Batılı jeologlara göre dünyamızda HAYAT, sularda 20 milyon yıl önce başlamış, antropologlara göre de İLK İNSAN 250.000 yıl önce canlılar arasındaki yerini almıştır. Arkeologlara göre İLK RESİM, HEYKEL ve OYMALAR 30.000 yıl öncelerine kadar uzanır. Din kitaplarındaki kıssaların yanı sıra, Batılı tarihçilere göre de İLK ŞEHİRLEŞME zamanımızdan 11.000 yıl kadar öncedir. MEZOPOTAMYA'da (Güneydoğu ANADOLU'nun uzantısı) M.Ö. 9000; ve Konya-Çatalhöyük'te M.Ö. 8000 yıllarındadır.
Ancak yerleşik hayatı çok daha eskilere götüren bulgular, ve bu hususu dile getiren âlimler de vardır. R. Pumpelly (1908). A. Belenitsky (1987), D. Sch. Besserat (1987) "ORTAASYA'da yerleşik bir hayatın yüzbinlerce yıl öncesinde varlığını" öne sürmüşlerdir. Tacikistan Arkeloolji Enstitüsü Müdürü Rus asıllı V.A. Ranov, 1993 yılında "ORTAASYA'da paleolitik dönemden itibaren kültür merkezlerinin var olduğunu" ortaya koymuş, ve bunun tarihini 850.000 yıl öncesinden başlatmıştır. Sonra bu insanlar, yani PROTO-TÜRKLER, çeşitli zamanlarda dünyanın dört bir yanına yayılmışlardır.
Bu halkları, gittikleri yerlerde bıraktıkları izlerin ORTAASYA'dakilerle neredeyse tıpatıp uyuşmasından, dillerinden ve örf ve âdetlerinden tesbit edebiliyoruz.
M.Ö.5000 yıllarından itibaren MEZOPOTAMYA'yı meydana getiren
DİCLE ve FIRAT nehirleri çevresinde (sonradan URAL ALTAYİK
olarak adlandırılan) SÜMERLER, ELÂMLAR, GUTİLER, HURRİLER; (SAMÎ) AKAD,
ASUR, BABİL, MISIR; ve (yine sonradan bazılarınca Hint-Avrupai
olarak adlandırılan) HİTİTLER yaşamışlar ve birbirleriyle
sürekli sürtüşmüşlerdir. (8)
Yine Batılı kaynaklara göre, ilk yazıyı M.Ö.3300 yıllarında
SÜMERLER bulmuştur. ÇİVİ YAZISI diye adlandırılan bu yazının
kökeni resim-yazı idi. Batıda MISIR'ı etkilemiş,
ancak Mısır HİYEROLİF yazısı sonra kendi sistemi içinde
gelişmiştir.
Doğuda ise İran yoluyla HİNDİSTAN'a ulaşmıştır. İNDUS YAZISI
hep o aşamada kalmıştır. Daha doğuda ÇİNLİLER ise çivi
yazısından bir ölçüde etkilenmişler, ama sonra kendi sistemlerini
kurmuşlardır.
KÂZIM MİRŞAN ise,
ilk yazının duvar resimlerinde başladığını
(15.000 yıl öncesi), ve
bunların TÜRK sembolleri olduğunu belirtir... Ve o sembollerin
Çivi yazısından Mısır hiyeroliflerine, Çin yazısına ve Latin
alfabesine taşındığını söyler.... Onun teorilerini detaylarına
inerek ilerde vereceğiz.
SÜMERLER yazıyı bulan millet olmakla yetinmemişler, GILGAMIŞ
DESTANI ile ilk şiir ve edebi yazı örneklerini de vermişlerdir.
SÜMERLER, MEZOPOTAMYA'nın güneyinde siteler, kanallar
kurmuşlardır. Ulaştıkları medeniyet seviyesi ile hukuk, dil ve
mimarîde M.Ö. 2000'lerde bölgeye
gelen Samileri de etkilemişlerdir. Daha sonraları yöreye inen
HİTİTLER de SÜMERLER'den dolaylı olarak etkilenmişlerdir.
Bütün bu bilgiler gösteriyor ki, "ârî Kürdistan" diye
adlandırılmak istenen BÖLGEDE, O TARİHLERDEKİ ÂRÎ-ARYAN diye bilinen
TEK HALK, belki HİTİTLER'DİR... Diğerleri ya SAMÎ'dir, ya da
TURANÎ'dir. Eğer Kürtler "Ârî" ise, bölgede Kürtlere "atalık"
edecek başka bir aryan halk yoktur!..
SÜMERLER Turânî'dir... Bunun pek çok ispatı vardır. Birincisi,
kil tabletlerdeki yazıların hangi dile yakın olduğu
konusunda yapılan çalışmalardır. Pek çok yabancı yazarın o
dönemde bölgede Aryan bir dil tesbit edememesi bir yana; yaptıkları
çalışmalar SÜMER ve ELÂM dillerinin bugünkü TÜRKÇE'ye hayret
uyandıracak kadar benzediğini göstermiştir. Eski Önasya tarihi
uzmalarından Fr. Hommel, SÜMERLER'i tamamen bir TÜRK kavmi olarak kabul
eder, ve "ORTAASYA'dan M.Ö. 5000'lerde kopan TÜRK grupların Önasya'ya
geldiklerini ve SÜMERLER'i teşkil ettiklerini" belirtir. SÜMER dilinden
350 kelimeyi TÜRKÇE ile açıklar. V. Christian ve Benno Landsberger
"TÜRKÇE ile birlikte diğer URAL-ALTAY kavimlerin dillerinin de (ki
onlar da TÜRK lehçeleridir) SÜMERCE'de etkisi olduğunu kabul eder.
Landsberger, ayrıca "SÜMER dilinin yalnız fenomenolojik bakımdan değil,
aynı zamanda tarihî bakımdan, bütün ASYA boyunca uzayan DAĞLIK havalide
konuşulan geniş bir dil grubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını
sürdüren TÜRK DİLLERİ olduğunu" kabul eder!.
Bu ifadeden şu sonuç çıkar: Eğer o tarihlerde DAĞLIK GÜNEYDOĞU
ANADOLU BÖLGESİ'nde yaşayan kabileler, şimdiki Kürtler'in ataları
idiyse, Kürt ağızları da SÜMER TÜRKÇESİ'nden etkilenmiştir!
Prof. Hamit Zübeyir KOŞAY'ın SÜMERCE-TÜRKÇE ilişkisini tesbit
konusundaki katkıları da büyüktür.
Şu halde Batılılara göre DÜNYADA İLK DEVLET KURAN, İLK YAZIYI BULAN,
İLK HUKUK KAİDELERİNİ TESBİT EDEN, TİCARETİ BAŞLATAN, VE
KANALLAR, TAPINAKLAR İLE İLK MİMARÎ ESERLERİ VEREN SÜMERLER'dir,
ve SÜMERLER TÜRKLER'İN ATASIDIR!..
____________________________________________
SÜMERCE ve TÜRKÇE arasındaki benzerlikler, diller için
tesadüfî benzerliğin çok ötesindedir... Burada asıl belirtilecek
husus, tarih sahnesinde aralarında en az 1500 yıllık bir mesafe
olmasına rağmen, bu iki dil arasında cümle yapısı bakımından olan
benzerliktir. (Bakınız Prof. Dr. Emin Bilgiç, Atatürk’ün Yüzüncü
Yılına Armağan adlı kitapta bulunan "Sümerlerin Tarihleri,
Dilleri ve Kültürleri" adlı makale)
SÜMER dilinin Sami diller grubuna dahil olmadığı, bütün bilim
adamları tarafından tasdik edilmektedir... Hinks, Langdon, Hein
gibi bilim adamları, SÜMERCE’nin Hint-Avrupai diller grubunda
olduğunu öne sürmüşlerse de, delil gösterememişlerdir... Hatta
Langdon "Sumerian Grammar, Paris, 1911" adlı eserinde fikrini
değiştirmiştir.
Ravlingson, Oppert, Delizsch, Hommel gibi bilim adamları ise,
SÜMERCE’nin İSKİT ya da TURAN dilleri topluluğuna ait olduğunu
belirtirler. -------------------- ------------------
ad (adda) ........ ata
ilu ............ ulumak
izi ................... ısı
e ............... ev
kıya .......... kıyı
egi ........ ece (prenses)
eş ............ eşmek
ku ............. koymak
ku (gümüş) ... kuyumcu (gümüşle uğraşan)
gişku ........... şişko
dim (dik duran) ...... dimdik
de ................ demek
duru ................ durmak
kuşu ................ koşmak
güleş (gülen adam) .... güleş, gülenç
ara (ir) (yürümek) ... aralaşmak, irilmek
bur (delik) .... burgu (delik açan alet)
bal ............ balta
bar ................ parlamak
udun (fırın) ... otun (ayrıca fırında yakılan: odun)
us (akıl) .............. us
ib ................. ip
alım (kuvvetli,yüksek) ......... alımlı
tukul (dost) ..... tohul
tam (şafak vakti) ........... tan
ulu (muhteşem, yüce) ..... ulu-uluğ
Bugin (göl).... Buget (biriktirilmiş su, Anadolu)
A-na ? ....... Ne ? (Anadolu'da hayret ifadesi: Aney!..)
Bur ................ Bardak
Buy, bun ............... Boyun
Bu ............... Bulak (çeşme)
Bab ................. Baba
Azag (mukaddes)........ İzgi, edgü (Eski Türkçe)
Gig (zayıf) .........İg, yig (hasta, Eski Türkçe)
Ud (gün, zaman).......... İd, öd (zaman, Eski Türkçe)
Zak (taraf) ............. Yak (yakın)
Gup, kup (gitmek).......... Kopmak (koşup gitmek, Anadolu)
Gim ? Kim ? ................ Kim ?
Ama (ana) ........... Aba (Anadolu’da)
Giş (odun) .......... Yiş (Orhun Türkçesi)
Gar (ışık) ......... Yaruk (Eski Türkçe)
Gen (kadın hizmetçi) ...... Kün (cariye,Orhun’dan)
Tag ............... Değ(mek)
Ug, uku (halk) ......... Uğuş (kavim)
Vur, vir (şarkı söylemek) ....... Yırlamak, ırlamak
Ur(u), ir (erkek) ......... Er, ir (Uygurca : uri)
Gir (ateş) ............ Kor
Udun (ateş) ........ Od, ot, odun (ateşte yanan)
Dingir ........Tengri (Eski Türkçe), TANRI, (Kumanca : dingir)
Dagal (geniş olmak) ........... Dağılmak
----------------------- ---------------------
sir (ışık, nur) ...... yir, yaruk
sir (şarkı söylemek) .... yırlamak
___________________
(8)- Koşay, H .Zübeyir; Makaleler ve İncelemeler
- Tuna, Osman Nedim, Sümer Ve Türk Dillerinin
Tarihi İlgisi İle Türk Dili'nin Yaşı Meselesi
H. Z. Koşay ise
SÜMERCE ile TÜRKÇE arasındaki benzerliği gösteren bir
liste yayımlamıştır. Bu listeden bazı kelimeleri veriyoruz :