İstanbul'un daha sağlam olarak bilinen kuzey bölgelerinde 12 bin
kişinin yaşamını yitireceğini iddia eden
Kulaksızoğlu, bu nedenle bina güçlendirme çalışmalarının, zemini
daha riskli bölgelere yönlendirilmesi
gerektiğini kaydetti.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Kulaksızoğlu , önceki depremlerden elde edilen verilere göre, Marmara Denizi'nde meydana gelecek ve İstanbul'u etkileyecek olası bir depremde 42 bin ile 224 bin arasında kişinin yaşamını yitireceğini belirtti.
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Erol Kulaksızoğlu, ''Depremde Erken Uyarı
Sorunu - Beklenen Marmara Depreminde Erken Uyarının Önceliği, Zorunluluğu
ve Çözüm Yolları'' başlıklı rapor hazırladı.
Kulaksızoğlu, İstanbul'u etkileyecek olası bir depremde, 17 Ağustos
depremindeki verilere göre 103 bin kişinin yaşamını
yitireceğini ileri sürdü. Raporunda kentin güneyde kalan kesiminde
yaklaşık 6 milyon kişinin yaşadığını belirten
Kulaksızoğlu, Gölcük depreminde gerçekleşen ''binde 15.27 can kaybı''
nı esas alarak yaptığı hesaplamalar sonucunda
Büyükçekmece, Küçükçekmece, Avcılar, Bakırköy, Zeytinburnu, Eminönü,
Fatih, Eyüp, Kâğıthane, Bağcılar,
Bahçelievler, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Adalar,
Maltepe, Pendik ve Tuzla'da toplam 91 bin can
kaybının olacağını savundu. İstanbul'un daha sağlam olarak bilinen
kuzey bölgelerinde ise 12 bin kişinin yaşamını
yitireceğini kaydeden Kulaksızoğlu, bu nedenle bina güçlendirme çalışmalarının,
zemini daha riskli bölgelere yönlendirilmesi
gerektiğini kaydetti. İstanbul'da 80 yaşın üzerinde 50 bin, 80 - 25
yaş arası 122 bin bina olduğunu iddia eden
Kulaksızoğlu, kentte, depreme yeterli düzeyde dirençli olmadığı varsayılabilecek
170 bin bina bulunduğunu vurguladı.
İstanbul'da 18 bin binanın acilen onarılması veya yıkılması, 152 bin
binanın ise güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan
Kulaksızoğlu, onarım işlerinde yetkili kılınmış 375-400 Proje Müşavirlik
Bürosu'nun, ilk 8 ay içerisinde sadece 4 bin bina
onarabildiğine dikkat çekti. Kulaksızoğlu çalışmaların bu şekilde devam
etmesi durumunda, sahil bölgesinde bulunan 102
bin binanın ancak 17 yılda güçlendirilebileceğini kaydetti. Raporunda,
1509 depreminde İstanbul'da yaşayan 400 bin
kişiden 13-15 bininin yaşamını yitirdiğini belirten Kulaksızoğlu, depremin
1509'da olduğu gibi gerçekleşmesi durumunda
sahil bölgelerinde 224 bin kişinin yaşamını yitireceğini kaydetti.
1766 depreminde her bin kişiden 7'sinin öldüğünü anlatan
Kulaksızoğlu, depremin bu şekilde olması durumunda ise 42 bin ölü olacağını
vurguladı.Kulaksızoğlu, raporunda şu
görüşlere yer verdi:
**Bugünkü kuşaklar, geçmiş 500 yıllık - 250 yıllık aymazlık dönemlerinin
birikmiş sorunlarını yüklenmek ve çözmek gibi
ağır, ezici, büyük sorumluluklar altındadır.
**Değerlendirmeler, beklenen deprem karşısında gerek ''can kaybı'' ve
gerekse ''binaların onarımı'' veya ''kentin yeniden
yapılanması'' sorunlarının büyüklüğü ve maliyeti hakkında ''ciddiyete
davet edici'' ve ''gerçeklere yönlendirici'' bir uyarmalar
paketi oluşturmaktadır.
. **Fay hatları konusunda uzmanlar arasında süregelen tartışmalar sonucunda
birtakım uzlaşmaların oluştuğu ve yaklaşık
100 - 110 kilometre boyunda tek parça ya da parçalı kırılması beklenen
fay hattının Marmara Denizi kısmının doğrultusu
artık bilinmektedir. Bu veriler karşısında, depremde erken uyarı sorunu
İstanbul için yaşamsal bir önem ve öncelik
kazanmaktadır.
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Kulaksızoğlu, sismik araştırmaların
erken uyarı sistemi çalışmalarıyla birlikte yürütülmesi gerektiğini söyledi
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Kulaksızoğlu, Marmara Denizi'ndeki sismik araştırmaların, insanların can güvenliğini sağlaması beklenen erken uyarı sistemi çalışmalarıyla paralel yürütülmesi gerektiğini kaydetti.
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Erol Kulaksızoğlu, hazırladığı ''Depremde Erken
Uyarı Sorunu - Beklenen Marmara Depreminde Erken Uyarının Önceliği,
Zorunluluğu ve Çözüm Yolları'' raporunda, 0 -
30 yıl içerisinde beklenen Marmara depremi ile ilgili hasar, onarım,
yenileme, kent planlama ve can kaybı öngörülerinin,
ciddiyete davet edici boyutlarda olduğunu belirtti.
Raporunda, kısa vadede kentin ve kentlinin depremden sonra oluşacak
koşulları göğüsleyebilmesini sağlayıcı hazırlıkların
ve önlemlerin tamamlanması gerektiğini ifade eden Kulaksızoğlu, uzun
vadede yapılacak işlemleri ise şöyle sıraladı:
- Mevcut hasarlı binaların onarımı ve güçlendirilmesi.
- Kentin ön tehlike bölgelerindeki yerleşmelerin daha güvenli bölgelere kaydırılması.
- Bina dokusu ve altyapısı ile kentin yenilenmesi.
İnsanların depremden en az kayıpla kurtulabilmelerinin ancak erken uyarı
sistemi ile sağlanabileceğini kaydeden
Kulaksızoğlu, bilimsel kuramlara ve ölçümlere dayalı erken uyarı belirleyicilerinin
Marmara Bölgesi'nde bir an önce
devreye sokulması gerektiğini belirtti. Türkiye'de yeni geliştirilen
ve başarılı sonuçlar alınan ''elektrostatik kayaç gerginlik
izleme sistemi'' ile kayaçlarda depremle ilgili sürtüşme ve gerilim
nedeniyle oluşan elektrostatik yük değişikliğinin
ölçüldüğünü vurgulayan Kulaksızoğlu, bu sistemin son depremlerde başarıyla
birçok kez test edildiğini ve 1 - 5 saat
öncesinde yeterli erken uyarı zamanı sağladığını belirtti.
Kulaksızoğlu, Marmara Denizi'nde birbirine paralel olarak bulunan 3
fay hattının kesişme noktalarına, içerisinde sismograf,
ısı ölçer olan ''deniz altında ölçme kabinleri'' yerleştirilmesi gerektiğini
anlattı.
Kaynak: Cumhuriyet, 09.07.2000
Istanbul'da deprem tehlikesini ve tarihteki geçmiş büyük depremleri okumak için Deprem anasayfasındaki linklere bakınız.
Deprem erken bilgi ve uyarı sistemi (T.Taymaz)