|
Fourier, Grenoble' de kaldığı sırada kaleme aldığı
"Isının Analitik Kuramı" adlı kitabını 1807
yılında Akademiye sundu. Bu eseri çok tartışıldı
ve beğenilmedi. Raportörlükte, Laplace, Lagrange
ve Legendre vardı. 1812 yılındaki ödül için başka
bir çalışma sunması istendi. Fourier, bu ödülü aldı.
Fakat daha önce sunduğu çalışmasının dönmesine
çok kırıldı. Onun tartışmasız olan eseri, halen
yaşayan Fourier analizidir. Devirlilik kavramı,
Ayın, Güneşin ve Dünya' nın hareketleri, gece,
gündüz, mevsimler ve Güneşin lekeleri gibi
olaylar hep bu türdendir. Bundan sonra çok
katlı devirlilik çıkacaktır. Fourier, 1807
yılında kaleme aldığı eserini 1822 yılında
bitirdi ve bu şaheser oldu.
1 Mart 1815 yılında Napolyon' un Elbe Ada'sından kaçarak
Fransız kıyılarına ayak basınca, gelişen olaylar Fourier'i
esir düşürdü. Bourgain'de bulunan Napolyon' un huzuruna
çıkarıldı. Napolyon' un iğneleyici sözleriyle
karşılaştı. Fourier yeniden Napolyon tarafına
geçti. Fakat, Napolyon'un yüzüne karşı da
"Kaybedeceksiniz" sözünü söylemekten kendini alamadı.
iktidarların sürekli el değiştirmesi ve karşılıklı
ihtilaller Fourier'i güç durumlara soktu. Bu çalkantılı
dönemlerden sonra eşyalarını rehine verecek kadar
perişan oldu. Dostları onu açlıktan ölmesin diye
Seine istatistik Bürosuna müdür olarak atanmasını
sağladılar. 1816 yılında Akademiye üye seçilmesine
hükümet karşı koydu. Ancak ertesi yıl üye
seçilebildi. Bu onun için çok acınacak bir
hal oldu. Yine de rahat durmadı. Boş
kaldığı zamanlarda çalışmalarını sürdürdü.
Fourier'in son yılları gürültü ve patırtı
içinde sönüp gitti. Akademinin sürekli katibi
olduktan sonra kendine dinleyici bulmakta
güçlük çekmiyordu. Napolyon devrinde yaptıklarıyla
övünmesi boşa giden çırpınışlardı. Artık O,
dayanılmaz bir gevezeden başka birisi değildi.
İlmi çalışmalara devam edeceğine, dinleyicilerine
yapacağı büyük işlerden söz ediyordu. Aslında
kendine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmişti.
Son yıllarda kendi kendine övünüyordu. Onun
buna hiç gereksinimi de yoktu.
Mısır'da kaldığı süre içinde garip bazı
alışkanlıklar da edinmişti. Çölün sıcağının
sağlık için en iyi bir ortam olduğuna inanmıştı.
Bu nedenle bir mumya gibi örtünüyor, çöl sıcağı
kadar sıcak odalarda oturuyordu. 16 Mayıs 1850
yılında altmış üç yaşında bir kalp hastalığından
veya bazılarına göre de bir damar çatlamasından
öldü. Medeniyetin izlerinin Fourier'in eserlerinde
taşındığı bir gerçektir.
|
|
|
|