-18-

DIŞ SİYASET ÜZERİNE SÖZLERİ

- ASYA için, AVRUPA için bizim kanunumuz aynıdır: TAM BAĞIMSIZLIĞIMIZI KORUMAK!.. HER ŞEYİ TÜRK CEPHESİNDEN DEĞERLENDİRMEK!.. Bu, GERÇEKÇİ GÖRÜŞ'tür. (1 ve 2) (1921)

Milletimizin kurduğu yeni DEVLETİN MUKADDERATINA, MUAMELATINA, İSTİKLALİNE, unvanı ne olursa olsun, HİÇ KİMSEYİ MÜDAHALE ETTİRMEYİZ! (3)(Mayıs 1919)

Dünyada MÜSTAKİL bir DEVLET tasavvur olunabilir mi ki, İÇİŞLERİ'ne henüz DÜŞMAN sıfatını haiz olanların değil; DOSTLAR'ının dahi müdahalesine müsamaha etsin?.. (4)(18.6.1922)

- Bir MİLLETİN TABİİ HUDUTLARI dağlar ve ırmaklar değildir, isnat ettiği MİLLİYETİN LİSANI ve DİNİ SINIRLARIDIR!..(5)

Bu dünya-yı beşeriyyette asgari 100 milyonu mütecaviz nüfustan mürekkep bir TÜRK millet-i azimesi vardır.

TÜRK MİLLETİ Asya'nın garbında ve Avrupa'nın şarkında olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. Onun adına "TÜRK ELİ" derler!.. TÜRK YURDU daha çok büyüktür. Yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, TÜRK'E YURTLUK ETMEMİŞ BİR KIT'A YOKTUR!.. Bütün dünyada, ASYA, AVRUPA, AFRİKA TÜRK atalarına yurt olmuştur. Bu hakikatler eski ve hususiyle yeni TARİH vesikalarıyla malumdur.

- BİZ doğrudan doğruya milletperveriz ve TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ!.. Ama biz öyle milliyetçiyiz ki, bizimle İŞBİRLİĞİ EDEN bütün MİLLETLERE HÜRMET ve riayet EDERİZ. Bizim MİLLİYETÇİLİĞİMİZ herhalde BENCİLCE ve MAĞRURCA bir milliyetçilik DEĞİLDİR!.. Biz MÜSLÜMAN olduğumuz için, müslümanlık yönünden ÜMMETÇİLİĞİMİZ de VARDIR ki, milliyetçiliğin çizmiş olduğu sınırlı çemberi, geniş bir alana dönüştüren odur. (6) (2.8.20)

- Milletimiz asırlardan beri iki müstebit kuvvetin, iki imhakar kuvvetin baskısında müteessir ve müteellim olmakta idi. O iki kuvvetten birisi doğrudan doğruya MEMLEKET ve MİLLET'İ İDARE ETMEK İDDİASINDA BULUNAN MÜSTEBİTLER, ikincisi bütün bir EMPERYALİST ve KAPİTALİST ALEM'dir! (7)

TÜRKİYE'nin nasılsa başına geçmiş olan bir takım insanlar, GALİP DÜŞMANLAR karşısında susmaya mahkummuş gibi, TÜRKİYE'yi ATIL ve ÇEKİNGEN bir halde tutuyorlardı. KORKAK ve MÜTEREDDİT idiler.

TÜRKİYE'nin fikir adamları adeta kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, "Biz ADAM değiliz ve olmayız. Kendi kendimize ADAM olmamıza ihtimal yoktur!.." Canımızı varlığımızı BİZE DÜŞMAN OLDUĞUNDAN HİÇ ŞÜPHE EDİLMEYEN AVRUPALILAR'a kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı!.. "Onlar bizi idare etsin" diyorlardı. (6.3.1922)

Oysa HANGİ İSTİKLAL VARDIR Kİ, YABANCILARIN NASİHATLARIYLA, YABANCILARIN PLANLARIYLA YÜKSELEBİLSİN!.. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir!

HARİCİ SİYASET'in en çok alakadar olduğu ve istinat ettiği husus, DEVLET'in DAHİLİ TEŞKİLATI'dır. HARİCİ SİYASET DAHİLİ TEŞKİLAT'la MÜTENASİP olmak lazımdır.

(İTTİFAK derken) Bir ZAYIF ile bir KUVVETLİ'nın birleşmesinden söz etmiyoruz!. Zira birleşmenin böylesi ZAYIF'ın KUVVETLİ'ye ESİR olması demektir. (2.1.1931)

MİLLET ve MEMLEKETİN MENFAATLERİ İCAB ETTİRİRSE, milletlerden her biriyle MEDENİYET icabı olan DOSTLUK ve SİYASET münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. ANCAK, BENİM MİLLETİMİ ESİR ETMEK İSTEYEN herhangi bir MİLLETİN, bu arzusundan vazgeçinceye kadar AMANSIZ DÜŞMANIYIM!..

Eğer ecnebi düşmanlığından o kadar pahalı elde edilen bir bağımsızlığa gölge düşürebilecek her şeyden nefret etmek anlamı çıkarılırsa, EVET, bizim ECNEBİ DÜŞMANI olduğumuz söylenebilir. Evvelce size açıkça söyledim: HENÜZ GÜVENİMİZ TAM DEĞİLDİR! TÜRKİYE'DE bulunan ECNEBİ TEŞEBBÜSLERİN, ECNEBİ AMAÇLARININ içimizde UYANDIRDIĞI KAYGILAR, bütünüyle ORTADAN KALKMIŞ DEĞİLDİR!

Şüphesiz HUKUKUMUZA, ŞEREF ve HAYSİYETİMİZE SAYGI gösterildikçe, mukabil saygıda asla kusur etmiyeceğiz. Fakat ne çare ki, ZAYIF OLANLARIN HUKUKUNA SAYGININ NOKSAN OLDUĞUNU VEYA HİÇ SAYGI GÖSTERİLMEDİĞİNİ çok acı tecrübelerle ÖĞRENDİK. Onun için her türlü ihtimallerin gerektirdiği HAZIRLIKLARI YAPMAKTA asla GECİKMİYECEĞİZ!

Yabancılar tamamen inanmalıdır ki, TÜRKİYE'de yaşayan MİLLET başlıbaşına bütün DÜNYA MİLLETLERİ içinde ETKİLİ bir varlığa sahiptir. BU GİDERİLEMEZ!

- GARP ALEMİ, OSMANLI DEVLETİ'ni yıkmak için ortaya ŞARK MESELESİ namıyla bir mesele çıkarmıştı. GARP öyle zannediyordu ki, OSMANLI DEVLETİ'ni yıkmakla, onu vücude getiren ASIL UNSUR'u da yıkacaktı. (31.1.1923)

Bu vaziyette ANADOLU'yu gözönüne getirmeniz rica ederim. ANADOLU; bütün ASYA'NIN, BÜTÜN MAZLUMLAR DÜNYASI'NIN ZULÜM DÜNYASI'NA DOĞRU İLERİ SÜRDÜĞÜ BİR VAZİYETTE bulunmaktadır. ANADOLU bu vaziyeti ile bütün ZULÜMLERE, HÜCUMLARA, TAARRUZLARA MARUZ bulunuyor. BU HÜCUMLARIN UMUMİ HEDEFİ BÜTÜN ŞARK'TIR! (8)

ANADOLU her türlü tasallutlara, taarruzlara karşı bütün mevcudiyetiyle NEFİS MÜDAFAASI etmektedir. ANADOLU bu müdafaası ile yalnız kendi hayatına ait vazifeyi ifa etmiyor. Belki bütün ŞARK'a müteveccih hücumlara SET çekiyor!

BU HÜCUMLAR ELBETTE KIRILACAKTIR!..Bütün bu tasallutlar mutlaka nihayet bulacaktır. İşte ANCAK O ZAMAN GARP'TE, BÜTÜN CİHANDA HAKİKİ SÜKUN, hakiki REFAH VE İNSANİYET HÜKÜM SÜRECEKTİR! (18.10.1921)

- (Bir gün sabaha kadar çalıştıktan sonra, köşkün bahçesinde gezerken) ŞARK'tan şimdi DOĞACAK olan GÜNEŞ'e bakınız!.. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün ŞARK MİLLETLERİ'nin de uyanışlarını öyle görüyorum!..

İSTİKLAL ve HÜRRİYET'ine kavuşacak olan çok KARDEŞ MİLLET vardır. Bu milletler bütün güçlüklere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekliyen istikbale ulaşacaklardır. (9)

Bugün ESARET elemleri altında inleyen pek çok DİNDAŞIMIZ vardır. Bunlar için de, İSTİKLAL'lerini kesbetmeleri ve memleketlerinin refah ve itilasına gayret sarf eylemeleri en büyük temennilerimizdendir. (16.1.1923)

- Şark'ta RUSLAR'la aramızda TABİİ bir DOSTLUK mevcuttur. (13.10.24)

Bugün SOVYET RUSYA dostumuzdur, komşumuzdur. Bu dostluğa ihtiyacımız var. Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Bugün bizim bu dostumuzun yönetiminde DİL bir, İNANÇ bir, ÖZ BİR KARDEŞLERİMİZ VARDIR. ONLARA SAHİP ÇIKMAYA, onları arkalamaya HAZIR OLMALIYIZ!

BUNLAR AÇIKÇA YAPILMAZ. Ad konarak yapılmaz Bunlar devletlerin ve milletlerin derin düşünceleridir.(10) (29.10.33 tarihli sohbet)

- Biz, AMERİKA'nın bize DOSTLUĞU'nu göstermeye devam etmesini ve bizimle TİCARİ MÜNASEBET'te bulunmasını arzu ediyoruz. Amerika kadar DEMOKRAT olduğumuzu da zannediyoruz. (11) (Ağustos 1921, Associated Press'e demeç)

- OSMANLI İMPARATORLUĞU''nun çöküşü, BATI'ya karşı elde ettiği zaferlerden mağrur olarak, kendisini AVRUPA milletlerine bağlayan ilişikileri kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi, bunu tekrar etmiyeceğiz. (12)

Karşılıklı EMNİYET ve SÜKUN İLKESİ; BÜTÜN MİLLETLER için gerçekleşmedikçe, umumi bir SULH sağlamaktan çok, SÖMÜRÜLMEK İSTENEN bir takım MİLLETLERE KARŞI GÜÇLÜ MİLLETLERİN yeni tavır ve İMTİYAZLAR KAZANMASI'nı sağlamak niteliğinde görülse, yeridir. Uluslararası SİLAH ALIŞVERİŞİ'nin bir takım milletlerin denetimi altında tutulmasını sağlıyacak tedbirlerin alınması, bu kuşkuyu arttırmaktadır. (1.11.25)

- TÜRKİYE halkının ŞARK milletleriyle, RUSYA ile, AZERBEYCAN ile, AFGAN'la, İRAN ile olan bağları yalnız hissiyat üzerine mübteni değildir. HAKİKİ, MADDİ, DEĞİŞMESİ MÜMKÜN OLMAYAN bir takım ESASLAR'a dayanmaktadır. Düşmanlarımızın içimize girerek yapacakları telkinler ile bu bağların gevşemesine imkan tasavvur etmek doğru değildir. (13)(7.7.1922)

AFGAN milleti ile menşei ORTA ASYA olan ecdadımızın arasındaki münasebetler ve uhuvvet rabıtaları pek kadimdir. Tarih kayıtları AFGANLI ve TÜRK büyükbabalarımızın bugünkü siyasi hudutlarımızın haricindeki sahalarda dahi DEVLET kurmakta yekdiğerine halef-selef olduklarını göstermektedir. (20.5.28)

- Balkan milletleri bugün ARNAVUTLUK, BULGARİSTAN, ROMANYA, YUNANİSTAN YUGOSLAVYA, ve TÜRKİYE gibi müstakil siyasi mevcudiyetler halinde bulunuyorlar. Bütün bu devletlerin sahipleri olan milletler asırlarca beraber yaşamışlardır. Denebilir ki, TÜRKİYE Cumhuriyeti dahil olduğu halde, son asırlarda vücut bulan bugünkü BALKAN DEVLETLERİ OSMANLI İmparatorluğu'nun parçalanmasının tarihi neticesidir. (14)

- MUSUL işinde ne kadar haklı olduğumuzu CEMİYET-İ AKVAM komisyonunun yerinde incelemeleriyle bir kere daha belli olmuştur. HAKK'ın ve ADALET'in er geç belireceğine inanıyoruz. (15)(1.11.25)

TRAKYA'nın diğer kısımları için biz maalmemnuniye rey-i amm' müracaat olunmasını kabul edeceğiz!

- Bütün dünya milletleri aşağı yukarı AKRABA olmuşlardır. Bu itibarla İNSAN MENSUP OLDUĞU MİLLETİN VARLIĞINI VE MUTLULUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜ KADAR, BÜTÜN DÜNYA MİLLETLERİNİN HUZUR VE REFAHINI DÜŞÜNMELİ; KENDİ MİLLETİNİN SAADETİNE NE KADAR DEĞER VERİRSE, BÜTÜN DÜNYA MİLLETLERİNİN MUTLULUĞUNA HİZMET ETMEYE DE ELİNDEN GELDİĞİ KADAR ÇALIŞMALIDIR. (16) (17.3.1937)

İnsanlığın tümünü bir VÜCUT ve bir milleti bunun bir parçası saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün ORGANLAR etkilenir.

Dünyanın filan yerinde bir RAHATSIZLIK varsa, "bana ne?" dememeliyiz!.. Böyle bir RAHATSIZLIK varsa, tıpkı kendimizde olduğu gibi onunla alakadar olmalıyız.

DÜNYA MİLLETLERİNİN MUTLLUĞU'na çalışmak, bir başka yoldan KENDİ HUZUR ve MUTLULUĞU'nu sağlamaya çalışmak demektir.

Dünyada ve DÜNYA MİLLETLERİ ARASINDA SÜKUN, HUZUR VE İYİ GEÇİM OLMAZSA; BİR MİLLET KENDİSİ İÇİN NE YAPARSA YAPSIN, HUZURDAN MAHRUMDUR!

Bugün aradığımız barışın EBEDİ BARIŞ OLACAĞINA İNANMAK SAFDİLLİK olur!.. BU O KADAR ÖNEMLİ BİR GERÇEKTİR Kİ, ONDAN BİR AN BİLE GAFLET, MİLLETİN HAYATINI TEHLİKEYE SOKAR!

Eğer DAİMİ SULH isteniyorsa, kitlelerin vaziyetlerini iyileştirecek MİLLETLERARASI TEDBİRLER alınmalıdır. İNSANLIĞIN BÜTÜNÜNÜN REFAHI; AÇLIK ve BASKI'nın yerine geçmelidir!..DÜNYA VATANDAŞLARI; KISKANÇLIK, AÇGÖZLÜLÜK ve KİN'den uzaklaşacak tarzda eğitilmelidir!

- TÜRKİYE'NİN EMNİYETİNİ GAYE TUTAN HİÇ BİR MİLLETİN ALEYHİNDE OLMAYAN BİR BARIŞ İSTİKAMETİ, bizim daima düsturumuz olacaktır.

Biz yabancılara karşı herhangi HASMANE bir HİS beslemediğimiz gibi, onlarla SAMİMİ ilişkilerde bulunmak arzusundayız. TÜRKLER bütün medeni milletlerin dostlarıdır!..(1923)

BARIŞ yolunda nereden bir hitap geliyorsa, TÜRKİYE ona tahallükle karşıladı ve yardımlarını esirgemedi.

Milletin mutlaka SULH veya mutlaka HARP gibi başlı başına bir ifade-i kat'iyesi yoktur. HAYIRLI olanı isteriz! (16.1.1923)

***

> İÇİNDEKİLER < > DIŞ SİYASET ÜZERİNE SÖZLERİ - AÇIKLAMALAR <