DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ


OKURLARLA SOHBET - MEKTUPLAR/20

-- 20.3.2006 , H. A.

Acaba senin türkler ne zaman anadolu ile tanıştılar? (13. yüz yıl) kürtler o toprakların sahibi son 4 bin sene kafatascı kürtler değil türkler ve nazi almanlardır .

CEVAP:

Eğer zahmet edip sitenin bir kaç sayfasını okumuş olsaydın, Türkler'in 15.000 yıldır Anadolu'da olduğunu, Kürtler'in de öyle 4000 yıllık falan bir tarihi olmadığını delilleriyle görürdün. Biraz da dilini düzeltirdin.

Ne yapsan boş!.. Kürtler'e bir tarih yazmak mümkün değil!.. Aşağıda iddia ettiğin gibi Nevruz bile Kürt değil, bir İran-Turan bayramı!.. Tarihi de, hikâyesi de bölücülerin iddia ettiği gibi değil!.. İnanmazsan, Taberî Tarihi'ne ve Şehname'ye bak... Okumadığın belli... Sitede var!.. Kaldı ki, "Nev" Farsça bir kelime... "Ruz" da öyle... Tıpkı yek, dü, se, cihar, penç, şeş gibi... Dünyanın hiç bir yerinde Nevruz Kürtlükle bağdaştırılmaz!. İnanmazsan, Viyana kapılarından Çin seddine kadar dolaş, gör. Kaldı ki, Irak'taki Kürtler Nevruz'u kutlamaz!..

Keşke bu yıl sizler de Ortaasya ve Kafkas Türk bölgelerinde nasıl çoşku ile ve bahar sevinci ile kutlandığını televizyonlardan seyretseydiniz!.. Seyretseydiniz de, Kürt bölücülerin sağa sola taş atmalarının Nevruz'la ilgisi olmadığını anlayabilseydiniz!..

*****

-- 20.3.2006 , H.A.
Subject: Türkler ne zamandan beri newroz kutluyo kocum?

Halkların bayramı NEWROZ

Newroz: Kürtçe de New, yeni. Roz ise, gün anlamına gelmektedir. Türkçede yenigün anlamına gelir. İşte bu yeni günün Kürtçesi Newroz ise, Kürtlerin yeniden doğuşuna, yaşamsal miladına işaret eder. Kürtler için Newroz yeniden doğuş, yeniden diriliş demektir. Newroz denince genelde akıllarda Kürt çağrışımı uyanmaktadır.

Yaklaşık üçbin yıldır heryıl 21 Mart gününde harlanan bir alevdir Newroz. Bu derin tarih bir çok yazılı kaynakta tescil edilmiştir. İşte bir kaçı...

Yazılı Kaynakları

1-Zerdüşt'ün kutsal kitabı Zend Avesta'da Newroz'dan bahsedilmektedir. Tüm kitabi dinlerin ilki olan Zerdüştlüğün kitabı Zend Avesta, günümüze kalan en önemli tarihsel kaynaktır...

2- İran'lı yazar Firdevsi'nin Şeyhname'si. Firdevsi'nin 974 yılında başlayıp, 999 yılında bitirdiği Şeyhname. Firdevsi, İran'ın Tus şehrinde 92O-925 yıllarında dünyaya geldi. Şeyhname'de de Newroz'la ilgili efsane anlatılmıştır.

3-1597 yılında Şerefhan tarafından kaleme alınan Şerefname'de de Newroz'dan bahsedilmektedir.

Efsanesi

M.Ö. 612 yıllarında Feridun Devleti adı verilen Medlerin, Asur krallık sarayına saldırı günü olarak belirtilir. Ve o gün tarihten sildikleri krallığın yıkılışının bayramıdır. Zerdüştlüğü ve Zend Avesta'yı İranlılar resmi din olarak kabul etmişlerdi. Zend Avesta'dan esinlenen Şeyhname'de, bahsi geçen Newroz efsanesine göre, Asur kralı Dehak'ın her iki omuzunda iki yılan vardır. Bu yılanların sürekli doyurulması için gençlerin öldürülüp, beyinlerinin yılanlara yedirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu yolla Dehak'ın rahatlatılması sözkonusu olacaktır. Toplanan her iki gençten birinin gizlice serbest bırakıldığı, diğerinin ise öldürülüp beyninin bu yılanlara yedirildiği anlatılır. Bu gizlice bırakılan gençler dağlara kaçıp gizlendikleri ve sonra Kawa'nın Dehak'ı öldürerek sarayını ateşe vermesiyle bu gençlerin dağlardan indiği ve sonrasında ise bugünkü Kürtlerin dağlardan gelen o gençlerden oluştuğu belirtilir.

Demirci Kawa

18 oğlunun 17'sini Dehak'a vermiş ve son sıra 18'inci oğluna gelince, buna dayanamayıp, Dehak'ın karşısına dikilmiştir. Bu dikiliş, 21 Mart tarihinde gerçekleşir. Ve artık bölge için yeni bir dönemdir. Yani bölge diliyle Newroz'dur. Bu direniş ilkbaharın ilk gününü simgeler.

Avesta'da Ahriman ve Ahura Mazda (Kötülük ve İyilik)

Zerdüşt'ün kutsal kitabında Ahriman Kötülüğü, karanlığı, zulmü temsil eder. Ahriman zalim Dehak'tır. Ahura Mazda ise, iyiliği, aydınlığı ve sevgiyi temsil eder. Bundan dolayıdır ki, Demirci Kawa'nın, Dehak karşısındaki dikilişine halk destek sunarak, "Kawa nın yanına gidelim, onunla birlikte olalım, Dehak Ahirman'dır" denmiştir. Böylece halk, Kawa önderliginde Zalim Dehak'ı ve yönetimini devirmiştir.

Bugün Med halkının devamı olan Kürt halkı ise 21 Mart'ı Newroz olarak hiç bir zaman unutmamış ve yaşatmıştır. Son yıllara kadar nice direnişler pahasına da olsa bunda ısrarlı olmuştur.

Newroz sarı-kırmızı-yeşil

Demirci Kawa, ölüm sırasının, 18. oğluna geldiğini duyunca, ateşte yumuşattığı demiri eline alır ve Dehak ın karşısına çıkar. Onyedi oğlunu verdiğini, 18.sini ise vermeyeceğini sarayında yüzüne haykırır ve oradan, "Adelet istiyorum" diyerek ayrılır. Dehak suskun ve şaşkındır. Kawa üzerindeki deri önlügünü çıkarır, elindeki demir mızrağın ucuna takar ve göklere kaldırır. İşte Demirci Kawa'nın bu önlüğü demir tozlarından rengarenk görünümündedir. O önlük bugün sarı-kırmız-yeşil olarak Kürt halkının bilincine kazınmıştır. Dehak'a karşı bu ilk direniş, aynı zamanda Dehak'ın ve Asur Krallığı'nın da sonudur. Günümüzde bayraklaşan Kesk z Sor z Zer, Kawa'dan günümüze bir anlamda Newroz'un renkleri ve sembolüdür.

Newroz ve Ateş

Ateş, kutsal kitap Zend Avesta'da adeta kutsallık derecesinde tapınası bir olgudur. Zerdüşt dininden gelen ve hala bu özelliğini koruyan Ateş kültü, özellikle de Kızılbaş Aleviler'de, Ehli-hak'larda ve Ezidilerde halen yerini korumaktadır. Bölge halkları değişik dinleri kabul etseler de ateş, halen kutsallığını korumaktadır.

Newroz'a atfedilen efsaneler

- Dünyanın kurulduğu gün, Adem'in hamurunun karıldığı gün.

- Demirci Kawa Destanı; Newroz.

- Med Halkının Babil Devletini yıktığı gün.

- Pers hükümdarlığının Asur hükümdarlığını devirdiği gün.

- Gece ile gündüzün eşit olduğu gün. İlkbaharın başlangıcı.

- Yunus peygamberin bir büyük yunus balığı tarafından yutulması ve 21 mart gününde kurtulması.

- Hz.Yusuf'un kuyudan kurtulması

- Hz.Ali'nin doğum günü ve halifeliğe getiriliş günü.

- Hz.Fatıma'nın Hz Ali ile evlendigi gün.

- Hz.Muhammed'e ait olduğu söylenen 10'a yakın "Newroz"la ilgili hadis vardır.

- İlkbaharın ilk günü, eski takvimlere göre yılın ilk günü...

Son yıllarda da bazı çevrelere göre Türklerin Ergenekon'dan çıkış günü ve buna benzer bir çok efsane, söylenceler eklenebilir.

Newroz İslamiyet'ten çok önceleri varolan, yaşanan, yaşatılagelen bir gerçeklik. Newroz'u daha sonraları, Kürtler ve Farisiler İslamiyet içine sokmuşlardır. Örnegin Hz. Muhammed'e ait olduğu söylenen 10'a yakın Newroz'la ilgili hadisin varlığından sözedilir. İslamiyet'le, Müslümanlar arasında Newroz'un bir dini bayram gibi kutlandığı da bir gerçektir. İslam'ı kabul eden Kürtler ve Farisiler, Newroz'u İslami gelenekler içinde de kutlamış ve İslami öçülerlede algılamışlardır.

Kızılbaş Kürtlerde Dinsel Newroz Geleneği

Aleviler, Hz.Ali'nin doğum, halifelik ve Hz.Fatıma ile evlendigi günün 21 Mart'a denk geldiğini söylerler. Bu günün anısına ise bazı dinsel törenler düzenlerler. Nevruziye dedikleri, şiirsel deyişler okur, söylerler. Bu, Kızılbaş Kürtler tarafından en güçlü bir şekilde taşınan Kawa'nın Newrozu'dur. Kızılbaş-Alevilerdeki Nevruz Erkanı diye bilinen Dinsel törenler derinlemesine incelendiginde, Kürt Kızılbaşların eski Newroz törenleriyle içiçe olup, Zend Avesta ile bir bütünlük arzettiği görülecektir.

Newroz Piroz Be! ve Türkiye

Kürtler arasında özellikle son 15 yılda, bu yılların her 21 Mart'ında birbirlerine, "Newroz Piroz Be!" dilekleri dillenmeye başlandı. İşte bu 3 bin yıl öncesinin günümüzdeki en canlı tablosuydu. Kürtler bu tarihle birlikte canlanıyor adeta, dağlardaki ateşlerin, kıvılcımlarıyla aydınlanıyorlardı. 1984 yılında başlayan özgürleşme arzusu ve buna uygun örgütlenmeyle Demirci Kawa, gerilla şahsında Çağdaş Kawa'lara dönüşmüştü. Dönem değişse de bazı gelenekler halen değişmemişti. Dehaklar buna önlem almak istiyorlardı. Bunun önü kesilmeliydi.

Önce sarı kırmızı yeşil renkleri yasaklanmalıydı. Çünkü Dehak'ların gözüne batıyordu. Meclis bahçesindeki sarı-kırmızı-yeşil renkli güller-çiçekler söktürüldü. Trafik ışıklarının renklerinin değiştirilmesi bile gündeme getirildi. Küçük çocukların giydikleri renkli tişörtlerin üretimi bile yasaklandı. Newroz ateşleri ve sarı kırmızı yeşil renklerin bayraklaştığı, alanlarda toplanan Kürtler üzerinde son 15 yılda Dehak'ın, zalimane uygulamaları uygulandı. Gözaltılar, kayıplar, işkenceler, öldürülenler, zindanlara tıkılanlar vs. ne yapılsada çare olmuyordu. Ve en sonunda Newroz'a sahip çıkıldı. Biryerlerden düğmeye basıldı. Bir anda Newroz "Nevruz" oluverdi. "Nevruz'da Türklerin bir milli bayramı" olarak kabul edildi. Bunun için tüm üniversiteler Basın-Medya kuruluşları, Diyanet İşleri-Camiler, sivil ve resmi kurum ve kuruluşlar Newroz'un, "Nevruz"ca tabirlerini, tezlerini üretmeye başladılar...

Kürtler bile hayretler içinde kaldı. Newroz'larının, nasıl da Nevruz olduğuna bir türlü inanamıyorlardı. Kürtler yine de kendi bildiklerini, asırlardan beri yaptıklarını her 21 Mart'ta devam ettirmeye özen gösterdiler. Devletin yeni tezi;

"Kürtlerin Newroz'u yoktur. Türklerin Nevruzu vardır." oldu

Türki Tezler

MHP'nin yayın organı Ortadoğu Gazetesi 21 Mart 1993 tarihinde, Newroz'u "(...)Ergenekon bayramınız kutlu olsun. (...)Bugün yeryüzündeki bütün Türk boyları tarafından Ergenekon Bayramı olarak kutlanır. (...) Kutlamaların aslı, Türk milletinin gök yeleli bir bozkurtun önderliğinde, Ergenekon dan çıkışını ifade eder. İşte Türkler için Nevruz'un en büyük önemi bu" diye yazıdı.

Her ne hikmetse, '93'ün 21 Mart'ında kaleme alınan bu dizeler, örneğin '92'nin 21 Mart'ında da aynı gazetenin sayfalarında yer almamaktadır. İlk olarak '93 yılının 21 Mart'ında birilerinin aklına gelmişti. Aslında bir Kürt Newroz'unun Ergenekon histerisiydi bu. Çünkü '92 Newroz'u Kürtler açısından, oldukça kanlı bir kutlamayla geçmişti.

Diyanet Dergisi

"Tarihin en eski dönemlerine kadar inildiginde, Türk topluluklarında bahar bayramları ile ilgili geleneklerin oldukça çeşitli ve yaygın olduğu görülmektedir. Doğu Türkistan'da Balkanlara kadar Türk toplulukları tarafından, binlerce yıldır kutlanan ve halen kutlanmakta olan Nevruz'da bu geleneklerden biridir. Milletimizi birbirine düşürmek için gayret sarfeden düşmanlarımız, Nevruz bayramı gibi Türk milletinin geçmişinde varolan ve halen yaşatılan bu adetleri, gelenekleri, Türk Kültürü bünyesinden koparmak istemektedirler." Diyanet Dergisi Mart '97.

Görsel Genel Kültür Ansiklopedisi

"İranlıların 22 Mart günü düzenledikleri tören. Eski İranlılarda yılbaşı 22 Mart'tı. Bu tarihte doğanın yeniden canlandığına inanılırdı. (...) İslam dinini kabul eden İranlılar, bu eski inanç ve geleneklerini bırakmadılar. Günümüzde, İranlıların kutladıkları Nevruz bayramı Ateşe tapılan dönemlerden kalma inançların değişik nitelikte sürdürülmesidir." deniyor.

Hayat Ansiklopedisi

"Eski bir takvime göre yılbaşıdır. Farsça'da 'Yenigün' anlamına gelir. (...) O gün İranlıların takviminde yılbaşı, aynı zamanda baharın ilk günüdür. Eskiden Nevruz bir takım törenlerle kutlanır"...

Türk "bilim adamları"

MHP nin şu anki Devlet Bakanı Prof Dr.Abdulhaluk M.Çay, Diyanet dergisinin Mart '97-75. sayısında kendisiyle yapılan bir söyleşide; Nevruz'un Farsça bir kelime olduğunu ve Yenigün anlamına geldiğini açıklıyor.

Prof. Çay bu söyleşisinde, Kürtlerin Newrozunun Ergenekonlaştırılmasına karşı çıkan, bazı Türk Aydınlarınıda üstü kapalı tehdit ediyor. Onlara çatıyor...

1992-93

21 Mart 1992 Newroz'undan hemen önce yetkililer "Dileyen istediği gibi kutlasın" dedikleri Newroz'da Kürt halkı ayaktaydı. Şırnak, Nusaybin, Cizre, Yüksekova ve Van'da toplam 67 kişi Newroz gösterilerinde Polis, Özeltim, Asker ve Korucuların silahlarından çıkan mermilerle ve kalabalıkların üzerine yürüyen panzerlerle katledildi.

Türkeş, Demirel ve İnönü koalisyon liderleri başta olmak üzere devlet yetkilileri, kapalı bir salonda Ankara da 21 Mart '93 de, sahnede demir döğdüler. Bu, TC Devletinde ilk defa yapılan, sergilenen-sahnelenen ilk Ergenekon oyunuydu. Doğrusu tüm dünya gülüyordu. Ankara'da bu oyun sahneye konuldugu saatlerde, Adana, Batman ve Pazarcık'ta toplam 5 Kürt Newroz gösterilerinde kurşunlanıyordu. Yüzlerce Kürt yaralanıyor, gözaltına alınıyordu. Yine aynı saatlerde HEP li milletvekilleri ise Kürt halkıyla omuzomuza Newroz meydanlarında yakılan ateş etrafında davul-zurna eşliğinde halaya tutuşmuşlardı. O Kürt milletvekilleri '94 ten beri cezaevindeler. Artık Kürtler Ankara'da sergilenen Ergenekon oyununu zılgıtlarıyla gölgelemişlerdi. "Şehit Namırın, Biji Newroz, Biji Serok Apo" sloganlarıyla Ankara'nın kulaklarını çınlatıyorlardı.

Türk Yetkilileri ve Newroz

Özellikle 1990'dan sonra Kürdistan'da Newroz Serhıldanları başladı. 1991-92 ve 93 Newroz'ları Kürt illerinde Asker, Polis, Özeltim ve Korucularıyla Kürt halkının üzerinde bir ölümcül baskı sergilediler. Newroz Kürtlere yasaklandı. Ankara, İstanbul da lüks otellerin büyük salonlarında devlet yetkilileri salon "Nevruz" ları kutlamaya başladılar. Yumurtalar tokuşturup, küçücük özel ateşler üzerinde atlamaya başladılar, özellikle Kürdistan'da devlet baskılı Nevruz Afişleri duvarlara asıldı. Afişlerde sarı-kırmızı-yeşil renklerde vardı. "Nevruz'unuz Kutlu olsun"başlıklı afişlerde Nevruz'un nasıl bir Türk Bahar Bayramı olduğu yazılıyordu. Okullarda, devlet dairelerinde seminerler veriliyor, bin yıllık Kürt bayramı Newroz, çarpıtılarak Türklerin Bahar-Yumurta Bayramı Nevruz bayramı oluveriyordu.

Newroz Ve Halklar

Elbette her halkın, her toplumun 21 mart gününde "Bahar Havasıyla" bir takım etkinlikleri vardır, olacaktır da. Her halkın kendi tarihinde bir efsaneyle Newroz'u sahiplenmesi halklar yakınlaşması ve kaynaşmasına vesiledir.

Oysa 21 mart 1982 yılında Diyarbakır Zindanında bedenini Newroz ateşiyle yıkayan Mazlum Doğan'la başlayan tarihi süreç, Newroz'a yeni bir ivme ve anlam kazandırmıştır. Zekiye, Rewşen, Ronahi ve Beriwanlar bedenleriyle, Newroz'u bölge halkları için güncelleştirmişlerdir.

Bu yılki Newroz oldukça büyük bir öneme sahiptir. Mezopotamya ve Anadolu halklarının paylaşım, birlik, barış, kardeşlik ve sevgi dimağlarında tutuşturacakları özgürlük ateşiyle kutsanacaktır.

Tüm bölge halklarına "Newroz'a We Pîroz Be!" demek bir görevdir

CEVAP:

Mektubun ve palavraların hepsini yayınladık... Bir kere daha belirtelim: Esas NEVROZ'un ne olduğunu, hem Tâberî Tarihi'nden, hem de Şehnâme'den (Şeyhname değil) öğrenebilirsin, sitede var. Ama esas ne olduğunu anlaman için şöyle bir Azerbeycan'dan girip Kırgızistan'a kadar Orta Asya'yı dolaşman lâzım... bak bakalım, 1993'de MHP mi icat etmiş?.. Zaten "Halkların Bayramı" diyerek, kendin de bunun sırf "kürt" bayramı olmadığını belirtmişsin.

Üzüleceksin ama, cahilliğini yüzüne vurmadan edemeyeceğim. Nevruz MHP'den çok önce TÜRKİYE'de kutlanırdı. Osmanlı döneminde yazılmış NEVRUZİYE şiirleri vardır. CUMHURİYET döneminde dahi 1926'ya kadar resmî tatil günüydü ve kutlanırdı.

Bir şey daha ekleyelim: TÜRKLER Asya'nın dört bir yanında NEVRUZ'u gerçek bir bahar bayramı olarak kutlar. Ama Kürt bölücüler her fırsatta olduğu gibi Nevruz Bayramı'nda da olay çıkartırlar. 21 Mart 2007'de Fransa'nın Bordeaux şehrinde sözüm ona kutlama yaparken TÜRK işyerlerine ve kültür merkezine saldırıp ateşe verdiler!.. TÜRKİYE'de halkın ve emniyet kuvvetlerinin müsamahasından yararlanıp sağa sola molotof kokteyli atıp otobüs yaktılar. Leyla Zana Diyarbakır'da Öcalan'ı, Talabani'yi, Barzani'yi övüp Kürtler'in lideri ilan etti. Bunlar ne Türkiye'de ne Irak'ta Kürtler'i temsil etmiyor. Arkalarında Amerika, Avrupa olmasa kendi halkı bir kaşık suda boğacak!..

Nerden mi biliyorum?.. Çünkü tam Nevruz günü, 21 Mart 2007'de BBC televizyonunun Hard Talk programına çıkan Freşta Raper adlı Kürt kadını "Kuzey Irak'taki durumun Saddam döneminden kötü olduğunu, çünkü bu iki adamın görevleri hep kendi yakınlarına, cahillere verdiğini, onlarında Kürt halkına zulmettiğini, kardeşinin sırf Talabani'yi eleştirdi diye hapse atıldığını" neredeyse ağlayarak anlattı.

Haddini bilmez Zana, bir de "Kimse korkmasın, Kürtler kimseyi arkadan vurmamıştır," dedi. Bizim kimseden korktuğumuz yok!.. Kürt asıllı vatandaşlarımızdan da şüphemiz yok!.. Ama senin gibiler, Talabani', Barzani, ve Kürt bölücülerin başına çöreklendiği örgütler, sendikalar hep ekmeğini yediği devleti arkasından vurmuştur. Irak savaşta iken İran'a, Amerika'ya destek olsun diye isyan çıkaran kimlerdi?.. Hâlâ Amerikalılar'la bir olup kendi vatandaşlarını, dindaşlarını vuran bu heriflerin eşkiya grubu peşmergeler değil mi?.. Kürt bölücülerin kontrolündeki Eğit-Sen ise, İsviçre'de "Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır," dediği için yargılanan Doğu Perinçek'i arkadan vurmuş, ve Ermeniler'in bile yapmadığı bir hainlikle mahkemeye "Türkiye soykırım yapmıştır" diye yazı göndermiştir!.. Bunları unutmak mümkün değil!

*****

-- 20.3.2006 , S.K.
Subject: Kürtler ve Türkler

Sizden ricam artık bırakın bu sahte tarih oyunlarını, yan yana kardeşce yaşamayı bu şekilde güçlü kılamazsınız. Çünkü siz gerçekleri inkar etmeyi kendinize bir kültür ve gelenek haline getirmişsiniz. Kürtlerin ne fiziki yapısı ve nede genetik olarak sizin bahsettiğiniz Türklerden olmaları tabiat kanununa aykırı bir şekilde empoze edilmektedir. Kürtler kendi tarihlerini onları binlerce yıl inkar edenlerden öğrenecek kadar aptal değiller artık. Sizde herhalde sizi binlerce yıl inkar eden bir düşmanınızın sözüne inanacak kadar aptal değilsinizdir. Öyleyse başkasındanda bu kadar aptallığı beklemeyin lütfen.

Zaten tarihler hep zalimler tarafından yazılmıştır ve mazlumlarda onların hep kurbanları olmuşlardır.

Yok kardeşim yok ben Allah beni nasıl ve hangi kimlikle yaratmışsa onunla ölmeyi tercih ediyorum. Üstelik kendi varlığını başkasının kimliğini yok ederek eriterek devam ettirmeye çalışan bir Türklüğe hiçbir Kürdün ihtiyacı yoktur.

Umarım bundan sonra bu tür saçmalıklardan vazgeçersiniz.

CEVAP:

Kardeşim, Biz yüzlerce yıldır birlikte kardeşçe yaşıyorduk. Birileri çıktı, "Siz Kürt'sünüz, onlardan farklısınız," dedi, buna kananlar TÜRKLER'i ve daha çok ta kendilerine katılmayan Kürtler'i öldürmeye başladı. Kürtler'e uyduruk tarihler düzdü. Bir takım devletleri, halkları Kürt ilan etti. Buna inananlar da ayırımcılığı, bölücülüğü körükledi. Biz de kalkıp bu iddialar doğru mu diye araştırdık ve tesbitlerimizi yazdık!.. Bunun neresi yanlış?

Biz "Kürt diye bilinen bir toplum, aşiretler yok," demedik!.. Biz, "Bunlar bizden ayrı değildir, bunların bizden ayrı bir tarihi yoktur, devleti yoktur, ortak bir dili yoktur," dedik. Yanlışsa, saçma ise düzeltin, görelim ve kabul edelim.

En güvenilen ve öne sürülen kaynakları Avesta'yı, Onbinler'in Ricatı'nı, Şehnâme'yi özetledik. Nasıl çarpıtıldığını gösterdik. Yabancı tarihçilerin araştırmalarını ve sonuçlarını özetledik. Yanlışsa, gösterin düzeltelim. Faydalandığımız kitapların listesini yayınladık. Bir tanesini bile okumadan itiraz etmeniz ne derece doğru olur, siz söyleyin. Üstelik bakın, gelen her mektubu sansürlemeden, kesmeden yayınlıyoruz. Gönderin tesbitlerinizi yayınlayalım... ama düzmece Kawa efsaneleri, Nevruz hikâyeleri, hiç bir kaynağa, esasa dayanmayan 3000 yıllık Kürt tarihi palavralarını temcit pilavı gibi tekrar edip durmayın.

*****

-- 2.4.2006 , A.M.A.
Subject: bilgi

İyi Günler,

Ben İzmir'den yazıyorum.Sizden bir ricam olacak. İnternetteki kürd problemi ile ilgili yazılarınızı okudum. Tebrik ederim. Fakat bunların İngilizce çevirileri de var mı? Yurt dışından bir çok kişinin sorularına muhatap oluyorum, ama tüm araştırmalarıma rağmen böylesi bilgilerin ingilizcelerine ulaşamadım.Sizin yazınızın karşıt fikirleri yüzlerce web sitesi var. Lütfen beni bu konuda bilgilendirir misiniz? Teşekkürler.

CEVAP:

Maalesef, bildiğim kadarı ile, bu kapsamda başka bir dilde Kürtçülük konusunda eser yok. Ama sizin dil bildiğiniz belli. Önemli gördüğünüz sayfaları özet halinde tercüme edip kullanabilirsiniz.

Karşıt sitelerin görüşleri hiç bir belge ve kayda dayanmayan efsane türü iddialardır. Kaldı ki, Kawa Efesanesi bile onların anlattığı gibi değildir. Her birine tek tek cevap verilmiştir. Siteyi tararsanız, istediğiniz bilgiyi bulacağınıza eminim.

*****

-- 3.4.2006 , A.M.A.

Emailiniz için çok teşekkür ederim. İngilizcem oldukça iyi sayılır ama profesyonel bir tercümanın bütün bunun gibi yazıları ingilizceye çevirmesi gerekirdi. Gerçekten çok üzüldüm. Ne kadar geç kalmışız kendimizi ifade etmeği!!!!!!!!!! Türkiyede yaşayanlardan çok dünyanın bunları öğrenmesi gerekirdi. Diğerleri tüm tezlerini binlerce siteyle dünyaya yayarlarken bizim uluslararası sessizliğimiz ürkütücü geldi bana. Kültür Bakanlığına yazsak ilgilenirler mi acaba? Hemen ve acil olarak bunun takipçisi olalım lütfen. Saygılar efendim.

CEVAP:

Kültür Bakanlığı hep kültürsüz, hatta Türklüğü tartışmalı bakanların elinde olmuştur. Bir tanesi (SHP-CHP'li Fikri Sağlar) Kürt-Ermeni-Patrikhane meseleleri ile uğraşacağına "kitaplara özgürlük" diye bir kampanya başlatmış, sonra bir gün "Devlet'in yasakladığı kitapları buldum!" diye bir yığın kitap önünde basın toplantısı yapmıştı!.. Sonradan öğrenildi ki, bu "kitaplar" karısını müdür yaptığı Ankara'daki tiyatro binasının ambarına depolanmış eski telefon rehberleri, bakanlıkların yayınlayıp birbirine gönderdiği güncelliğini kaybetmiş kitap, dergi ve broşürlermiş!.. Zavallı "yasaklı kitaplar" bir kış boyu o tiyatronun bahçesinde kar altında kalıp çürüdü... Seka'ya bile gönderilemedi!.

Maalesef TÜRKİYE'yi yönetenler TÜRK değil!.. Parti başkanlarının çoğu TÜRK olmak bir yana, NE MUTLU TÜRK'ÜM diyecek şuur ve cesarete bile sahip değil!. Ermeni sorununun üzerine giden Prof. Yusuf HALAÇOĞLU'na, İsviçre ve Almanya'da "Ermeni Soykırımı Emperyalist Bir Yalandır" diye o ülkeleri ayağa kaldıran Doğu PERİNÇEK'e, eski Sovyet belgelerini inceleyip bu yalanı ortaya çıkartan oğlu Mehmet Perinçek'e, Fener Başpapazı Bartelameos'un ihanetini ortaya çıkaran, Vatikan'ın Kürt-Ermeni-Rum himayesi ile mücadele eden Aytunç ALTINDAL'a, TÜRK DEVLETİ'nin en üst kademelerine çöreklenmiş olan İbrânî asıllıları, Yahudiler'i, Dönmeler'i deşifre eden Yalçın KÜÇÜK'e, çalışmaları ile kürt bölücülüğünün ilacı olan Ziya GÖKALP'e, Mehmet Şerif FIRAT'a, TÜRKÇE'yi ve TÜRK KÜLTÜRÜ'nü savunan Oktay SİNANOĞLU'na ve daha nicelerine sahip çıkmayan Kültür Bakanlığı'na yazsanız ne olur, yazmasanız ne olur???

Başta "Kürt sorunu benim sorunum" diyen Tayyip Erdoğan gibi bir başbakan varken yapılacak tek şey, "Mademki senin sorunun, hadi çöz bakalım şu son günlerde Güneydoğu'da ve İstanbul'da olanları!" demektir!..

*****

  • DİĞER BÖLÜMLER : OKURLARLA SOHBET - MEKTUPLAR / 21 , OKURLARLA SOHBET - MEKTUPLAR , BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI , TÜRKLERLE İLGİLİ LİNKLER , GİRİŞ