Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

ALİ HAYDAR BAŞVEREN'İN ARAŞTIRMA YAZISI


ALEVİ-SÜNNİ SÜRTÜŞMESİNİN İÇYÜZÜ

DÖRDÜNCÜ KISIM

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ANADOLU'DA NELER OLUYOR ?

Gelelim Anadolu Selçuklularına...

Melikşah 1074 yılında Kutalmış oğlu Süleyman Şah'ı, Anadolu'yu fethetmeye göndermişti. O da taa İznik'e kadar ilerleyip şehri almış ve kendine başkent yapmıştı (1076 yılı). Sonra Antakya'yı aldı. Sınırlarını genişletti. Oğlu Davut Konya'yı aldı, başkenti oraya nakletti.

Aslında Süleyman Şah'ın ölümünden sonra bir karışıklık dönemi olmuş ve kardeş kavgası yaşanmıştı. Sonunda Süleyman Şah'ın ikinci oğlu Kılıçarslan başa geçti. Çok yüksek meziyetleri olan bu zat, İstanbul'u almayı bile aklına koymuştu. Gemiler yaptırtmaya başladı. Bundan korkan Bizanslıların girişimi, papaz Jilber'in gayretlerine denk düştü ve Haçlı Seferleri başladı!.

Tuğrul Bey'in komutanlarından Atsız Suriye'yi fethederken 1050 yılında Kudüs'ü almıştı. Halk bir ara Şiilerle birleşince hem Şiileri, hem de Hıristiyanları öldürttü.

1092 yılında papaz Jilber adında biri Kudüs'ü ziyaret etti. Bu adam sonradan papa oldu... ve Avrupa halkını Kudüs'ü kurtarmaya davet etti. Böylece oluşan ilk Haçlı grupları başıbozuk, sözüm ona gönüllülerden ibaretti. Çoğu Anadolu'ya dahi geçemeden Bulgar ve Macarlar tarafından Avrupa'da yok edildi. Çünkü bu ipsiz sapsız kişiler oralarda çapulculuğa başlamışlardı...

Nihayet 2-300.000 kişi olarak yola çıkan bu gruptan 100.000'i Anadolu'ya ayak bastı.

İşte o dönemde Anadolu Selçuklularının Sultanı olan Kılıçarslan, bu 100.000 kişilik grubu, İznik önlerinde karşıladı ve işlerini bitirdi (1096 yılı). Ama bunlar öncüydü. Arkadan daha büyük grupların geldiğini haber alınca, bağlı olduğu Büyük Selçuklu Hakanı Berkyaruk'tan yardım istedi. Ne yazık ki Berkyaruk o tarihlerde kendi derdine düşmüştü, bir şey yapamadı.

Bizans İmparatoru Alexis Komnenos, 700.000 kişilik büyük grubun İstanbul'u talan etmeden Anadolu'ya ayak basmasını sağladı. Yapılan anlaşmaya göre Haçlılar, Anadolu'da zaptettikleri yerleri Bizans'a verecek, diğer topraklarda istediklerini, yapacaklardı.

Anadolu'ya geçen Haçlı ordusu, İznik'i kuşattı. Kılıçarslan'ın sadece 50.000 kişilik bir ordusu vardı. Yardım etmesi mümkün değildi. İznik teslim olmak zorunda kaldı. Haçlılar ilerlemeye devam ettiler. Kılıçarslan Berkyaruk'tan yardım gelmediğini görünce, Haçlılarla mücadele için iki yola başvurdu: Birincisi çete harbi, ikincisi de Haçlıların güzergahındaki şehirleri tahrip ederek düşmanı sık ıntıya sokmaktı.

Eskişehir civarında bir baskın düzenledi. Amasya'da 300.000 kişiyi temizledi. Antakya'ya vardıklarında Haçlı ordusunun zaiyatı 500.000 kişiyi bulmuştu. Bu inanılmaz bir rakamdı. Eğer Kılıçarslan'ın elindeki topraklara biraz daha ileriye uzansaydı, muhtemelen hepsi telef olurdu.

Bu savaşlar sonucunda İznik ve Batı Anadolu tekrar Bizans'ın eline geçti. Kilikya'da bir Ermeni devleti kuruldu. Haçlılar Antakya'yı aldılar ve bir "Prenslik" kurdular. Urfa'yı aldılar ve bu şehri bir "Kontluk" haline getirdiler. Antakya Prensliği 1268, Urfa Kontluğu ise 1146 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.

Şii Fatımiler, hem Büyük Selçuklu, hem de Anadolu Selçuklu Devleti'nin içinde bulunduğu bu sıkıntılı durumdan yararlanarak Kudüs'ü aldı. Haçlılara karşı Müslümanlara yardım etmek yerine, adeta Müslümanları arkadan vurarak, Haçlıların işini kolaylaştırıyorlardı.

Nitekim 1099'da 40.000 kişi kadar kalmış olan Haçlılar, Kudüs'e indiler ve Fatımilerin elinden kolaylıkla şehri aldılar. Üç gün, üç gece korkunç bir katliam yaptılar. 70.000 Müslümanı kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden kestiler. Kudüs'te kurulan Latin Krallığı 1187 yılına kadar, İslam diyarının bağrına saplanmış bir hançer gibi kaldı.

Bu Haçlı Seferi sonunda Ege, Marmara, Karadeniz (burada da 1204 yılında Trabzon İmparatorluğu kurulmuştur) ve Akdeniz kıyıları ile bir çok şehir Bizans'ın eline geçti. Anadolu'nun birliği parçalandı. Doğu yöresinde Danişmendoğulları, Mengücükoğulları, Saltukoğulları gibi beylikler kuruldu. Kılıçarslan herşeye rağmen büyük bir başarı elde etmiş sayılırdı. Tekrar Anadolu'nun birliği için çalışırken 1107 yılında Habur ırmağında boğularak öldü. 15 yıl padişahlık yapmış, her yılı bir destan olmuştu. Yerine bir çocuk olan Kutbiddin Melikşah geçti.

Kutbiddin'den sonra Rukneddin Mesud sultan oldu (1116). Önce elden çıkan yerleri tekrar almak için uğraştı. Zamanında Musul Atabeyleri Urfa Hıristiyan Kontluğu'nu ortadan kaldırmışlardı (1146). Bunun üzertine Alman İmparatoru III. Konrad ile Fransa Kralı VII. Lui yeni bir Haçlı Seferi düzenledi.

Sultan Mesud 75.000 kişilk bir Haçlı ordusunu Konya'da karşıladı. Türkler sayıca az idiler ama Haçlıları imha ettiler. Ordu komutanı Konrad İznik'e zor kaçtı. Lui ise 150.000 kişilk bir ordu ile geldi. Mesud onları Toros dağlarına çekerek çete harbi ile yıprattı. Haçlılar Antalya'ya sığındılar. Orada biraz toparlanıp Şam'a saldırdılar. Ancak Halep Atabeyi Nureddin Zengi, Haçlıları darmadağın edip Şam'ı kurtardı.

1155 yılında Mesud vefat etti, yerine II. Kılıçarslan geçti. 1157 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Sancar vefat etti ve o zamana kadar İmparatorluğa bağlı olan Anadolu selçukluları tam bağımsız oldular. Ama güneyde, özellikle Nurettin Zengi ile sürtüşmeleri devam etti.

II. Kılıçarslan Anadolu'da birliği sağlamak için 1159 yılında Bizans ile savaştı ve onları yendi. Ama daha sonra barışa yanaştı. İstanbul'a giderek üç ay kaldı.

1174 yılında kudretli Atabey Nurettin Mahmut Zengi öldü. Böylece güneyde Türk'ün Türk'le sürtüşmesi sona erdi. Danişmendliler de Selçuklulara tabi olunca Sivas ve Tokat da alınmış oldu. Bunun üzerine II. Kılıçarslan Bizans'a yöneldi. İmparator Manuel de Macar, Sırp, İtalyan, Fransız ve Peçeneklereden ücretli bir ordu ile savaşa hazırlanıyordu. Nihayet iki ordu 1176'da önce Düzbel sonra da Miryon'da (Gelendost) karşılaştı. Bizans yenildi, Manuel esir düştü.

II. Kılıçarslan Selahattin Eyyubi ile çağdaştır. İki Türk sürtüşmüş, neticede Kılıçarslan yenilmiş, geri çekilmek zorunda kalmıştı. 1187'de Selahattin Eyyubi Kudüs'ü geri alınca III. Haçlı Seferi düzenlendi. 1189 yılında Frederic Barborossa karadan, İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar (Richard) ile Fransa Kralı Phillippe-Auguste denizden harekete geçtiler.

Barborossa 400.000 kişilik ordusuyla Edirne'ye gelince Kılıçarslan haber göndererek ülkesine girmemesini istedi. Ama Haçlılar Uluborlu'dan girdiler. Sultan'ın oğlu Melikşah, Haçlıları Konya'da karşıladı ama sayı üstünlüğünden dolayı geri çekilmek zorunda kaldı. Haçlılar Konya'ya girdiler, halkı kılıçtan geçirdiler. Yollarına devam eden Haçlıları II. Kılıçarslan, atası Kılıçarslan gibi yıpratma savaşı ile mahvetti. Ağır zaiyat vererek Ermeni topraklarına ulaşabildiler. Alman İmparatoru Göksu ırmağını geçerken boğuldu. Dağınık ordusu perişan bir halde Filistin'e çıkan İngiliz ve Fransız ordusuyla birleşti. Bu sefer de karşılarına Selahattin Eyyubi çıktı ve onları geri dönmeye mecbur etti(1192).

II. Kılıçarslan geriye sağlam bir devlet ve yerine en küçük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev'i tayin ederek taht kavgaları da bıraktı. Gıyaseddin 1196 yılında tahttan indirildi ama 1204'de tekrar sultan oldu. Bu arada Kastamonu ve Denizli alındı. Güneydoğu'daki Eyyubi ve Artuklu beylikleri Selçuklulara bağlandı.

1204'de IV. Haçlı Seferi düzenlenmiş, İstanbul'da bir Latin Krallığı kurulmuş, Bizanslılar da İznik'i kendilerine başkent yapmışlardı. Komnenoslar, Trabzon'da bir Rum İmparatorluğu kurdular, Samsun Rumlar'a tâbiydi. Ancak Türkler de hemen yanı başına bir Müslüman Samsun kurdu ve Karadeniz ticaretinde söz sahibi oldular. 1207 yılında Antalya tekrar alındı. Halep, Mısır, Erbil Krallıkları Selçuklulara tabii kılındı. Ermeni Krallığının orduları dağıtıldı. 1211'de Alaşehir'de Bizans ordusu ile savaşıldı. Tam zafere ulaşılırken Gıyaseddin şehit düştü, ordu bozuldu.

Anadolu Selçukluları İzzettin Keykavus (1211-1219) ve Alaaddin Keykubad (1219-1237) dönemlerinde en parlak devirlerini yaşadılar. Bu arada Sinop, Ereğli, Amasra alındı. Trabzon İmparatoru Alexis, Türklere esir düştü, vergiye bağlanma karşılığında serbest bırakıldı. Kilikya Ermeni Krallığı Selçuklular'a tabii oldu. Halep Eyyubileri de Selçuklulara bağlandı. Alaaddin Keykubat Akdeniz'de Alaiye limanını yaptırarak Akdeniz'deki ticareti ele geçirdi. Selçuklular'ın Kastamonu uçbeyi Çobanoğlu Hüsameddin komutasındaki Türk donanması Kırım'a sefer düzenledi. Türkler Ukrayna içlerine kadar ilerledi. Kıpçak ve Rus beyleri Hakan'a bağlılıklarını bildirdiler.

Aslında o dönemde Selçukluların çevresi güçlü devletlerle çevriliydi. Batıda Bizans, kuzeyde Cengiz'in torunlarının hüküm sürdüğü Altınordu Devleti, doğuda yine Cengiz torunlarının kurduğu İlhanlı Devleti ve güneyde Eyyubi Devleti'nin yerini almış olan Türk Memlukler Devleti (39) vardı. Ayrıca Cengiz istilasının etkileri artık Anadolu'da görülmeye başlamıştı. Cengiz'in torunu Batu, Harzem ülkesini tamamen istila edince, oradaki son hükümdar Celalettin Harzemşah ve halkı batıya doğru kaçtı. Bir kısmı Hazar Denizi'nin kuzeyinden Macaristan'a kadar gitti, orada Kumanlar adını aldı. Diğer bir kısmı ise Hazar Denizi'nin güneyinden Irak, Suriye, ve Mısır'a indi. Bunların çoğu Türkmen'di. Celalettin Harzemşah (ki Harzemşahlar Devleti son hükümdarı Muhammed'in üç oğlundan biridir) Anadolu sınırlarına dayanmıştı. Alaaddin'in "Cengiz soyuna birlikte karşı koymak" teklifini reddettiği gibi, Ahlat'ı da zaptetti. Sıkıntı içinde olan Alaaddin, Hulagu'ya karşı yardım isteyen Bağdat Halifesi'nin de isteğini yerine getiremedi. Hulagu Bağdat'ı aldı. Bunun üzerine Alaaddin, "Ülkenin harap olmasını istemiyorsan, tâbi ol" diyen Moğollara boyun eğdi ve bu suretle bir süre daha Moğolların Anadolu'yu istila etmelerini önledi.

Ertuğrul Gazi önderliğindeki Kayılar, Mevlana'nın babası Bahaeddin-i Belhi'nin liderliğindeki Horasan Erleri Alaaddin'in döneminde Anadolu'ya gelmişlerdir. Kayılar Söğüt havzasına, Mevlana'nın ailesi de Konya'ya yerleşti. Alaaddin Keykubat 45 yaşında bir ziyafet sırasında zehirlenerek öldü.

Yerine geçen oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev çocuk denecek yaşta, gafil ve siyasetten habersiz biriydi. Yine de Diyarbakır'ı almış, Suriye Eyyubileri'ni kendisine bağlamayı başarmıştı. Bu arada Anadolu kapılarına dayanmış olan Moğollar, Anadolu Selçuklularının gücünden çekindikleri için daha ileriye gidemiyorlardı. Fakat o sıralarda meydana gelen iki olay onlara bu fırsatı verdi.

İran ve Azerbaycan'da bir devlet kurmuş olan Celalettin Harzemşah ölünce, Moğollar bu topraklara hakim olmuş; Celalettin'in nüfuzlu komutanları ve reisleri, Alaaadin'in izniyle Anadolu'ya yerleşmişti. Bunların yanında da Türkmen grupları vardı. İşte II. Gıyaseddin gereksiz yere bu kişilerle sürtüşmüş ve onları Anadolu'dan sürmüştü. Harzemliler de giderken önlerine gelen herşeyi yakıp yıkarak gittiler. Üstelik Baba İshak ve Baba İlyas da huzursuz, hatta yersiz yurtsuz Türkmenleri etraflarına topluyor, onlar da fırsat kolluyordu.

Anadolu Selçuklularının son dönemlerinde miri topraklar vakıflara kaymış, bir kısmı da devlet büyüklerinin mülkü haline gelmişti. İktalı sipahi askeri önemini kaybetmiş ve devlet askeri yönden zayıflamıştı. Moğolların Anadolu'ya girdiği 1243 yılında iç siyasi düzen de hayli bozulmuştu. Moğol akınları bilhassa yoksul, göçmen Türkmenleri perişan etmişti. Yesevi Türkmen babalarının etkili olduğu Amasya, Çorum, Ankara ve Sivas yöreleri özellikle çok etkilenmiş ve Babai isyanları da bu yörelerde çıkmıştı.

Bir görüşe göre Babailiğin kurucusu, Sucaeddin Ebu Beha Baba İlyas'tır. Horasan'da Kırşehir'e gelmiş, oradan da Amasya'ya geçmişti. Bir ara Kayseri kadılığı da yapmıştı. Hankah Mesudiye Şeyhi Taceddin Yusuf Tebrizi vefat edince, Amasya'ya dergah şeyhi olarak tayin edildi. Bu tayini yapan Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'tı. Baba İlyas'ı, Harzemli hocası Taceddin Ebu'l Vefa etkilemişti. En önemli müridi ise Baba İshak'tı. Meşhur şair Âşık Paşa, Baba İlyas'ın torunlarındandır.

Baba İshak, Samsat-Kefersut'ta doğmuş, orada ayaklanmıştı. Dervişleri, halk arasındaki propagandacılarıydı. Baba İshak, dervişleri tarafından "Baba Resul" diye bilinirdi. Bu açıdan Hasan Sabbah ve fedailerinden farkı yoktu. Yalnız, Babailiğin Orta Asya Şamanist özellikleri taşıması, daha anavatanları ile bağlarını koprmamış Türkmenler arasında büyük ilgi görmesini sağlıyordu. Baba İshak'ın müridleri halk arasında, yoksulluğu kaldıracaklarını, beylerin saltanatına son vereceklerini, herkese eşit davranacaklarını yayıyorlardı.

Baba İlyas daha ön planda görünüyor, hatta kendisine "Resulallah" (peygamber) deniyordu. Harzemliler, Kıpçak ve Kanglı aşiretlerle arkalarında bir enkaz bırakarak Antep ve Halep yönüne doğru ilerlerken, Babailerden 100.000'e yakın Türkmen de onlara katıldı. Yani Baba Resulallah, bu olayı fırsat bilerek ayaklandı (1238). Malatya, Tokat, Amasya'yı ele geçirdiler. Selçuklu Sultanı dahi kendisini Konya'da emniyette görmeyerek şehri terketti. Gönderilen ordu Baba İlyas'ın Türkmenlerine yenildi. Nihayet binbir güçlükle korkunç isyan bastırıldı. Baba İshak yakalanarak idam edildi (1239). Hacı bektaş'ın kardeşi Menteş de bu çarpışmalar sırasında Sivas önlerinde şehit düşmüştü.

Moğollar bu karışıklıklardan yararlanarak 1242 yılında Erzurum'a girdiler. Genç hakan 80.000 kişilk bir orduyla Moğolların üzerine yürüdü. Kösedağ'da karşılaştılar. Tecrübesiz Gıyaseddin yenildiklerini zannederek daha savaşın başında kaçmaya başladı. Bu görülmemiş davranış karşısında Türk askerlerinin çoğu savaşa dahi giremeden, 40.000 kişilik Moğol ordusu karşısında yenilgiye uğradılar. İran'da artık Cengiz'in oğlu Hülagu'nun kurmuş olduğu İlhanlı Devleti hakimdi. Moğollar Sivas'ı ve Kayseri'yi aldılar. Kayseri halkı direndiği için bütün erkekleri kılıçtan geçirdiler. Erzincan da aynı akıbetten kurtulamadı. 1256 yılında Moğollar Konya'ya girdiler.

Bütün bu olaylara sebep, II. Gıyaseddin'in dirayetsiz tutumu olmuştu. Harzemliler'i idare edemeyişi, Moğollar'ın önünden kaçışı ve "köpek" lakabıyla bilinen Saadettin adlı kişiyi nedim olarak tutması, en büyük hatalarıdır. Bu Saadettin Köpek adlı kişi, Sultan'a pek çok âlim ve devlet adamını boş yere öldürtmüş, sonra da kendi kellesi gitmişti.

Elbette ki ikinci önemli sebep Babai isyanıdır. Baba İshak ve Baba İlyas Horasan Erleri'ndendiler. Ancak Hacı Bektaş gibi etraflarına toplananları eğiteceklerine, onların içinde bulundukları sıkıntıları siyasi amaçları için kullanmışlardır.

ANADOLU SELÇUKLU SULTAN VE LİDERLERİ

Kutalmış

Süleyman Şah

Davud

I. Kılıçarslan

I. Mesud

II. Kılıçarslan

I. Keyhüsrev

II. Süleyman

III. Kılıçarslan I. Keykavus

II. Keyhüsrev

I. Keykubad

II. Keykavus

IV. Kılıçarslan

II. Keykubad

III. Keyhüsrev

II. Mesud

III. Keykubad

  • Önemli Sayfalar: TÜRKMEN MESELESİ , NOTLAR - 4B , İSLAMA FESAT KATANLAR , BAŞ TARAF ,SİTEMİZDEKİ SAYFALAR