ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: HZ. MUHAMMED'İN KABRİNİN YIKILMASINI MUSTAFA KEMÂL ÖNLEDİ!
Kasım 1926'da İngiliz destekli Vehhabî Suud Krallığı, İSLÂM'ı dejenere etmek için giriştiği faaliyetler muvacehesinde Mekke ve Medine çevresindeki tahrip ettiği sahabe kabirlerine peygamberimiz MUHAMMED'in (S.A.V.) mezarını da eklemek istedi. Bu teşebbüsü haber alan MUSTAFA KEMÂL hemen bir telgrafla müdahele edip olayı önledi. (Bâzılarına göre bu telgraf 1930 yılında çekilmiştir.)
Bu telgrafın iki şâhidi vardır. Biri Dışişleri Bakanlığı'nda metni gören Prof. Nevzat Yalçıntaş, diğeri Medine'deki müzede metni gören Şehir Planlamacı Orol Ataman... İkisi de tarih veremiyor.
1981 yılında, 12 Eylül askerî yönetiminin ATATÜRK'ün 100. doğum yılı nedeniyle hazırladığı kapsamlı bir program için kurulan ve amacı ATATÜRK'le ilgili çeşitli kaynaklardan arşiv araştırması yapmak ve 'bilinmeyen ATATÜRK'ü' ortaya çıkarmak olan İlim Kurulu'nun başında bulunan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
- "Dışişlerinde Münir Bey vardı.
İyi bir araştırmacı ve arşivciydi. Ona Dışişleri Bakanlığı arşivlerinin
araştırılması görevi verilmişti."
- "Bir gün Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip
göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım Başbakanlık binası
ile Dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı."
- "Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına
gönderilmişti. Telgrafta Dışişleri arşivindeki bu belge nedense daha sonra bulunamıyor!..
Ama her resmî
yazının bir göndereni, bir de alıcısı vardır. Yazının aslı alıcıda, sûreti de
gönderende dosyalanıp saklanır. İşte Şehir Planlamacı Orol Ataman "mektup" dediği bu telgrafın alıcıdaki macerasını
anlatmaktadır:
- "Ben 1982-1985 yılları arasında Mekke Bölge
Planını ve Kent Master Planı'nı hazırlayan ekip içerisinde yer aldım."
"O zamanki
Mekke Emiri Prens Majid Ibn Abdulaziz planlama çalışmaları hakkında bilgi almak
için sık sık ofisimizi ziyaret ederdi."
"Yine böyle bir ziyâret sırasında "Mekke Emiri'nin bana anlattığına göre ATATÜRK’ün müdahalesi olmasa Suudiler,
Mescid-i Nebevi’nin hemen dibindeki Hazret-i MUHAMMED’in mezarını da tamamen
ortadan kaldıracaktı. Nitekim Hazret-i MUHAMMED’le aynı yere defnedildikleri
bilinen Sahabe’nin önde gelen isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür. Ancak
MUSTAFA KEMÂL 1926 yılında Hicaz Kralı Abdulaziz'e bir mektup göndererek
mealen, "Ben Mekke Emiri'nden "Fotoğraf çekmeme izin vermediler. Mektup eski Arapça harflerle yazılmıştı,
okuma şansım yoktu, bana yapılan tercümesini mealen yukarıda aktardım."
"Tabii Suudiler bu mektuba bizim baktığımız gözle bakmıyorlar. Biz buna
bir övünç kaynağı olarak bakarken, onlar buna Şimdi anlaşıldı mı neden Bektâşîler, Alevîler, hatta dünyanın ezilen müslümanları
MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK'ü seviyor?.. Neden Cezayir Müslümanları, Çeçen ve
Afgan mücahitlerinin üzerinden MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK fotoğrafları çıkıyor?..