-- 1.7.1999 , T.G.
Gayretleriniz için teşekkürler ama, bir Türkçü tarihçi olarak Kürtler konusunda sizinle aynı kanaatte değilim. Kürtlerin Oğuz boyundan olduğu yalanını vaktiyle Kırzıoğlu bu milletin başına belâ etmişti. Keza buradan hareketle Anadolu'da Kürtlerin Türklerden önce bulunduğunu söylemişti. Güya Kürtler, Oğuzların öncüleriydiler. Şimdi aynı şeyleri PKK'cılar söylüyor. Ne dersiniz? Onlara fırsat vermiyor muyuz?
Bir başka önemli konu Kürt aşiretlerinin aslında Türkmen kökenli olduğunu söyleyerek, Türkmenlerin asimile olmaya mütemayil olduğunu ortaya koyup Türkmenlere farkına varmadan hakaret etmektesiniz. (ve hep ettiler) Lütfen dikkat ediniz.
Selâmlar
CEVAP:
Değerli Kardeşim,
Mektubunuzda çok önemli hususlara temas etmişsiniz. Konunun daha iyi açıklanmasına fırsat verdiğiniz için teşekkür ederim.
İlk olarak değerlendirmemiz gereken husus, Kürt diye tanımlanan aşiretler bizden midir, değil midir?.. Elimizde sadece bu iki ihtimal var.
Bu sorunun cevabının hem Türkiye içindeki, hem de Türkiye dışındaki Kürtler'in bize karşı tavrını belirliyeceğini kabul edersiniz, sanırım. Kürtler Türk boylarından birine veya bir kaçına bağlı olduklarını kabul ederlerse nasıl davranırlar, Türkler'le hiç biri alâkaları olmadığını düşünürlerse nasıl davranırlar?
İkincisi, Türk Devleti de siyasetini bu soruya vereceği cevaba göre belirliyecektir. Dikkat ederseniz, "mozaik" palavrasının altında ülkemizde kendimizden saymadığımız bazı unsurların bulunduğunu kabul etmek yatar.
İşte asıl bu anlayış bilhassa Batılı ülkelere Türkiye'yi parçalamak için zemin hazırlamaktadır. Yüz yıldır süren sinsi faaliyet Kürtler'in, Çerkezler'in, Lazlar'ın, hatta Aleviler'in Türk olmadığı, sahte delillere dayandırılan sözde bilimsel kitaplar ile ispata çalışmak üzerine bina edilmiştir. Batı Anadolu ve Trabzon bölgesinin Rumlar'a ait olduğu, Kuzey Anadolu'nun Lazlar'a, Doğu Anadolu'nun Ermeniler'e, Güney Doğu Anadolu'nun ise Kürtler'e ait olduğu iddiası hep o bölge halkının bizden farklı iddiasına dayandırılır. Bunu ispat için uyduruk tezler geliştirilir.
Onun içindir ki, bizim sitemiz DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ, BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ, KUZEY ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ (ki daha tamamlayıp internete çıkarma fırsatı bulamadık) bölümlerine ayrılır. Hepsinde bu bölge insanlarının tarihin ilk devirlerinden itibaren TÜRK olduğu ortaya konur. Hem de ötekiler gibi sahte delilleri dayanarak değil, tamamen gerçek arşivlerde gizlenen belgelere istinaden!..
DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI bölümü Türklerin sadece bölgedeki en
eski halk olduğunu ortaya koymakla yetinmez, ilk yazının, ilk destanın da
TÜRK olduğunu, ve Türkler'in hem KUR'AN'da, hem de TEVRAT'ta öğülmüş bir
millet olduğunu ortaya koyar ve
şu mesajı verir: TÜRK OLMAK TANRI'NIN BİR
LÜTFUDUR. TÜRKLÜĞE SIĞININIZ Kİ, İTİBAR BULASINIZ!..
Şimdi hazırlayıp yüklemekte olduğumuz KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ bölümü
ise, hem Türkler'in İLİM'de ne kadar derinleşmiş olduğunu gösterecek; hem
de sadece ANADOLU ve ORTADOĞU'da değil, bütün AVRASYA'da varlığımızla
medeniyetimizle söz hakkımız
olduğunu ortaya koyacaktır.
Sitemizden çıkan sonuç Anadolu'da Türklüğün bir koluna bağlanmadan varlık göstermenin mümkün olmadığıdır.
Kürt kavramına gelince, Kırzıoğlu'nun "Kürtler'i Oğuzlar'ın öncüsü" sayması elbette yanlıştır. Evet, Elegeş yazıtlarında bir Kürt uruğu, Macarlar içinde bir Kürt oymağı vardır ama, Anadolu'dakiler bunlar değildir.
Biz sitemizde Ortadoğu'da Kürt kelimesinin ilk kullanılışından itibaren hoş bir anlamı olmadığını gösterdik. Ve kesin deliller ile belirttik ki, bu bölgedeki Kürtlük bir millete, bir uruğa, hatta bir tek oymağa işaret etmiyor!... Göçebe ve gayrımedenî bir hayat tarzını kastediyor. Kuman, Peçenek ve Uz Türkleri'nden bir kısmının, yani Oğuzlar'ın BEÇENE ve BÖĞDÜZ kolundan bir kısım Türk oymaklarının, Arap ve Acemler ile karışarak böyle göçebe ve dağınık bir hayat sürdükleri, bir vakıadır. Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim döneminde Doğu'ya göçerilen bazı Türkmen aşiretlerin de bu hayat tarzına kapıldıklarını reddetmek doğru olmaz. Bunlar Osmanlı arşivlerinde TÜRKMEN EKRÂDI, YÜRÜK EKRÂDI diye yer almaktadır. Ayrıca KARAKEÇİLİ aşiretinin Doğu'da Kürtçe, Batı'da ise Türkçe konuşması bunun en büyük delilidir. Ziya Gökalp bunu Kürtler'e tanınan "aşiret normunu muhafaza" imtiyazından yararlanma arzusuna bağlar.
Yani Yavuz Sultan Selim o bölgede Türk olmayı değil, Kürt olmayı imtiyazlı hale getirmiştir. Tıpkı şimdiki bazı politikacıların yaptığı gibi!.. Eğer bölgede Kürtlüğünü öne sürenler partilere alınmasa, devlet kurumlarında iş verilmese mesele çoktan hallolurdu. Ama Turgut Özal gibi birini cumhurbaşkanı yaparsanız, Şerafettin Elçi, Mehmet Moğoltay gibilerini bakan yaparsanız, Leylâ Zana, Abdülmelik Fırat gibi bölücü Kürt ailelerden gelenleri milletvekili seçtirirseniz, onlar da yetkilerini hep Kürt olanlardan yana kullanırsa, ters yönde bir asimilasyon başlar.
Maalesef sadece Türkmen aşiretleri değil, üç kıtaya yayılmış pek çok Türk boyu, Türk ailesi böyle yanlış politikalar yüzünden asimile olmuştur. Nerede Cengiz Han'ın torunu Kubilay'ın Çin İmparatorluğu'nda yaşıyan Türkler?.. Nerede Nadir Şah'ın Hindistan İmparatorluğu'nda yaşıyan Türkler?.. Rıza Nur 150 yıl önce Mısır'ın yarısının TÜRK olduğunu söyler... Nerede Afrika'daki Türkler?.. Daha 70 yıl önce MAKEDONYA, BATI TRAKYA, BOSNA HERSEK, BULGARİSTAN'da, hatta bugün ERMENİSTAN denilen bölgede Türkler çoğunluktaydı. Nerede onlar?.. Geçmişi bırakın, bugün dahi pek çok değerli insanımız Avrupa'ya, Amerika'ya yerleşip, orada evlenip asimile olmuyorlar mı?..
O yüzden meseleye duygusal yaklaşmak yerine, gerçeği kabullenip bu ters yönde asimilasyonu bir an önce önlemek gerekir.
Selâm ve sevgiler.
-- 2.7.1999 , A.E.
Sayın Türkkan,
Umarım çalışmalarınız iyi gidiyordur. Sizden küçük bir ricam var. Elinizde Türklerin soy ağacını gösteren bir döküman var mı?. Eğer varsa bana gönderebilir misiniz? Şimdiden teşekkürler.
CEVAP:
Elimizde Hamit Zübeyir Koşay'ın bizzat hazırladığı TÜRKLERİN SOY AĞACI var. Ancak bir duvar haritası kadar büyük ve sadece bir adet. Bu açıdan göndermemiz mümkün değil. Belki kendisinin görev yaptığı Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde, veya Millî Kütüphane'de bulabilirsiniz.
-- 20.6.1999 , V.İ.
Erkekseniz bu sorunu international düzeye getirin ve araştırmasına yardımcı olun. O zaman kimin ne olduğu ve olmadığı ortaya çıkar.
"Kal u Bave' te buna ker, tu ji wan ji^ du^r neketi, buyi beneker"
CEVAP:
DOĞU ANADOLU meselesi zaten "KÜRT MESELESİ" şeklinde uluslararası boyut kazanmış durumda. Ama zannetmeyin ki, Batılılar Kürtler ile, Kürtçe ile ilgileniyor! Onlar Doğu Anadolu, Kafkasya ve Musul-kerkük petrolleri ile ilgileniyor. Kürtler'i harcamaya her an hazırlar.
Bu kişinin yazdığı ifadeyi Zazaca, Kırmançça ve Dımıllı ağızlarına vâkıf dostlarımıza sorduk. Ne biçim bir "Kürtçe" imiş ki, hiç biri tercüme edemedi. Yalnız eşekle katırla ilgili olduğunu anlıyabildi. Anlıyan varsa, yazsın da, biz de öğrenelim.
-- 15.10.1999 , KAWA KURD ( DİKKAT KURD, YANi NOKTASIZ U)
ZAMANIM YOK, PEK YAKINDA KARANLIK BİLGİLERİNİ GÜN IŞIĞINA ÇIKARACAĞIM. KÜRTÇENIN BİLDİĞİM ARYAN DİLLERLE AKRABALIĞINI İSPATLAYACAK BU İNTERNET SAFLARINA SIĞMAYACAK KADAR BİLGİ KAFAMDA MEVCUTTUR.
KÜRT KÖKENLİ KARDEŞİMİ KÜRTÇEYİ BİLEN ASİMİLEŞMEMİŞ BİRİ OLARAK ÇOK İYİ ANLADIM. BUNUN TERCÜME EDİLMESİNİ İSTEMİŞSİN, BENDE HER NE KADAR KONUŞMA TARZIMA UYMASSADA BU DİLEĞİNİ YERİNE GETİRECEĞİM,HEM DE AVRUPA DİLLERİYLE BAĞLANTISINI GÖSTEREREK, BU KÜRT KARDEŞİM RAHAT OLSUN, ONUNLA FAZLA DALGA GEÇİLMEYECEK!!!!!
KÜRTÇE:" KAL U BAVE TE BUNE KER TU Jİ WAN DUR NE KETİ BUYİ BENEKER!"
TÜRKÇESİ :"DEDENLE BABAN ZAMANINDA EŞŞEKLERMİŞ SENDE PEK ONLARDAN UZAK OLMAMIŞSIN, ONLARA BENZEYEREK KATIR OLMUŞSUN"
KAL: ARYAN BİR KELİME OLUP ASLEN KÜRTÇEDEKİ "KAVN" DAN TÜREMİŞTİR VE İHTİYAR, DEDE ANLAMINA GELİR KÜRTÇEDE KAVN ESKİ ANLAMINA GELİR, BU DANİMARKACADA DA BULUNUR DANİMARKALILAR ESKİYE "GAVN" DERLER
U: "TÜRKÇEDEKİ ANLAMI VEDİR" GERÇİ "VE" ASLEN TÜRKÇE DEĞİLDİR ARAPÇADAN GELİR. ALMANCADA KÜRTÇEDEKİ VE KELİMESİNİN KARŞILIĞI YANİ "U"NUN KARŞILIĞI "UND" DUR.
TE: ANLAMI "SENİN" DEMEKTİR. FRANSIZCADA BU "TON" LATİNCEDE GENE"TE" ALMANCADA "DEIN"DIR
BUNA: "BUN" YÜKLEMİNİN ÇEKİMİDİR. "BUN" TÜRKÇDE OLMAK ANLAMINA GELİR. İNGİLİZCEDEDE KÜRTÇEYE BENZER İNGİLİZLER BUNA "BE" DERLER VEYE ÇEKİLMİŞ HALİ "BEEN"
TU: TÜRKÇEDE "SEN" ANLAMINA GELİR. FRANSIZCADA BU GENE "TU"DUR. ALMANCADA "DU"DUR. ORTAÇAĞ İNGİLİZCESİNDE "DOU"DUR. VE NİCE ARYAN DİLLERDE BU GENE AYNIDIR PEK DEĞİŞİKLİĞE UĞRAMAMIŞTIR!
JI: TÜRKÇE DE YOKTUR. YÜKLEM ORTAÇ, ZAMİR GİBİ İSİMLENDİRMELERLEDE ANLATILAMAZ. İNGİLİZCEDE BUNUN GİBİ BİR KELİMENİN ÖNÜNE GELİP ONA YÖN VEREN KELİMECİKLERE "PREPOSITON" DENİR. TÜRKÇE DE BÖYLE BİR ŞEY OLMADIĞI İÇİN GRAMERİNDEDE BİR İSİMLENDİRME YAPILMAMIŞTIR. "JI"NIN TÜRKÇEDE KARŞILIĞI YOKTUR. KÜRTÇENİN YANISIRA DİĞER ARYAN DİLLERİNDE GENE MEVCUTTUR ALMANCA DA BU "ZU"DUR İNGİLİZCEDE "TO"DUR VE HİNTCEDE "SE"DİR. KÜRTÇEDE DE BAZI HALLERDE "JI" "JE" DÖNÜŞÜRKÜ HİNTÇEDE "SE"YE BİLHASSA BENZER.
WAN: TÜRKÇEDEKİ ANLAMI "ONLAR"DIR. LATİNCE DE BU "QAN"DIR. "QAN" NIN OKUNUŞU ŞÖYLEDİR: "KWAN". VE ÖYLEKİ KÜRTÇEDE BU K HARFİ DÜŞMÜŞTÜR.
NOT:Q NUN OKUNUSU ARYAN DİLİNDE KW DIR. ARYAN DİLİNDEN TÜREYEN DİLLERİN BAZI LARINDA YA K DÜŞMÜŞTÜR YADA W. ÖRNEK:
WARM.........ALMANCA, İNGİLİZCE
KARM,GARM....KÜRTÇE
SICAK.....TÜRKÇE
QURM.........ARYAN
WORM.........İNGİLİZCE
WURM.........ALMANCA
KURM.........KÜRTÇE
SOLUCAN(BÖCEK)...TÜRKÇE
QUO..........LATİNCE
KO...........KÜRTÇE
WO..........ALMANCA
OU..........FRANZISCA
NE: ANLAMI "DEĞİL"DİR. FRANSIZCASI GENE "NE" DİR. ALMANCASI "NICHT" DİR, YANI OKUNUSU "NİHT". İNGİLİZCESİ "NOT" DUR.LATİNCESİ "NON" DUR.
BUYI: GENE "OLMAK"YÜKLEMİNDEN TÜRER. ALMANCADAKİ ÇEKİLİŞİ "BIST"DİR
ÖRNEK:
DU BIST..............ALMANCA
UMARIM BU DİLBİLGİSİNDEN SONRA TEORİLERİNDEN ZERRE DE OLSA ŞÜPHE DUYARSIN, AKLIN BAŞINA GELİR, YOKSA BUNUN BİN KADAR DİL DERSİ DAHA VERİRİM. DEVAM EDİLECEKTİR.................... BEN DEMOKRAT BİR "TÜRK"İYELİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM. KÜRT OLDUĞUM HALDEDE "NE MUTLU KÜRTÜM DEMEM". HELE HELE "NE MUTLU"TÜRKÜM!!??"HİÇ DEMEM. BENİM İÇİN MÜHÜM OLAN "NE MUTLU İNSANIM "DEMEKTİR. SEN BUNU NE YAZIKKİ SÖYLEMEK ŞURDA DURSUN, TELAFUZ BİLE EDEMİYORSUN
DEVAM EDİLECEKTİR..................................
CEVAP:
Bu kişinin mektubunu gene virgülüne bile dokunmadan yayınladık. Önce kendisine yukardaki cümleyi tercüme ve izah ettiği teşekkür ederiz.
Yalnız "hangi" Kürtçe olduğunu yine açıklamayı unutmuş... Biz yukarda dedik ki, "çevremizdeki Kırmançça, Zazaca, Dımıllıca, hatta Soranca bilenlere sorduk, hiç biri tam olarak söyliyemedi. Hiç Kürtlerin bilmediği bir dil "Kürtçe" olur mu?
Ayrıca aslının KAVN olduğunu iddia ettiği KAL
"KÜRTÇE" KELİMELER, TÜRKÇE'DEN BOZMADIR!.. sayfasında
belirttiğimiz gibi, MOĞOLCA'da KAL-İHTİYAR olup ANADOLU'ya aynen gelmiş
bir kelimedir. Üstelik diğer Avrupalılar'da olmayıp ta DANİMARKA dilinde
olması, ve DANİMARKALILAR'ın tıpkı İSKOÇLAR, İRLANDILAR gibi İSKİT-SAKA
soyundan olduklarını gösterir!
İkincisi, Kawa Kurd gene bu "kürtçe" kelimelerin "Aryan" dediği Batı
Avrupa dilleri ile ilişkisini kurmuş. Aryan kelimesi sözde ârî halkı ve o halkın
dillerini kasteder. Ne var ki, tarihte bu ad altında ne kurulmuş bir
devlet, ne de yaşamış bir millet vardır. Yani, Avrupalılar "Biz aryan ırkız,
Aryanlar'dan geliyoruz," derler ama, ne coğrafyasını, ne de tarihî
belgelerini gösterebilirler.
Daha önce de açıkladığımız gibi, aslında "Arian" kelimesi sadece ve
sadece "Iranian" ile bağlantılıdır. Zaten İngilizce'de "I" harfi "AY" diye
okunur. Tarihteki ilk "aryan" kavim Persler, yani İranlılar'dır. Ve bu ırkın
ilmî adı da Hint-Avrupaî'dir. Dilleri de öyle anılır. Yani Fars dili, Hint
dili, ve Germenik diller birbiriyle akrabadır. Batılılar hoşlanmasa da,
kendilerini beyaz, onları esmer saysa da, halklar da birbiriyle akrabadır.
Bu yüzden Farsça'da BİRÂDER, İngilizce'de BROTHER, Almanca'da BRUDER,
Rusça'da BRAT olur. MÂDER; MOTHER, MUTTER, MAT olur...
Bunu sadece biz söylemiyoruz. ARAPÇA, FARSÇA, OSMANLI TÜRKÇESİ bilen Yahudi
asıllı tarihçi BERNHARD LEWIS te söylüyor. Aynen şöyle.
- "The name IRAN is ancient. We first find the word in the inscription of
DARIUS, for example. He describes himself as king of the ARYAN. IRAN
IS THE SAME WORD AS ARYAN. It means 'noble' in the ancient languages of
IRAN and INDIA. The king was King ANYANUM. King of ANYANS. Ir survives
in the myths and sagas of the early medieval period, in the Shahnama
and related stories of the great struggle between IRAN and TURAN... Ot did not
become offical usage until much later, probably under the influence of
the THIRD REICH. The German government of the time, which needed help from
IRAN,went to some pains to ensure the people of the country that they
were IRANIANS, which is the same as ARYANS." (From Babel to Dragomans"
Oxford University Press, 2004)
Kısacası İRAN'la ARYAN aynıdır!.. Biz de bir şey ekleyelim: MEDENİYET te,
DİL de AVRUPA'ya DOĞU'dan gitmiştir. Onun için ARYAN diller HİNT-AVRUPAÎ
diye anılır.
Bu şirin kardeşimiz Kürt aşiretlerinin yaşadığı Güney-Doğu Anadolu'nun
hemen dibindeki İran'ı ve Farslar'ı bırakmış; "Kürtçe"nin ta Batı
Avrupa'daki akrabalarını dile getirmiş!... Bütün dil bilgisine rağmen,
Farsça ile en ufak bir bağlantı kurmamış!
Kawa Kurd'un "Ârî-Aryan" diyerek Avrupa'ya bağlamaya çalıştığı bütün
kelimeler, Farsça'dır ve ancak Farsça olmasından dolayı Hint-Avrupaî dil
grubuna dahildir. Kürt aşiretleri yakınlıkları ve ilişkileri sebebiyle o
Farsça kelimeleri kullanmaya başlamışlardır.
Aslında sadece Kürt aşiretler değil, hemen bütün Türk boyları İslam'ı
İran aracılığı ile aldıklarından Farsça'dan etkilenmişlerdir. Meselâ en
yaygın ibadet NAMAZ'dır, SALAT değil. MİNARE, EZAN, ABDEST hep FARSÇA
kelimelerdir. Bunlara bakarsanız, biz de Ârîyiz, ve yine Kürtler'le
akraba oluruz!..
-- 23.9.1999 , M.Ç.
Uzun zamandır, sizin hazırladığınız sayfaları okumaktayım.
Aslında bütün hepsini bir gecede bitirdim fakat tekrardan okumaya başladım
yavaş yavaş ve çok beğendim. Amerika'ya gelmeden önce böyle bilgilere
sahiptim, fakat fazla değildi. Burada tam anlamı ile tutkunu oldum. Mesela
burada bazı arkadaşlarım var ve sürekli Osmanlı Osmanlı diye tutturmuşlar
ve halen sizin dediğiniz yanlış bilgi içindeler. Türkler 1071 yilinda
Anadolu'ya girerek hükümdarlık sürdüler... ve bu yanlışı sürdürmekteler...
ve de bu şahıslar Türklükten çok Osmanlıcı. Ben buna kızmaktayım. Biz
Türkler yanlız Osmanlı ile birlikte oluşmadık ki!
Bu yanlışları elbet bir gün çözeceğiz.. Atatürk zamanında söylemişti,
yalnız içe bakmayın, bir gün bu Sovyetler çökecek ve sizin dilinizden ve
dininizden kişilerle işbirliğine hazırlıklı olun, demişti.. Fakat biz
bunları iyi değerlendiremiyoruz...
Aslında sizlerden isteğim şudur: Bana kitap isimleri verebilir misiniz
bu konular hakkında?.. Özellikle eski Türkçe konusunda bilgi almak
istiyorum...
Saygılarımla.
CEVAP:
Atütürk'ün sözleri konusunda da son derece haklısınız. Atatürk sadece
Orta Asya Türkleri ile değil, ta Sibirya'daki Yakutlar ile, Kuzey ve Güney
Amerika kızılderilileri ile de ilgilenmişti.
İstediğiniz kitap listesini KAYNAKLAR sayfamızda bulabilirsiniz.
Sayfayı henüz tam düzenliyemedik. Ama kitap adları ve yazarlar kayıtlı.
Selâm ve sevgiler. Çalışmalarınızda başarılar.