kadının namusuna tecavüz olundu! Tarlalarda, ambarlardaki buğdaylar yakıldı! Hayvanlar öldürüldü! Her şey tahrip olundu!' "

- "Ömründe kocasından başka erkek yüzü görmeyen TÜRK kadınları, Yunan zabitleri ile rakı masasında bulunmağa icbar edilmiş, bir çok kızın bikri izâle edilmiştir! Bu suretle namuslarına tecavüz edilmiş Türk bâkirelerin adedi, yalnız ESKİŞEHİR'de binlere bâliğ olmaktadır!"

- "Yunanlar, yerli hıristiyanları zorla götürürken, 200 kadarda Türk bakiresini saçlarından sürükleyerek götürmüşlerdir."

- "Yunanlar, Müslüman halkı muhtelif bahanelerle yaralamışlar ve şehit etmişlerdir."

BURSA KÖYLERİNDE İŞLENEN CİNAYETLER :

TAHKİKAT KOMİSYONU'NUN 1. RAPORU :

- "Yunan ordusu geri çekilmesi sırasında yollarına rastlayan bütün Müslüman köylerini ylakmış, katliam yaptıkları haber verilince de , aşağıda imzaları olan Tahkik Komisyonu (üyeleri yanlarında) İtalyan
Devlet-i Fahimesi mümessili Mösyö FUCAR refakatiyle MASKARA HASAN köyüne azimet etmiş, yol üstünde rastladığı MOLLA YUNUS köyünden ŞEFİK BEY'in çiftliği ve 10 Müslüman'ın, ve köyde oturan bütün Hrıstiyan halkın evlerinin yanmış olduğunu görülmüş, bir zabit kumandasında 8 Yunan askerinin, hicret eden Hrıstiyan ahali ile birlikte, mezkur binaları yaktıkları anlaşılmıştır."

- MASKARA HASAN köyünde 80 evden yalnız 2 evin kurtulup gerisinin tamamen yanmış olduğu görülmüş, kül ve enkaz içinde perişan dolaşan hayatlarını kurtarabilmiş halktan, '11 Eylül'de gelen piyade kıtaları tarafından muhtelif cihetlerden köyün ateşlendiğini, kaçarak kurtulmaş isteyen 28 erkek ve 12 kadının süngü, kurşun ve bomba ile şehit edildiği' öğrenilmiştir. Bu meyanda:

- 10 yaşında KADRİ, 7 yaşında FERHAT, 9 yaşında HALİL OĞLU AHMET, 8 yaşında HACI ETHEM OĞLU MUSTAFA, 13 yaşında ALİ OĞLU AHMET, 8 yaşında ŞÜKRİYE, 8 yaşında HÜSEYİN KERİMESİ (KIZI) diğer ŞÜKRİYE isimli çocuklar bulunduğu,

- EMİR ZEVCESİ ZEYNEP, HACI MEHMET ZEVCESİ LATİFE'nın karınları süngü ile boydan boya yarılmak suretiyle şehit edildiği,

- Camiye iltica eden HACIBAĞDATLI OĞLU ALİ OSMAN, Mülazım HALİL EFENDİ OĞLU HÜSEYİN'in cami ateşlenmek suretiyle yakıldığı,

- Köy halkından SALİM'in kurşunla yaralandıktan sonra, henüz ölmeden petrole bulanıp yakıldığı,

- 8 kişinin muhtelif yerlerden süngüyle yaralanıp halen hayatta olduğu,

- 20 nüfusun kayıp olduğu anlaşılmıştır."

- "Evinde şehit edilerek yanan HACI MEHMED , PENÇ köyünden ismi bilinmeyen misafir, muhacir İBRAHİM DAYI, KURU ALİ'NİN MUSTAFA, ve oğlu AHMET, KÂHYA MUSTAFA'NIN ZAHİD ve MAHMUT USTA'nın, ve kül halinde köyün fotoğrafları alınmıştır."

12 Eylül 1338(1922) , İMZALAR : Müddeiumumi HÜSNÜ, Belediye Tabibi MEHMET ALİ, Fotoğrafçı: ALİ SAKIP

AYNI TAHKİKAT HEYETİ'NİN 2. RAPORU :

- "13 Eylül (1922) Çarşamba günü ALAŞAR köyüne giderken, yolda PANAYIR köyü ile TEPECİK köyü arasında bir Müslüman'ın kurşunla şehit edildiği görülmüş, PANAYIR köyünden TAŞ ALİ isimli şahsın başı iki taş arasında ezilmek suretiyle şehit edildiği, kaçan halktan 6 kişinin de muhtelif yerlerde şehid edildiği anlaşılmıştır. Bunlardan ikisinin şakaklarına sıkılan mermi, üçüncüsünün bomba ile şehit edildikleri görülmüştür."

- "ALAŞAR köyüne ulaşıldıkta pek çok kadın ve çocuk yaralılara tesadüf edilmiş, bunların BURSA Hastanesi'ne götürülmek üzere arabalara bindirildiği görülmüştür."

- "Vak'a hakkında tahkikata başlanarak 8 Eylül'den 11 Eylül Pazartesi gününe kadar muhtelif zamanlarda Rum, Ermeni ve Çerkesler'den mürekkep üç çete gelerek evvelâ bir takım işkence ile halkın nakit paralarını almışlardır. (Bu Çerkesler herhalde Çerkes Ethem'le Yunan ordusuna katılanlar olsa gerek... YN)

- "11 Eylül günü 2 zabit kumandasında bir müfrezenin köylerine gelmekte olduğu görülmesiyle korkan erkekler ormanlara kaçmışlar, kadınlar taarruzdan masun kalabilecekleri mülâhazasıyla kaçmayıp bir evde toplanmışlardır."

- "Askerî müfreze köyü çevirmiş, kadınların toplandıkları eve girerek evvelâ 15 yaşında bâkire EMİNE'nin ırzına tecavüz etmek istemişler, kızın şiddetli mukavemeti üzerine kendisini dumdum kurşunu ile sağ elinden, kasatura ile yüzünden yaralamış, ve şen'i fiilin ikaına muvaffak olamayan askerler, EMİNE'nin kardeşi 11 yaşındaki HURİYE'yi yakalayıp biri bikrini izale ettikten sonra, diğer 4 kişi ırzına geçmişlerdir. Bu durum Heyetimizce kanlı çamaşırları ve donunun muayenesinden anlaşılmıştır."

- "ŞÜKRÜ kızı 20 yaşında DURİYE ayağından dumdum kurşunu ile yaralanmasını müteakip korku ve heyecandan çocuk düşürmüş, canlı doğan çocuk Yunan askerleri tarafından hunharca çiğnenmiştir!"

- "DURİYE'nin babası ŞÜKRÜ ise kasatura ile 8 yerinden yaralanmak suretiyle şehit edilmiş olduğu tesbit edilmiştir."

- "Bir evde toplanan kadınlardan kasatura darbesi ve kurşunlamak suretiyle öldürülen kadınlar şunlardır:

- İSMAİL KARISI HASİBE, KOCA MUSTAFA KARISI ASİYE, HAMDİ KARISI SIDIKA, MEHMET KIZI RAHİME, MEHMET KARISI HATİCE..."

Uzun bir liste!..

Bunları affetmek mümkün mü?.. Üstelik, aynı vahşeti 50 yıl sonra KIBRIS'ta tekrar sergilemediler mi?

KÜTAHYA'DA YUNAN MEZALİMİ :

KÜTAHYA'da en çok felâkete mâruz kalan mıntıkalar, Yunan geri çekilme hattı içine düşen UŞAK ve BURSA istikametine doğru kaçan düşmanın uğradığı köyler ve kasabalar olmuştur. Düşman bu köy ve kasabaların büyük bir kısmını tamamen yakıp yıkmıştır.

ERTUĞRUL MEB'USU OSMANZÂDE HAMDİ BEY'in KÜTAHYA'dan Yeni Gazetesi'ne gönderdiği 14 EYLÜL 1922 TARİHLİ MEKTUP :

- "Bugün ESKİŞEHİR'den KÜTAHYA'ya doğru hareket ettim. Seyyahatimiz çok zahmetli geçiyor. Düşman kaçarken her yerde yaptığı gibi buralarda da köyleri yakmayı, halka zulmetmeyi unutmamış! Etrafımızı saran bu fecî manzaralar o kadar dehşet verici ki, insan ne bunları görmeye, ne de onları işitmeye tahammül edebiliyor!"

- "Yunanlar'ın KÜTAHYA'ya girer girmez ilk işleri şehri baştan aşağı yağma etmek olmuştur! Bu soygunculukta yerli Rumlar ve Ermeniler'in yapmadıkları kalmamıştır!"

- "Bir taraftan Yunan neferleri rastgeldikleri evlere dalarak bulduklarını alırken, diğer taraftan (yerli) Rum ve Ermeni karıları bağlara, bahçelere dalarak meyva ve sebzeleri yağma etmişlerdir!"

- "KÜTAHYA'da Mıntıka Kumandanı Yarbay PETROS BARBARİS'in yerli Rumlar ve Ermeniler vasıtasiyle halka yaptığı eziyet ve mezalimin haddi hesabı yoktur!"

- "Bir çok anaların evlâdı katledilmiş, nice evler söndürülmüş, servetleri yağma edilmiştir."

- "ÇÖKERLER Hat Kumandanı NEEKAS, Müslümanlar'ı zorla toplatıp sakal ve bıyıklarını traş ettirdikten sonra, vücutlarını deldirip barut dolduruyor, sonra yakıyormuş!"

AFYON KARAHİSAR VE KAZALARINDAKİ CİNAYETLER :

AFYON KARAHİSAR Valiliği'nin 16 Ekim 1338 (1922) TARİHLİ RAPORU:

- "Yunanlar son defa AFYON KARAHİSAR merkezine 12 temmuz 1338'de işgal etmiş; kuvvetlerini SANDIKLI, ÇİVRİL, BOLVADİN ve AZİZİYE kazalarına yaymışlar, SAKARYA Muharebesi neticesinde BOLVADİN, AZİZİYE, SANDIKLI kazalarından çekilmişler, Merkez vilayet köylerinden 115, CİVRİL'den 22 köyü, 27 Ağustos 1338 tarihine kadar işgâl altında bulundurmuşlardır."

- "AKVİRAN köyüne girdiklerinde Ezan-ı Muhammedi okumak üzere minareye çıkan müezzini, 'Sen Kuvva-yı Milliye'yi davet ediyorsun,' diye onu ve diğer 25 kişiyi öldürererek, köyü yakmışlardır!"

- "Köy ve kasaba halkını hapsetmiş, dövmüş, bir çok kişiyi köyden uzaklaştırmışlardır."

- "İstihkâm kazmak için Müslüman ahaliyi zorla sevketmişler, bütün tahkimatları angarya yoluyla Müslümanlar'a yaptırmışlardır."

- "Köyleri yakmışlar, bir kısım halkı mitralyöz ateşine tutmuş, kasatura ve süngülerle kadın, çoluk, çocuk, önüne geleni imha etmişlerdir."

- "DEPER, KIŞLACIK, KALECİK-İ KEBİR, KALECİK-İ SAGİR, ÇAKIR, ÇUDARLI, DOĞANLAR, POLACIK, SÜKLÜME, RUGER, SARICAOĞLU, LEPKEN, BEYKÖR, EĞRİT, İHSANİYE köylerini tamamen yakmışlardır!"

- "Namuslu kız ve kadınların zorla ırzlarına geçmişler, bunları siperlere nakleyliyerek orada kendilerine çeşitli hakaretler yapmışlardır."

- "Kasabada zaten mahdut olan çeşmeleri tutarak, suya giden Müslüman kadınlara su vermemek, Ermeni çocuklarına taşlatmak suretiyle Müslüman halkı su almaktan bile menetmişlerdir."

- "Zenginleri hapsedip nakit para, ziynet gibi kıymetli eşyayı gasbetmişlerdir."

- "Bir çok köylerden ev kerestelerini alarak AKCİN, SİSİN, SELİMİYE, BAVİRDİ, ALCALI, KUMARTAŞ, BOSTANLI, ESKİEMİR, SUSUZ, AYLAK, EYDEMİR köylerinin kerestelerini alıp tahribat yapmışlar, köylüleri açıkta bırakmışlardır."

- "Meyveli, meyvesiz ne kadar ağaç varsa kesmişler, bağların kütüklerini bile sökmüşlerdir."

- "EĞRET köyünde köylüleri harman yerine toplayarak, 'kendilerinden memnun olup olmadıklarını' sormuşlar, şiddetle mukabele eden köylülerin harmanını ateşe vermişlerdir!"

- "KARAHİSAR'ı terkederken Ermeniler'e 'Şehri terkediniz, BALHAMUD'a kadar gidiniz. Orada harb edeceğiz,' diyerek Ermeni halkı alıp götürmüşlerdir."

- "Yine KARAHİSAR'ı terkederken, İmaret Camii'ne müslümanlar'dan 600 kişiyi hapsetmişler, diri diri yakmak istemişlerdir. Fakat ordumuzun yetiştiğini haber alan kadınlar camiye hücum etmişler, kilitlerini kırarak erkekleri kurtarmışlardır!"

- "Müslümanlar'ın ne kadar dükkânı varsa, hepsine el koyarak Rum ve Ermeniler'e v ermişlerdir."

- "Bir çok hastalıklı ve frengili Rum kadın ve erkek getirmişler, Müslüman halktan kadın ve erkekleri (zorla) bunlarla temasta bulundurmuşlar ve hastalık aşılamışlardır."

İMZA : KARAHİSAR-SAHİP Mutasarrıfı ALİ RIZA

HÜSEYİN FİKRİ'NİN İKDAM GAZETESİNDEKİ YAZISINDAN ALINTILAR:

AFYON KARAHİSAR'DA BİR GEZİNTİ

- "Evvelâ işgâl sırasında görülen mezalimden bahsedeyim."

- "Memlekette ne kadar yün, tiftik, buğday vesair mahsül varsa, gaspederek götürmüşler, evleri, dükkânları basarak yataklardaki yünlere, sandıklardaki elbiselere varıncaya kadar gaspetmişlerdir. Bunu kısmen şekle bağlamak istemişler, (yerli Rumlar'ın) Yunanlar'la müştereken kurdukları 'Şark Halı Kumpanyası' nâmına yapmışlar, parasını öder gibi görünmüşlerse de, hakikatte 5 para vermemişlerdir!"

- "Sığır, keçi, koyun, beygir olmak üzere gaspolunan hayvanların sayısı 600.000 civarındadır."

- "SAKARYA HARBİ'nde düşmanın maneviyatı tamamen kırılmıştır. Şehirde Yunan mümessili olan ihtiyar bir Palikarya, 'Ordumuz tarafından takip olunsaydılar, Yunanlar'ın daha o zaman hezimete uğramış olacakları' nı itiraftan çekinmemiştir! Çünkü VENİZELOS ile KRAL KONSTANTİN taraftarları arasındaki ihtilaf son haddini bulmuş, birbirlerini öldüren zabitler bile görümüştür."

- "Vakta ki Yunan ordusu çözülmüş, işte asıl o zaman Yunanlar'ın vahşet damarları kabarmış!"

- "Yağma etmedik İslâm dükkânı, eşyasını soymadık Türk evi bırakmamışlar."

- "DEPER köyü halkını tamamen kurşuna dizmişler!"

- "160 evli SÜRMENLİ'nin yarısından fazlasını yakmışlar!"

- "Bu yangın için emir veren, ALTINTAŞ-DUMLUPINAR muharebesinde esir edilen General DİMERİS'tir!"

UŞAK'TA YANGIN VE KATLİAM :

- "Yunanlar'ın UŞAK civarında yaptıkları mezalim çok kanlı ve haysiyet kırıcı olmuştur. Şehrin etrafında 300'den fazla Müslüman cenazesi bulunmuştur. Öldürdükleri müslümanları evvelâ soymuşlar, para, mücevherat, ne varsa tehdit ile gasbederek almışlar, sonra bîçâreleri pek fecî bir surette öldürmüşlerdir."

- "Müslüman mezarlığında 6 müslüman kadının tenasül aletlerine KAZIK sokulu bulunmuştur. Bu kadınların başlarını da kesip gövdelerinin üzerine koymuşlardır!"

- "Eğer ordumuz yetişmemiş olsaydı, Yunanlar bütün halkı kesecek, kasabayı da bombalarla tahrip edecekmiş! Bunu alenen söylemişlerdir."

- "800 hane yerli hıristiyanları zorla götürmüşlerdir."

- "Askerî istihbaratça fotoğrafları alınan şehitler: (uzun bir isim listesi)"

- "UŞAK fecaiyine ait tahkikat raporu Fransız Mösyö ŞARL tarafından görülerek, keyfiyet Mösyö MOJEN vasıtasiyle Fransız Hükûmeti'ne bildirilmiştir."

UŞAK KAYMAKAMLIĞI'NDAN ÇEKİLEN TELGRAF :

- "UŞAK kasabasının kurtarılması esnasında Yunanlar tarafından çıkarılan yangında 1.785 ev ile 634 dükkân ve 16 cami ve mescidin yandığı, Kaymakamlığın 16-17 Eylül 1338(1922) tarihli telgrafnâmesinde bildirilmiştir.

Dahiliye Vekili Nâmına : Müsteşar AHMET MÜNİR

DAILY TELGRAF GAZETESİ MUHABİRİNİN 14 EYLÜL 1922'DE ÇEKTİĞİ TELGRAF :

- "UŞAK'ta iken benzin tenekeleriyle yangın bombalarının dağıtıldığını gözlerimle gördüm. Yunan zabitleri şehrin yakılacağını bana ŞAHSEN hatırlattılar! Ricatin başlangıcından sonuna kadar Yunanlar'ın kundakçılığı devam etmiştir!"

MEB'US BESİM ATALAY BEY'İN YENİGÜN GAZETESİNE VERDİĞİ İZAHAT :

- Daire-i intihabiyenizi (seçim bölgenizi) nasıl buldunuz?

- "HARAP ve PERİŞAN buldum. UŞAK ve havalisi çok hırpalanmıştır. Öyle köyler var ki, barınmak için bir ev bile bırakılmamış! Köyün aklı eren adamları sürülmüş, malları götürülmüş, harmanları yakılmıştır. ORDU'nun harekâtındaki SÜR'AT olmasaydı, bugünkü halkın hemen hepsi öldürülecekti!"

- "UŞAK'ta 2.000 (kadar) ev, 1.000 (kadar) dükkân, 15 (kadar) cami yanmış, 1.000 kadar Türk öldürülmüştü. Bir kısmı yakılmış, bir kısmı kesilmiş, bir kısmı kurşunla öldürülmüştür."

- Valideniz (anneniz) ve hemşireniz (kızkardeşiniz) ne suretle şehit edilmişler?

- "Kurşunla şehit edilmişlerdir. Evin kapısını tahkim ile meşgûlken dışarıdan atılan kurşunlarla şehit düşmüşlerdir. Hemşirem derhal ölmüş, validem 12 saat kadar yaşamıştır. Validem etrafında ağlaşan torunlarına, 'Evlâtlarım, ağlamayın. İşte askerimiz giriyor! Elbette ki bizim gibi şehitler olacak ki, bu topraklar küffardan kurtulacak... İkimizi bir mezara koysunlar. Biz TANRI huzuruna birlikte çıkalım,' demiş."

- "Hemşirem, daha evvel bir komşu evini söndürmek için su taşırmış. Kendisine, 'Söndürme, seni öldürürüz,' diyen düşman askerlerine, 'Sizde gavur inadı varsa, bende de TÜRK inadı var! Bildiğiniz haltı yapınız,' demiş, ilk kurşunu orada almıştır."

- "UŞAK ve havalisinde mezalim yapanların çoğu yerli Rum ve Ermeniler'dir. Yunan askerleri en çok hırsızlığa ve soygunculuğa ehemmiyet veriyor. Ermeniler'le Rumlar yangın yapmağa, adam öldürmeye çalışıyorlardı."

FRANSIZ MÖSYÖ JARL JİRO'NUN UŞAK RAPORU :

- "Akşam saat yedi buçuğa doğru çocuklarımla henüz yemeğe başlamıştık ki, bombanın tarrakasını müteakip büyük bir alev sütunun yükseldiğini gördük. Evimin bir kaç metre ötesinde olan 2. Fırka'nın Kalem Dairesi olan binaya ateş verilmişti."

- "Bu esnada yüksekte olan evimin penceresinden karşıki ovada 10 kadar köyün yanmakta olduğunu gördüm."

- "Yangınlar ahşap binalara yangın bombaları atmak, benzinli paçavralar kullanmak suretiyle çıkarılmıştı. Bir an içinde şehir alevler içinde kalmış, Türkler'in ağlayış ve feryatları etrafa yayılmıştı."

- "Amansız bir katliam başlamıştı. İstisnasız erkek, kadın, genç, ihtiyar, çoluk, çocuk bu faciada kurban ediliyordu! Genç kız ve kadınların namuslarına tecavüz, bu vahşet sahnesinin en âdi vak'alarındandı."

- "Yangın çıkarmakta askerlere yerli Rum ve Ermeniler rehberlik etmekte, Türk eşraf ve zenginlerinin evini bunlara göstermekte idiler."

- "Bunların servetleri yağma edildikten sonra, ekserisi öldürülüyordu!"

- "Kadınların bilezikleri, boyunlarındaki altınlar gasp olunuyor, evleri tecavüze uğrayan Türkler'den bazılarının hayatları büyük bir meblağ mukabilinde bağışlanmakta ise de, bu müemmen değildi. Çünkü firariler bir sel halinde birbirini takip etmekte olduğundan, (yeni tecavüzlerden kurtulmak için) şehirden uzaklaşmaktan başka çare yoktu. Yangından kaçanların üzerine kurşun sıkılıyordu."

- "4 Kanunuevvel 1922 tarihinde UŞAK'ta yazılmıştır."

İMZA : Ş. JİRO

TÜRK EVLÂDI!.. Sen onların işkence ettiği, öldürdüğü mazlumların neslisin!. Sen onlara ASLA böyle davranmadın!.. Gene davranma!.. Ama UNUTMA!.. Yunan'la sirtaki çeken DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM İPEKÇİ, TEODORAKİS ile ortak "dostluk" konserleri veren SANATÇI BOZUNTUSU ZÜLFÜ LİVANELİ gibi dönmelere, yavşaklara inanma!.. DOMUZDAN POST, GAVURDAN DOST OLMAZ!.. PİŞTOV, DAİMA YASTIK ALTINDA OLSUN!.. SENİN SİLÂHIN DAİMA HAİNİNKİNDEN, DÜŞMANINKİNDEN ÖNCE PATLASIN!.

DEVAM EDECEK!

___________________

DÜNYADA TÜRK SOYKIRIMINI BELGELEYEN KİTAPLARDAN BAZILARI :

- Anadolu'da Yunan Zulüm ve Vahşeti (I, II ve III. Kısımlar) , Ankara Matbuat ve İstihbarat Matbaası, 1338 (1922)

- Bulgar Mezalimi , İstanbul, 1325 (1909)

- Bulgar Vahşetleri , İstanbul 1328 (1912)

- Bursa Vilâyetinde Yunan Fecaii , Bursa Vilayet Matbaası, 1342 (1925)

- Pierre Loti , Can Çekişen Türkiye, İstanbul , 1329 (1913)

- Dimetoka'da Kanlı Bir Levha , 1325 (1909)

- İzmir ve Mülhakatı ile Civarında Yunan İşgâlinden Mütehaddis Fecaii Hakkında Vürûd Eden Raporlar ile Bazı Muharrerat , Hilâl Matbaası, İstanbul, 1335 (1919)

- İzmir Fecai

- Şeyh Müşir Hüseyin Kaydavi , İslâma Çekilen Kılıç, yahut Alemdârân-ı İslâmı Müdafaa , İstanbul , 1919

- Ahmed Cevad , Kırmızı Siyah Kitap , İstanbul, 1329 (1913)

- Lozan Zabıtları (4 cilt ve ekleri) , Ahmet İhsan ve Şürekâsı Matbaacılık Osmanlı Şirketi, İstanbul, 1341 (1925)

- Makedonya'da Yunan Mezalimi , İstanbul, 1914

- Müslümanlara Mahsus, İstanbul , 1329 (1913)

- Orta Anadolu'da Yunan Mezalimi (I,II,III ve IV. cüzler) , Orhaniye Matbaası, İstanbul, 1337 (1921)

- Pontus Mes'elesi , Ankara Matbuat ve İstihbarat Matbaası , 1338 (1922)

- Türkiye'de Yunan Fecaii Cilt I-II , Matbua-i Ahmet İhsan ve Şürekâsı, İstanbul , 1338 (1922)

- Türk Kaatilleri ve Yunanlılar , Matbaa-i Amedi, İstanbul, 1322 (1906)

- Şeyh Müşir Hüseyin Kaydavi , Türkiye İslâm İmparatorlunun İstikbâli , İstanbul, 1919

- Pol Hevri , Türkiye Nasıl Paylaşıldı? İstanbul , 1329 (1913)

- Yürekler Acısı , Matbuat ve İstihbarat Matbaası , Ankara, 1337 (1921)

- Zavallı Pomaklar , İstanbul, 1330 (1914)

- Teoman Ergene, Türk Ortodoksları , İstanbul, 1951

- Dimitri Kitsikis , Yunan Propogandası , İstanbul , 1965

- Kadir Mısırlıoğlu, Yunan Mezalimi , Sebil Yayınevi, İstanbul, 1977

- Kadir Mısırlıoğlu, Lozan - Zafer mi, Hezimet mi ? , Sebil Yayınevi, İstanbul, 1971

- Mehmet Arif , Başımıza gelenler , 3 Cilt , Tercüman, 1001 Eser

- Hasan İzzettin Dinamo , Kutsal İsyan - Kutsal Barış 15 cilt

- Ömer Seyfettin , Bomba

- Ömer Seyfettin , Beyaz Lâle

- Halide Edib Adıvar , Vurun Kahpeye

- Halide Edib Adıvar , Türk'ün Ateşle İmtihanı

- Mehmet Perinçek , Ermeni Devlet Adamı B.A. Boryan'ın Gözüyle Türk-Ermeni Çatışması , Kaynak Yayınları, 2007

- Ermeni Komitelerinin Emelleri ve İhtilal Hareketleri , Kaynak Yayınları, 2007

- Ovanes Kaçaznuni , Taşnak Partisi'nin Yapacağı Bir şey Yok , Kaynak Yayınları, 2005

- A.A. Lalayan , Taşnak Partisi'nin Karşıdevrimci Rolü , Kaynak Yayınları, 2007

- Kızıl Kitap, Taşnak Mezalimi , Kaynak Yayınları, 2007

- A.B. Karinyan , Ermeni Milliyetçi Akımları , Kaynak Yayınları, 2007

- Selami Kılıç , Ermeni Sorunu ve Almanya , Kaynak Yayınları, 2007

TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI İLE İLGİLİ SİTELER :

YUNAN MEZALİMİ

Yunan Mezalimleri “Batı Anadolu”

KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİNDE KOCAELİ - YALOVA – İZNİK ÇEVRESİNDE RUM VE ERMENİ TERÖRÜ

YUNAN MEZÂLİMİ

İZMİR'İN İŞGALİ

Sürgün yurdu Anadolu

ŞARKÖY, İPSALA VE KEŞAN’DA BULGAR ASKERLERİYLE RUM VE YUNAN ÇETELERİ

***

> İÇİNDEKİLER <> PONTUS HAYÂLİ VE TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI < > TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMINA KARŞI DİRENİŞ HAREKETLERİ < > İSLAMİ ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ <