MEKTUPLAR
Okurlarımızdan gelen mektuplar aşağıda.
Bunları değerlendirmeyi
size bırakıyoruz. Bazılarına verdiğimiz cevapları da ekliyeceğiz.
Sayın ATADİYAR,
Hacettepe Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu (HUADT), bir
üniversite topluluğudur ve birinci amacı üniversite gençliğine
Atatürk'ü ve devrimlerini anlatmaktır. Biz Atatürk'ü sadece ne
yaptığıyla değil, ne yapmak istediğiyle de anlatırız. Bunu yaparken
de web sitemizden yapmayız. İncelemiş olduğunuz sitede biz Atatürk'ü
anlatmadık; HUADT'yi anlattık ve Atatürk'ü tanıtan sitelerle ilgilenen
arkadaşlar için de İnternet Servisleri olarak adlandırdığımız bir
sayfa hazırladık.
Bahadır Kürşat / 9.1.1999
Laikliğin kabulu (1928-1937):
Saltanatın kaldırılması, hilafetin
kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılarak
yalnızca din işleriyle uğraşacak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
kurulması, tarikat ve zaviyelerin kapatılması
aşamalarından geçen laikliğin tam anlamıyla yasal tabana oturtulması
için, 1924 Anayasası'nda yeralan "Türkiye devletinin dini islâm'diı"
deyimini tartışmaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nın ikinci
maddesini değistirip, 16. ve 38. maddeler gereğince milletvekilleri
ile cumhurbaşkanının ant içerken söylemek zorunda oldukları "vallahi"
sözcüğünü maddelerden çıkardı. Ayrica, 26. maddedeki "ahkâmı şeriyenin
tenfizi" (şeriat hükümlerinin yürütülmesi) sözcükleri de Anayasa'dan
çıkarıldı. İnananların ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarını doğal
bir hak olarak gören Mustafa Kemal'in, aydın din adamlarıyla yaptığı
görüşmelerden sonra, 3 Şubat 1928'de hutbelerin Türkçe okunmasının
kabul edilmesini, dualar ve ezanın Türkçeye çevrilmesi çalışmaları
izledi. 5 Şubat 1937'de Anayasa'nın ikinci maddesinde laiklik ilkesine
yer verilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olduğunun
yazılmasıyla, laiklik devrimi tamamlanmış oldu.
İyice okudun umarım. Türkiye Cumhuriyeti laikdir.
- Kemal ER / 9.1.1999
CEVAP: TÜRKİYE CUMHURİYETİ lâiktir de, lâiklik nedir? İstersen bizim LÂİKLİK BİR ATATÜRK İLKESİ VEYA İNKILÂBI MIDIR?
sayfasına bir bakıver.
Merhaba, sayın Atadiyar,
sınavlarım nedeniyle cevap vermekte geciktim, özür dilerim.
sayfalarınızı gördükçe neden daha önce haberim olmadı diye
hayıflandım. internete getirmiş olduğunuz düşünsel icerik; yalancı
atatürkçülerle, halkından ve dolayısıyla Atatürk'ten kopuk, milli
kültürden uzaklaşmış batı hayranı sözüm ona 'aydın'larla dolu
iletişim araçlarında gerçekten aramış olduğum ama tabii ki pek
bulamadığım türdendi. "hiç duymadığınız" demişsiniz. ben şu ana
kadar okuduklarımın içinde duyduğum veya duymadığım türden çok
şey var, ancak bunların yıllardır halkımızdan saklı tutulması
nedeniyle birçok kişinin duymamış olduğundan eminim. Çalışmanız için
sizi hem tebrik eder, hem de size teşekkür ederim.
bu arada size bizim çalışmalarımızdan bahsetmek isterim. görmüş
olduğunuz site, bizim en başlıca çalışmamız. Gerçi geçen eylülden
beri yenileyemedik ancak, bugünden (15 ocak cuma) başlayarak yenileme
çalışmalarına giriyoruz.
Sayfamızda görmüş olduğunuz aydınlanma 1923 dergisi "itu aydınlanma
1923 grubu" adlı öğrenci grubunun çıkarmış olduğu bağımsız bir
kemalist dergi. Bunu belki de okudunuz, bilemiyorum. Sitemizde yakında
Ankara'da çıkan "ulusal" dergisinin ve İstanbul'da yayınlanan "yeni
hayat" dergisinin tanıtımı olacak (bu dergileri sanırım duymuşsunuzdur,
duymamışsanız size bu dergileri tanıtabilirim). Böylelikle elimizdeki
internet olanaklarını kullanarak, anti-emperyalist, kemalist yayınları
internet üzerine taşımayı amaçlıyoruz.
Web siteniz çok geniş. Bu sitenizi acaba kâğıda aktarıp okuyabilir
miyim? Aynı şekilde bunlardan arkadaşlarımın da yararlanmasını
istiyorum. Bu nedenle çoğaltmam için izin verir misiniz?
saygılarımla,
Çağrı YALGIN / 15.1.1999
CEVAP: Sitede yer alan her türlü bilgiyi basmak, çoğaltmak,
dağıtmak, başkalarına göndermek serbesttir. Hiç bir talebimiz,
kısıtlamamız yok, bir tek şartımız var: Kısaltma yaparsanız,
anlam değişmesin, bozalmasın!
Yılbaşı tatili için Türkiye'ye gitmiştim. Yeni döndüm.
Siteniz için kendi sayfalarımdan link koydum. Turkish
History bölümünde "Atatürkçülük Nedir" başlığı ile linki
görebilirsin. Selamlar
Mehmet SAYAL / 15.1.1999
CEVAP: Çok teşekkür ederiz.
"Artık İtalyan Lisesi, Alman Lisesi, adı (Tevfik Fikret ama),
Fransız Lisesi'ne Yahudiler, Rumlar değil, daha çok TÜRKLER gidiyor.
Ama Avrupalılar'ın amacı değişmedi. O dönemde kontrole alınmış
Robert Kolej, Sen Josef gibi okullar şimdi tamamen zıvanadan çıktı,
ülkemizin ortasında adeta bir "yabancı ajan yetiştirme merkezi"
haline geldi."
Kemal Bey, Atatürk ile ilgili bir araştırma yaparken sayfalarınıza
rastgeldim, bazı fikirleriniz enteresan... Ancak yukardaki
gözleminizde bayağı bir saçmalamışsınız, zira ben Robert Kolej
mezunuyum ve de sapına kadar Türk'üm. Bu "ajan yetiştirme merkezi"
fikrini nereden aldınız bilemiyorum. Okulumuzda bize Atatürkçülük
tam anlamıyla aşılandı, hiçbir zaman da "hristiyanlık propagandası"
yapılmadı, diğer yabancı okullarda da bu şekilde bir uygulama yok.
Neyse, yani herkese giydirirken arada saçmalamışsınız, insanları
ve eğitim kurumlarını internette herkesin okuyabileceği sayfalarda
etiketlemeden önce biraz daha düşünün...
Saygılar,
Can BALCIOĞLU / 24.4.1999
Aman Allahım
Senin İsmet İnönü hakkında yazdıklarını biraz okudum ve hayretler
içinde kaldım.Daha önce İsmet İnönüden hoşlanmayan insanlarla
tartışmıştım ama senin gibi bağnaz, iki yüzlü, alçak, gerçekleri
saptıran, Atatürkçüyüm diyen ama buram buram ırkçılık ve şeriat
kokan söylemler içindeki birisini hiç görmedim. Sen bu ülke için
şimdiye kadar ne yaptın da bu ülkeye büyük hizmetler eden birisine
dil uzatabiliyorsun?
Daha başka ne söylesem boş o yüzden sana tek sözüm 'ALLAH sana akıl
fikir versin ve umarım en kısa zamanda ALLAH'ın huzuruna çıkarsın
ve bu yaptıklarının hesabını tek tek verirsin.'
q.q. / 27.4.1999
CEVAP: Her şeyi bir kitaptan almak gerekmiyor. Gözleme dayanıyor.
sayın kemal atadiyar
sitenizi bir link ararken buldum.
fevkalade araştırmacı bir kimlikle hazırlamış olduğunuz site için
tesekkür ederim.......
inanın sizleri merak ettim, biyografiniz ile ilgili sitenizde
veya email ile kısa da olsa bilgi edinmeyi arzu edeerdim.
sitenizle, bazı kötü niyetli kisilerin ipliğini pazara çıkarmış
oldunuz....... tekrar tebrikler
Ali Remzi MELİKOĞLU / 3..8. 1999
Subject: Çok teşekkür ediyorum
Sayın "Atadiyar" hazırlayıcısı,
Adınızı (veya adlarınızı) bilemediğim için size ancak böyle
hitap edebiliyorum. Hazırladığınız sayfaların büyük bölümünü kısa bir
sürede inceledim, tamamını da yakın zamanda bitireceğim. Size
özellikle yazmak, sizi tebrik etmek ve daha önemlisi size teşekkür
etmek istedim.
Uzun yıllardan beri bütün gücümüzle Türkiye'de yıllardan beri
çarpıtılmış olan gerçeklerin meydana çıkması için gayret sarfediyoruz.
Türk'ün silkinerek kendine gelebilmesi ve yıllardır kaybettiği aslına
dönebilmesi için uyandırılması gerektiğine inanıyoruz.
Bir yandan dini inanışı âlet ederek toplumumuz üzerinde kendi
kişisel menfaatlerine dayalı hegemonya kurmak isteyen alçak hainler,
diğer yandan ise aynı sizin işaret ettiğiniz gibi "Atatürkçülük",
"Demokrasi ve İnsan Hakları" kisveleri altında bizi olabildiğince
küçük parçalar halinde bölmek isteyen fakat aslında küçük bir azınlığı
geçmeyen sefiller sürüsü hep birlikte elele vermişler ve asıl
sahiplerinin direktifleri doğrultusunda Türkiyemiz'in kuyusunu kazmakla
uğraşmaktadırlar. Fakat bu amaçlarına hiç bir zaman uluşamayacaklardır.
Bugün neredeyse bütün dünya ülkelerinde etkili olan "Masonizm"
ve buna bağlı olarak yahudi lobisi ; diğer yandan da ülkemizi içten
sarsmaya çalışan ermeni lobisi tüm güçleriyle çalışmaktadırlar. Ancak
henüz uyanmamış olan halkımız hiç bir şeyin farkında değildir ve esasen
en ince mevkilere kadar sızmış olan bu pisliklerin uyutmaları ve
diretmeleri karşısında iyice kendini kaybetmiş durumdadır.
İşte yıllar öncesinde kaldığı düşünülen "Kurtuluş Savaşımız" bu
sebeplerden dolayı halen devam etmektedir ve aslında çok daha
şiddetlidir. Bizlerle aynı düşünceleri paylaşan ve gerçek durumun
farkına varmış olan sizi bulmuş olmak bizim için bir sevinç kaynağı
oldu. Bir tek kişi dahi olsanız bu gayretiniz ile 1>'ü kanıtlamış
oluyorsunuz.
Size bu yazıyı tümüyle kişisel olarak ve aynı düşünceleri paylaşan
bir grup arkadaşımız adına yazıyorum.
Eğer benimle temasa geçer ve düşüncelerimizi paylaşmamıza vesile
yaratırsanız çok sevinirim.
Saygılarımla,
Ali Hakan VELİDEDEOĞLU / 9.1.2000
Sn. ATADİYAR ,
Gerçek Türklerin, gerçekleri korkmadan, cesurca söyleyebildikleri
zamanlara özlemimizi siteniz sayesinde bir nebze de olsa giderebildik. Tesekkur ederiz.
Ortaya koyduğunuz çalışma, Gerçek Türk'ün nasıl olması gerektiğini
yine gerçekleri söyleyerek hatırlattığı için ancak ve ancak gerçekten
Türk olanların takdirini kazanacaktır.
Satır satır inceleyerek okuduğumuz, pek çoğunu zaten bildiğimizi
gördüğümüz çalışmanızı, genelin bilgisine sunmanızdan duyduğumuz
memnuniyeti ifade etmeye sözler kifayet etmeyecektir.
Ben, ailem, yakın dost ve arkadaşlarımdan oluşan kalabalık
bir topluluk çalışmanızı takdir ediyor ve sizi destekliyoruz.
Saygılarımızla ,
Şenay VELİDEDEOĞLU / 25.1.2000
Size bu siteyi hazırladığınız için teşekkür ederim. Ne varki çoğu
insan bunları internetten okumaktan çok elinde yazılı olarak
bulunmasını isteyeceğinden eğer izin verirseniz bu bilgileri kaynak
gösterip kullanmak istiyorum. teşekkürler. Mümkünse mesleğinizi
öğrenebilir miyim?
Özkan KAHRAMAN / 18.3.2000
CEVAP: BİR KERE DAHA TEKRARLIYORUM: Sitede yer alan her türlü
bilgiyi basmak, çoğaltmak, dağıtmak, başkalarına göndermek
serbesttir. Hiç bir talebimiz, kısıtlamamız yok, bir tek şartımız
var: Kısaltma yaparsanız, anlam değişmesin, bozalmasın!
gercekten ancak bu kadar iyi bir sayfa hazırlanabilir, inanınız
ki duyduğum mutluluk ve gurur; kelimelerle ifade edilemeyecek
boyutlardadır. Bir Türk genci olarak hazırlamış olduğunuz bu değerli
webpage için size bütün Türk halkı adına şükranlarımı sunuyorum.
Erkan ÖZCAN / 14.5.2000
Geçtiğimiz günlerde Yunanistan'a yaptığım ziyarette konuşma
imkânını bulduğum Orta Anadolu bölgesinden gelen Rumların Türkçesi
beni çok etkiledi. Papa Eftim'in İstiklal Harbindeki katkılarınıda
nutuktan anlayabiliyoruz. Mübadaleye tabi tutulan bu insanların
yaklaşık nüfusunun ne olduğu, bunların mevcut durumlarının nasıl
olduğu konusunda yayınlar var ise öğrenmek istiyorum.Teşekkürler.
e.k. / 28.5.2000
sayın yetkili,
yapmakta olduğumuz bir çalışma için Kâzım Karabekir'in
internet ortamındaki resimlerine ihtiyacımız bulunmaktadır.
Sizde bu resimlerden mevcut olan var mı? Yahut da adı gecen
türde resimlere ulaşabileceğimiz bildiğiniz bir adres yahut
kurum var mı? Yardım ve ilginiz için şimdiden teşekkür ederiz.
Çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Çağatay BENHUR / 5.12.2000
CEVAP: Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
İsmet İnönü ve İnönü Savaşları ile ilgili yazılanları okudum.
Konu çarpıtılmış, sanki bu savaş hiç olmamış, uydurulmuş gibi
gösteriliyor. Benim annem ve babam sizin fiyaskoların yaşandığı
yer olarak bahsettiğiniz Metris Tepenin bulunduğu köyde doğmuşlar.
rahmetli anneannem sizin yazdığınız olmayan savaşları yaşayan bir
insandı. Onun anlattıklarını ve sizin yazdıklarınızı düşündükçe
bu ülkeye sizin yaptıklarınızdan daha fazla zarar verilemiyeceğini
anladım. İnsanların kendi tarihlerini sırf birilerini karalamak
için çarpıtmasını anlayamıyorum.
Son olarak size teessüflerimi bildirirken, girdiğiniz bu
yanlış yoldan bir gün döneceğinizi umut ediyor ve cenab-ı allaha
dua ediyorum.
Ahmet DÖNMEZ / 7.12.2000
CEVAP: Elbette ki çarpışma ve çatışmalar var. Ama İsmet Paşa'ya atfedilen
bir meydan muharebesi yok, zafer de ona ait değil! Nutuk'ta 1. İnönü Muharebesi sadece
üç satırlık bir paragraf olarak geçer. Onun da yarısı coğrafî yer tarifitir.
Merhaba Arkadaş
Hazırlamış olduğun site bir harika. çalışmalarında
başarılar diliyorum.
Frankfurt'dan Volkan AYDIN / 26.12.2000
Ben sitenizi ziyaret ettim çok güzel. Dönem ödevi
hazırlıyorum ve konum "her yönüyle atatürkçülük".
Ödevimde hangi konulara yer vermem gerektiği hakkında
email atarsanız çok mutlu olurum.
Witch Death / 13.2.2001
CEVAP: Ödevleri ben değil, siz yapacaksınız. İşte önününüzde
koca site. İstediğin konuyu seç, yaz.
selamlar
Atürkçülük ile alakalı güzel bir sayfanız vardı.
fakat şu aralar web sayfanıza ulaşamadım nedenini
sormak istiyordum?
kapatıldı mı ? yoksa güncellemek için mi ara verdiniz?
eğer kapatılmışsa cok yazık olur. cevabınızı bekliyorum
hayırlı günler dilerim
Kürşad GÜZTOKLUSU / 24.5.2001
CEVAP: Sitemizi maalesef bilinmeyen bir sebepten dolayı
sildiler. Ancak tekrardan yükleniyor. Yeni adres:
Subject: internet sayfanızı tebrik
Kemalizm ile ilgili hazırlamış olduğunuz internet sayfasını
hakikaten çok faydalı ve çok başarılı buldum. Ben Atatürk'ün
nasıl bir doğu lideri ve batı düşmanı bir devrimci olduğunu
Attila İlhan'ın yazılarından öğrenmiştim. Sizin internet
sayfanız Atatürkçülüğü bir ideoloji haline getirme yolunda
önemli mesafeler katetmektedir.
Bu husus, yani Atatürkçülüğü bir ideoloji haline getirme çabası
hep engellenmiş ve gerekçe olarak da Atatürk'ün "donar kalırız"
demesi öne sürülmüştür. Oysa Herakleitos'tan beri her şeyin
değişeceğini biliyoruz ve bu 'donar kalırız' söylemini yapan
kişilerin Atatürkçülüğü dondurduğunu bugün tarih bilincine sahip
olduğumuz için görmekteyiz.
Üçüncü Dünya ülkeleri, Bandung Konferansı yoluyla diğer bloklara
karşı bir bloklaşma çabasına girmesi ve bu çabanın düşünsel
yapısının Atatürk'ün düşünce yapısıyla neredeyse özdeş olması,
Atatük Türkiyesi'ni bu bloğun potansiyel önderi konumuna getirmiştir,
ancak Türkiye'nin başında bulunan yeni-tanzimatçı kadro Bandung
Konferansı'nda katılan ülkelere batının sözünden çıkmamayı
öğütlemiştir. Bu hastalıklı, aşağılık zihniyet Cumhuriyet nesilleri
üzerinde öyle etkili olmuştur ki, bugün Kemalizm sıradan bir
laiklik savunuculuğuna indirgenmekte, genç kuşaklar Türk Sanat
Musikisi dinlemeyi gericilik, Klasik Batı Müziği dinlemeyi
çağdaşlık sanmaktadır.
İletimin sonunda size bazı şeyler sormak istiyorum.
(1) İnsanımızdaki aşağılık hissini ve batı hayranlığını
nasıl bertaraf edebiliriz?
(2) Tavsiye ettiğiniz yazar veya fikir adamları var
mıdır Atatürkçülük hususunda?
(3) Haklı davanızda size nasıl yardım edebilirim?
Başarılar dileklerimle...
Sercan DOĞAN / 20.4.2003
ÇEVAP: BATI sadece para ve teknoloji demektir!.. Parası onun olsun, biz sadece teknolojisini
alarız. BATI'dan başka hiç bir şey alınmaz! Ne akıl, ne fikir, ne nasihat, ne kültür, ne müzik,
ne kanun, ne ideoloji, ne din, ne felsefe!.. Başka hiç bir şey alınmaz! Ala ala bu hâle geldik!
ATATÜRK'ün lehine ve aleyhine yazan herkesi okuyup siz gerçekleri ortaya çıkaracaksınız. Onu
hatalarıyla, sevaplarıyla kabul edecek, doğruları ile hareket edecek, yanlışlarını düzeltmeye
çalışacaksınız. Bu açıdan bakınca Hasan İzzettin Dinamo, Attila İlhan, Şevket Süreyya, Doğan
Avcıoğlu, Falih Rıfkı Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mustafa Armağan, Kadir Mısıroğlu'nu
tavsiye edebilirim.
Bana ve ülkeye yardımlarınız, siteyi okuyarak, okutarak ve ATATÜRK'ün gerçek ilke ve ülküsünü
çevrenize duyurarak olabilir.
İyi Günler,
Sitenizi ilk kez bugün okuma imkânı buldum. (Atatürk hakkında
bilgi ararken...)
Benim merak ettiğim şu, belki sitede yer verdiniz, belki ben
göremedim. Size göre gerçekten Atatürkçü olan bir siyasetcimiz
var mı? Geçmiş zamanlar da buna dahil, şimdiki zaman da.
Şimdiden teşekkür ederim.
Eda ÖZTÜRK / 21.8.2003
CEVAP: Var mı?.. Siteyi okudunuz, siz söyleyin! Aslında olmadığını göstermek için
ATATÜRK sonrası gelmiş geçmiş politikacıların dönemlerini kronolojik olarak verdik.
Bizce hiç bir ATATÜK'ün tırnağı bile olamaz!
Sayın Atadiyar,
İsmet Paşa Muamması yazınızda Eskişehir bozgunu sırasında
İsmet Paşa'nın iki teğmen idam ettiğini anlatan kısmı ilgiyle okudum.
Bu olay konusunda bir sorum var: acaba bu iki subay 61nci Fırka'dan
mıydı? Bu konuda daha ayrıntılı bilgiyi nerede bulabilirim?
Reha UZSOY, Ph.D, P.E. / 3.9.2003
CEVAP: Değerli Kardeşim, İsmet Paşa'nın cumhurbaşkanlığı sırasında
kendi hatalarıyla ilgili evrakı arşivlerden aldırıp yok ettiği söyleniyor. Bu
sebeple bulabileceğinizi sanmıyorum ama, Genel Kurmay Başkanlığı
Harp Tarihi Dairesi'nden araştırabilirsiniz.
Selam ve Sevgiler.
Mesajınız için çok teşekkürler, bununla ilgilenmeğe devam
edeceğim. Sormamın sebebi, söz konusu subayların rahmetli dedem
61nci fırka komutanı Miralay Münip Uzsoy'un himayesinde olduğunu
zannetmemdendir. Bizim ailede anlatılana göre, bu subayların idamı
dedemle İsmet Paşa'nin arasında büyük bir tartışmaya yol açmış,
dedem iki ay sonra fırka komutanlığından alınarak subay divan-ı
harp mahkemesi komutanlığına atanmış, ve 1921'de ordunun en genç
albayı olan dedem, 1931'de albay olarak emekli oldu. Sizin
yazınız ilk defa bizim ailenin dışından bu iki subayın idamından
bahseden bir kaynak benim için. Genelkurmaydaki kayıtlar yok
edildiyse, siz bu meseleyi nereden öğrenebildiniz?
İlginize teşekkürler,
Reha UZSOY / 6.9.2003
CEVAP: Ben de yazdıklarımın bir ağızdan doğrulanmasına sevindim...
Aslında o sayfalarda da belirttiğim gibi yazılanlar çeşitli
hatıralardan derlenmiştir. Hatırladığım kadarıyla o olay Rıza
Nur'un MİLLİ KIYAM adlı eserinden alınmıştı. Ayrıca Hasan İzzettin
Dinamo'nun hemen hiç bilinmeyen 15 ciltlik Kutsal İsyan - Kutsal
Barış adlı eserinde de olabilir. Selam ve sevgiler.
Sayın K. Atadiyar
Sitenizi gördüm ve ilgiyle okumaktayım.
Sizden rica Atatürk'ün sözlerinin birbirinden daha ayrı olarak
yazılması ve görsel olarak biraz iyileştirme yapmanızdır.
Üyesi olduğum 600 üyeli bir topluluğa sizin sitenizi okunması için
önermek istiyorum.
Eleştirilerimi dostça alacağına olan inancımla,
çabalarınız için Türk milletinin bir ferdi olarak teşekkür ederim.
Hülya YALÇIN / 12.11.2003
Subject: teşekkür
bugün sitenizdeki bilgileri okudum da, gerçekten çok aydınlatıcı
öğretici bilgiler veriyorsunuz. tebrik ve teşekkür etmek için bu
maili çekiyorum, çalışmalarınız da başarılar diliyorum.
Mert AKEL / 14,12.2003
Subject: çalışmalarınız...
Öncelikle size bu siteyi yaptığınız için,bütün Türk gençleri
adına teşekkür ederim!!! bu siteyi yaklaşık 2 yıldan beri ziyaret
ediyorum... hergün en az bir kere giriyorum!!! çalışmalarınızdan
notlar çıkarıp,benim gibi bilinçli gençlerle paylaşıyorum, hatta
bu bilgileriniz sayesinde okulda olsun, dersanede olsun
hocalarımızla münakaşalara girip, haklı çıkan taraf oluyorum...
amacımızın haklı çıkmak olmadığını, amacımızın ülkemiz ve Türk
alemi için neler yapabileceğimizi kendi kendimize sormaktan ve
geçmişten hesap çıkarmakta yattığını da biliyorum... sizin kim
olduğunuzu çok merak ediyorum, şu an ben ve benim gibi gençlerin
görevinin cahil (kim olduğunu bilmeyen) insanları bilinçlendirmek
olduğunu da biliyorum...
sitenizi 2-3 yıl önce arama motorlarında arama yaparken
keşfetmiş ve bağımlısı olmuştum... yaptığınız bu site; çok önemli
bir site olduğunu biliyor, türk devletlerinin geleceğini
belirleyeceğini umud ediyorum... biz ve bizim gibi gençler oldukça
sitenize giren kişiler artacak ve ilerde bu ülkeyi yönetecek
insanların bu zihinle vatana millete yarar sağlayacak!!!
TEKRAR TEŞEKKÜR EDİYORUM !!!
Halil ŞİMŞEK / 1.1.2004
Subject: Ynt: teşekkür
Öncelikle, sizin gibi birinin varolduğunu bilmek bana gurur
verdi... Bende herhangi bir TÜRK genci olarak yaşadığım toprağa
saygıyı, milletime devletime güveni, atalarıma hürmeti, dinime
bağlılığımı herşeyden önce tutarım... Ama bazı gerçekleri gözardı
edemeyiz, ülkenin durumu ortada, milletin de öyle... 7000 yıllık
türk beşiğine ihanetten başka ne yapıyoruz?.. Sizin çalışmalarınıZ,
SİZE GÖRE her ne kadar basit, kişisel, sıradan yazılar gibi bile
olsa, onlardan çıkarılacak bilgiler,DÜNYANIN EN BÜYÜK MİLLETİ
OLAN TÜRK MİLLETİNİ YENİDEN DİRİLTECEK BİLGİ DÜZEYİNDEDİR... BU
YAZI DİZİSİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİZ İÇİN, ÖLSENİZ BİLE SEVAP
KAZANACAKSINIZ BUNUN GARANTİSİNİ VEREBİLİRİM, ÇÜNKÜ İÇİNDE
BULUNDUĞUM ÇEVREDE BİLE, İNSANLARI ETKİLEMEYE BAŞLADIM, ALLAH NASİP
EDERSE ÜNİVERSİTEYE GİDERSEM, İNSANLARI BİLİNÇLENDİRMEYE DEVAM
EDECEĞİM... BEN BUNU KENDİME İLKE EDİNDİM, HİÇ BİR GÜÇ BENİ BU
ŞEREFLİ GÖREVDEN ALIKOYAMAYACAK....TANRI UTNDIRMASIN...
ŞUNU DA BELİRTMEK İSTERİM...
SİZ DE ELBETTE FARKINDASINIZDIR. ÜLKEMİZ DE ÜLKEMİZİ SEVENLERİN
SAYISI GÜN GEÇTİKÇE AZALMAKTADIR. ÜLKEMİZDE BÜTÜN SİYASİLER
ÜLKEMİZİN MENFAATLERİNİ DÜŞÜNMEDİKLERİ GİBİ HEPSİ TESLİMİYETÇİ
POLİTİKA İZLEMEKTEDİRLER. İYİ DE O ZAMAN MUSTAFA KEMALLER NEREDEN
ÇIKACAK??? (BU SORU HAKKINDa YORUMLARINIZI BEKLEYECEĞİM...) ŞU AN
LİSE SON SINIFTA OKUMAKTAYIM, ÜLKEME, MİLLETİME, DEVLETİME NASIL
EN İYİ ŞEKİLDE HİZMET VEREBİLİRİM (YANİ GİTÇEĞİM BÖLÜM OLARAK BANA
GÖRÜŞLERİNİZİ ARZEDERSENİZ SEVİNİRİM.)
SON OLARAK ŞUNU BELİRTMEK İSTİYORUM, SİTENİN ADRESİ UZUN VE
YABANCI, güzel bir adres (örn:)www.ataturkculuk.com adresini neden
kullanmyıyorsunuz... bu konuda bana düşen bir görev olursa büyük
bir şerefle yaparım. en azından UCRETİSİZ (www.yonlendır.com)
adresinden çok güzel adresler alıp, gençlere verirsek daha etkili
olur. inanın çok etkili olur. bana böyle bir görev verirseniz büyük
şeref duyarım... saygılarımla...
Halil ŞİMŞEK / 13.1.2004
Subject: SUSMAK VE KAHROLMAK!!!
ÇOK DEĞERLİ BÜYÜĞÜM;
YAPTIĞIM ŞEY ÇOK BASİT VE ZAHMETSİZ BİR İŞ!
ÖNEMLİ OLAN; BU DAVAYA İNANMAK! HER TÜRK GENCİNİ, KENDİNİ TÜRK
HİSSEDENİ BU YOLA TEŞVİK ETMEK DEĞİL Mİ???
SİZE DAHA ÖNCE BİR TAKIM SORULARIM OLMUŞTU, BUNLARI SİZİNLE
PAYLAŞMIŞTIM, SİZİNDE BENİMLE PAYLAŞMANIZI RİCA EDİYORUM.
ÜLKEMİZİN KARIŞ KARIŞ SATILDIĞI BUGÜNLERDE İÇİM KAN AĞLIYOR,
ASLINDA BENİ ÜZEN, BENİ AĞLATAN OLAY BU DEĞİL, BENİ ÜZEN, BİZİM
GİBİ DÜŞÜNENLERİN AZLIĞI...
BEN ANTALYANIN MANAVGAT İLÇESİNDE OTURMAKTAYIM, VE MAALESEF,
ECNEBİLER BURALARA GÖZ DİKMİŞ, MANAVGATIN YUKARISINDA Kİ BARAJ
GÖLLERİNİ ALDILAR ALMAYA ÇALIŞIYORLAR. BEN BUNU DUYUNCA GÖZLERİM
YAŞARDI, ---VATAN TOPRAĞI SATILIR MI???(BE ŞEREFİZLER)--- ANTALYA
DA VE ALANYADA DA BU FAALİYETLER HIZ KAZANMIŞ, YABANCILAR TEK TEK
KAPIYORLAR!!!TAYYİP DE YABANCILARI TEŞVİK EDİYOR!!!
DEĞERLİ BÜYÜĞÜM,DERİN BİR SÜRECE GİRDİK, BÜTÜN GELİŞMELER
ALEYHİMİZE, KARŞIMIZDAKİLER AŞIRI PROFESYENELLER-DEDELERİNİ
ARATMIYORLAR- AMA BİZ TÜRK GENÇLİĞİ, HER ZAMAN İSTİKLAL VE BAĞIMSIZLIK
UĞRUNA CANIMIZI VERECEK NEFERLERİZ!!! LAFI UZATMADAN SON BİR SÖZ
SÖYLEMEK İSTİYORUM, SÖYLEDİĞİM SÖZÜN DOĞRULUĞUNU VEYA YANLIŞLIĞINI
BANA GÖNDERECEĞİNİZ CEVAPTA VERİRSİNİZ!
"EĞER BUGÜN SUSARSAK,TARİHİN TOZLU SAYFALARINA VATAN HAİNİ
OLARAK GEÇECEĞİMİZDEN KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN"
Saygılarımla.
Halil ŞİMŞEK / 2.2.2004
DEĞERLİ BÜYÜĞÜM;
BANA SABRETMEM GEREKTİĞİNİ,"DOĞACAK GÜZEL GÜNLERİN" YAKIN
OLDUĞUNU SÖYLEDİNİZ! BEN DE SABRETMEYE VE BÜTÜN OLUMSUZLUKLARA
KARŞI BİR "TÜRK" GİBİ DİKİLMEYE ÇALIŞIYORDUM! AMA NEREYE
KADAR...
HER GÜN,HER HABER ,HER --MANŞET-- İNSANIN MORALİNİ ÇÖKERTMEYE
YETİYOR!!!BÜTÜN OLUMSUZLUKLARA,SATILMIŞLIKLARA KARŞI İYİ NİYETLİ
OLMAYA ÇALIŞIYORSUN YİNE OLMUYOR!!!
BİR DEHAP'LI KÜRT BATMANDA ÇIKIYOR; ATATÜRK'E "FAŞİST P...İ"
DİYOR ATATÜRK'ÜN TÜRKİYESİNDE !!! BASINDA ÇIKMIYOR!!! ZATEN
BASINIMIZIN DA MAŞŞALLAHI VAR TÜRKLERDEN BAŞKA HERKESİ SAVUNUYORLAR!!!
GENÇLİĞE HİTABEYE OKUDUKÇA UTANIYORUM!!! HELE (SAYENİZDE)
GERÇEK ATATÜRKÇÜLÜĞÜ ÖĞRENDİĞİM GÜNDEN BERİ TÜRKİYEDE Kİ BÜTÜN
SİYASİ İDEOLOJİLERE LANET EDİYORUM!!!
ÖSS ye hazırlanan bir genç olarak, şu an için yapmam gerekenin
sadece ders çalışmak olduğuna inanıyorum! Size daha önce sorduğum
bazı soruların cevaplarını bu iletinin cevabıyla bekliyorum!!!
saygılarımı sunarım....
Halil ŞİMŞEK / 15.3.2004
ilginize teşekkür ederim! ne yazık ki Türkiye de sizin gibi
düşünenlerin yokluğu ve yönetenlerimizin durumu insanı
telaşlandırmaya yetiyor!!! yine de bir türk gibi dikilmesini bileceğiz!!!
Halil ŞİMŞEK / 21.3.2004
Değerli büyüğüm;
hukuk fakültesi 3. sınıfta ankara da, okuyan bir abim var,
kendisine siteyi tavsiye ettim ve çok beğendi! ve sizinle tanışmak
isteğinde bulundu! eğer bu mümkünse ve benimle irtibata geçerseniz
bahtiyar olacağım! saygılarımla....
Halil ŞİMŞEK / 31.3.2004
değerli büyüğüm,
uzun zamandır sınavlar yüzünden pek internete
giremiyorum. üniversitelerin durumu sizinde bildiğiniz gibi içler
acısı, bunun için atatürkün sözlerini ve "batı denen
bilinmez"bölümlerini derleyerek kitapçık şeklinde gençlere yönelik
bir çalışma hazırlamayı düşünüyoruz. kaynak olarak da sitenin
adını ve sizi göstermek istiyorum. NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ???
saygılarımla...
Halil ŞİMŞEK / 22.5.2005
CEVAP: Öğrenci olduğunuz için önce derslere ağırlık vermenizi,
çalışmalarınızı ileriye bırakmanızı tavsiye ederim. Tam İstiklâl,
Batı Emperyalizmi ile Mücadele, Devletçilik ve Batı Denen Bilinmez
bölümleri arkadaşlarınız için de aydınlatıcı olacaktır, verebilirsiniz.
CEVABINIZ için teşekkürler fakat bu çalışmayı seneye yapmaya
karar verdim! bu dönem bütün üniversitelerde sınavlar başladı,
yapacağımız çalışmalarda esas olan insanları etkilemek olduğu
için seneye uygun bir zamanda böyle bir çalışmayı yapmayı
düşünüyorum. hatta seneye üniversite bünyesinde üniversite
gençlerine yönelik bir dergi çıkartıp düşüncelerimizi yaymayı
düşünüyorum. zaman birşeyler yapma zamanı olduğunun farkındayım..........
(istanbul veya çevresinde bulunuyorsanız sizin bir çayınızı
içmek isterim....)
saygılarımısunarım.....
Halil ŞİMŞEK / 1.6.2005
CEVAP: Tanışmak ve karşılıklı görüşmek şimdilik mümkün değil, çünkü çoğu
zaman seyyahatteyim.
kesinlikle bende o bölümlerden yararlanmayı düşünüyorum. Batı
Denen Bilinmez bölümünden de yararlanarak, bizlere muasır medeniyet
diye avrupa faşizmini aşılamaya çalışanların oyunlarını sergilemeye
çalışırız. en azından biz elimizden geleni yaparız türklüğün ve
müslümanlığın vermiş olduğu gururla zorlukları aşacağımızdan
eminim. inşallah birgün çay içme fırsatı da buluruz!
Halil ŞİMŞEK / 2.6.2005
değerli büyüğüm,
öncelikle saygılarımı sunarak sözlerime başlamak isterim,
bölgemizde ve özellikle yöremizde yabancılara arsa tahsisi hızla
sürüyor, en değerli yerler gizli ihalelerle yabancılara peşkeş
çekiliyor! ÜLKENİN DURUMU BELLİ LOZAN YIRTILIYOR! İŞGAL ALTINDAYIZ!
ULUS DEVLET PARÇALANDI! KUZEY IRAK'TA FEDERASYON KURULUYOR! ORDU
SEYREDİYOR,MECLİS ALKIŞLIYOR,BİZLERDE AĞLIYORUZ!!!
VATANSEVERLER NE YAPIYOR!!! NERDE TÜRK GENÇLİĞİ!!!
saygılarımla.
Halil ŞİMŞEK 8.7.2004
merhaba internet adresinizde istediğim bütün bilgileri
buldum çok güzel ve geniş kapsamlı bir site benim sizden
ayrı bir isteğim olacaktı mümkün ise karakeçili aşiretinin
kurtuluş savaşı sırasındaki mücadalesini bana
gönderebilirmisiniz!
Karno / 17.5.2004
CEVAP: Karakeçili aşireti üzerine yapılmış bir çalışmamız yok.
Subject: Soru - Laiklik
Sayın Kemal bey
LAİKLİK BİR ATATÜRK İLKESİ VEYA İNKILABI MIDIR?..
konusunda Atatürk'ün hiç bir yerde Laiklik ile ilgili beyanatı
olmadığını yazmışsınız. Ataturk.net sitesinde Atatürk'ün laiklik
için şu sozleri söylediği yazıyor.
Atatürk'ün Laiklik ile İlgili Bazı Sözleri
- Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek
değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti
demektir. (1930)
- Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve
büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın
gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)
- Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta
serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı
değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle
karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu
hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
http://www.ataturk.net/ilkeler/?sayfa=ailaiklik
Bu konuda biraz kafam karıştı eğer aydınlatırsanız sevinirim,
şimdi Laiklik sistemi Atatürk'ünmü, İsmet İnönü'nünmü, Rıza Nur'unmu.
Saygılar
Mesut / 4.6.2004
CEVAP: Bizim koskoca dört bölümlük LÂİKLİK BİR ATATÜRK İLKESİ VEYA İNKILABI MIDIR?..
yazımızı iyice incelerseniz, orada bu
sorularınızın hepsinin cevabını bulursunuz.
"Beyanat"tan kastımız uzun açıklamadır. ATATÜRK'ün 57
yıllık hayatında, 15 yıllık cumhurbaşkanlığı görevi sırasında
lâiklik üzerine söylediği, içinde "lâiklik" kelimesi geçen topu topu 9 cümle vardır!
Yani sizin yazdıklarınızdan daha fazlası...
Hepsine sayfamızda yer verdik, ve açıklamasını da yaptık. Onlardan
başka da lâiklik üzerine söylediği, yazdığı bir şey bulamadık.
Bulan varsa, beri gelsin! Zamanımızda en sıradan "lâik"
bile bir günde 9-10 cümleden daha fazla lâf ediyor!
Ayrıca ne Cumhuriyet Halk Fırkası tüzüğünde, ne de
Anayasa'da bunun bir tarifinin olmadığını belirttik. Tarifi
olmadığı için de herkes birbirini yiyor.
Aşağıda bu Mesut kardeşimizin bir başka mektubunu bulacaksınız.
Kendisinin merak ve itirazını gidermek isteriz.
Mektup uzun ve değişik konulardan bahsettiği olduğu için, önce paragrafları birleştirecek,
sonra cevaplarımızı her bölüm altında vereceğiz.
Subject: Atatürk, yayınınız taraflı. Atatürk Müslüman değildir, muhafazakâr
da değildir.
CEVAP: Önce yine koskoca dört bölümlük İSLAMİ ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ
sayfamızı incelerseniz, ATATÜRK'ün bütün müslüman geçinen liderlerimizden
çok daha samimi bir müslüman olduğu görülecektir. Kendisinin arada fevrî çıkışlarla
ettiği bir kaç cümleyi alıp onun dinsiz biri olduğunu öne sürmek büyük haksızlıktır...
Bugün TÜRKİYE'de adına en çok rahmet okunan, dua edilen iki kişiden biri peygamberimiz
HAZRET-İ MUHAMMED'dir, öteki de ATATÜRK'tür.
MEKTUP - "Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı
için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin
dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru
yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fenin yaşadığımız her
dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri
zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl
önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin
yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve
fennin içinde bulunmak değildir."
CEVAP: Bu ifadelerin ne dinle, ne de lâiklikle alâkası var!.. Hiç kimsenin,
hiç bir din adamının reddemiyeceği ilmî bir hakikati dile getirmektedir.
MEKTUP - "Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin,
inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok
güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve
şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun
olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören
milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkûmdur."
- "Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan
cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı
aydınlatmak lâzımdır."
- "Ben, manevî miras olarak hiç bir âyet, hiçbir dogma,
hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî
mirasım ilim ve akıldır."
CEVAP: İlk paragraf örf diye, töre diye günümüzde bile uygulanan, kıskançlık ve
bencillikten başka temeli olmayan yobazca, cahilce uygulamaları kastetmektedir.
Meselâ, kızları, kadınları
namus bahanesiyle öldürmek, kan davası ne İSLÂMİYET'te, ne de TÜRK TÖRESİ'nde
yeri olmayan eski Arap âdetlerinden kalma uygulamalardır. TÜRKLER tecavüze uğrayan
kadını değil, tecavüzcüyü cezalandırırlardı. Cengiz Han kaçırılan karısını kkurtarınca
hamile olduğunu görmüş, en ufak bir ters davranışta bulunmamış, tersine bu çocuğu en
sevdiği evlâdı yapmıştı. "Mongol" filminde bunu görürsünüz.
Peygamberimiz de veda haccında gayrımeşrû ilişkilerden doğanları
"Çocuk kimin yatağında doğmuşsa, ona âittir," diyerek korumuştu.
MEKTUP- "Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır.
Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir."
- "Biz her görüş açısından medenî insan olmalıyız. Çok
acılar gördük. Bunun sebebi dünyanın vaziyetinin
anlamayışımızdır. Fikrimiz, düşüncemiz, tepeden tırnağa
kadar medenî olacaktır. Şunun bunun sözüne ehemmiyet
vermeyeceğiz. Bütün Türk ve İslâm âlemine bakın; düşüncelerini,
fikirlerini medeniyetin emrettiği değişiklik ve yükselmeye
uydurmadıklarından ne büyük felâket ve ıstırap içindedirler.
Bizim de şimdiye kadar geri kalmamız, en nihayet son felâket
çamuruna batışımız bundandır. 5-6 sene içinde kendimizi
kurtarmışsak zihniyetlerimizdeki değişmedendir. Artık
duramayız. Mutlaka ileri gideceğiz; çünkü mecburuz. Millet
açıkça bilmelidir, medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki,
ona kayıtsız olanları yakar, mahveder. İçinde bulunduğumuz
medeniyet ailesinde lâyık olduğumuz yeri bulacak ve onu
koruyacak ve yükselteceğiz."
- "İnkılâbın temellerini her gün derinleştirmek, desteklemek
lâzımdır. Birbirimizi aldatmayalım. Medenî dünya çok ilerdedir.
Buna yetişmek, o medeniyet dairesine dahil olmak
mecburiyetindeyiz. Bütün boş ve temelsiz sözleri ortadan
kaldırmak lâzımdır. Şapka giyelim mi, giymeyelim mi gibi sözler
mânâsızdır. Şapka da giyeceğiz, Batının her türlü medenî
eserlerini de alacağız. Medenî olmayan insanlar, medenî
olanların ayakları altında kalmağa maruzdurlar."
CEVAP: Bunların da lâiklikle doğrudan ilgisi yok, sadece yobazlıktan
geri kalışımız söylenebilir. Eğer din gelişmeye mâni olsaydı, ne papalığın
bulunduğu İtalya, ne de İsrail gelişmiş bir ülke olurdu.
MEKTUP - "Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin
dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için
dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta
halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini
gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir.
Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi
ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler.
Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de
başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır."
CEVAP: Bu ifade sözde ATATÜRK'ün bir röportaj sırasında bir yabancı
gazeteciye verdiği beyanat olarak geçer. O gazetecinin iddiasından
öteye gitmez. Mango da oradan almış.
MEKTUP - "Medeniyet yolunda muvaffakiyet yenileşmeğe bağlıdır. Sosyal
hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak olmak
için yegâne olgunlaşma ve ilerleme yolu budur. Hayat ve
yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve
yenileşmesi zaruridir. Medeniyetin ihtirasları, fennin
harikaları, cihanı değişiklikten değişikliğe sürüklediği bir
devirde asırlık köhne zihniyetlerle, maziye düşkünlükle
mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir. Medeniyetten
bahsederken şunu da kesinlikle söylemeliyim ki medeniyetin
esası, ilerleme ve kuvvetin temeli aile hayatındadır. Bu
hayatta fenalık, muhakkak sosyal, iktisadî siyasî acze sebep
olur. Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurlarının tabiî
haklarına malik olmaları, aile vazifelerini idareye yetenekli
bulunmaları lâzımdır."
- "Millî ahlâkımız, medenî esaslarla ve hür fikirlerle
beslenmeli ve takviye olunmalıdır. Bu çok mühimdir; bilhassa
dikkatinizi çekerim. Tehdit esasına dayanan ahlâk, bir fazilet
olmadıktan başka itimada da lâyık değildir."
- "Evet Karabekir, Arapoğlu’nun saçmalıklarını Türk
oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim
ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta
devam etmesinler."
CEVAP: İşte burada çok güzel söyledin. ATATÜRK "en üstün müslüman"
sayılan Araplar'ın yobazlıklarının Türkler'e bulaşmasından rahatsızdır.
TÜRK MİLLETİ'nin gerçek İSLÂM'ın ne olduğunu anlaması için KUR'AN-I
KERİM'i ve BUHARİ HADİSLERİ'ni TÜRKÇE'ye tercüme ve tefsir ettirmiş,
yayınlatmıştır. ATATÜRK'ün İSLÂM'a hizmeti, müslüman liderlerimiz Erbakan'dan
da, Özal'dan da, Erdoğan'dan da fazladır.
MEKTUP- "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve görünmez âlemlerden değil,
doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu
çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk
Milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap
kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir."
- "Zaman sür'atle ilerliyor. Milletlerin, toplumların,
kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümlerin geldiğini iddia
etmek, aklın ve ilmin gelişmesini inkar etmek olur.."
- "Aziz Millet Vekilleri!"
- "Dünyaca mâlûm olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana
programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun
kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana
hatlardır. Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan
kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz,
ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya
hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen; içinde
yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Milleti ve bir de
milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden
yapraklarından çıkardığımız neticelerdir."
CEVAP: ATATÜRK'ün çok çarpıtılan ifadelerinden biri de bu "gökten ve gaipten
ilham" almak ifadesidir. Bunu peygamberimizi reddettiğine yorarlar!..
Halbuki ATATÜRK "Biz falcı da, kâhin de, astrolog da değiliz,"
demek istemiştir. ATATÜRK'ün TÜRK MİLLETİ'ne vasiyeti olarak son
beyanını İSLAMİ ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ
sayfasında verdik.
MEKTUP - "Memleketler muhteliftir; fakat medeniyet birdir ve bir
milletin gelişmesi için bu tek medeniyete iştirak etmesi
lâzımdır."
- "Benim milliyetçilik anlayışım, bu topraklarda yaşamış
olan bütün kültürlerin, Hititlerden bu yana gelip geçen tüm
uygarlıkların mirasçılarının biz olduğumuz düşüncesine dayanır."
- "Bir başka çağdan kalma âdetlerinizde, alışkanlıklarınızda
direnirseniz, cüzzamlılar, paryalar gibi tek başınıza kala
kalırsınız."
CEVAP: Dikkat ettiniz mi, bu verilen onca paragraf içinde bir
defa dahi "lâiklik" kelimesi geçmediği gibi, hemen hiç biri de lâiklikle
alâkalı değildir. Üstelik sondan ikinci paragraf ATATÜRK tarafından söylenmiştir
ama, onun
- "Benim yaradılışımda FEVKALÂDE olan bir şey varsa, TÜRK olarak dünyaya gelmemdir!.."
- "Benim hayatta YEGÂNE fahrim, servetim TÜRKLÜK'ten başka bir şey değildir!.."
- "BİZ doğrudan doğruya milletperveriz ve TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ!.. Ama biz öyle
milliyetçiyiz ki, bizimle İŞBİRLİĞİ EDEN bütün MİLLETLERE HÜRMET ve riayet EDERİZ...
Bizim MİLLİYETÇİLİĞİMİZ herhalde BENCİLCE ve MAĞRURCA bir milliyetçilik DEĞİLDİR!.."
şeklindeki ifadeleri yanında sönük kalır.
"Medeniyet birdir" ifadesi de çarpıtılmakta, Batıcılık için ATATÜRK'ü
Batı hayranı göstermek için kullanılmaktadır. Halbuki ATATÜRK'ün kastı, ulaşılan en
üstün MEDENİYET seviyesinin bütün insanların hakkı olduğudur. Bu yüzden tektir. Avrupa
Medeniyeti diye her türlü yenilik ve teknoloji sadece Hıristiyan Batılılar'a tahsis edilemez!
Bu arada, sürekli "yeni anayasa" tartışmaları yapılıyor, "düşünce özgürlüğü"nden
bahsediliyor ya, ben derim ki, aslında ihtiyaç yok. Halkın, TÜRK MİLLETİ'nin böyle bir
talebi yok!.. Bu, ABD ve AB'nin bastırması, ATATÜRK'ün kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ'ni yıkmak,
TÜRK MİLLETİ'ni Türkler ve Kürtler diye bölmek, TÜRK DEVLETİ'ni federasyonlara ayırıp parçalamak,
ve TÜRK VATANI'nı Türkiye, Kürdistan, Lazistan, Pontus diye bölmek için başlatılmış bir
girişimdir!.. Ama bir yeni ANAYASA olacaksa, ilk maddesi şöyle olmalıdır:
- "HİÇ BİR DÜŞÜNCE; TÜRK MİLLÎ MENFAATLERİ'nin, TÜRK VARLIĞI'nın, DEVLET'i, MİLLET'i
ve ÜLKESİ'yle BÖLÜNMEZLİĞİ esasının, TÜRKLÜĞÜN TARİHÎ ve MANEVÎ DEĞERLERİ'nin,
MİLLİYETÇİLİK ve MEDENİYETÇİLİK KARŞISINDA KORUMA GÖREMEZ! (1932 Anayasası'ndan)
Sayın Kemal bey
LAİKLİK BİR ATATÜRK İLKESİ VEYA İNKILABI MIDIR?..
konusunda Atatürk'ün hiç bir yerde Laiklik ile ilgili beyanatı
olmadığını yazmışsınız.Ataturk.net sitesinde Atatürk'ün laiklik
için söylediği sozleri yazıyor.
http://www.ataturk.net/ilkeler/?sayfa=ailaiklik
Falih Rıfkı ATAY
Mütareke günlerinde ortaklarından olduğum Aksam gazetesindeki odamda oturuyordum:
«Rıza Nur Bey geldi» dediler: Meşrutiyet meclislerinden adını bilirdim. Hürriyet -ve-
İtilaf soysuzları ile birlikte Ulah, Bulgar, Rum, Sirp, Ermeni; ve İstiklâlci Arnavut
ve Arap mebusları ile işbirliği ederek Osmanlı İmparatorluğu'nun bütünlüğünü parçalamağa
çalışanlar arasında idi. Böylelerinden bir haylisi İttihatçıların listesinde seçilerek
Meclis'e gelmişler, aradıkları ikbali bulamayınca 1908 devrimcilerine karşı Türklüğün
bütün yıkıcıları ile elbirliği etmislerdir. Rıza Nur, politikacı oluncaya kadar,
sünnet âletlerinde değişiklik yapan bir cerrah olarak tanınmakta idi.
Her ne ise biz Türkçüler için o bir Türk dûşmanı idi: «Akşam» gazetesinden ne
isteyeceğini merak ettim. Içeri girdi. Sinop'tan mebusluğa adaylığını koyacakmış.
Bize bir kitap yazmış getirmiş. Yazdığı eser Hürriyet -ve- İtilâf Partisinin İçyüzü
ve bütün dedikoduları idi. Anadolu'da Kuva-yı Milliyetçilik geçtiği için bu yazılar
onun seçim propagandasında işine yarayacaktı. Mütareke hükûmetlerini durmadan tenkid
eden bir gazete için eski bir Hürriyet ve İtilâfçıdan kendilerinin rezalet hikayelerini
öğrenmek pek isimize geldi. Onu böyle tanirim. . .
İngilizler o meclisden bir takımını Malta'ya sürmeleri üzerine Ankara'ya giderek
Mustafa Kemal'e sığınanlar arasında idi. Bize o tefrikayı yazdıktan sonra Istanbul
iktidarindaki eski kafadarları ile anlaşmasına ve onlardan bir kötülük görmeyerek
yahut yardım umarak Istanbul'da kalmasının ihtimali yoktu. Bakanların Meclis'de
milletvekilleri tarafından seçildiği rejimde o da ikinci grup bozguncularının işbirliği
ile hükümet koltuklarından birine oturdu. Birinci Kuva-yı Milliye Meclisi'nin
«Menfii»lerinden ve Mustafa Kemal'in tenkidçilerinden idi. Rıza Nur eski arkadaşları
arasında akılsızlığı ile, arasıra hırsından gösterişcî atılganlıklarda bulunuşu ile;
deli saçması fikirler ortaya atması ile, hiç kimse ile uyuşamamazlığı ile tanınmıştır.
Doğrusunu isterseniz o bir ruh hastası idi.
Lozan Barış Konferansı'na delegeler seçileceği zaman Atatürk'ün neden onu da heyet
arasına kattığını eski bir tanışı: "Belki de muhalifleri arasında en budalası o olduğu
için..." sözü ile yorumlamıştır. Belki de eğer Ankara`da kalğrsa, delege olamamak
hırsından, en fazla bozgunculuğu yapacaklardan olduğu için Atatürk böyle davranmıştır.
Bilindiği üzere birinci Kuva-yı Milliye Meclisinde ikinci grup denen bozguncu muhaliflerin
azgınlığı pek aşırı idi...
O vakitler Lozan'a gitmesi konuşulan, ve adı bir savaş kahramanlığı ile Türk tarihine
geçen bir sahsiyet için:
- O Çerkestir, Türklüğü temsil edemez,
diye gürültü çıkardığını duymuştuk.
Birinci Kuva-yı Milliye Meclisinde "Beş yıl Türkiye'nin bir şehrinde oturmayan
milletvekili oIamaz," teklifi ile Atatürk'ün bile milletvekilliği hakkını almak isteyen
ve Ziya Gökalp'le beraber Türkçülüğü, Türkçeciliği kuranları bile yabancı sayan,
medresecilerle elele tuhaf bir ırkçılık, o günlerde kendini göstermiştir. Bu ırkçılara
göre Türkçülüğün ve Türkçeciliğin fikir temellerini atan Ziya Gökalp dahi, Diyarbekirli
olduğu için bir Kürt'tür. Meselâ ben anam Çerkes oldugu için Çerkes'im.
Akılsız ve ruh hastası Riza Nur çok geçmeden Ankara devrim politikacıları arasından
ayıklandı, gitti. Kendisinden bende kalan, son hatıra. şudur: Rahmetli Abdülhalik Renda
pek vatansever bir Türk'tü. Dahiliye Nazırı Talat Paşa'nın müsteşarlığında ve Halep
valiliğinde tanımıştım. Medine ve Sina cephelerindeki orduyu beslemek için nasıl fedakârca
çalıştığını görmüştüm. Bütün ömrü Osmanlı devrinin tehlikeli idare hizmetlerinde geçmişti.
Bir Rumeli Türkü olduğu için Rıza Nur Meclis'de onun Arnavut olduğunu iddia etmeye kalktı.
Avrupa Türkiye'sinden memlekete göçen Türklerden pek çoğu hakkındaki dâvası da bu hesapça
bu Türklere Rumlar'ın bıraktığı mallar verilmeli idi. Hiçbir zaman hiç kimse ile sertçe bir
tartışma bile yaptığın görmediğim sessiz yiğitlerden Mustafa Abdülhalik'in öfkeden köpürerek
kürsüye nasıl fırladığı hâlâ gözümün önüne gelir. Atatürk de locasında idi. Mustafa
Abdülhalik, Rıza Nur'a dönerek:
- Ben devletin kaymakamı olarak sırtında tüfek, Arnavutluk dağlarında isyan edenleri
takip ederken, sen Hürriyet ve İtilâfçı Rıza Nur Arnavutlar'ı devlete karşı isyan etmeğe
teşvik edenlerle beraberdin. Onlarla yanyana çalışıyordun, diye bağırıyordu
Rıza Nur'un dili tutuldu idi.
Sonra kaybolup gitdi Avrupa'da vermiş kendini ırkçılığa. Meğer bir de Türkiye'yi yeniden
diriltecek bir parti programı yaparak British Museum'un Şark eserleri bölümüne bırakmış.
196O`dan önce açılmamasını da tavsiye etmiş. Şimdi ruh hastasının «Cumhuriyet»te
arkadaşımızın bir yazısında çıkan programından şu maddelere bakınız:
1- Mustafa Kemal Paşa'yı düşürmek ve cezalandırmak,
Hangi tarafından neresini tutar da tenkid edebilirsinîz? Düşününüz, biz hilâfeti geri
getireceğiz de Araplar ve Asya müslümanları Türkiye Türklerinin Halifesini tanıyacaklar.
Yahut Sovyetler Birliği nin, Türkler'in bulunduğu bütün ülkeleri, Irak'ın, Bulgaristan'ın
Türk vilâyetlerini geri almak davasını güdeceğiz. Sonra da öz Türkiye Türkleri bile
Anadolucu; Rumelici diye ikiye ayıracağız.
Ama geçen hâftaki Koalisyon yazımı size hatırlatmak isterim. Gerçekte DP'ye AP'ye
ışık tutan sapık fikirlerin kaynaklarını görüyorsunız. Asıl Nûrcu da Saidi Nursîciler
değil, işte bu Rıza' Nurcular! Pirleri, üstadları o!
Türk'ü ve Türkiye'yi kurtaranlar, Türkçülük ve Türkçeciliği kuranlar Türk değil de,
son Türk İmparatorluğunu dağıtıp batıranlar, Osmanlı geleneklerini ve müesseselerini
hortlatmak isteyenler Türk! Şeriatçılar devrimci!
Tanrı polisliği eden yobazların camilerdeki egemenliği ile bu sapık fikirlerin bir
mistik gibi, bir din görevi gibi halk yığınlarına sindiğini düşünürüz. Gericilikle
savaşmanın önemi, gerçekte, bütün davalarımızın üstünde yer almış olduğuna inanmaz mısınız?
İşte Nurculuğun da, gericiliğin de ırkçılığıin da şeriatçiliğin de içyüzünü gorüyorsunuz.
Bunların 1919`da vatan topraklarını kirleten düşman istilâsından tehlikece ne farkı var?
Hepsine karşı Kuva-yı Milliyeciler iradesi ve cesareti ile savaşalım! (F.R.ATAY)
Bu konuda biraz kafam karıştı eğer aydınlatırsanız sevinirim, Şimdi Lâiklik sistemi
Atatürk'ün mü, İsmet inönü'nün mü, Rıza Nur'un mu?.
Saygılar
Mesut / 4.6.2004
CEVAP: Rıza Nur'un karakter olarak ruh hastası olduğu doğrudur. Ayrıca sıkı bir ATATÜRK
düşmanıdır. Ancak aynı zamanda iyi bir tarihçidir. Gidip Mısır'a yerleşmiş,
14 ciltlik bir TÜRK TARİHİ yazmıştır. Bunun son
iki cildi TÜRKİYE'de hâlâ yasaktır. Fanatik denecek kadar TÜRKÇÜ'dür. Şöyle ifade
eder bu kitabının başında:
- "Dünyada en büyük iftiharım, TÜRK yaratıldığımdır!"
- Bu kadar tarih okudum, TÜRK kadar kahraman, mert, iyi yürekli, zeki ve akl-ıselim
sahibi insan, TÜRK kadar büyük ve yüksek bir tarihe mâlik bir millet görmedim!"
- "Bu kadar millet tanıdım, bugünkü medeniyet âleminde en yüksek mevkiye çıkmak
lâzım olan kaabiliyetleri kendinde ve yurdunda toplamış olanını görmedim!"
- "TÜRK yaradılışımın şükrünü ne türlü ve nasıl bir hizmetle edâ edebileceğimi
bilmiyorum. Belki bu şükrü birazıcık edâ eder diye bu eseri yazıyorum."
Kendisinin "Millî Kıyam" diye Millî Mücadele'yi anlatan bir eseri ile "Lozan
Hatıraları" adında bir kitabı daha vardır. O kitapta "azınlıklara imtiyazlar
tanınması konusunda baskı yapıldığı sırada lâikliği ortaya attığını" anlatır.
Ardından da Meclis'te bu konuda bir tartışma olur. ATATÜRK o tartışmaya hiç karışmaz!
İşte bu yüzden biz lâkliğin ilk defa Rıza Nur'un dile getirdiğine inanıyoruz.
Sonra ATATÜRK, Batı'dan alınan bu lâik liği sünnet edip "müslüman" yapmış, ve öyle
uygulamıştır. Bugünkü çarpıtılmış lâiklik ise, kaynağını İsmet Paşa'dan alır.
EZANIN ÖYKÜSÜ
Yaşları ellinin altında olanlar, yani gençler
pek bilmezler. Türkiye minarelerinde "Tanrı uludur"
diye Türkçe ezan okunurdu. 18 yıl devam eden Türkçe
ezanın öyküsü şöyledir.
Atatürk, Kuran ve ezanın anlaşılarak ibadet
edilmesi için Türkçeleştirmeye karar verince
Bursa'ya gelmiş ve din adamlarını toplayarak "Ezan nedir?"
diye sormuş. Din adamları "İbadete ve namaza
çağrıdır" cevabını vermişler. Atatürk'ün bu cevap üzerine
"Kur'an'da ve peygamberimizin hadislerinde ezan
Arapça okunacak diye bir emir var mı?" diye sorunca, din
adamları "Yok" demişler. Bunun üzerine "Öyleyse
Türk halkını ibadete kendisinin anlayacağı dille çağırmak
daha doğru olmaz mı?" sorusunu yönelten Atatürk'e
"Doğru olur" cevabı gelmiş. Ezanın;
Şeklinde Türkçe okunmasına 15 Temmuz 1932 tarihinde
karar verildi. Çok dikkat çekicidir; Atatürk'ün
Bursa'dan ayrılmasından ve Meclis'ten
yasa çıkmadan Bursa'da "Türkçe ezan" okunmaya
başlanmış olmasına rağmen, ilk ve son başkaldırı 1 Şubat 1933
günü Bursa'da oldu. Kozanlı İbrahim
namındaki Nakşibendi tarikatı Şeyhi cuma namazından
sonra müritleriyle beraber "Şeriat istiyoruz. Arapça
ezan istiyoruz" bağrıylarıyla nümayiş yaptıktan
sonra aynı grup, camiden çıkarak Allahüekber tekbir
sesleriyle Yeniyol'daki Evkaf Müdürlüğü önüne geldi.
Oradan tekbir getirerek Vilayet önüne gelip
eylemlerine devam ederken, gelen güvenlik güçleri
hepsini toparlayarak gözaltına aldılar. Vali,
emmiyet müdürü, jandarma komutanı ve savcı olayın
büyütülmemesini istemişlerse de, zamanın Belediye
Başkanı Ali Muhiddin Dinçsoy, Atatürk'e çektiği
yıldırım telgrafında "Bursa'da irticai ayaklanma
oldu" diye bildirmiş.
Telgraf Atatürk'ün eline geçer geçmez,
trene binerek soluğu Karaköy istasyonunda alıyor, oradan
da otomobille sabaha karşı Bursa'ya geliyor ve başta
vali olmak üzere bütün yetkilileri olayı hemen kendisine
bildirmedikleri için sigaya çekiyor. Gece köşkte
olay tartışılırken Atatürk "Gençler siz neden mürtecilere
karşı çıkmadınız?" diye sorunca ayağa kalkan bir
genç "Biz Bursa gençliıi olarak..." diye söze başlayınca
Atatürk sözünü keserek "Bursa gençliği yok. Türk
gençliği var" demiş.
Bu olayın zanlıları topluca Çorum'a
götürülerek mahkeme tarafından çeşitli cezalara
mahkûm edildiler. Türkçe ezan 195O yılı temmuz ayına kadar
sürdü. Çok dikkat çekicidir ki; Türkçe ezan dahil
olmak üzere Atatürk'le beraber tüm devrimlerde
milletvekili, bakan ve başbakan olarak imzası
bulunan Celal Bayar'ın genel başkanı olduğu Demokrat
Parti'nin iktidara geldikten sonra ilk çıkardığı yasa, "Türkçe
ezanın Arapça'ya" dönüştürülmesidir. Zaten o zaman
kopan ip, bizi bugünlere getirdi. (Necati Akgün)
ynick / 8.5.2004
CEVAP: Olay doğru olmasına rağmen, (dikkatinizi çekeriz, ATATÜRK'ün
tepkisi yobazlığa) varılmak istenen sonuç yanlış!.. Atatürk pek çok konuda
olduğu gibi, bu konuda da bir denemeye girişmiş, "Türkçe Ezan"ı kanunla,
karaname ile, tebliğle meşrulaştırmaya kalkmamıştır. Onun zamanında
ezan belirli yerlerde
Türkçe okundu ve bir zorlama olmadı. Türkçe Ezan kanununu 1941'de
çıkartıp zorunlu hale getiren İsmet Paşa'dır. Lâikliği de bugünkü
hale sokan, Allah kelimesini kullanmaktan özellikte kaçınan da
odur.
Ezanın Arapça olması önemlidir, çünkü o sadece TÜRKLER'e değil, bütün
müslümanlara bir çağrıdır. Arapça ise KUR'AN dolayısıyla bütün müslümanların
ortak anlaşma dilidir. Yani siz Arapça bilmeseniz bile, yabancı bir müslüman
"Merhaba" dedi mi, "Selamün aleyküm" dedi mi, "İnşallah, maşallah, el Fatiha"
dedi mi anlarsınız.
ATATÜRK çok açık fikirli idi. Onun zamanında "Hıristiyan olursak, emperyalist
Batı saldırısından kurtuluruz," fikri dahi dile getirlmiş, bazı doktorlar erkek
çocukların sünnet olmasından vazgeçilmesi üzerine yazılar yazmışlardır. Bunlar
ATATÜRK'ü dinsiz yapmaz. Onun TÜRK MİLLETİ'ne ve DÜNYA
MÜSLÜMANLARI'na son söz olarak vasiyetini şöyledir:
- "BÜTÜN DÜNYANIN MÜSLÜMANLARI ALLAH'IN SON PEYGAMBERİ HZ.MUHAMMED'İN (S.A.V.)
GÖSTERDİĞİ YOLU TAKİP ETMELİ VE VERDİĞİ TALİMATLARI TAM OLARAK TATBİK ETMELi!.
TÜM MÜSLÜMANLAR HZ.MUHAMMED'İ ÖRNEK ALMALI VE KENDİSİ GİBİ HAREKET ETMELİ!..
İSLÂMİYET'İN HÜKÜMLERİNİ OLDUĞU GİBİ YERİNE GETİRMELİ!.. ZİRA ANCAK BU ŞEKİLDE
İNSANLAR KURTULABİLİR VE KALKINABİLİR! " (Ekim, 1938)
ATATÜRK'ün bir başka denemesi de "Öz Türkçecilik"tir. 1930'da başlayan bu
denemenin saçmalığını görüp 1935'de vazgeçmiş, Nurullah Ataç'ı da kovmuştur.
"Öz Türkçe" diye uydurukçayı tekrar dirilten, yahudi dönmesi Ataç'ı tekrar
göreve getiren İsmet Paşa'dır.
> MEKTUPLAR/ 2 <> ATATÜRK DÖNEMİ < > İÇİNDEKİLER <
Director, Laboratory for Extended Enterprises at Purdue
Professor of Industrial Engineering, Purdue University
(Atatürk-1926 Andrew Mango, Syf.447)
(Kâzım Karabekir-Paşaların Kavgası Syf,159)
DÜNYA , 22 Mart 1964
2 - Mevkide kalmak ve zengin olmak îçin onun âleti olarak her türlü kötülüğü
yapan Ismet Paşa'yı cezalandırmak,
3 - Ordunun başından şerre mesnedlik eden Fevzi Paşa'yı atmak
4 - Hilâfeti yeniden kurmak ve tekkeleri hilâfete bağlamak
5 - Eski yazıyı geri getirmek,
6 - CHP yerîne Türkçü Parti'yi kurmak ve mallarını ona vermek,
7 - Mustafa Kemal'in heykellerini yok etmek, ve yapanları cezalandırmak,
8 - Mustafa Kemal ve o gibilerin köy, cadde, ve sokaklâra konan isimlerini kaldırmak;
9 - Cumhuriyet dcvrinde çıkan bayramları kaldırmak
10 - Öz Türk olmayan subay, memur ve ögretmenleri çikarmak,
11- Türklerin Anadolu ve Rumeli'den olanları nüfuslârı nisbetinde devlet hizmetine
almak,
12 - Milletvekili seçilecek olanlar vilâyetlerin iki göbek yerli halkından olmak,
13 - Bütün Türkler'den bir devlet kurnak,
14 - Türkiye'yi sanayi memleketi yapmamak
15 - Başbakanlığa bağlı bir ırk müdürlüğü kurmak,
16- Kadını sokaktan eve-almak.
Necati AKGÜN
Şüphesiz bilirim bildiririm
Tanrıdan başka yoktur tapacak
Şüphesiz bilirim bildiririm
Tanrının elçisidir Muhammed
Haydin namaza, haydin felaha
Namaz uykudan hayırlıdır
Haydi namaza, haydi namaza
www.bursa.turkhaber.com