PONTUS (1) deyince akla, KARADENİZ bölgemizin doğusunda PHARİS Nehri ile KIZILIRMAK arasında kalan sahil bölgesinde kurulan devlet gelmelidir.
Bölge, PERS İmparatoru 1. DARA zamanında PERSLER'e bağlı bir satraplık halinde idi, oldukça bağımsızdı. M.Ö. 370'de PONTUS, KAPADOKYA'yı da içine alan bağımsız bir devlet kurmak isteyen DAMATES'in idaresine girdi. Arkasından M.Ö. 331 yılında MAKEDONYALI İSKENDER'in hakimiyetine girdi.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, MAKEDONLAR, İSKİT kökenlidir. GREKLER'den, ROMALILAR'dan farklıdır. BÜYÜK İSKENDER, sarayda GREK KÜLTÜRÜ ile yetişmesine rağmen bir İSKİT savaşçısı idi. Kurduğu imparatorluk ta bir BATI devleti olmaktan çok, DOĞU devleti idi. Ta MISIR'a, HİNDİSTAN'a kadar uzanmıştır... TÜRK edebiyatında İSKENDER üzerine yazılmış çok eser vardır.
M.Ö. 323 yılında BÜYÜK İSKENDER'in ölümü üzerine TRABZON, KARADENİZ sahillerimizin önemli bir kısmı, PAFLAGONYA (KASTAMONU tarafları), KAPADOKYA (KAYSERİ-NEVŞEHİR tarafları) yine İSKENDER'in generallerinden EVMENES'in hissesine düştü
Nihayet PERS kökenli 1. MİTHRİADES (M.Ö.302-266), PONTUS DEVLETİ'ni kurdu ve AMASYA'yı kendine başkent yaptı. Sınırlarını AMASRA'ya kadar genişletti ise de, SİNOP'u alamadı. Oğlu ARİOBARZANES, GALATLAR ile savaşmak zorunda kaldı. Sonra başa 2. MİTHRİADES (M.Ö. 250-200) geçti ve Anadolu'da birlik sağlamaya çalışan ANTİOKHOS HİERAKS'ın kızkardeşi ile evlendi. Kendisine FRİGYA bölgesi çeyiz olarak verildi… 3. MİTHRİADES ise çevresindeki sürtüşmelere tarafsız kalarak ülkesinin bütünlüğünü korumayı başardı.
Bu devletin bir şehri olan TRABZON'un tarihi, başkent olmamasına rağmen, PONTUS'un tarihidir... (2) Şehrin SİNOP'tan gelen MİLETLİLER tarafından M.Ö.756'da kurulduğu söylenir. Ancak gerçek tarih bundan 100 yıl sonradır. Daha önce KAFKASYA'dan gelen MOSKLAR, MARLAR ve TİBARENLER'in yaşadığı bilinmektedir ama haklarında daha fazla bilgi yoktur.
TRABZON'dan ilk bahseden, ONBİNLER'İN SEFERİ'nden kalan 8.000 askerle şehre
gelen XENOFON'dur. (M.Ö.400, Anabasis, IV, sf. 8,12) Şehir SİNOP'a vergi
ödemekteydi. Eski adı TRAPEZUS ve TRAPEZA idi. APOLLON KÜLTÜ'nün hâkim olduğu
şehir işlek bir liman idi. Eski TRABZON paralarının bir yüzünde APOLLON başı,
diğer yüzünde de bir gemi burnu ile çapa vardır.
PERS savaşlarına gemileriyle katılan TRABZONLULAR, bir ara kurtuldularsa da,
daha sonra PERS Satrabı DATAMES'in iktidarında tekrar onların idaresine
girdiler. Onun ölümü ile özerk oldularsa da, M.Ö. 331 yılında İSKENDER'in
hakimiyetine girdiler... TRABZON M.Ö. 280 tarihinde, 1. MİTHRİADES'in PONTUS
Devleti'ne bağlandı.
TRABZON, PONTUS Devleti'nin gemi, kereste ve maden ihtiyacını karşılıyordu.
PONTUS Devleti, M.Ö. 100'lerde gücünü arttırdı, sınırlarını genişletti. 1.
FARNAKES döneminde SİNOP'u da ele geçirdi ve devlet merkezi buraya taşındı.
(M.Ö.183) Kıyıdaki GREK kolonileri de devlete bağlandı. TRABZON civarındaki
MOSKLAR ve TİBARENLER hakimiyet altına alındı. Daha sonra BÜYÜK lâkabıyla
bilinen 5. MİTHRİADES döneminde (M.Ö.150-120) GALATYA, PAFLAGONYA ve KAPADOKYA
bölgesine üstünlük sağlandı. .. 6. MİTHRİADES zamanında (M.Ö. 113-63) devlet
sınırları en geniş boyutlarına ulaşmış, KIRIM'a dek uzanmıştı. Bu devlet,
RAHİPLER ve BEYLER sınıfı ile, PERSLER'e has bir yapıya sahipti.
PONTUS Devleti'nin Ege adalarına, hatta Yunanistan'a kadar yayılma siyaseti,
onu ROMA İmparatorluğu ile karşı karşıya getirdi. ROMA İmparatoru POMPEUS,
PONTUS ordusunu bozguna uğrattı. (M.Ö.66) Pontus toprakları parçalandı. Bir
bölümü BİTİNYA'ya bağlandı (PONTUS-BİTİNYA eyaleti). GALATYA'ya bağlanan
topraklar daha sonra İmparator ANTONİUS döneminde POLEMONLAR'a verildi (POLEMON
PONTUSU). TRABZON ve civarı da DELOTARİOS'un hissesine düştü. Daha sonra PONTUS
prenslerinden 1. POLEMON'un eline geçti.
1. POLEMON'un ölümünden sonra TRABZON da dahil olmak üzere, bütün PONTUS
tekrar ROMA'nın eline geçti ve İmparator NERON tarafından tekrar GALATYA'ya
verildi. (M.S. 63) Böylece PONTUS KRALLIĞI sona ermiş oldu. Buna göre, gerçek
PONTUS devleti M.Ö. 285 ile M.S. 63 arasında varlık göstermiştir. Görüldüğü
gibi YUNANLAR-GREKLER ile hiç bir ilgisi yoktur.
TRABZON daha sonraki imparatorlar döneminde önem kazandı. Şehri ANADOLU'ya
bağlıyacak şekilde askerî bir yol yapıldı. Sahil yolu inşa edildi. Bu suretle
İRAN ve MEZOPOTAMYA ile ticaret imkânı arttı. İmparator TRAYANUS (M.S. 98-117)
döneminde TRABZON, bütün hak ve imtiyazlarından vazgeçerek, her bakımdan bir
ROMA şehri oldu.
İmparator HADRİAN (M.S.130-131) döneminde şehre bir liman, hipadrom,
amfiteatr, surlar ve su kemerleri yapıldı.
TRABZON'un bu canlılığı, İmparator VALERİUS zamanında (M.S. 253-260)
GOTLAR'ın şehre saldırıp yağma ve tahrip etmelerine kadar devam etti. (M.S. 258)
GOTLAR gece kaleye girerek pek çok askeri öldürdüler, şehir tapınağının
hazinesini alıp götürdüler. Şehir bu olaydan sonra önemini kaybetti ve ancak
İmparator DİOKLETİAN zamanında (284-305) zamanında biraz imar gördü.
İSTANBUL'un kurucusu olan ve bugünkü Katolik hıristiyanlığın temelini atan
ilk Hıristiyan İmparator KONSTANTİN, yaptığı dinî taksimatta TRABZON'u
PİSKOPOSLUK merkezi olarak belirledi.
ROMA'nın bölünmesinden sonra (M.S.450), BİZANS (DOĞU ROMA) İmparatorlarından
JUSTİNİANUS, TRABZON surlarını SASANÎLER'e (İRAN) ve komşu halklardan ÇA'NİLER'e
(LAZ) karşı tahkim etti.
TRABZON, İSLAMİYET'in ortaya çıkmasıyla yayılan Arap fetihlerinin dışında
kaldı. Şehir liman olarak Müslüman tacirler için önemli idi. Getirilen mallar
TRABZON'dan ANADOLU'ya gönderiliyor, ANADOLU'nun ürünleri, ve kumaş ta
ARABİSTAN'a gidiyordu. Müslüman tüccarlar muhtemelen TRABZON'dan ERZURUM'a,
oradan AZERBAYCAN'a ve nihayet MAVERA- ÜN NEHR'e kadar uzanıyorlardı.
Şehir, liman dolayısiyle askerî üs olarak ta kullanılıyordu. İmparator
BASİBİOS 1021-22 senelerinde ANİ Krallığı ve VASPURAKAN Devleti'ne karşı yaptığı
seferlerde buradan yararlandı.
TRABZON bir ara SELÇUKLULAR'ın eline geçti. (1080) Ancak daha sonra şehrin
valisi THEODOS GABRAS tarafından geri alındı.
BİZANS genelde İmparator ailesinden kişileri DUKA (bey) olarak TRABZON'a
gönderir, ancak bunlardan bazıları kendi başlarına buyruk hareket etmeye
başlardı.
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ, adeta TRABZON'u tecrit etti. Hele 1194'den sonra
SAMSUN limanının bir kısmı SELÇUKLULAR'ın eline geçince, TRABZON'un İSTANBUL ile
irtibatı zorlaştı.
1204 HAÇLI SEFERİ sırasında, ORTODOKS Hıristiyanlar'ın merkezi İSTANBUL'un
LÂTİNLER tarafından işgâli üzerine, BİZANS İmparatoru ANDRONİKOS KOMMENOS'un oğlu
ALEKSİOS, TRABZON'a kaçtı ve GÜRCÜ Kraliçesi TAMARA'nın desteği ile kendisini
"imparator" ilan etti!.. TRABZON RUM İMPARATORLUĞU işte böyle kurulmuş oldu.
Kurulan, aslında bir imparatorluk falan değil, küçük bir devlet idi... Bazıları bunu yeni
bir "PONTUS Dönemi" olarak görür.
Bu minik devlet, bir süre İZNİK'te kaçak
yaşadıktan sonra tekrar İSTANBUL'u ele geçiren BİZANS imparatorlarına rağmen,
varlığını sürdürdü. Ta ki, FATİH SULTAN MEHMET şehri fethedinceye kadar!..
(1204-1461)
TRABZON RUM Devleti, ALEKSİOS KOMMENOS zamanında (1204-1222) sınırlarını
biraz genişlettiyse de, İZNİK'teki esas BİZANS İmparatoru DAVİD PALAİOLOGOS ile
savaşmak zorunda kaldı, toprak kaybetti...Daha sonra ALEKSİOS, SİNOP'u SELÇUKLU
Sultanı ALAADDİN KEYKAVUS'a karşı korumak ALEKSİOS'un yerine geçen 1. ANDRONİKOS (122-1235) bir ara SİNOP'u yağmalamış,
SELÇUKLU donanmasını yenmiş, hatta ordu kumandanı MELİK'i esir etmiş olmasına
rağmen, sonucun kötü olacağını sezdiğinden tâbiyet anlaşmasını bozmaktan
vazgeçmiştir. (1228)
ORTA ASYA'dan CENGİZ HAN istilası yüzünden kaçıp gelen CELALEDDİN HARZEMŞAH,
SELÇUKLULAR'a yenilince (1230), 3.000 kadar HARZEMLİ, CANİK (SAMSUN) taraflarına
kaçtıysa da, çoğu köylüler tarafından öldürüldü. (Abül Farac Tarihi, Ömer R.
Doğrul. Ankara, 1950) Bilindiği gibi CELALEDDİN HARZEMŞAH'la birlikte gelen GUR
TÜRKLERİ ve İRANLILAR; DOĞU ANADOLU'ya yerleşmiş, daha sonraları ZAZA diye
anılmaya başlamıştır... Bundan hareketle, SAMSUN civarında farklılık gösteren
grupların, sağ kalabilen bu GUR TÜRKLERİ'nin soyundan olduğunu düşünmek yanlış
olmaz.
SELÇUKLU Sultanı 2. GIYASEDDİN KEYHÜSREV, KÖSEDAĞ Savaşı'nda yenilince
(1243), TRABZON RUM sözde İmparatoru 1. MANUEL (1238-1263), galip MOĞOLLAR'a
tâbi olmakta gecikmedi. KARAKURUM'a kadar elçiler gönderdi, asker verdi.
CENGİZ İMPARATORLUĞU'nun İLHANLI kolunun merkezi TEBRİZ olunca, TRABZON
ticaret ve ulaşım açısından önem kazandı. MARKO POLO da ÇİN'den dönerken
TEBRİZ-TRABZON yolunu tercih etmişti. (1295) Ayrıca TRABZON'da CENEVİZ ve
VENEDİK kolonileri bulunuyordu.
1320'den sonra İLHANLILAR'ın nüfuzu azaldıktan sonra TÜRKMENLER'in etkisi
arttı. Dağlardaki müstahkem yerler bunların eline geçti. 2. MANUEL zamanında
TÜRKMENLER'den BAYRAM BEY, TRABZON'a saldırdı ise de alamadı. (1332) TRABZON
artık sadece bir "şehir devleti" idi, elinde 1-2 kaza, 5-10 köy kalmıştı. Zaten
"imparatorluk ve imparator" ünvanları, baştan beri palavradan ibaretti!.
AKKOYUNLU TÜRKMENLERİ ise BASİLİOS (1332-1340) zamanında şehre akınlar
düzenledi... İmparator EİRENE zamanında (1340-1341) AKKOYUNLULAR, kale etrafındaki
mahalleleri ateşe verdi. Ölülerin ortada kalmasından dolayı bölgede veba salgını
çıktı.
BAYBURT-ERZURUM havalisine yerleşmiş olan TÜRKMENLER'den bir grup, 1346
yılında ÜNYE ve Daha sonra AKKOYUNLU TUR ALİ BEY ve oğlu KUTLU
BEY, DUHARLULAR'ın intikamını almış, hatta imparatorun kızı DESPİNA'yı
esir etmişti!... Kız daha sonra fidye karşılığı iade edilmiştir.
Burada önemli olan husus, TÜRKMENLER'in sadece ERZURUM ve BAYBURT civarında
değil; KARADENİZ bölgesinde de varlıklarını ortaya koymalarıdır. Hem de
günümüzden 700 yıl önce!..
Yani KARADENİZ'de sadece LAZ ve GÜRCÜ boyları değil; TÜRKMEN
boyları da vardır!.. Ve sadece kuzeybatıya değil, kuzeydoğuya da
uzanmışlar, RİZE, ARTVİN, ARDAHAN bölgelerinde de varlık
göstermişlerdir.
Söz de imparatorlardan biri olan 3. ALEKSİOS (1349-1390), küçücük devletini kurtarabilmek için, kızkardeşi
DESPİNA MARİA'yı (kaçırılan kız) KUTLU BEY'e vermiş (1352), diğer kızkardeşi
THEODORA'yı ORDU Beyi HACI EMİR'le, kızı EVDOKYA'yı da KELKİT vadisi beylerinden
ve bölgenin Türkleşmesinde büyük emeği olan EMİR TACEDDİN'le evlendirmişti!..
Kısacası, TRABZON RUM Devleti, AKKOYUNLU DEVLETİ'ne tâbi idi, onlara vergi
veriyor, gerektiğinde asker gönderiyordu.
İmparator 3. MANUEL (1390-1417) zamanında devreye OSMANLILAR da girdi...
YILDIRIM
BAYEZİD, 1398'de SAMSUN'un Müslüman bölümünü zaptetti ve bütün CANİK (SAMSUN)
havzasını kontrolü altına aldı. MANUEL'den kendisine tâbi olmasını ve vergi
vermesini istedi... 1404'de TRABZON'a gelen İspanyol elçisi CLAVİJO, "İmparator'un
BAYEZİD'e vergi verdiğini" belirtir ki, BAYEZİD'in TİMUR'a yenilmiş olmasına
rağmen, vergi ödenmeye devam ediyorsa, enteresandır...
Aslında 3. MANUEL,
TİMUR'un ANADOLU'ya girmesi ile birlikte "ona bağlılığını" bildirmiş, TİMUR için
bir donanma hazırlığına başlamıştı. Hatta savaşa bir birlikle katılmıştı…
Anlaşılan odur ki, MANUEL güçlü olana meyletmiş; hatta belki iki tarafı da idare
etmiştir.
Sözde imparatorlardan 4. KALO İOANNES (1447-1458) zamanında 2. MURAD gemilerle TRABZON'a akın
düzenledi. (1442) Sahilin pek çok yerinden karaya çıkarak yağma ve tahrip
hareketlerinde bulundu, çok esir aldı. Ancak bu donanma dönüşte KEFE'ye uğrarken
fırtınaya yakalandı ve ağır kayıp verdi.
KALO İOANNES zamanında TRABZON, bir de İRAN Şİİ TÜRKMENLERİ'nden ŞEYH
CÜNEYD'in saldırısına uğradı... ŞEYH CÜNEYD, DİYARBAKIR yöresinde barınamamış,
KELKİT civarına gelmiş, oradan da CANİK (SAMSUN) havzasına gelmişti. NİKSAR
Emiri TACEDDİN OĞLU MEHMET BEY'le de irtibata geçen ŞEYH CÜNEYD yoğun bir
propoganda ile ANADOLU'nun her tarafından müritlerini toplıyarak TRABZON üzerine
yürüdü. Karadan ve denizden harekete geçen KALO İOANNES, fırtına çıkması ve
gemilerin sahilden uzaklaşması sebebiyle, KAPANYON Geçidi önünde büyük bir
bozguna uğradı. Şeyh CÜNEYD'in müritleri ilerliyerek AYA FOKAS'taki imparatorluk
karargâhını bastı, askerlerini esir etti. TRABZON kuşatıldıysa da, alamayınca
ŞEYH CÜNEYD üç gün sonra geri çekildi. (1454)
CÜNEYD'in kuşatmayı kaldırmasının esas sebebi, FATİH'in kendisine vergi ödeyen
TRABZON'u korumak üzere bölgeye asker göndermesidir...
1452'de, FATİH 20 yaşında
tahta çıkınca, TRABZON'a bir dostluk mesajı göndermiş; KALO İOANNES ise, vergi
ödemeye devam etmesine rağmen; OSMANLILAR aleyhine AKKOYUNLU hükümdarı UZUN
HASAN ve PAPA 3. CALİXTUS'un GÜRCİSTAN'a gönderdiği LODOVİCO ile irtibata
geçmişti... Ayrıca İSTANBUL'un fethinden sonra (1453) göçeden pek çok RUM aileyi
TRABZON'a kabul etmişti... Bunun üzerine FATİH, 1456'da SİVAS Valisi HIZIR BEY'i
karadan, SAMSUN'daki donanmayı da denizden TRABZON üzerine gönderdi. İOANNES'te
şafak attı. Hemen HIZIR BEY'le anlaştı, ve kardeşi DAVİD KOMMENOS'u FATİH'e elçi
olarak yolladı. 2000 altın vergi ödemeyi kabullendi. FATİH bu densiz adamı yola
getirmek için vergiyi 3000 altına çıkarttı!..
KALO İOANNES yine tek durmadı!.. OSMANLILAR aleyhine anlaşmak üzere DİYARBAKIR'daki
UZUN HASAN'la tekrar irtibata geçti, ve kızı KATHERİNA'yı onunla evlendirmeye
karar verdi. Ölümü üzerine yerine geçen DAVİD KOMMENOS, bu kızı DİYARBAKIR'daki
AKKOYUNLU TÜRKMEN hükümdarı UZUN HASAN'la evlendirdi. Kadın DESPİNA HATUN olarak
sarayda önemli güce sahip oldu.
OSMANLI aleyhine bu ittifaka GÜRCİSTAN da dahil edildi. Zaten İOANNES,
İSFENDİYAR ve KARAMANOĞULLARI beylikleri ile de anlaşmaya çalışmıştı.
Şımaran DAVİD, vergiyi kesti, bütün Avrupa ülkelerini OSMANLI aleyhine kışkırtmaya
çalıştı!.. Bunun üzerine FATİH uzun bir hazırlanmadan sonra karadan ve denizden
hareket ederek TRABZON önlerine geldi. Öte yandan AKKOYUNLU Devleti'nden bir
saldırıyı önlemek için onun üzerine de bir ordu gönderip ERZİNCAN yakınlarına
UZUN HASAN'ın amcazadesi HURŞİT BEY'i mağlup etti!.. UZUN HASAN, ÇEMİŞKEZEK Beyi
ŞEYH HASAN ile annesi SARA HATUN'u elçi gönderip "İmparator'a hiç bir yardımda
bulunmıyacağını" beyan etti ise de, FATİH sefer sonuna kadar SARA HATUN'u
"rehine" olarak alıkoymuştur. Ama kendisine saygıda kusur etmemiş, "valide" diye
hitap etmiştir.
Durumun ümitsizliğini gören DAVİD, bir kaç kere anlaşma teşebbüsünde bulundu,
ancak sonuç alamayınca teslim oldu!.. (1461)
Yapılan anlaşma gereğince İmparator ve
ailesi, 1500 kadar RUM genciyle birlikte EDİRNE'ye yerleştirildi. Şehir halkına
aman verildi. Daha sonra, 1463 yılında DAVİD'e geçimini sağlıyabilmesi için TUNA
civarında geliri 300.000 akçe olan köyler tahsis olundu. Yani bir nevi timar
olarak verildi... Bunca itibar ve hoşgörüye rağmen, bir türlü akıllanmayan DAVİD,
UZUN HASAN'la gizlice haberleşmeyi sürdürünce, aynı yıl üç oğluyla birlikte
idam edildi!..
FATİH, şehre girince ilk CUMA namazını SAINT EUGENIUS kilisesinde kıldı.
Sonra burası YENİCUMA adıyla camiye çevrildi. HZ. MERYEM kilisesi de ORTAHİSAR
camii oldu.
FATİH, savaşa katılmış olan RUM askerlerini bağışladı, ancak
mallarını TÜRK askerlerine devretti. Halkı da cizyeye (gayrımüslimlerden alınan
vergi) bağlıyarak, aileleriyle
mallarıyla şehirde bıraktı. Sonra TRABZON hazinesinden alınan en güzel parçayı
SARA HATUN'a verip UZUN HASAN'a gönderdi. Zahmetli bir kara yolculuğu ile
İSTANBUL'a döndü.
Bütün bunları teferruatıyla anlatıyoruz ki, fetihlerdeki hoşgörülü davranışımız,
1800'lerden itibaren çekildiğimiz MORA, TESELYA, EGE ADALARI'nda
RUMLAR'ın yaptığı katliamlar ile kıyaslanabilsin!..
Eğer biz de MORA'yı, TESELYA'yı, GİRİT'i, KIBRIS'ı, diğer EGE
ADALARI'nı fethettiğimizde, benzer bir katliam yapsaydık, Batılılar
orada bir YUNANİSTAN devleti kuracak kadar RUM bulamazlardı!..
Daha sonra TRABZON'da nüfus dengesini sağlamak için RUM, ERMENİ,
CENEVİZLİLER'in çoğu sur dışına yerleştirildi. TRABZON'dan alınan
500 kişi İSTANBUL'da FENER'de iskân edildi. LEZGİLER'den bir kısmı
da BAYEZİD semtine nakledildi. Bir kısım genç te YENİÇERİ
teşkilâtına alındı. TÜRKLER sipahi, silâhdar yapıldı. Hızla artan
sayıda TÜRK ve MÜSLÜMAN göçmen aile, NİKSAR, LADİK, BAFRA, OSMANCIK,
CORUM, TOKAT, SAMSUN gibi şehirlerden getirilerek TRABZON'a
yerleştirildi...
Böylece TRABZON'un RUM "imparator" sülâlesi son
bulmuş oldu, hem TRABZON RUM DEVLETİ ortadan kalktı, hem de TRABZON'un
ORTODOKS RUM hüviyeti tamamen değişip TÜRK ve MÜSLÜMAN oldu!
FATİH'in getirip yerleştirdiği ailelerden çoğu LEZGİ ve ÇEPNİ boylarından
TÜRK idi. LEZGİLER sayfamızda detayı ile açıkladığımız gibi,
LEZGİLER "LAZ" değildir!.. ÇEÇENLER'in bir koludur. ÇEPNİLER ise OĞUZ
soyundandır. Şehrin şu andaki farklı sayılan halkı, bu iki boyun karışmasından
oluşmuştur.
TÜRKİYE'nin diğer taraflarında ne LEZGİLER'in, ne ÇEPNİLER'in, ne
de onların karışımının böyle yoğun görülmemesi, bu iskân gerçeği üzerinde
durulmaması, Batılı ülkelerin ve YUNANİSTAN'ın misyonerler aracılığı ile
TRABZONLULAR üzerinde "Siz TÜRK değilsiniz, Rum'sunuz, zorla Müslüman
yapıldınız," propogandalarına yol açmaktadır.
Netice olarak, PONTUS DEVLETİ (M.Ö. 285 - M.S. 63) ile TRABZON
sözde RUM İMPATORLUĞU (1204-1461) arasında hiç bir rabıta, ilişki
yoktur!.. Yunanlar'ın, Rumlar'ın, Fener Kilisesi Başpapazı Bartolameos'un
ve onlara destek veren Batılılar'ın TRABZON ve çevresinde kurmaya
çalıştıkları yeni bir PONTUS RUM DEVLETİ'nin dayanağı da yoktur, RUM
nüfusu da!..
TRABZON en milliyetçi, en "TÜRK" illerimizden biridir!..
-------------
(1) - Bu yazı ile, PONTUS TARİHİ ve PONTUS İSYANI bölümleri
BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİSİ'nden yararlanarak hazırlanmıştır. (cilt 18, sf. 9504-5)
(2) - Bu yazının TRABZON kısmı İSLAM ANSİKLOPEDİSİ'nden yararlanarak
hazırlanmıştır. (cilt 12/I , sf. 455-477)
için sefere çıktıysa da, esir düştü.
Kendini ve devletini kurtarmak için SİNOP'tan vazgeçti, vergi vermeyi,
gerektiğinde asker göndermeyi kabul etti. (1214) Yani bir nevi SELÇUKLULAR'ın
himayesine girmiş oldu!..
HAGİOS EVGENİOS'u aldı, TRABZON kalesine kadar akın yapıp geri
döndü. (Abu Bakr-ı Tikranî'nin "Kitab-ı Diyarbakriyya"sı, tercüme eden Necati
Lugal-Faruk Sümer, Ankara, 1962, cilt 1, sf.12; Karakoyunlular, Faruk Sümer,
Ankara, 1967, cilt 1, sf. 26)... Bu sefer, TÜRKMENLER'den DUHARLU oymağının
başı YUSUF BEY tarafından düzenlenmiş, TRABZON önündeki savaşta kendisi şehit,
beraberindeki karısı ve kardeşleri ise esir düşmüştü.