|
Wilhelm Weierstrass (1790-1869) ile karısı Teodora Forst'un
büyük oğlu olan Karl Wilhelm Teodora Weierstrass, Almanya'nın
Münster kasabasında, Ostenfeld'te 31 Ekim 1815 günü doğdu.
Babası o zaman Fransa hizmetinde bir gümrük memuruydu. 1815,
Napolyon'un Waterloo'da İngiliz ve Prusya'lılara yenilmesi
yılıydı. Bu yıl aynı zamanda Bismarck'ın da doğduğu yıldır.
O çağın ünlü adamları yanında oldukça silik kalan Weierstrass,
bugün hayatta göremediği şan ve şöhretin en yüksek
noktasındadır. Oysa, o ünlü adamların şimdi adı bile
anılmamaktadır.
Weierstrass'ın ailesi, dinine fazla düşkün demokratik bir
Katolik'ti. Babası, evlendiği yıl Protestanlık'tan
dönmesi olasılığı vardır. Karl Wilhelm Weierstrass'ın
1904 yılında ölen Peter adlı bir erkek kardeşi ile
Clara (1823-1896) ve Elise (1926-1898) adında iki kız
kardeşi vardı. Her iki kız kardeşi de, yaşadıkları süre
içinde kardeşleri Weierstrass'ın iyiliği için
çalışmışlardır. Anneleri, Elise'nin doğumundan biraz sonra,
1826 yılında öldü. Babaları ertesi yıl yeniden evlendi. Bu nedenle,
Karl'ın annesi hakkında pek az şey biliyoruz. Yalnız, kocasına
nefretle baktığı ve evliliğinin hayal kırıklığı ile geçtiği
tahmin ediliyor. Karl'ın üvey annesi tam bir Alman ev kadınıydı.
Çocukların zihni gelişmesinde etkisi olmamıştır. Diğer yandan
baba pozitif bir idealist ve zamanında öğretimde bulunmuş kültürlü
bir adamdı. Hayatının son on yılını Berlin'de ünlü olan
oğlunun evinde, iki kızı ile birlikte rahatlık içinde geçirdi.
Çocuklarından hiç biri evlenmedi. Bir ara evliliğe heveslenmiş
olan zavallı Peter'i babası ile kız kardeşleri bu düşüncesinden
hemen vazgeçirdiler. Böylece, bu evlilikte olmadı.
Babanın sertliği, uzağı gören otoritesi, Prusya'lı inadı,
aile içinde bazı geçimsizliklere neden oluyordu. Sürekli
uyarılarla Peter'in hayatını hemen hemen söndürdü ve onu
yok etti. Karl'ı da, parlak yeteneklerinin farkına varmadan
ona uygun olmayan bir mesleğe zorla sürüklemekten geri
kalmadı. Baba Weierstrass, ufak oğluna kırk yaşına kadar
öğüt vermek ve işlerine karışmak cüretini göstermiştir.
Ancak, büyük oğlu başka bir yapıdaydı. Böyle bir baba ile
çarpıştığını belki o da fark etmediği halde, babasının
kendisi için seçtiği yolu baltalamaktan geri kalmadı.
İşin garibi, ne babanın ve ne de oğlunun olup bitenlerden
haberdar olmamalarıydı. Weierstrass bunları ancak altmış
yaşında anlamıştı. Fakat bu kadar dolambaçlı yıllardan
ancak Karl gibi, vücut ve fikir yapısı sağlam bir adam
başarı kazanabilirdi.
Karl'ın doğumundan az sonra, aile babanın gümrük memuru
olduğu Westphalia'nın Westernkotten tarafına yerleşti.
Weierstrass, çocukluk yıllarının en mesut günlerini burada
geçirdi. Bu yörede uzun bir süre kaldı ve burada ünlü oldu.
Boşta durmadı.
Weierstrass, ilk çalışmasını, Westernkotten'de 1841
yılında yayınlandı. O zaman yirmi altı yaşındaydı. Köyde
okul olmadığı için, on dört yaşındayken komşu şehir olan
Münster'e gönderildi. Oradan da Pederborn Katolik lisesine
girdi. Descartes'ı örnek alarak, okulunu tamamıyla benimsedi.
Bilgili ve uysal öğretmenlerini kendine dost edindi. Her
derste parlak bir öğrenci oldu. Sınıflarını kolaylıkla geçti.
1834 yılında on dokuz yaşında okulunu bitirdi. Bir yıl içinde
yedi ödül aldığı oluyordu. Almanca'da, Latince'de ve
matematikte genellikle birinciydi. Hayatının birçok yılını
küçük çocuklara yazı yazmasını öğretmekle geçirdiği halde,
hiç bir zaman yazı ödülünü alamadığını talihin alaylı bir
cilvesi olarak yorumlardı.
Matematikçiler genellikle müzikten hoşlandıkları halde,
Weierstrass müzikten nefret ederdi. Müzikten kesinlikle
anlamıyordu. Fakat, buna aldırdığı da yoktu. ünlü olduğu
zaman, kız kardeşleri onu topluma uydurmak için müzik
dersleri aldırmayı denediler. Weierstrass istemeye
istemeye aldığı iki üç dersten sonra bu yersiz fikirden
hemen vazgeçti. Konserlerde canı sıkılıyor ve zorla
götürüldüğü tiyatrolarda uyuyordu.
Karl, babası gibi yalnız idealist değildi. Son derece
de pratik biriydi. Pratik faydası olmayan birçok derste
yalnız ödül kazanmakla yetinmiyor, on beş yaşında,
çeşitli yiyecek satan ve ticareti parlak olan bir
kadının hesap işlerine bakarak, kendine paralı bir
işte bulabiliyordu.
Karl'ın bu başarıları onun geleceği hakkında bir
felaket oldu. Çünkü, bu kadar çalışkan ve ödüller alan
oğlunun, Prusya'nın sivil idaresinde niçin seçkin bir
yeri olmasın ki? Öyleyse, Karl, Bonn Üniversitesine bu
amaçla gönderildi. Burada, ticaret hilelerini ve hukuk
ilmini öğrenecekti. Fakat Karl, bunların her ikisini de
beğenmeyecek kadar aklı başındaydı. Beden kuvvetinin
tümünü düelloya verdi. Kana kana Alman birasını içti.
Keskin bakışlı, uzun boylu, usta isabetli ve çevik
hareketli yenilmez bir eskrimciydi. Aynı zamanda usta
bir düellocuydu. Bu düellolarda isabet almamış olduğu
tarihe geçmiştir. Yanaklarında hiç bir yara izi yoktu.
Çok içmesine karşın, masanın altına yuvarlanıp sızdığını
kimse görmemiştir. Bonn üniversitesinde, dört yıl
kaldıktan sonra, diploma yerine iyi içki içen ve
eskrim yapan bir Weierstrass olarak döndü. Boşa
harcanan bu dört yıllık zaman belki de iyi olmuştur.
Çünkü, hayal kırıklığına uğramış ailesine olan sevgisine
bir zarar gelmeden, kendisini babasının sabit fikrinden
kurtardı. Tüm ümitlerini yitirmiş bir baba ve üzerine
titreyen kız kardeşleri boş yere geçen bu dört yıla
üzülüyorlardı. Onu bu hale içkinin getirdiğini düşünüyorlar,
onun artık bitmiş ve ölmüş olduğuna karar veriyorlardı.
Bonn'da çok yüzeysel bir hukuk görmüştü. Bu kadarı da
kendisine yetiyordu. Hukuk doktorası yapan bir adayın
tezini oldukça ustalıkla eleştirerek, dekanı ve
arkadaşlarını hayrette bırakmıştı. Matematiğe gelince,
bu ilim Bonn'da yoktu. Bu sahadaki tek yetkili Julius
Plücker'di. Weierstrass'a yardımı dokunacak tek kimse
buydu. Fakat, bir tek öğrenciye de ders verecek
zamanı yoktu. Weierstrass'ta ondan yararlanamadı.
|
|
|
|