--- 30.8.2007 , O. K.
şu bilgileri paylaşmak istedim.
`bizans`lıların başvekili `Psellos, ..... Selçuklu sultanı Alparslan'ı, " Kürt ve `Türkmen` topluluklarının başındaki komutan " olarak yazmıştır, Psellos, Alparslan'ı `Part` (`Arsak`) boyundan göstermiş, hem de " Kürtos Vesileos " ( Kürt Padişahı) olarak ifade etmiştir. (u: macit gürbüz )
(u: isbn 975 8839 48 9)
yani psellos partları türk saymıştır, kürtleri de ayrıca.
Subject: destek
-`kürtçü`lerin de faydalandığı `şeref han`ın kürtlerin tarihini yazdığı `şerefname` adlı kitapta kürtlerin soyu oğuz hana bağlanmış.
çin kaynaklarında türklerden kırgızlar da kırmızı saçlı ve yeşil gözlü bir boy olarak tasvir ediliyor.
ÇİN KAYNAKLARI
avrupalı araştırmacılar kırgızların sarı saçlı olmasına dayanarak onların avrupalı olup sonradan türkleştiklerini iddea ediyorlar. ama bu da onların aryan teorisinden doğan
bir ön yargıdan kaynaklanıyor.
fakat doğru olan kırgızların ve daha bir çok türk
boyunun moğollaştığıdır. daha önce kırgızların moğol
tipolojisinde olmadıkları çin kaynaklarında doğrulanıyor. ama ne olursa olsun biz moğollarıda kırgızlarıda kendimizden sayıyoruz.
bir de kaynağını hatırlayamadığım bir bilgiyi aktarayım çin kaynakları göktürk hakanlarından bazılarının kırgızlar
için tarif ettiği şekilde tasvir etmişlerdir.
bunlar da bizi jean paul roux'un görüşüne sevk eder.
saygılar
CEVAP:
Bu okurumuza gönülden teşekkür ederiz, desteği için.
Güneş balçıkla sıvanmaz!.. Kürtler'in çoğu Türkmen
boyundandır.
Bugün KIRMANÇ Kürtleri diye adlandırılan grubun iki ana
kolundan birini teşkil eden ve BEÇENEVİ, BEÇENELİ,
BEŞENEVİYYE, PEÇENE, PEÇENEK olarak bilinen Dicle
civarındaki kürt aşiretleri; OĞUZ'un torunu BEÇENE soyundan
gelen ve BİZANSLILAR tarafından BALKANLAR'dan getirilip
bölgeye yerleştirilen HIRİSTİYAN PEÇENEKLER'in torunlarıdır!..
OSMANLI kayıtlarında "Göçer Ekrad-Ulus taifesinden" ve
"TÜRKMEN Ekradı-Ulus taifesinden" diye yer almışlardı. Yani
göçebe TÜRKMENLER'in dağda yaşıyan aşiretleri diye
bilinirlerdi!..
KURMAÇ, KURUMANÇ, GURMANÇ, KURMANÇ diye bilinen Dicle
civarındaki kürt aşiretleri ise, HIRİSTİYAN KUMANLAR'ın
soyundandır... 1514'de ÇALDIRAN savaşından sonra YAVUZ SULTAN
SELİM tarafından KÜTAHYA, AYDIN, SARUHAN'dan alınıp DOĞU
ANADOLU'ya yerleştirilmişlerdir. OSMANLI kayıtlarında
"konar-göçer TÜRKMEN taifesinden" şeklinde yer alırlar.
Kırmanç kürtlerinin tipi aynen Ege Türkleri'ne benzer. Bir
kısmının sarışın ve yeşil gözlü olması da bu yüzdendir.
KIRMANÇ kürt aşiretlerinin BOKHTİ, BOTON diye bilinen
diğer kolu da, daha önce belirttiğimiz gibi OĞUZ HAN'ın
torunu BOGDUZ'den gelen ŞAMANİST UZLAR'dır. Bunlar eski
âdetlerine daha bağlı ve dağlık yerlerde daha diğerlerinden
kopuk yaşadıkları için OSMANLI kayıtlarında "Ekrad
taifesinden" şeklinde yer almışlardır. Prof.Dr. Halaçoğlu,
- Türkiye'de 41.297 aşiret ve oba olduğunu,
- Bunlardan 2288'inin Kürt aşireti ve obası olduğunu,
belirtmektedir.
DOĞU ANADOLU, GÜNEYDOĞU ANADOLU, SURİYE, IRAK, İRAN ve
KAFKASYA'da "kürt" olarak bilinen bu 2500 kadar topluluk ve
aşiretin
bir kısmı ARAP, FARS, ERMENİ, hatta YAHUDİ kökenlidir...
Yani ortada bir "kürt milleti" yoktur!.. Kürtleşerek kendi
milletinden bir ölçüde kopmuş insanlar vardır. Meselâ
Mustafa ve Mesut Barzani'nin BARZAN AŞİRETİ, Yahudi
kökenlidir. ERZİNCAN'da "kürt" dendi mi akla ERMENİ
gelir!.. TÜRK kökenli Kürtlerin ise aslını yukarda
açıkladık.
Konu Kürtler'den açılmışken, bir de ZAZALAR'dan bahsedip
sözü bağlıyalım. GURAN, GURLULAR, ZAZALAR diye bilinen ve
daha ziyade TUNCELİ ve DİCLE boyunca yaşıyan bu aşiretler
ORTA ASYA'dan GURİSTAN'tan HARZEM hükümdarı CELALEDDİN
HARZEMŞAH'ın CENGİZ ordusu önünden kaçarken beraberinde
getirdiği GUR-GUZ-OĞUZ TÜRKLERİ'dir!.. 1250'lerde bölgeye
yerleşmişlerdir... Bu aşiretler sonradan MİLAN (BEÇENE),
ZİLAN (BOGDUZ) gibi başka adlar almışlar, başka dallara
bölünmüşlerdir ama özleri TÜRK'tür! TÜRK'ten başka
değildir!
Bu gerçek Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.
Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun öncülük ettiği araştırmada
ortaya çıktı. Anadolu'daki 41.297 aşiret ve obadan
2.288'i ancak Kürt kökenli... Aleviler'in %99'u Türk.
Alevî-Kürt diye bilinen kişiler arasında Ermeniler'in
kendilerini gizlediği; PKK, TİKKO ve DHKP-C bölücü
cinayet örgütlerinin elebaşları ve çoğu elemanı Ermeni!..
O kadarla da kalmıyor; Türkiye'deki aşırı dinci görünen
Hizbululah örgütünün de içinde Kürt bilinen Ermeniler
olduğunu daha önce yazmıştık.
Diyarbakırlı ZİYA GOKALP, Vartolu MEHMET ŞERİF FIRAT,
ve Kürt isyancı MEHMET ŞÜKRÜ SEKBAN kitaplarında
Kürtler'in kökeninin TÜRK olduğunu yazıyor!
Biz diyoruz ki, Bizans tarihçileri, hatta "kürt"
tarihçi Şerefhan bile Kürtler'i Türk gösterirken;
bölücülük, ayırımcılık yapıp, Türkler'den uzaklaşıp
Ermeniler'in kucağına düşmek niye???
Türkmenler gibi sarışın, yeşil gözlü olmaları,
Kırgızlar'ın benzer tipte olmaları, aynı kökten
geldiklerinin bir başka delilidir.
Tekrar teşekkür ederiz.
-- Z. Ö. , 8.10.2007
Subject: Bir-oy-bil Yazınızı okudum
ÖnTürk konusunda bilgili kardeş, bizim
www.turkcesivarken.com
adlı yerliğe (site) gelip bize de bu konuda bilgi
aktarımında bulunabilirsen, çok mutlu oluruz.
Sağlıcakla kal.
CEVAP:
Davetinize teşekkür ederiz. Zaten o siteden bazı dostlar
yazılarımızı yayınlıyor. Beraberiz, merak etmeyin.
-- N.H. , AZERBAYCAN , 10.10.2007
Subject: Selamlar
Selam sayın Tahir Bey
Öncelikle mektubunuz için teşekkür ederim. Internetten
uzak olduğum için yalnız şimdi yazmak imkanı buldum.
"Turkiye'deki parti başkanlarının çoğunun Ermeni, Rum
veya Yahudi dönmesi olduğu anlaşıldı. Zaten bunlar hiç
bir zaman "Türk" kelimesini kullanmayan, 'Türk'üm!"
diyemeyen insanlar idi." yazdınız.
Sizde Ermeni, Kürt veya Yahudiler ise bizde 3 birinde
olan var. başkanımız işte (İlham Aliyev). Kürt,
ermeni...şimdi de + yahudi. Yahudilerle bu arada akraba
oldu, kızı yahudiyle evlendi. Şimdi İsrail bizim
devletimizin biricik dostu. Bizim burada Guba rayonu var,
orada yahudi mahallesini bir görseniz, küçük İsrail
oldu, onlar tarafından para yatırılıyor, okullar, villlar,
insanlara yardımlar. Soykırım meselesinde de düşünüyoruz
bize yardımcı olacaklar. Bizim köylerde soykırım kurbanları
mezarlarinda yahudilerin de kemiklerini bulmuşlar, ermeniler
tarafından yapılan yahudi soykırımı da oldu diye onlarda
dünyaya seslenmek istiyorlar. Bizi duyan yok, sanırım onları
duyan olacak (kesin).
Neyse..bana göre başkanlar, bakanlar, vatandaşlar kim
hangi milletten olursa olsun- azeri(türk), kürt,
yahudi-devletine hizmet etsin. Devlet hepsinindir, her
birinin-azerinin, talişin, kürdün, lezginin... Milletlerin
rengi farklı, dili farklı, dini farklı olabilir ama hepimiz
bir ırktanız kanımızın rengine göre.
Ayrıca karşıda gelen RAMAZAN bayramını kutluyor, Allah'dan
Size Tahir Bey, yakınlarınıza, sevdiklerinize mutluluk,
güzellik dolu nice sağlıklı yıllar, Memleketinize de huzur,
etnik ayrımcı virusundan, terörculuktan kurtulmak dilerim!
-- H.K. , 18.10.2007
Merhabalar !
Size Fransadan yazıyorum. Sarı kırmızı yeşil renklerinin
anlamını ararken sitenize tesadüfen denk geldim! Aslen
Urfalıyım ve burda yetişmeme rağmen o güzelim « türk »
kültürümü, bırakın unutmayı, hiç kaybetmedim hatta
geliştirmeye çalıştım! Bu 3 renklerin birleşimini çok
severim, malum memleketin renkleri, amaç bu renklerin
anlamını bulup, PKK terör örgütüne ayit olduğunu iddia eden
ırkçı Kör milliyetçileri ikna etmekti! O sırada
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk29tf.html
adresdeki yazılara denk geldim! Çok enteresan şeyler
yazılmış!
Dilerseniz buralardan temas kurabiliriz! Kendim bir
türk derneği başkanıyım ve burdaki çabam (avrupadaki
türkler malesef aydınca, geniş ve mantıklı düşünmezler
genelde) bir ayyıldız bayrağının asıldığı bir gecede
kürtçe halay çekmenin ülkemizin gerçekleri olduğu kadar
güzeliğinide yansıttığını insanlara anlatmak!
Eğer bu fikrime katılıyorsanız, buyurun tanışalım!
SLM
CEVAP:
Değerli kardeşim,
Zaten yazılarla ve mektubunuzla tanışmış bulunuyoruz.
Size çalışmalarınızda başarılar dilerim. Tarih, dil ve
kültür konusunda okumaya, yazmaya devam!
--- T. Ç. , 2.11.2007
Merhaba;
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk26.html
linkteki web sitenizde Badıllı aşiretinin öz be öz Türk
olduğunu Oğuz boyundan geldiğini yazmışınız. Bir badıllı
evladı olarak bu düşüncenize kesinlikle, ısrarla ve tam
olarak katılıyorum. Ancak bu konuda daha detaylı bilgi ve
evrak varsa kaynakça olarak gösterebilirseniz size minnetar
kalacağım.
Ayrıca da sizinle tanışmak istiyorum. İnşallah en kısa
zamanda görüşmek ümidiyle hoşcakalınız.
CEVAP:
Zaten yazılarla ve mektubunuzla tanışmış bulunuyoruz.
Kaynaklar sayfasındaki Türkmen aşiretleri ile ilgili
kitaplara bakmanızı tavsiye ederim. Elimde başka bilgi yok.
--- O. K. , 18.11.2007
kendisi bir kürt düşünür olan `faik bulut `kürt med
bağlantısı hakkında şöyle bir değerlendirmesi var.
"tarihte büyük bir imparatorluk kuran `medler`den geriye
kalanlar henüz bulunamadığından veya tarihsel kalıntılarının
kimliği netleşmediğinden, bu kavmin kürtlerin atası olup
olmadığı konusu bir hayli tartışmalıdır. ancak şimdiye kadar
araştırmacı, dilbilimci, tarihçi ve erkeologları
aydınlatmaya yarayacak izler bırakmadan tarih sahnesinden
kaybolan medler, kürtler dışında bölgedeki başka hiçbir ulus
tarafından sahiplenilmiyor. bu olay, şu soruya yol açıyor:
acaba kimse tarafından sahiplenmediği ve ortalıkta sahipsiz
kaldığı için mi kürtler, medleri atalarından sayıyorlar;
yoksa kürtler, kendilerini bir ataya bağlama arayışındayken,
kimsenin sahiplenmediği medleri karşılarında mı buldular ya
da medler, gerçekten kürtlerin ataları mı ?"
diyor ve ardından önemle değerlendirilmesi gereken şu
sözü söylüyor:
"her durumda, bir `önkabul` olarak, kürtlerin med
kavminden geldikleri yolundaki tezlerin güçlendiği
söylenebilir."
belki lazım olur
CEVAP:
MEDLER'i ve PARTLAR'ı biz TÜRK olarak sahipleniyoruz.
Bu konuda sayfalar yayınladık.
Faik Bulut, ZAZALAR'ın HORASAN'dan geldiğini bildiği
için HORASAN'la ilgilenmiş, HORASAN GUR TÜRKLERİ'yle
karşılaşmış ve ZAZALAR'ın TÜRK olduğunu itiraf edeceğine,
HORASAN KÜRTLERİ diye bir kitap yazmıştır!
El insaf diyoruz!..
--- 26.12.2007 , B.T.
saygı değer hocam saatlerdir sizin yazdıklarınızı
okuyorum gerçekten çok şey kattınız bana ayrıca birçok
arkadaşıma da mail ile gönderdim bir hukuk öğrencisi
için bence bu gece çoook ama çoook şey öğrendim
allah razı olsun hayırlı geceler
CEVAP:
Sağolun. Çalışmaya Tarih, dil ve kültür konusunda
okumaya, yazmaya devam! Sorumluluğunuz çok büyük. Göreviniz
sadece kanunları uygulamak değil, adalet dağıtmak, âdil
davranmak olacak. Başarılar dilerim.
26.11.2007 , jon turk
yazılarınızın pek çoğunu sevinçle okudum...kürt
milliyetçilerininin oyununu bozduğunuz için ...
ancak üzülerek, şunuda söylemeliyim ki,
"Bir an bile olsa Türkle birlikte olma. Türk eline
şeker olsa o şeker zehir olur. Türkün başını keserken
sakın gam yeme. Baban da olsa Türkü öldür." sözünü bayrak
ederek dönemin 27 kürt beyiyyle birlikte Türkmenleri
katleden Yavuzu, osmanlıyı türkmen dostu ilan etme çabanızı
anlayamadım. Bu açıkça tarihi çarpıtmaktan başka birşey
değildi..
anadolunun tüm kızılbaş /türkmenlerinin Şah ismaili bir
kurtarıcı olarak görüp bölgeye akın akın koşması, kurucu
halkı olan türkmenlere yabancılaşan osmanlı zümünden başka
bir şey değildi... Yine aynı osmanlılar nedeniyle doğudaki
kızılbaş türkmenler dillerini unuttular, kürtleşmeye
başladılar...
osmanlı kürtleri hep dost olarak görmesine karşın,
türkmenleri potnsiyel düşman olarak gördü...
o kadar güzel yazı içinde bu bariz çarpıtmayı anlayamadım..
saygılarımla
CEVAP:
Değerli kardeşim,
Yavuz Sultan Selim hakkında "40.000 Alevi'yi kestiği"
iddiasını duymuş, ve buna cevap vermiştik. Sayfalarımızda
bulabilirsin... Ama "Baban da olsa Türk'ü öldür" gibi bir
emrini, fermanını hiç duymadık!
Aynı şekilde Kürt beyleri ile anlaşma yapıp, imtiyazlar
verip geri döndüğünde, onların Şah İsmail ile işbirliği
yapmasını önlediğini de biliyoruz. Ama onlarla birlik olup
Türkmen katlettiğini de ne duyduk, ne de bir tarih kitabında
(yerli-yabancı) okuduk!.. Bunları nereden çıkartıyorsunuz?
Kaynak verin, araştıralım.
Osmanlı'nın Türkmen dostu olmasına gerek yok, kendi
TÜRKMEN!.. Ha, yerleşik Osmanlı halkı ile göçebe Türkmen
aşiretleri arasında sürtüşme, isyanlar, yer yer zulüm ve
eziyet var. Özellikle çöküş döneminde artan bu isyan ve
zulüm olayları devlet siyaseti değil, derebeyi haline gelen
beyler. ağalar, ve kendini bilmez paşalar tarafından
yürütülmüş.
Yerleşik ve göçebe halk arasındaki bu sürtüşmeyi, bugünkü
şehirli-gecekondulu halk sürtüşmesi ile kıyaslamak gerek.
Her ikisi de TÜRK ama bir türlü kaynaşamıyorlar... Ve
maalesef bugünkü devletimiz oy uğruna aradaki çelişkiyi
büyütüyor.
-- 25.3.2008 , A.A.
mrb..bana türkiye deki kürtler hakkında bilgi lazım internette
yazıyı gördüm ama bana ingilizce bilgi lazım.bana yardımcı
olursanız sevinrim cevabınızı bekliyeceğim
CEVAP:
Sevgili Kardeşim,
Öğrenci olduğunu, veya bir üniversitede taze bir öğretim elemanı
olarak çalıştığını tahmin ediyorum. Böyle İngilizce yazı isteyip
hazıra konmak, hiç mi hiç sana yakışmamış. Önünde koca site var,
otur tercüme et. Biz yazmaya üşenmedik, sen de tercüme etmeye
üşenme.
-- 9.5.2008 , B.G.
merhabalar sayın türkkan ben ondokuz mayıs üniversitesinde
okuyorum.yazınızı okudum hak verdiklerimin yanına vermediklerim
de oldu.kürtler hakkına dediklerinizin çoğuna katılıyorum.ben
urfa siverekliyim ve zazayım. öncelikle zazaların kürtlerle ya
da sizin dediğiniz gibi türklerle aynı olmadığı kanısıdanyım.
Frankfurt dil araştırma enstitüsü uzman profesörün adına
hatırlıyamayacağım af buyurun bi yazısın okumuştum zazalarla
ilgili. zazaca kürtçenin bir lehçesi değil başlı başına bir
dildir diye. ondan sonra bende kendi çapımda bir araştırma
yaptım ve araştırmalarım İskitlerin(sakalar) zazaların atası
olduğuydu. tam olarak sonuçlanmış değil ama sizin bilginize
de başvurmak isterim. umarım cevabınız gelir saygılarımla..
CEVAP:
Aynen öyle kardeşim. Anadolu'da Kürt diye (Zazalar da dahil
edilir) bilinenlerin en eski ataları İskit/Saka Türkleri'dir.
Sitede teferruatıyla anlatılmıştır.
Zazalar'ın diğer kürt aşiretlerinden farkı, 13. asırda
Horasan bölgesinden ve Cengiz ordularının önünden kaçaın
Celaleddin Harzemşah'la birlikte gelen Gür Türkleri, Acemler,
Farslar'ın yerli halkla karışarak yeni ve farklı bir boy
oluşturmasıdır. "Başlıbaşına dil"den kasıt nedir, anlamadım,
ama Kürtçe diyebilinen bütün ağızlar gibi Zazaca ağızları da
Farsça'nın ağır etkisi altındadır. Siz de bilirsiniz ki, Zazaca
tek bir ağız değil, Zazalar da yörelere göre farklı ağız
konuşur.
-- T.C. , 21.5.2008
Selam Tahir bey
Mahiye hanımın bana gönderdiği türk tarihi ile ilgili önemli
bir bilgiyi sizinlede paylaşmak istedim.
Almanların eski halk şarkılarında Attila'ya övgüler varmış.
Artık Almanlar halk şarkısı hiç söylemiyor, biliyorum. Ancak çok
eski halk şarkılarının yer aldığı bir kaynak biliyorsanız orada
aramanızı istediğim böyle bir söz arar mısınız?
Bu bilgi Grigori Tomski'nin Attila /İlk Avrupalı tarihi
romanında geçiyor. Kitabın 183.sayfasından:
Baltık sahillerinde halk ozanları Hunlar için besteler,
şarkılar yapmışlardı. Edecon bunlardan birini tercüme etti:
Genç kıral bizi dost olarak kabul etti
-Ama Attila'dan neden halkların babası olarak söz ediliyor?
O bu ünvanı almak için daha çok genç.
-Çünkü onların dilinde ATHTHİLLA 'küçük baba' anlamına geliyor.
Özetinde der ki, Roma saldırılarından bıkan Germenler Attila'yı
kurtarması için davet ettiler. Roma'yı 395'de bitirdi ve ondan
sonra Almanlar nefes aldı.
Roma ile Almanların arasında tampon bir bölgeyi de kendine yurt
edindiği anlaşılıyor. Germenlerle Asya'dan bağlarımız var, bu da
bilinir. Türk Alman dostluğunun tarihi köklerini bu kitapta
görebiliyorum.
Alman besteci Mozart Bedridede/Mitridate için büyük bir opera
besteledi, antik yazılarımda bu var. Almanya'da 2007 opera
festivalinde bu eser sahnelendi, internette kayıtları var;
'MOZART, MİTRİDATE RE Dİ PONTO' Bu yıl da sahnelenecektir. Bence
Almanya'daki Türkler bu operaya gidip çiçek vermelidirler, Mozart'a
ve Mitridate'ye saygılarını dile getirmelidirler. Atalarımıza sahip
çıkmanın gereğidir bu. Bu ziyaretinizin basında yer alması iyi olur.
Engelle karşılaşabilirsiniz, bu da sizin doğru bir şey yaptığınızı
gösterecektir.
Mozart'ın Türk dostluğunu öne çıkartmalıyız. Onun Türklerle
ilgili operalarını ve Türk Marşı'nı herkese anlatmalıyız. Roma'ya
karşı savaşan Türk kahramanlarını kendisine ve Alman halkına yakın
hissetmiş olması önemlidir.
Selam ve sevgilerimle
CEVAP:
Sevgili Kardeşim,
Çok teşekkür eder, hem size, hem de Mahiye Hanım'a
çalışmalarınızda başarılar dilerim.
-- M.Y. , 3.6.2008
Iyi günler dilerek başlıyorum siteniz muhtesem anlatıyor
herşeyi ellerinize sağlık ve uğraşlarınız içinde teşekkürler,
sizden bir yardım isteyecektim oğuz alfabesinde S ve M harflerini
simgeleyen harf ve o simgeyi bulursanız veya nereden bulacağımı
bildirirseniz sevinirim uzun zamandır arıyorum
Evlenicem yüzüklerimize yazdırmask istiyorum.
Cevap:
Gerekli bilgi adresinize gönderilmiştir. Mutluluklar dileriz.
-- H.Ö. , 14.6.2008
Sayın Türkkan,
Hamit Zübeyir Koşay'ın Türkiye'de Macar Sözü Bulunan Köy
Adları konulu yazısını görmeye ihtiyacım var.
Aynı konuda hazırladığım yazının sonuna geldim ve köşenizde
bu makalenin adını gördüm.
Bu yazı incelenmeden yazılacak yazı eksik kalacaktır.
Bu konuda (Yaşayan Macar adlı köylerle ilgili) bir yazım
internettedir.
Koşay'ın yazısını bana iletirseniz minnettar kalırım.
Saygılarımla.
-- 17.6.2008
Sayın Türkkan,
Türkiye'de Macar Köy Adları adıyla bir yazı
hazırladım. bitmek üzere iken, Hamit Zübeyir Koşalay'ın
Türkiye'de Macar sözü bulunan isimler başlıklı
makalesinin adını sitenizde gördüm.
Bu yazıyı görmeden, yazılacak yazının eksik kalacağını
düşünüyorum. Üstad, çoğu isimlerin değiştirilmesinden
önce bu yazıyı yazmış olmalıdır.
Bu yazıyı sitenizde yayınlarsanız, ya da
iletirseniz beni minnettar edersiniz.
Yazı tamamlandığında Yör-Türk Vakfı'nın Yörtürk
Dergisi'nde yayınlanacaktır.
Saygılarımla,
CEVAP:
Mektubunuza geç cevap verdiğim için özür dilerim.
Merhum Hamit Z. Koşay'yn eserlerini tarayıp istediğiniz bilgiyi
bulmaya çalışacağım. Sizi haberdar ederim. Selamlar.
--19.6.2008
Üstadım,
Verdiğim zahmet için şimdiden özürlerimi sunarım.
Ben bulabildiğim kaynaklardan derlediğim makaleyi Yörtürk
Dergisi'ne zorunlu olarak yolladım. Ama Rahmetli Koşay'ın
bilgileri geldiğinde, ek yapıp müteakip sayıda bunu da yayınlamak
niyetindeyim.
Rahmetli Mecit Doğru'nun Belgelerle Türk Tarihi Dergisi,
1985 Ekim sayısındaki yazısına erişmek de aylarımı almıştı. Ancak
onun konusu Macarca yer adları imiş.
Amacımız kamuoyunu doğru bilgilendirmek, geçmişte bulunmuş
bilgileri güncellemek.
Gariptir, Bursa'da 34 ev telefonu abonesinin soyadı Macar olduğu
halde MKPaşa'nın eski Macar köyünün bu günkü adını anımsayan
çıkmadı. İnsanlar geçmişe biraz kör bakıyorlar. Bize düşen yazıya
döküp bilgiyi kolay erişilir kılmak oluyor.
Vaktinizi aldım, teşekkür ederim. saygılarımla
--İ.K.Y. , 26.6.2008
Sayın Türkkan,yazılarınızı hem sevinerek hem de (içinde
bulunduğumuz durumdan dolayı) içim burkularak okuyorum.İnşallah
yeni bir uyanış dönemi başlıyor ve geçmişimizle ilgili araştırmalar
gittikçe artıyor.Hiç hayal bile edemeyeceğimiz bilgiler ediniyoruz.
Size yardımcı olur mu bilmem ama yine de yazıyorum.Ben Afyon'un
Emirdağ ilçesinden,emekli Türkçe öğretmeniyim.Bizim çocukluğumuzda
köylülere YÖRÜK,ilçede oturanlara TÜRKMEN ve şehirlilere de TÜRK
denirdi.Bizizm kökümüz Yörük ama yerleşik hayat geçince adımız
Türkmen oldu.Selam ve sevgiler...
CEVAP:
Tamamen bizim düşündüğümüz gibi... Doğu'da, DAĞ köylülerine
de KÜRT denirdi.
Ah, bu basit adlandırmayı bir anlayabilseler!..
-- A.Ş.M. , 17.7.2008 10:46 AM
Sevgili haluk hocam.
Aradan epey zaman geçti, anımsayamayabilirsiniz. Siz Paris'te
iken telefonla görüşmüştük. Size Trabzon'u sormuştum. Oy Ongul'un
ne anlama geldiğini. Siz de "mükemelliyete erişmiş insanların
yaşadığı yer" demiştiniz.
Bu sözlerinizi ilk kez sizin adınızla Trabzon tarihine
kaydettirmeye çalışıyoruz. Çıkan bir iki yayında yeraldı bu
bilginiz. Ama Trabzon hakkında elinizdeki bilgileri paylaşırsanız,
bize atfen bunları kamuoyuna aktarabiliriz.
Bu arada Bijikyan adında eski bir coğrafyacı var. Trabzon'u
anlatırken eskiden buraya OZİNİS de dendiğini yazmış. Bu OZinis,
sizin OZ, OZlaşma kavramını çağrıştırdı bana.
Bu konudaki düşüncenizi merak ediyorum.
Saygılarnımla
CEVAP:
Bu mektup adres şaşırmış, Halûk Tarcan'a gideceğine bize gelmiş.
Belki ona da ulaşmıştır.
Yalnız uygulamada bir hata var. Trobzon'la ilgili bir isim
verilecekse, bu isim Kâzım Mirşan olmalıdır. Çünkü Halûk Tarcan'ın
bütün çalışmaları Kâzım Mirşan'ın dil ve tarih bilgisine,
tesbitlerine, okuduğu eski yazıtlara dayanmaktadır. Halûk Tarcan da, bizim bu sitede yazdıklarımız da tamamen Kâzım Mirşan'dan alınmadır.
90 yaşını aşmış olan büyük âlime daha nice sağlık yıllar diler, hürmetlerimizi sunarız.
-- T. D. , 8.8.2008
Merhaba !
KİRTLERİN 5.000 YAŞINDA OLDUĞUNUN İSPATI
Kürdlerin kökeni konusunda bilimsel kanıtlar :
Cambridge Üniversitesi profesörlerinden Colin Renfrew ile
Gürcistan DoĞu Enstitüsü Müdürü Thomas Gamkrelidze;
Hint-Avrupalıların anavatanlarının Kürtlerin ülkesi ve civarı
olduğunu ve bunun özellikle dil ve arkeoloji yoluyla kanıtlandığını
yazarlar. Yani Medler, Kuzey Avrupa’dan gelmemiştir.
Kürt halkının ilk kez Hazer denizinin güneyinden Ön Asya’ya ve
Mezopotamya’ya geldikleri bilim çevrelerince kabul edilmiştir.
1) Guti’lerin ortadan kalkmasından 1000 yıl sonra yaşamış bir Asur
Kralı (İ.Ö. 1280-1261), kendi zamanında yaşayan Kassit
(Kassitlere ‘Cemşid’ de denir)lere ‘Guti’ diyordu.
GUTİ – KASSİT İLİŞKİSİ . (Kassitler : i.Ö. 1896-1160)
2) İ.Ö. 1200 ’lerde Hurri kavimler , ekonomik ve kültürel
açılardan çok üstün bir düzeyde bulunuyorlardı. Baskılar yüzünden
ve gelişmiş kavim olmalarının sonucu, kendi aralarında güçlü
birlikler oluşturdular; Kaldiler, KARDAKALAR , Subariler ,
Muskiler , Nairiler , Mannerler gibi adlar taşıyan bu topluluklar,
İ.Ö. 9. yuzyılda Urartu Devleti’ni kurdular. Urartuların
kendilerine verdikleri isim Biaini’dir; B.Piotrovsky’e göre
‘Kabileler Birliği’ anlamına gelir.
HURRİ – KARDAKA – URARTU İLİŞKİSİ.
3) ‘HURRİ KAVİM’ OLAN KARDAKA TOPLULUĞUNUN KÖKENİ:
Gutiler Sümerlere yenildiğinde , Bitlis bölgesindeki Gutiler;
Kardaka adını aldılar.
GUTİ – KARDAKA BAĞLANTISI.
4) Anadolu Uygarlıkları-Görsel Anadolu Tarihi Ansiklopedisi’nin
1. cildinin 30 ve 40. sayfaları arasında ve özellikle 34. sayfasında
şu bilgiyle karşılaşıyoruz: “Olasılıkla İ.Ö. 16. yüzyılın sonlarında
Kuzey Suriye dolaylarında İndo-Ari dil kökenli olan savaşçı ve
yönetici bir sınıf, bu Hurri Prensliklerinin bir devlet örgütü
kurmalarını sağlamış ve ortaya çıkan devlete resmi bir ad olarak
Mitanni denilmişti.”
5) NUH TUFANInın gerçekleştiği yıl : M.O.5600
KALKOLİTİK ÇAĞ : M.Ö. 5500-3000
Kalkolitik Çağ, Nuh tufanından sonra oluştu.
6)GUTİ – KASSİT – HURRİ – MİTANNİ - URARTU KÜLTÜR İLİŞKİSİ
Arkeolog Veli Sevin, Kürdistan’daki antikçağ höyükleri arasında
bir kültür ve uygarlık birliğinin ortaya çıktığını belirtir.
A. Erzen de, kalkolitik çağdan başlayarak kuzeyde Kafkas eşiğinden,
batıda Malatya-Elazığ bölgelerine, güneyde Kuzey Suriye ile doğuda
Urmiye gölü, kuzeybatı İran havzasına uzanan geniş bir coğrafi
alanda çok kuvvetli bir kültür birliğinin olduğunu söyler.
HALKLAŞMA SüRECİ
7) Bu tarihsel geleneğin devamı olarak bu topraklarda kurulan
ilk devlet (M.O. 2700) Guti Devletinin akrabası olan Kassit
Devleti (Diğer ismi Cemşid Devleti) ile , Kassit Devletinin
Kürdistan’daki komşularının aynı halktan olmaları gerekiyor:
İ.Ö. 1500 yıllık bir zaman aralığında, bugünkü Urfa, Malatya, Mardin,
Maraş, Kerkük bölgesinde imparatorluk kurmuş olan Mitanni halkı;
günümüzdeki Irak Kürtlerinin meskun bulunduğu bölgelerde
Kassit-Kusi (Cemsid)ler; Kars ve Ağrı bölgelerinde Araratiler;
Muş, Bitlis, Erzincan, Van bölgelerinde Kar-Da-Ka; yine Van,
Hakkâri, Siirt, Süleymaniye, İran’ın batı kesimlerinin tümünde
MED (Diger ismi Feridun Devleti)LER içiçe, bir arada, organik bir
yapı içinde ulusal varlıklarını, uygarlıklarını, sanat ve
edebiyatlarını, kültürlerini korumuşlardır. Bunda hiç şüphe yoktur.
Kürdler için ‘piç kavim’ diyenlere tekrar belgeleyelim ki :
Arkeolog Veli Sevin, Kürdistan’daki antikçağ höyükleri arasında
bir kültür ve uygarlık birliğinin ortaya çıktığını belirtir.
A. Erzen de, kalkolitik çağdan başlayarak kuzeyde Kafkas eşiğinden,
batıda Malatya-Elazığ bölgelerine, güneyde Kuzey Suriye ile doğuda
Urmiye gölü, kuzeybatı İran havzasına uzanan geniş bir coğrafi
alanda çok kuvvetli bir kültür birliğinin olduğunu soyler.
Tarih boyunca Kuzey Mezopotamyanın bütünü çapında topluca soykırım
olmamışsa bugünkü bütün Kürdlerin MEDlerle ; oradan GUTI’lerle
bağlantısı vardır. Bilimsel yöntemde deney yapılamazsa gözlem
yapılarak netice alınır. Mantık olarak Gutilerin , Medlerin varisi
Kürdlerdir. Burada Kürdlerden başka kalıcı halk yoktur. İnsanlar
arası karışım ise doğaldır. Türkler nasıl ‘damarlarindaki asil
kan’dan bahseden Sarı Saçlı Mavi Gözlü Komutana ‘ATATÜRK’
diyebiliyorlarsa , Orta Asyadan binlerce kilometre uzaklaştıklarını
söyleyenler şimdi Anadolu’da Orta Asya antropolojisine ve dillerine
uzak oldukları halde bunu görmezlikten gelerek , kendilerini ‘Türk’
görüyorlarsa , Kürdler de onların on katı kadar fazla emin olarak
ben MED’im ben GUTİ’yim demelidir.
Asurlulardan kalan bir tablette bugün “Kurti” veya “Qurtie”
diye okunan bir kavim adına rastlanmıştır. G.R.Driver bu bölgenin
Bitlis yöresini kapsayan güneydoğu Anadolu olabileceğini
düşünmüştür. Asur tabletleri Kurtiler için “Dağların Cini/Efendisi”
diye yazıyor. Arada karıştırmanın imkanı olamaz, soylar bellidir;
Bitlis Kürt Hükümdarı Şeref Han ise 1597 tarihinde yazdığı
Şerefname’ de; Kürtlerin ortaya çıkış söylentilerine yer verirken
‘Dağların Cinidirler’ söylentisini de maddeye ekler.
Pers Kralı 1. Darius (M.Ö. 522 – 486)’un; M.Ö. 515 yılında,
çivi yazısı olarak hazırlattığı, yerden 100 metre yükseklikteki
kayalıklara yazdığı ve Pers Tarihinden bahseden Behistun
Kitabesi’nin 1. sütununda Fırat Irmağı kenarında bir ‘kasaba’dan
1.Darius, ‘ Zazana ’ ismi ile bahsetmektedir..
http://titus.fkidg1.uni-frankfurt.de/didact/idg/iran/apers/behistun.htm
M.Ö. 14 Kasım 401 tarihinde 1 hafta boyunca Pers veliahdi
emrindeki onbinleri aşkın paralı yunan ordusu Kürdistan’dan
geçtiler. Amaçları yeni Pers kralını devirmekti. Savaşta sayısı
300.000’i bulan yunanların başındaki Pers veliahdi kumandan
öldürüldü. Bunun yerine geçen yunan kumandan da öldürülünce orduya
savaş muhabiri olarak katılmış olan Ksenefon (Ksenophon ya da
Xenophon) sayısı onbinleri aşkın yunan ordusunun başına geçerek
hep beraber Yunanistan’a geri döndüler. Bu olaya ‘Onbinlerin Dönüşü’
adı verilir. Döndüklerinde 2.000 asker kalmışlardı. Ksenefon
(Ksenophon ya da Xenophon) ; gözlemlerini Anabasis (sefer) ,
Ellinika, Kiru Anavasi (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserlerinde
yazmıştır..
Anabasis adlı eserinin 3. kitabında Ksenefon (Ksenophon ya da
Xenophon) şunları gözlemlemiş :
“ Karduklar ; İranlılardan bambaşka soydandır ve onlara çok
düşmandır. Karduklar kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür
yaşarlar. Karduklar, dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktır.
Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı.”
The Name Kurd and Its Philological Connections adlı yazısında
Driver, listesini yazıtlardan çıkardığı şu adların aynı kökten
geldikleri ve etnik olarak ilişkili oldukları sonucuna varmıştır:
Kurti, Karda, Karduk, Gord, Kord, Cardakes, Kyrtii, vd. gibi
sonekleri farklı dillere göre değişse de hepsi ortak bir krd/krt
ögesi içeren tum bu adlar,…
Tüm bu adlar aynı kökten geliyor ve etnik olarak ilişkilidirler.
M.S. 226 yılında yazılmış Pehlevice ‘Karnamey Ardeşer Papakan’
(Karnamag-i Ardaşir i Babagan) yani Babag’in oğlu Ardeşirin
iyilikleri adlı yapıtın İngilizce metnine bakarsak ‘Kürtlerin
Kralı –The King of the Kurds’ kelimesi ve defalarca ‘Kürtler’
(Kurds) kelimesi açıkça kullanılmıştır.
M.S. 850’lerde yazılmış Kitab fütuh el-Buldan (Fütuhu’l Buldan)
adlı eserde Arap Tarihçisi Beladuri, ‘Kürt’ ‘Kürtler’ kelimelerini
kullanmıştır.
Evliya Çelebi (1611-1682); Seyahatname’sinde Kürtçeden ve
Kürtçenin lehçelerinden söz eder. Kürtçenin zengin ve kadim bir
dil olduğunu; Farsça, İbranice ve Dericeden ayrı olduğunu vurgular.
Kürt kültürünün en geliştiği şehrin ise Diyar-ı bekir olduğunu
yazmış. Seyahatname’sine Kürtçe birkaç şiir de eklemiş. Vay
PKK’li!!!
1339-1340 yılında farsça yazılan Nezhet’ul Kulub (Kalbin Gezisi)
eserinin yazarı Hamdullah Mustevfi-i Kazvi bu eserinde (1340)
Kürdistan’dan ve Kürdistan’ın 16 eyalete ayrıldığından
bahsetmektedir.
Kürt Edebiyatının ilk yazılı örneği İran’da Arap alfabesi ile
Kürtçe olarak yazıldı. Hemadani Baba Tahir (935-1010)’e ait.
1975 basımlı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’nin 305. sayfasında
yazar Hüseyn Hilmi IYŞK şu tespitlerde bulunmuştur:
“Peygamberimizin vefatiıda, Eshab-ı Kiram’ın hepsi, sonra da
evladları, cihad için, din-i islam’ı dünyaya yaymak için,
Arabistan’dan çıktı. Asya’nın ötelerine Afrikaya, Kıbrısa,
İstanbola, hasılı her yere dağıldı. Allah’in dinini, Onun
kullarına tanıtmak için savaşdılar ve canlarını feda etdiler. Bu
geniş topraklar, o mübarek şehidlerle doludur. Evladlarını,
yavrularını da, ilm öğrenmek için o zamanlar dünyanin en üstün
üniversitesi olup, fizik, kimya, astronomi, coğrafya ve
hendesedeki tecrübeleri ve ileri buluşları, bugün mevcut
eserlerinden anlaşılan, Bağdat Darülfünun ve fakültelerine
gönderdiler. Meşhur zalim ve kafir Cengiz –asl adı Timocindir-
hanın torunu Hülagu, 656 (miladi 1258) senesinde, Bağdat ahalisini,
kadın, çocuk demeyip, sekizyüzbinden ziyade müslümani işkence ile
öldürdüğü ve Bağdadı yakıp yıktığı zaman, yalnız kuyuya saklananlar
ve bilhassa Anadoluya kaçıp kurtulanlar sağ kalabilmişti. İşte,
Peygamber efendimizin ve Eshab-ı Kiram’ın evladları, o zaman
Anadolunun her tarafına, hele şark (doğu) taraflarına yerleşmişdi.
Bugün, kürd dediğimiz zeki, sabırlı, çalışkan kimseler, hep o
mübarek insanların soyundandır. Yani kürdler iki kısımdır.…(…) ”
KÜRTCE TARİHİ BELGE NEDEN YOK?
1- Evrensel Kural :
Anadolu’daki yazı dilinin konuşma dilinden farklı olduğu göz
ardı edilmemeli. Özellikle kitabelerde, yontmalarda ve tabletlerde
yer alan yazılar için bu böyledir. Nasıl insanlık tarihinde bilim,
sanat, felsefe halktan kopuk ve halkın anlayamayacaığı dillerde
yazılarak belli bir aristokrat ve elit azınlığın tekelinde
tutulmuşsa, Anadolu’da da özellikle Anadolu’nun Batı kesimlerinde
“Armeens” yazı dili kullanıldı. Nitekim yüzyıllarca sonra ortaya
çıkan Hristiyanlığın kutsal kitabının ilk orijinal nüshası da
“Armeens” diliyle yazıldı. Bu nedenle eski kitabelerde ve
yontularda bugünün Kürtcesini bulmak olası değil. Çünkü bu, diğer
uluslar için de böyle oldu. İ.S. “Armeens” yazı dili dışlanmış,
onun yerini kültür alanında Latince almıştır.
2- Tarihsel İhmal :
Prof. Halfin : “Özel olarak Kürtlerin tarihinin aydınlatılması
çok zayıf olarak cereyan etmiştir. On bin Grek’in Kürdistan’dan
geçişi ya da Makedonyalı Iskender’in seferleri hakkında ciltler
dolusu kitaplar yazan burjuva yazarlar, gerçeği anlatmaktan kasıtlı
olarak uzak kaldılar.” (19.Yüzyılda Kürdistan üzerine Mücadele,
Halfin, Koman Yayınları, sf.11 )
3- Fiziksel ya da/ve Kültürel Soykırım :
Asur Kralı Asurbanpal’in ünlü kitabesinde şunlar yazılıdır:
“Susan şehri toprağı, Madakto şehri ve diğerlerini tümüyle
Asurlulara kattım. Bir ay ve bir günlük sürede tüm Elam ülkesinin
(Kassitlerin) topraığını silip süpürdüm. Bu ülkeyi tebaasından,
koyunlarından hatta müzik nağmelerinden bile nasipsiz bıraktım.(…)”
4- Coğrafik tarihsel olayların etkisi :
Kanıtlar Güneydoğu Anadolu Projesinde Keban sularının altında
kalarak silindi.
Kürdistan Sorununun çözümü için:
Kürd kelimesi hiç kimsenin hiçbir partinin tekelinde olamaz. Bu
olursa Kürdlüğün güzelliklerini sınırlamak ve ister istemez Kürd
Güzelligini ‘terörist’ göstermek anlamına gelebilir.
Diyalog! Ama nasıl?
Diyalog; gerçekten inanarak yani istemli şekilde; karşındakinin
sevgiden anlayan bir dost olduğunu bilerek, sevgi dolu ateşler
içinde yüreğin yanarak, karşındakine acıyarak, ona karşılıksız
iyilik etmek arkadaşlığıyla fedakarlığıyla, sevgi dolu empati ile
var gücünle yardım edip anlatırken ‘Biliyorum’ edasıyla anlatmaman,
subjektif görüşe bağlı özgür şüpheci uygar tavrın ve her an kendi
samimi çözümlemelerinin çabası içinde olarak kendinle beraber
karşındakine yol gösterme insanlığını canlı tutarak anlatman
demektir.
NOT : Bu tarihsel bilgilerin hemen hepsi Tirigan’a ve merhum
Dr. Cemsid BENDER’e ait. Bu belgelere karşı tepkinizi eğer uygun
görürseniz ; sitenizin okuyucu mektuplarında öğrenmek isterim.
E-mail adresimdeki ismi de yayınlayabilirsiniz. Selamlar.
CEVAP:
Bu kardeşimizin büyük bir gayretle yazdıklarını okuduk, ve
karakter farklılıklarını düzeltmek dışında hiç bir değişiklik
yapmadan yayımlıyoruz.
Bir defa Çemşid Bender "doktora" falan
yapmış değildir. Yazdıkları da "Kürt Tarihi" diye 150 sayfalık
incecik bir kitaptan ibarettir. Hiç bir ilmî-tarihî değeri yoktur!
Keşke T.D. bizim siteden
GILGAMIŞ DESTANI VE TUFAN ,
DİĞER PROTO TÜRKLER ,
KİL TABLETLERDE TÜRKLER ,
"ONBİNLER'İN RİCATI"NDA KARDUKLAR VE TÜRKLER ,
BÂBİL KASSİT HÜKÜMDÂRLARI KUDAŞMAN
TURGO VE KUDAŞMAN TURYAŞ ,
KÜRTLERLE İLGİLİ TEMELSİZ İDDİALAR ,
KÜRT AYIRIMCILARIN İDDİALARINA DEVAM ,
BİR JAPON DİL UZMANININ "KÜRTÇE" KONUSUNDAKİ TESBİTLERİ ve
BARZANİ VE ZANA'NIN TEMELSİZ İDDİALARI sayfalarını okuyup
ta mektubunu öyle yazsaydı!.. Çünkü Cemşid Bender'i bırakın, bütün
"kürt tarihi" oluşturmaya çalışanlara, hatta bu konuda iki cilt
kitap yazdığı söylenen Artin Apo'ya verdiğimiz cevapları görür,
bizim iddialarımızı çürütecek bilgilere yer vermeye çalışırdı. Kaldı ki,
kendisi itiraf etmiş:
"Anabasis adlı eserinin 3. kitabında Ksenefon (Ksenophon ya da
Xenophon) şunları gözlemlemiş :
“ Karduklar ; İranlılardan bambaşka soydandır ve onlara çok
düşmandır. Karduklar kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür
yaşarlar. Karduklar, dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktır.
Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı.”
Peki, artniyetli Batı dünyasının "Irânî" bir halk saydığı
Kürtler, "İrânî-Aryan" değilse, nedir? Elbette TURÂNÎ*..
MUSTAFA KEMÂL'in TÜRK olmadığını imâ eden "mavi
gözlü" ifadesine şaştım kaldım. Herkes bilir ki, Kırgızlar,
Türkmenler sarı saçlı,yeşil-mavi gözlüdür. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da da pek çok sarışın Türkmen vardır.
"Bitlis'in Kürt hükümdarı" (!) Şerefhan, daha çok TÜRKLER'den
bahsetmiş, Kürtler'i OĞUZ HAN'a, yani TÜRKLER'e bağlamıştır.
Bu sayfanın üst kısmında bile bahsetmişiz.
Bir kere daha tekrarlayalım. Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU,
- Türkiye'de 41.297 aşiret ve oba olduğunu,
- Bunlardan ancak 2288'inin Kürt aşireti ve obası olduğunu,
uzun çalışmalar sonucunda tesbit etmiş ve 6 cilt halinde bir kitap
haline getirmiştir. Yani, TÜRKİYE'de "kürt" sanılanların büyük kısmı
TÜRKMEN aşiretidir.
Son kısımdaki "diyalog" kavramı ve tanımı geçersiz!.. Ben
şimdiye kadar hiç bir bölücü Kürt kökenli ile diyaloğa giremedim.
Beş dakikada pili bitiyor, söyleyeceği kalmadığı için aynı
şeyleri tekrarlayıp duruyor, bunu hatırlattığınızda sinirlenip
saldırganlaşıyor!..
Sonra diyalog yapıp neyi görüşeceksiniz ki?.. Biz Kürtler'i
kendimizden saymışız. "Onlar da bu vatanın insanları," demişiz.
Bizim ne hakkımız varsa, onların da var!.. Okuyor, işe giriyor,
seçime katılıyor, Türkler'le evleniyor, istediği yere yerleşiyor!..
Başka ne hakkı olacak?...Dili yetersiz ise, kendi açtığı kursa
Kürtler bile ilgi göstermiyorsa, Fransa'daki Kürt Enstitüsü'ndeki
4 öğrenciden sadece biri Kürt ise, enstitü açacak bir Kürt özelliği
yoksa, okuyacak kürt yoksa, kabahat benim mi?..
Haa, derseniz ki, "Biz sizden değiliz, biz ayrılmak istiyoruz,
biz toprak istiyoruz..." Tamam bizden değilsen, bizden olmayanın
bizim haklarımızdan yararlanması mümkün değil!.. Ayrılmak istiyorsan
ayrıl!.. Git kardeşim!.. Seni tutan yok!.. Ama burası benim,
beraberinde çıkınından başka bir şey götüremezsin!.. hele toprak
istersen, yerin iki metre altından başkasını vermeyiz!..
Yani biz ancak bizden olanla konuşuruz!.. Bizden olmayan,
kendini bizden saymayan dış kapının mandalı!.. Dışarda!.. Onunla
neyin diyaloğunu yapacağım ki?.. Vakit ziyanı!!!
İşte salak politikacılar ile dönme-satılmış aydın bozuntularının
yanıldığı nokta burası!.. KÜRT AÇILIMI, DEMOKRATİK AÇILIM falan olmaz!..
Neyi açacaksın?.. SEVR DOSYASINI MI?..KIÇINI MI?.. BU ÜLKEDE KÜRTLÜK, RUMLUK,
ERMENİLİK TASLAMAYAN, KENDİNİ TÜRK MİLLETİ'NDEN AYIRMAYAN HERKESİN
SAHİP OLDUĞU HAKLAR AYNI!.. öZEL HAK VE TOPRAK İSTEYENLERE VE
VERENLERE BU ÜLKEDE YER YOK!..
-- A.B. , 12.8.2008
Selamün Aleyküm Tahir Bey,
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/
isimli ücretsiz siteniz araştırmalarınızın tamamını okudum.
Sizinle yüzyüze görüşmek istiyorum. Bir cevap verirseniz sevinirim
Cevap:
maalesef yurtdışında ve seyyahatte olduğum için
şimdilik görüşmemiz zor. Ama mektup yoluyla sürekli
haberleşebiliriz.
türk ansiklopedisi meb devlet kitapları milli eğitim basımevi 32.c ankara, 1983
Subject: selam
(u: faik bulut)(u: dar üçgende üç isyan)
(u: evrensel basın yayın )(u: ikinci baskı )(u: syf:36 )
Subject: merhaba
Subject: mrb
Subject: Tekrar merhaba
Almanya dan sevgiler saygılar...
Her daim güler yüzlü olan karısı Kelka ile birlikte
Altın kaplamalı ve cilalı sarayında
Parlak zırhlar giymiş savaşçılarla korunmakta
Hiç şüphe yok ki o halkların gerçek bir babası olacak'
M. M.
Subject: iyi gunler
Saygilarımla
Subject: Türkiye'de Macar Sözü Bulunan Köy Adları hk.
Subject: Macar Yer İsimleri adlı makale hk.
Subject: Re: Macar Yer İsimleri adlı makale hk.
Subject: yörük
Yanıtınızı bekliyorum