MİSÂK-I MİLLÎ

MİSÂK-I MİLLÎ BEYANNÂMESİ, ilk defa 28 Ocak 1920 günü OSMANLI MECLİS-İ MEB'USANI mensuplarınca özel ve gizli bir toplantıda ele alındı. 17 Şubat günü resmî oturumda okundu ve kabul edildi. Matbuata 2 Mart 'ta duyuruldu. 16 Mart 1920'de İstanbul resmen işgal edildi. 18 Mart'ta
MECLİS-İ MEB'USAN son defa toplandı. 11 Nisan'da SULTAN VAHDEDDİN tarafından kapatıldı.

Sadeleştirilmiş metin:

Birinci Madde: OSMANLI İMPARATORLUĞU'nun münhasıran Arap çoğunluğunun yaşadığı ve 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi'nin yapılması sırasında düşman ordularının işgali altında kısımlarının geleceği, halkının serbestçe bildireceği oylara göre belirlenmek gerekeceğinden, adı geçen antlaşmanın içinde din, ırk ve amaç bakımından birleşmiş ve birbirlerine karşılıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu, ırk hukuku ve sosyal haklarıyla çevre şartlarına bütünüyle saygılı OSMANLI-İSLÂM çoğunlununun oturduğu kısımların hepsi gerçekten veya hükme bağlı olarak hiç bir sebeple parçalanamaz bir bütündür.

İkinci Madde: Ahalisi ilk serbest kaldıklarında kendi istekleriyle anavatana katılmış bulunan Elviye-i Selâse (Üç liva: Kars, Ardahan, Batum) için, istenirse tekrar halkoyuna başvurmayı kabul ederiz.

Üçüncü Madde: TÜRKİYE sulhuna bağlanan BATI TRAKYA'nın hukukî durumunun tespiti de oturanların tam bir hürriyetle bildirecekleri oylara bağlı kalarak yapılmalıdır.

Dördüncü Madde: İSLÂM HALİFELİĞİ'nin OSMANLI SALTANAT ve HÜKÛMET'inin merkezi olan İSTANBUL şehriyle, MARMARA DENİZİ'nin güvenliği her türlü zarardan korunmuş olmalıdır. Bu esas saklı kalmak şartıyla, AKDENİZ ve KARADENİZ BOĞAZLARI'nın dünya ticaret ve ulaştırmasına açılması hakkında, bizimle öteki bütün ilgili devletlerin ortaklaşa verecekleri karar geçerlidir.

Beşinci Madde: İtilâf Devletleri ile hasımları ve bazı ortakları arasında kararlaştırılan anlaşma esaslarına göre azınlıkların, komşu ülkelerdeki MÜSLÜMAN halklarla aynı haklardan faydalanmaları, tarafımızdan teyit ve temin edilecektir.

Altıncı Madde: Millî ve iktisâdî gelişmelerimizi sağlamak ve Devlet işlerini çağdaş bir yönetimle yürütebilmemiz için her devlet gibi bizim de tam bağımsızlığa ve hürriyete ihtiyacımız vardır. Bu, yaşam ve varlığımızın temelidir. Bu yüzden siyaset, adalet, mâliye alanları ile, öteki alanlarda gelişmemize engel olan bağların karşısındayız. Ortaya çıkacak olan Devlet borçlarımızın ödeme şartları da bu esasa aykırı olmayacaktır.

*****

> SULTAN VAHDEDDİN HAİN Mİ, DEĞİL Mİ? < >İÇİNDEKİLER < > ORDU MİLLET-ORDU DEVLET İLKESİ <