-- Dr. A.S. , 5.12.2011
Değerli yetkililer. Oba/obo sözcükleri ile ova sözcüğü arasında etimolojik bir ilişkiden şüpheleniyorum. internette sürekli türklerin klan sistemi içinde büyük toplu grup anlamından başka bir şey vurgulanmıyor. Ayrıca törensel, kutsal alan anlamında vurgular var. Bundan başka oba ve köylerde diye birlikte anılmalarına sık rastlanıyor. Bütün bunlar türk klan topluluklarının/boylarının (bu konulara pek hakim değilim) göçebelikte muhtemelen kış aylarında toplandıkları kışlak alanlarına vurgu yapılıyor. göçebelikten yerleşik hayata geçişte bunlar daimi yerleşmelere (köy) dönüşen mevkiler olduğu için köylerle sıkça birlikte anıldığını düşünüyorum. Kutsal yer olmaları vurgusunu ise kış başı ve sonu (bahar mevsimleri) bereket beklentileri ile ilişkilendiriyorum. Kış mevsiminde toplanma yerleri oluşu da coğrafi açıdan, alçak, düzlükler, çayırlar ve sulak bir ortam yani ova tanımına beni götürüyor. internet ortamında çok az tepe ve dağlarla ilişkilendirme, çok fazla alçak düzlük ilişkisi çıkarsama yoluyla milletin farkında olmamdan olayı aslında ova ile ilişkilendirmesi gibi görünüyor. Tabi ki buraları başlangıçta çadırlı toplantı yerleri idi. Ama önce kutsal ayinler ve daha kalıcı, sunakları ve taş yapıları da içeren tapınma alanlarına, en nihayet şartların uygun olduğu yerlerde daimi yerleşmelere dönüştü diye düşünüyorum. Özetle şaman-kral (ya da bey), tarımsal üretim-göçerliğin önemini kaybetmeye başlaması-kentleşme/devletleşme daha sonrada da ruhban sınıfla devlet yönetiminin ayrışması vs zinciri. Urfadaki Göbekli Tepe örneğinin hikayesi de bu (internette Göbekli Tepe olayını incelerseniz ne demek istediğimi kolayca anlayabilirsiniz). internet ortamında oba/obo/ova ilişkisine rastladım ama yaşam alanı olarak ova ilişkisinde bir farkındalık göremedim. Bu olayın eski Türk tarihi gelişiminde ve evriminde çok önemli sonuçlara gebe olacağını düşünüyorum. Bu konudaki düşüncelerinizi bildirirseniz sevinirim.
CEVAP:
İnanın, bu konuda bir bilgim yok. Dünyanın dört bir yanına yayılan TÜRKLER pek çok yere ad vermişler. Avrupa'daki ALP (YÜCE) dağlarının, TİBET'in (YÜKSEK YAYLA), Amerika'daki ATAKAMA (ATA-KAM =BÜYÜK DİN ADAMI) çölünün, ANT dağlarının, ÇAPULTEPE'nin adının TÜRKÇE'den geldiğine ben de inanıyorum ama, OBA-OVA konusunda, B-V değişimine rağmen, bir bilgim yok. Araştırmanızı tamamlar gönderirseniz, sitede yayınlarız.
-- A.A. , 4.12.2011
Tahir bey merhabalar. Verdiğiniz bilgiler gerçekten çok güzel. Hiçbir bilgi öyle sallama değil, hepsi belgeli. Bunun için teşekkür ediyorum. Bazı sorularım olacak umarım cevaplarsınız. 1- Kazım Mirşan'dan çok fazla faydalandığınız görülüyor. Kendisinin yapmış olduğu bu çalışmaların doğruluğuna gerçekten inanıyor musun ? Yoksa kısmen de olsa katılmadığınız, yanlış yaptığını düşündüğünüz konular var mı ? Özellikle Göktürk devletinin var olmadığı, Ötüken yış yani ötüken ormanı olmadığı ve kendisinin saydığı günümüzden farklı devletler ve kağan isimleri 2- Kazım Mirşan'ın yaklaşık 50 civarı kitabı varmış. Piyasada hiçbirini bulamadım sanırım kendi satıyormuş. Sizde tüm kitapları mevcut mu ? 3- Okuyuculara verdiğiniz cevaplar da sürekli '' biz '' kelimesini kullanıyorsunuz. Biz sizi tek kişi olarak düşünüyorduk. Bir ekip misiniz ? 4- Kendinizden bahsedebiir misiniz ? Tarih konusunda oldukça bilgilisiniz. Hemen hemen her kaynağı okumuş bir kişiye benziyorsunuz. Tarih öğretmeni falan mısınız yoksa sadece ilgi alanınız mı bu ? 5- Son olarak sizin piyasada olan ya da olmayan kitabınız var mı ?
CEVAP:
Soruların çoğu tarihle ilgili değil, kişisel. O konulara girmeyi lüzumsuz buluyorum. Kitabım yok. İnsanı ilgilendiren her konuda bilgi edinmek sadece benim değil, herkesin görevidir. Edindiğiniz bilgi de size âit değil, herkesin malıdır. "Biz" ifadesini kullanışımız bu yüzdendir.
Kâzım Mirşan'ın kitaplarının sayısı 50 civarındadır. "Erken Türklerin Skandinavya Yazıtları" adlı olanı internette satılıyor. Diğerleri elden satılıyor. Kitap listesi https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk92.html adresindedir.
İRTİBAT ADRESİ : MMB YAYINLARI, PK 29, 48400 BODRUM / TURKEY
TEL: 0090 252 377 51 31 TELEFAX 0090 377 53 61
e-mail: kazimmirsan@ttnet.net.tr
İnternet Sitesi: www.geocities.com/kazimmirsan
Tabii ki, KÂZIM MİRŞAN'a inanıyorum. GÖKTÜRK (devleti) konusunda aynen büyük araştırmacı KÂZIM MİRŞAN gibi düşünüyorum. Bizim sitede ORHUN (GÖKTÜRK) ANITLARI sayfasını açar da, okusanız göreceksiniz ki, hakan bir "yış"tan çıkıp başka bir "yış" girip duruyor. Eğer "yış" orman olsa, ORTAASYA'da bu kadar çok orman bulunması lâzım, ki yok! Öyleyse YIŞ kelimesi orman değil; "devlet" veya "yerleşik mıntıka = şehir" anlamına geliyor. OTÜKEN YIŞ asıl devlettir. Çünkü hakan dönüp dolaşıp oraya geliyor. KÂZIM MİRŞAN'ın "GÖKTÜRK (DEVLETİ) diye bir devlet yok," demesi; orada, o tarihlerde büyük bir TÜRK devleti olmadığı anlamına gelmiyor ki! sadece "o devletin adının GÖKTÜRK olmadığını" söylüyor. Çünkü GÖKTÜRK bütün TÜRKLER'in adıdır, aslı KÖK-TÜRK, daha da doğrusu OKÜK-TÜRK'tür. "GÖKSEL TÜRK, İLÂHÎ TÜRK, ULU TÜRK, KUTSAL TÜRK" anlamlarına gelir! Biz de GÖKTÜRK'üz! Öyle olmaya çalışmalıyız!
Ama insan olur da, hatâsız olmaz mı? KÂZIM MİRŞAN İskandinavya'daki bütün ORHUN-GÖKTÜRK harfleri ile yazılmış ifadeleri TÜRKÇE sayıp okumaya çalışıyor. Halbuki hem İskandinavya'daki, hem de Kafkasya'daki GÖKTÜRK yazıtlarını iki büyük kitapta derlemiş olan Yardımcı Doçent Dr. İSMAİL DOĞAN, tıpkı bizim ARAP alfabesini kullanıp TÜRKÇE yazdığımız gibi, "İskandinav halklarının GÖKTÜRK alfabesi ile kendi dillerinde yazdığını" belirtiyor. Aralarında TÜRKÇE yazıtlar olsa dahi, çoğunun öyle olduğunu düşünüyorum.
-- Tarık Sezai Karatepe'ye (18.12.2011) CEVAP:
Bizim hikâye, şiir, falan filan yayınlama gibi bir âdetimiz yok Rastladığınız bazı şiirler konuyla ilgili olduğu için siteye konmuştur.
-- A.A. , 20.12.2011
Önceki mailime cevap verdiğiniz için teşekkkür ederim. Yine bazı sorularla karşınızdayım.
1- Kazım Mirşan 10 yıl önce Ceviz Kabuğu programına katıldığında o dönemin Türk dil kurumu başkanı da telefonla bağlanmıştı hatırlarsanız. Ve Şorca'da CIŞ orman demek olduğunu söylemişti. Yani YIŞ>ÇIŞ şive farkı olduğu görülüyor. Kazım Mirşan hiçbir dilde YIŞ kelimesi orman olarak kullanılmıyor derken burada yanıldığı anlaşılıyor. Kazım Mirşan Ötüken'de orman yok demiyor ayrıca; Orhun'da orman yok diyor. Hakikaten de Orhun'da ormanı bırak ağaç bile yok nerdeyse. Fakat Orhun'u çevreleyen bölgede büyük ormanlıklar var. Acaba Ötüken ormanından çıkmayın ifadesi bir devlet adından çok, bu bölgeden ayrılmayın anlamına gelemez mi ? Tabi bu kadar gezen bir milleti de bir yere hapsetmek pek akıllıca gibi görünmüyor olsada.
2- İskandinavların orhun alfabelerinden esinlenerek kendi dillerini oluşturduğunu mu söylüyorsunuz ? Böyle bile olsa bu alfabeyi öğreten birilerinin olmuş olması lazım. Demek ki Türkler İskandinavya'ya da gidip buradaki halka alfabeyi öğretip, sonradan da kendileri bunu geliştirmiş oluyor. Kazım Mirşan da zaten bunu söylüyor. 5000'e yakın FUTHARK yazıtı var. Hepsini okudum demiyor kendisi. Bazılarını okuyorum gerisini kendi geliştirdikleri alfabe diyor. Aynı şekilde Mısır. 3000 tane hiyeroglifin sadece 180 tanesini okuyabilmiş gerisini Mısırlıların kendi geliştirdikleri hiyeroglifler. Etrüskler de keza aynı şekilde. Yani diyeceğim o ki: Dünya'nın dört bir yanına yayılan Türklerin aynı orhun alfabesini kullanması beklenemez. Elbetteki alfabe bölgeden bölgeye farklılıklar göstermiş ve zamanla onu geliştirmişler. Ayrıca sizin de belirttiğiniz gibi Laponlar Ural-Altay kökenli bir halktır ve İskandinavya'nın ilk yerleşimcileri olduğu söylenir. İsveçliler tarafından soykırıma uğramış ve kısırlaştırılmışlardır. Daha aşağıda yine aynı kökten Finliler, biraz daha batıda Estonlar yaşıyor. İskandinavya'ya Almanya üzerinden gelen Got-Cermen kavimleri bile çok sonra gelmişlerdir. Bazı bilim adamlarına göre Cermenlerin İskit, Kıpçak olabileceği de söyleniyor. Öyle olmasa bile karışmış oldukları kesin. Bugün Slavlar bile kökenlerini Karadeniz'in kuzeyinde Hazar civarında arıyor ve Sarmatlara dayandırıyorlar. Sarmatların da kim oldukları tam kesin değil. İrani bir halk deniyor ama irani denmesi de zaten fiziki yapılarından kaynaklı. İskitlere de irani dedikleri gibi. Kazım Mirşan'ın bunları Türkçe sayması çok da yanlış gibi görünmüyor. 3- Yrd. Doç. Dr. İsmail Doğan'ın ifade ettiği '' bizim de Arap alfabesini kullanıp Türkçe yazıdığımız gibi '' cümlesinden tam bir şey anlayamadım açıkçası. Arap alfabesini ne zaman kullandık ve bunu nasıl Türkçe yazdık. Örnek verirseniz sevinirim. Herhalde Osmanlıca'yı kastediyor. Ama o da Türkçe yazılmıyor. Arapçaya benzer bir yazımı var ama ap ayrı bir dil. 4- Moğol-Mançu-Tunguz halkları için ne düşünüyorsunuz. Bunlar Türklerin bir kolu mu yoksa apayrı bir millet mi ? Kimilerine göre bunlar Çin boylarından, kimilerine göre Türklerden ayrı ama akraba, kimileri için de Türklerle aynı kökenden gelen milletler. Bugün Türkçe olarak Mançu-Tunguzlular ile ilgili pek kaynak yok. Daha çok Japonlar bunlar üzerinde durmuşlar ve çok fazla kaynak mevcut. Sebebi de kökenlerini buralarda aramalarından ötürü. Bana göreyse; İnsanoğlu Yüzbinlerce yıl önce Orta Asya'ya geldiğinde en batıda yaşayanlarını Türkler, biraz daha doğuya gidenlerini Moğollar, kıtanın en doğusuna gidenlerini Tunguzlular ve Japonlar, Yukarı doğru çıkıp sürekli doğuya gidenler ise Kızılderilileri oluşturmuşlar. Sizin araştırmalarınız, tespitleriniz nelerdir ? Kazım Mirşan'ın bununla ilgili bir çalışması var mı ? 5- Sitenizdeki Orhun Yazıtları bölümündeki çeviri ve tercümeler kime ait acaba. Farklı farklı okuyan birçok insan var çünkü. 6- Sitenizi artık değiştirme vakti gelmedi mi ? O kadar karmaşık ki bazı bölümlere ulaşmak için 1-2 konuya girmek gerekiyor. Mesela okurlarla sohbetler/mektuplar kısmı kimi bölümlerde 27'ye kadar kimisinde 34'e kadar, hiçbirinde olmayan bir de 35. sayfa var. Bir önceki mailime cevabınız bu 35. sayfadaymış. Tamamen tesadüf eseri buldum. Bazı sayfalarınız '' ERROR '' hatası veriyor. Örnek: Preslav yazıtları. Wordpress veya Blogspot gibi daha kaliteli, bilgilere ulaşması daha kolay, sade bir siteye geçebilirseniz çok iyi olur.
CEVAP:
Sondan başlayalım... Evet, daha kolay site tarzları var ama, bizim uğraşacak vaktimiz yok bütün siteyi taşımaya. Bu usûle alıştık, böyle gidiyor.... Hata veren sayfalar, örneğinizde olduğu gibi bizim değil, başkasına âit linkler. O sayfa silindiğinde bizim haberimiz olmuyor... "Okurlarla Sohbet" sayfa sayılarını en kısa zamanda güncelleştireceğiz.
Orhun Yazıtları tercümesini kimden aldım, hatırlamıyorum, o kadar uzun zaman geçti ki. Bir yerlere yazmış olmam lâzım ama bulamıyorum. ULUKEM internet sayfasından aldığımı ilk sayfada belirtmişim, ama maalesef ULUKEM silinmiş. İyi ki almışım!
Ötüken orman mı, değil mi, açıkcası benim derdim değil. Önemli olan Orhun yazıtlarında pek çok "yış" olması ve bunların Kâzım Mirşan'ın dediği gibi devlet-şehir anlamına gelmesi ve darda kalındığında Ötüken'e (merkeze) dönülmesi. Bu konuda herhalde bir kuşku yok.
Kusura bakmayın ama, siz DİL ile ALFABE'yi karıştıyorsunuz. Meselâ biz LÂTİN ALFABESİ'nden oluşturduğumuz alfabe ile TÜRKÇE yazıyoruz. Ki, o alfabenin kökeni de döner dolaşır, FENİKELİLER'e, oradan da ORHUN ALFABESİ ve TÜRK TAMGALARI'na dayanır. Aynı LÂTİN ALFABESİ ile İNGİLİZCE, FRANSIZCA, ALMANCA, vs. diller de yazılır. OSMANLICA dediğimiz Cumhuriyet öncesi TÜRKÇE, ARAP ALFABESİ ile, KUR'AN ALFABESİ ile yazılırdı, "eski yazı" diye de bilinir. . Meselâ elimde TÜRKÇE "Ata Sözleri" kitabı var, eski yazı ile, ARAP ALFABESİ ile yazılmış. Buna mukabil, yeni yazı ile, yani LÂTİN ALFABESİ ile yazılmış KUR'AN da var piyasada, dil ARAPÇA!... İranlılar da ARAP ALFABESİ kullanır, FARSÇA yazarlar. Tekrar söyleyelim: OSMANLICA ayrı bir DİL değil, TÜRKÇE!.. O yüzdendir ki, Nâmık Kemâl'in, Ziya Paşa'nın, hatta Nedim'in şiirlerini okuyor ve anlayabiliyoruz. Ama cumhuriyet öncesinde kullanılan (eski) yazı ARAP ALFABESİ, Dil TÜRKÇE!.. Ona ESKİ TÜRKÇE diyenler de var. O yüzdendir ki, Orta Asya'da kullanılmış olan dile PROTO TÜRKÇE diyoruz.
İskandinavya'ya gelirsek, elbette ki oraya TÜRK kavimleri gitti, hâlâ da varlıklarını ESKİMO, LAPON, SAMİ, SAMOYET olarak sürdürüyorlar ve sürekli kıyıma uğruyorlar. BANU AVAR belgesellerinde İsveç ve Norveç hükûmetlerinin 1970'li yıllara kadar nasıl yerli halkları kısırlaştırdıklarını anlatır... Sonradan gelen Avrupa kavimleri bu TÜRK kökenli insanların ORHUN ALFABESİ'ni aldı ve kendi dillerini yazmak için kullandı. Elbette oralarda TÜRKLER tarafından yazılmış ve Kâzım Mirşan tarafından doğru okunan PROTO TÜRKÇE yazıtlar var. İsmail Doğan'ın dediği, "bütün Futhark Yazıtları TÜRKÇE değil, İskandinav dillerinde yazılmış olanlar da var". Bunda anlaşılmayacak bir şey yok, eğer DİL ile ALFABE'yi karıştırmazsanız. Her ikisi de haklı. Ama Kâzım Mirşan bütün yazıtları PROTO TÜRKÇE kabul ederse, yanılmış olur.
Bizce MOĞOL, MANÇU, TUNGUZ ve KIZILDERİLİ kavimler en azından TÜRKLER ile akraba. O yüzden biz onları TÜRK sayarız. Kendinde en ufak bir TÜRKLÜK izi bulunanı kendimizden sayarız. Bunda bir hata yok. Hele kendini TÜRK sayıp ta bizim tanımadığımız kavimleri (TUVA, ALTAY) "bize benzemiyor" diye reddetmek cahillik olur. Coğrafî sebepler ile, komşu halklar ile karışmış olanları kendimizden ayırmak son derece yanlış olur. ANADOLU TÜRKÜ olarak bizler de Ermeni ve Rumlar ile karışmışız. Onlar müslüman olmuş, kız alıp kız vermişiz. Hep söylerim: Ben şimdi kalkıp Nijeryalı zenci bir kız ile evlensem, siyahî bir çocuğum olsa, TÜRK saymıyacak mısınız? Saymamak mümkün mü?
-- Nonamed , 28.12.2911
Büyük araştırmacı Kazım Mirşan mı.yahu dalga mı geçiyorsunuz.o söylediklerine kendisi bile inanmıyordur.bir de orta asya türk lehçelerini bilmeleri gerekiyor diyor bugün birçok kişi bunları biliyor. onlar onun bu söylediklerini bulamayacak kadar kıtlar mı.nerde geçiyormuş bir oy bil, at oy bil gibi garip garip isimler. hele kağan isimleri uydurmuş resmen.çeviremediklerini aha bu kağan ismi demiş geçmiş.sizi de çok güzel kandırmış valla.siz biliyorsanız siz söyleyin madem. bu uyduruk devlet isimleri ve kağan isimlerini nereden görüp de okumuş.aydınlatın lütfen bizi.çok güzel hikaye yazmış.buzullar eridikten sonra şunlar olmuş da milattan önce 9000lerde bir oy bil devleti kurulmuş da.onu bırak da kaynağını göster.yok göktürk devleti yokmuş da yok 732 değil de 575'te ölmüş de. Ahmet Taşağıl'ın kitaplarını okursanız ve okursa Kazım bey orada anlatılıyor.Ahmet hoca anadili gibi Çince konuşur.nasıl islamda sahte hocalar var üfürükçüler Kazım Mirşan da uydurukçu.
CEVAP:
Ahmet Taşağıl'ın kitaplarını bugüne kadar okumamış olmamız büyük bir eksiklik. Derhal gidereceğiz. Ama bu Kâzım Mirşan'ın dediklerinin yalan olduğuna delil sayılamaz. Sizin de onun 50'ye yakın kitabını okuyup "şurası yalan, burası palavra, öyle bir yazıt yok" demeniz gerekiyor.
-- H.B.K. , 31.12.2911
hocam aşağıdaki linklere bir bakar mısınız ? (Ayrıca yeni yılınızı kutlarım )
http://forum.memurlar.net/konu/1443066/
http://www.plat-forum.com/forum/viewtopic.php?f=9&t=9831&sid=055238b5c2a2dbfdcab3e81e710cfc01
http://www.network54.com/Forum/139530/thread/1325375342/last-1325375342/850.000+YILLIK+TURK+KIMLIGI
CEVAP:
Linklere baktık ta, inceleme fırsatımız henüz olmadı. 850.000 yıl, ORTA ASYA YERLEŞİM tarihidir. Öyle verilmesi daha uygun olurdu.
-- K.Ö. , 1.1.2012
Sevgili Kardesim,
Yazında Kumuklardan bahsetmiyorsun. Onları acaba Karaçay olrak mı sayıyorsun? Sivas’ta çok tanıdığım Çerkerzler (bence bu da yanlış bir adlandırma. Kafkasyalı daha uygun gibi geliyor) içinde Lezgi, Kabartay, Abhaza, Karaçay, Kumuk hepsi kendilerinie çekez denmesini istiyor. Kumuk ve Karaçayların dillerine bakarsan Tatarcaya ve Türkçeye yakın. Çerkez olmaktan gurur duyarlar. Türkleri ise adam saymazlar. Türklere kız veren ya da alanı küçümserler. Kumuklar Türkler için ‘çupurek’tabirini kullanır. Bu da paçavra anlamina gelir. Sen de hepsininin Türk olduğundan bahsedersin. Sonra vermiş olduğun rakamlar da bence tamamıyla doğru değil. Sivas, Tokat ve Maraştan çok çerkez taniyorum. Oldukça fazla köyleri var. Ayrıca yazında Diyarbakır’dan hiç bahsetmiyorsun. Orada ise oldukça fazla Çerkez olduğunu biliyorum. Saygılarımla,
CEVAP:
Bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederiz. Haklısınız, KUMUKLAR'dan hiç bahsetmemişiz. Hemen onlar için de bir sayfa hazırlayacağız.
TÜRKİYE'deki Çerkezler'e gelince, kendini Çerkez sayanların nüfusu belirtiğimizden fazla olabilir. Doğru rakamı tesbit etmek için doğru-dürüst, anketli bir nüfus sayımı yapılması gerekir ki, 20 yıldır yapılmıyor. Kendini Çerkez sayanlardan anayurtlarında yaşama inkânı bulamayıp ta, TÜRKİYE'ye ve TÜRKLER'e sığınmış olanların TÜRKLER'i küçük görmesini, 100 yıl önceden farkedip yazan Dr. RIZA NUR'dur. Elbette ki, yaptıkları ayıptır. Ama biz gene onları bizden sayarız, TÜRK sayarız. Kusurlarına bakmayız.
-- noname07, 3.1.2012
Mirşan'ın kitaplarını okumama gerek yok okuması gerekenler okusun yeter. zaten piyasada yok kitabı nasıl okuyalım demek ki bazı şeylerden çekiniyor. 50 değil 23 kitabı var ve 700 civarı bir fiyata satıyor.tanesi 30 liraya geliyor nerdeyse.demek ki amacı daha fazla kazanabilmek olabilir.kitapçılarda bir bilimsel kitap bile 15-20 liraya satılıyor.hem ben sizden istemiştim.siz okumuşsunuz siz açıklayın.nerde geçiyor bir oy bil, at oy bil devlet adları. yazdığınız yazılarda da açıklamamışsınız demek ki Mirşan beyde açıklamamış uydurmuş.hele bir de kağan isimleri var ki tam komedi.İÇUUM APAM BUUMİN KAGAN İSTEMİ, TENGRİTİĞ TENRİDE BOLMİŞTÜRÜK BİLGE KAĞAN, TENRİDE KUT BULMUŞ ALP BİLGETENRİ UYUĞUR KAĞAN.afedersiniz ama resmen sallamış.yahu böyle isim mi olur.türk geleneğinde böyle isim olmadı hiçbir zaman.çevirememiş çeviremeyince kağan ismi herhalde demiş geçmiş.araştırmacıların kendisini ciddiye almaması çok normal gerçekten.kendisinin çevirilerine herkes cevap verdi yani çürüttüler. ayrıca o kadar çok şeyi karıştırıyorki kendisini anlamak mümkün değil.Anau kültürü bugün hangi toplum tarafından yapıldığı tam kesinlik kazanmış değil. bölgede hint-avrupalılar yoğunlukta.ilk türkler kuzey moğolistan güney sibirya civarlarında genelde orta asya ve hazar taraflarında hint-avrupalıların ataları var.eski çin kaynaklarında bölgede sarı saçlı, mavi gözlü halkın yaşadığı yazılıdır.bizimkiler bunu türkler için kullanmışlardır çünkü avrupalı gibi beyaz ırktan olup barbarlık sıfatından kurtulma derdindeler ama türk değildir bunlar.çinde bulunan o mumyalar bunun kanıtı.Tokharyanlar olarak bilinirler. hint avrupalıdır türk değil yine tacikler vardır eskiden bölgenin yerlisiydiler bugün eriyip gittiler.yine türkmenistanda soğdlar yaşamıştır zamanında.yani hint-avrupalıların anavatanıdır buralar.zaten yazıyı da türkler bunlardan öğrenmişlerdir.avrupadaki,anadoludaki ve asyadaki birçok simge ve resimler arasındaki benzerlik bu yüzdendir.hint avrupalılar orta asyadan bir kısmı hazar kuzeyinden avrupa'ya bir kısmı kafkaslardan aşağıya anadoluya, orta asyadan güneye gidenler hindistana diğerleri irandan kuzeye kafkaslara çıkarak yayılmış diğerleri de iran üzerinden anadoluya girerek yayılmışlar.Bunlar olurken türkler güney sibiryada yaşıyorlar.daha sonraları artık onlarda orta asya'ya ve avrasyaya doğru yayılmaya başlıyor.bu şekilde bölgedeki yaşayanlardan yazıyı öğreniyorlar.kazım mirşan herkesi türk saydığı için normaldir her şeyi karıştırması.ama bilim dünyası yemiyor tabi onun bu iddialarını.
CEVAP:
KÂZIM MİRŞAN'ın kitaplarını ve tesbitlerini tartışacak kadar derin bilgi sahibi değilim. Belirttiği isimlerin kaynağı olan yazıtları kitaplarında kaydetmiş. İnanırsınız, inanmazsınız, size kalmış. Hint-Avrupalılar'ın Orta Asya'nın içlerine kadar yayılmış olduğu iddianız ise son derece havada. Eğer böyle bir şey olsaydı, Avrupalılar kendilerini uydurdukları "aryan" diye bir halka ve Yunanlar'a bu kadar çok bağlamaya çalışmazlardı.
Sarı saç ve yeşil-mavi göze gelince; Orta Asya'da çeşitli TÜRK halkları arasında (turist olarak değil) uzun zaman geçirmiş biri olarak belirtmek isterim ki, Kıpçak kökenli Türkler öyledir, çok rastladım. Kürtler'in çoğu aşiretinde rastlanan sarı saç, yeşil-mavi göz de bu aşiretlerin ataları olan PEÇENEK-KUMAN TÜRKLERİ'nden dolayıdır.
Tacikler'e gelince, Semerkant'ta çok sayıda vardır. Onlarla sofra başında sohbet ederken sormuştum, "Siz Fars mısınız, TÜRK müsünüz?" diye... Kendi aralarında bir süre müzakere ettikten sonra, şu cevabı verdiler: "Dilimiz Farisî, aslımız TÜRK."
Bilmem, cevap oldu mu?
-- M.Y. , 21.1.2012
İyi çalışmalar. Aşağıdaki başılta verilen bilgiler hocanın hangi eserinde geçiyor bana yardımcı olabilir misiniz???
SAYILARIN PROTO-TÜRKÇE KÖKENLERİ
CEVAP:
Uzun süre önce tamamladığım bir çalışma olduğu için tam hatırlamayorum. Ama sanırım "Proto Türkçe Yazıtlar (15.000 önceki duvar resimlerinden Orhun alfabesine)" adlı kitabında geçiyordu. "Altı Yarık Tigin" kitabına da bakabilirsiniz.
-- Y.H. 30.1.2012
Sayın Türkkan,
İnternette PKK ve BDPlilerin ermeni asıllı olduklarına dair bir liste bulunmaktadır. Benim şahsen böyle bir listem yoktur. Bu sebeple de ilgili sitelere yazı yolladım ve kaldırmalarını istedim. Birçoğu kaldırdı. Hatta hukuki süreç başlatacağımı da belirttim. Bazı kişiler sizin bu çalışmayı yaptığınızı ifade ediyor. Bir gerçek yanı var mıdır bilmiyorum. Sadece bilgilendirmek için yazdım. İlgili haber : https://www.facebook.com/photo.php?fbid=281112908619204&set= a.281112831952545.70310.180497112014118&type=3 sayfasında bulunmaktadır. Selamlar....
-- Sayın YUSUF HALAÇOĞLU'na cevap: "Facebook"ta sözünü ettiğiniz site bana ait değil. Ben kendi sitemde isteğinize uygun değişiklikleri yaptım. Selam ve saygılarımla.
-- A. P. , 1.2.2012
Kril alfabesiyle gönderilmiş Rusça mektuba cevap ayrıca verilecek.
-- H.B.K. , 9.2.2012 'KUZEY ANADOLUNUN TÜRKLÜĞÜ' bölümünü ne zaman işleyip son halini hazırlamayı düşünüyorsunuz?
CEVAP:
Tabii ki düşünüyorum, ama yazmak bir ilham ve düzenli çalışma faaliyeti. Buna fırsat bulunca yapabileceğim. Sitenin daha çok eksiği var.
-- D.C., 12.2.21012
Senin gibi kendini beğenmiş faşist ırkçı söylemleri olan zavallılar olduğu sürece cok kan dökülür bu yüzden... Ben Allah'a birliğine müslümanlığıma gerisinin yalan olduğunu bildiğimden senin gibileri takmıyorum bile bir KÜRT olarak. Kürtler çoğunlukla böyle düşün üyor. Yahudiler Tevrat saptırılmayana kadar Mısır halkına kölelik yaptılar , nezamanki Tevrat çıkar menfaatler doğrultusunda saptı bugün dünyaya hükmediyorlar. Şükret kurani Kerim böyle sapma şansı yok... Aksi duruma inansaydım senin gibilerin kanını dökmende =?utf-8?Q?n_zevk_al=C4=B1r
iPhone'umdan gönderildi
CEVAP:
Son kısım anlaşılamıyor... Kan dökülmesi, benim veya Türkler'in "ırkçı" olmasından değil, bazı Kürt kökenli vatandaşlarımızın kimliği örtük Ermeni dönmelerin oyununa gelip, bölücülük ve "kürtçülük" yapmasından kaynaklanıyor. Yoksa hepimiz bu cennet vatanda bir arada kardeş gibi yaşıyoruz.
Kardeşim, dinî bilgilerin de yanlış!.. Tevrat Yahudiler Mısır'dan çıktıktan sonra onlara indirildi. Televizyonda sık sık gösterilen "10 Emir" filmini seyretsen bile, bunu bilirdin!.. Yahudiler'in ve Hıristiyanlar'ın dünyaya hükmetmesi geçicidir. ALLAH kitabımız KUR'AN'da buna üzülmememizi, yakında "iyilerin dünyaya vâris olacağını" belirtiyor!
-- K.Ş. , 18.2.2012
Sayın Türkkan, Uzun bir süredir Türk Dili üzerine araştırmalar yapıyoruz. Bu araştırma kapsamında, sizin yazılarınızı da dikkatle inceledik. Birkaç aydır, sizin de kaynak olarak gösterdiğiniz, Koşay'ın
Türkçe ve Hint-Avrupa Dillerinin Mukayesesi Üzerine Bir Deneme
adlı kitabını arıyoruz. Ancak hiçbir kütüphanede ve özel koleksiyonda izine rastlamadık. Bu önemli çalışmanın (eğer elinizde var ise) bir fotokopisini almamız münkün mü? Sizden istirham ediyoruz. Fotokopisini gönderebilirim derseniz, adresimizi yazayım.
Şimdiden çok teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.
CEVAP:
Bu deneme yazısının basıldığını sanmıyorum. Bir vesile ile rahmetli H.Z.Koşay'ın özel kütüphanesini ziyaret ettiğimde bir nüshasını almıştım. Taslak halindedir. Üzerindeki çalışmayı tamamlayamamıştır. Taradım, gönderiyorum.
-- K.Ö. ,19.2.2012
İlk önce sitenizi google'da şu linkten buldum.
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk62e.html
En fazla aşağıdaki linklere tıklayarak diğer başlıkları görme şansımız var. Biraz karışık görünüyor. Anasayfa gibi bütün yazılarınıza veya arama yaparak istediğimiz bir yazınıza ulaşabilme imkanımız var mı?
Teşekkürler.
CEVAP:
Aslında her sayfanın altında başa dönen bir link vardır. bu sayfada da "DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ" yazısını tıklarsanız, anasayfaya gidebilirsiniz.
-- K.Ş. , 21.2.2012
Sayın Türkkan,
-- K.Ş. , 21.2.2012
Sayın Türkkan,
İletinizin eki üç sayfa olarak geldi. Sanıyorum taslağın tamamı bu kadar.
Öyle değil mi?
CEVAP:
Evet, o kadar.
-- F. Y. , 23.2.2012
Muhterem Üstadım,
"Hayat ağacı Ejder Yılan" isimli eserimin yeni baskısında, internet vasıtasıyla
haberdar olduğum, sizin yılan hakkındaki yazılarınızdan da iktibasta bulunmak
-tabiidir ki o bilgilerin size ait olduğunu sizin adınızla belirtmek şartıyla-
istiyorum. Bana izin verir misiniz?
(Şahsım ve eserlerim hakkında internette, arama motorlarından bilgi
edinebilirsiniz)
Selam ve saygılarımla,
CEVAP:
Geç cevap verdiğim için kusura bakmayın. Her zaman iletilerle uğraşamıyorum.
Tabii ki yazıdan yararlanabilirsiniz. Ancak ben de o yazıyı büyük araştırmacı
Kâzım Mirşan'dan aldığım bilgiler üzerine inşa etmiştim. Bunu belirtirseniz,
memnun olurum.
Bu arada gönderdiğiniz ekler için de teşekkürler.
-- G.K.Ö. ,23.2.2012
sn türkkan araştırma ve yazılarınızı büyük keyifle okudum ellerinize sağlık
kazım mirşanın kitaplarını da okumuştum sonuçta kazım beyde sizde medeniyetin
türklerden yayıldığı konusunu gayet güzel ele almışsınız sadece kazım bey biraz
daha derin tarihlere inmiş ellerinize sağlık
CEVAP:
Doğrudur. Bizim amacımız TÜRK tarihinin derinliklerine inmekten ziyâde,
ülkemiz üzerinde bölücü emeller taşıyanlara karşı DOĞU, BATI, KUZEY, GÜNEY
ANADOLU'nun ezelden beri TÜRK olduğunu göstermektir.
-- H.B.K. , 27.2.2012
direkt size değil de -kürt arkadaşların itirazlarına bir nevi yanıt şeklinde-
kürtleri özeleştiriye çekme amaçlı olarak bu siteyi okuyan kürtlere soruyorum:
Osmanlı Kürtçeyi yasaklamış mıdır? Feqi Hüseyin Sağnıç-Kürtçe Öğrenme Metodu
Kitabının Yazarı- diyor ki:"...Medrese Kültürü, Kürtçenin yaşamasına katkıda
bulunmuştur. Zira medreselerde hocalar Arapçayı Kürtçe'ye çevirerek öğrencilere
ders vermekteydi. Ayrıca Arapça gramere ait Kürtçe yazılmış Tesrih, Zıruf Terkip
gibi bazı eserler vardır. Bu medreselerden Eliye Hariri, Mellaye Cızıri, Feqire
Teyran, Ahmede Xane, Mellaye Bateyi, Cegerxwin vb. gibi büyük Kürt Ozan ve
yazarlar yetişmiştir." . Ayrıca Osmanlı'da 'Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi'ne
verilen yayım izni, Kürt aşiretlerindeki yönetime karışılmaması ile beraber
Said-i Kürdi'nin şu sözleri neyi göstermektedir: İki Mekteb-i Musibetin
Şehadetnamesi adlı eserinin Osmanlıca birinci ve ikinci baskılarında yer alan
Hatime'nin son kısmında şu cümleleri vardır: "(Kürtlere hitaben)...İhmalinizle
gayet müşevveş ve bazı dalları aşılanmış olan lisanınız , 'Şecere-i Tuba' gibi
bir şecerenin tecellisine müstaid (istidatlı, kabiliyetli) iken, böyle kurumuş
ve perişan kalmış; ve medeniyet lisanı olan edebiyattan nakıs (noksan,geri)
kalmış olduğundan, lisan-ı teessüfle lisanınız, sizden hamiyet-i milliyeye
arz-ı şikayet ediyor." Osmanlıya neden suç buluyorsunuz? Kürtler dağlara çekilip
kendilerini imkan varken Dünya'ya tanıtamadılarsa, dillerine bile sahip
çıkamadılarsa suç kimindir? Bundan dörtyüz sene önceki Kürtlerin yaşayışından
bahseden Şeref Han, Şerefname adlı eserinin 21. ve 24. sayfalarında şöyle der:
"...Kürtler, birbirlerinin sözlerine uymazlar; aralarında ittifak ve işbirliği
yoktur. Merhum Sultan 3. Murad Hanın müderrisi olan Mevlana Saadeddin,
Tacüttevarih adlı eserinde bu duruma işaret ederek, Kürtlerin karakter ve fıtri
hallerini şöyle anlatır: 'Her biri dağ doruklarında ve vadi derinliklerinde, tek
başına ve hür olarak yaşamayı tercih eder. Keyfince ve münferid yaşama bayrağını
kaldırır. Allah'ın birliğini ifade eden Müslümanlıktaki Kelime-i Şehadet'ten
başka, onları birbirine bağlayan sağlam bir bağ yoktur.' " Bunda Türklerin suçu
nedir? Kürtler zaten ulus halinde değildi ki, Türkler Kürt halkının örgütlenmesini
parçalasın? Suç biraz da kendi dağınıklığınızda değil mi? "Kürdistan Devriminin
Yolu" adlı PKK Manifestosu-1978'de Abdullah Öcalan diyor ki:"(Kürtler) Halbuki
16. yüzyılda birbirlerini kıracaklarına, merkezi bir feodal devlet kurabilselerdi,
baş aşağı giden bir tarih değil, sürekli yükselen bir Kürt ve Kürdistan tarihinin
doğmasına yol açacaklardı." Kürtler kendi kaderlerine yön veremedilerse, siyasi
hayatta bu şartlarda siz Türklerin yerinde olsaydınız ne yapardınız?
CEVAP:
Sağolun. Gerçekten önemli bir yazı göndermişsiniz. Bana sadece şunları
söylemek düşüyor:
Kürtler'in başlangıçta "kürtçe" diye bir dilleri yoktu ki, korusunlar!..
Kürtler bir millet değil, kendi milletinden dışlanmış veya kopmuş Arap, Fars,
Ermeni, Yahudi ve TÜRK gruplardan oluşuyor. Her biri Kürt topluluğuna kendi dili ile
katılmış, birbiriyle anlaşmak için de birbirinden kelime almış, böylece ortaya
50 kadar ağız çıkmıştır ki, her birinde Türkçe, Farsça, Arapça, hatta Ermenice
kelimeler vardır. Kürtler ayrı ve başına buyruk yaşama mizacı, yaşadıkları geçit
vermez dağlık bölgelerden kaynaklanmıştır. Aynı özellik Kafkasya'da, Balkanlar'da
yaşayanlarda da görülür. Şehirleştikçe bu özellik kaybolur.
Bu arada bazı gelişmeleri de sayfamıza yansıtmakta yarar var. Kürt bölücülerden
Şemdin Sakık, Kemal Burkay ve dağdan kaçanlar "kayıp" diye bilinenlerin
binlercesinin PKK tarafından öldürüldüğünü açıkladılar. Devlet tarafından
öldürülüp "asit kuyularına atılanlar" iddiası gibi, "bulunan kemikler" ya 100 yıllık,
ya da hayvan kemiği çıktı. PKK'nın borazanı Roj TV haber yayını yapamaz oldu.
Yayına geçebildiği saat ve günlerde Irak kürt kanallarından alabildikleri ile
veya arşiv yayınları ile yetiniyor. Bizim Şeş TV ise hâlâ 24 saat Kürtçe
yayına devam ediyor!.. Amaç Kürt kökenli vatandaşlarımızı Türk televizyon
yayınlarına çekmekten çıktı, bölücülerin birleştiremediği 50 ağzı, tek bir
dil haline getirmeye döndü! Yazıklar olsun!
-- H.B.K. , 28.2.2012
Urartu kelimesinin kökeni konusunda kafam karıştı hocam ;
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk05.html 'de şöyle diyorsunuz :
" URARTU diye bilinen URARLAR yine Aryan diye bilinir. Ancak URAR-TU
kelimesi dahi ELÂMCA yani TÜRKÇE özellikler taşır. TU ülke demektir.
URARLAR ÜLKESİ anlamına gelir. URARLAR 290 yıl DOĞU ANADOLU'nun güneyi
ile VAN gölü civarına hükmetmişlerdir. Bir ara Malatya ve Erzincan
taraflarına, hatta bugünkü Ermenistan'a hâkim olmuşlardır. M.Ö. 716'da
Asurlar'a tâbi oldular. M.Ö. 612'de MEDLER tarafından tamamen ilhak
edildiler. Bizce bu HURRİLER, MİTANNİLER ve URARLAR tamamen TÜRK
özelliği gösterirler."
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk92a.html 'de ise şöyle diyorsunuz :
"(...) Bu üç UÇ-DEVLET'i yöneten kişinin ünvanı USUB URUŞ TURUK idi.
Yani "yazıya vurulmuş, kayıtlı, bağlı, BUĞ'a tâbi" yönetici... Bu
kişinin URUUA TURU yani "askere alma" yetkisi vardı. Bir devlet için
çok önemli olan bu yetki, ASURLAR tarafından URUATRİ olarak telâffuz
edilmiş, bundan da URARTU kelimesi doğmuş, bir devlet adı olarak kabul
edilmiştir."
Lütfen doğru olanı bize bildirebilir misiniz?
CEVAP:
Efendim, çok tartışmalı dönemlerden ve halklardan bahsediyoruz. Bildiğiniz
gibi, Ermeniler "URARTU'lar bizim atamızdır," bile diyorlar. Biz de dil uzmanı
ve arkeolog olmadığımız için, mantıklı bulduğumuz görüşleri yazımıza aldık.
ELAMTU, SUBARTU, KARDU ülke adlarına bakarak rahmetli EDİP YAVUZ'un URAR-TU
açıklamasını da aldık, eski TÜRK lehçelerini bilmesine dayanarak KÂZIM MİRŞAN'ın
açıklamasını da aldık. Hangisi daha doğru, ALLAH bilir.
-- H.B.K. , 6.3.2012
Selamun Aleyküm. Bu derlemem hakkında ne düşünürsünüz hocam?
İÇİNDEKİLER :
CEVAP:
Genelde doğru ve güzel. Ancak Fransa'da, Afrika'da, v.s. bulunan resimlerin
yazı öğesi taşımadığını kesin ifade etmemiz mümkün değil. Çünkü TÜRK boylarının
oralara gittiğini biliyoruz. İskandinavya'ya Orhun harflerini taşıdıklarına
göre, oralara da götürmüş olabilirler. İyice araştırılması lâzım.
-- H.B.K. , 9.3.2012
İddia şudur : İlk insan hayatında incelemeye başladığı ilk nesne olan
Güneş'e hayranlık duymuştur. Bunu da 'A+A+A+A=AĞ' şeklinde dile
getirmiştir. (hâlâ bile yeni doğmuş çocukların ilk çıkartabildikleri
ses ; A + A + A = AĞ . )
Gerçek ise şudur : Dünyadaki bütün dillere bakınız, Türkçe dışındaki
dillerde 'AĞ' kelimesinden türemiş etimolojik bir çözümleme ile
açıklanabilen bir kelime bulamazsınız. Ağ kelimesiyle , kelimelerin
türediği zengin yegane (tek) dil Türkçedir. Türkçede bütün kelimeler
'AĞ'dan türemiştir. 'AĞ' kelimesi ile bütün varlıkların isimlerinin
çözümlenebildiği tek dil ise Türkçedir. En baştaki iddiamız kabul
edilirse, Türkçe dünyanın ilk dilidir.
hocam Güneş-Dil Teorisini özet olarak doğru anlamış mıyım ? Selamlar.
CEVAP:
Genelde evet.
-- R.K. , 11.3.2012
Geçen gün yaptığınız zulkarneyn araştırmasını okudum.Ben zulkarneyn ile
ilgili araştırma yapıyorum.Bana yardım edebilirseniz teşekkür ederim.
CEVAP:
Ne biliyorsak, sitede yazdık. Yardım edebileceğim başka bir husus yok.
-- E.Ö. , 13.3.2012
Ewet şaka mısın sen? Ne hakla aslını astarını bilmediğin ve muhtemelen
rüyanda gördüğün bir şeyleri bilgi olarak yazmışsın.
CEVAP:
Yoo, şaka değil; son derece ciddiyim. Hiç birini de rüyamda görmedim.
Hepsi belgeli, kaynaklı. Asıl uyanık rüya görenler Kürt-Ermeni bölücüler.
Hayalî bir ülkede "özerklik" ilan etmiş bulunuyorlar! Ne var ki, Nevruz'u
bile gününde kutlayamaz oldular, sayıları az görünecek diye. Çünkü, geçen
yıl bir gün orada, bir gün burada görünen "seyyar" bir Nevruz ekibi vardı.
Bu yıl bunu yapamadılar, ve kendi iddialarınca "bir milyon Kürdü" Diyarbakır'da
toplayamadılar!..
-- F.Y. , 14.3.2012
CEVAP:
Gönderdiğiniz yazılar gerçekten önemli. Ancak konu itibariyle yerleri
bu site değil. Ama aşağıdaki N. Yazıcı'nın yazısını TÜRK BAYRAMI NEVRUZ
hasebiyle yayınlıyoruz.
Tabii noktasına virgülüne dokunmadan. Bu yüzden imlâ hataları bizden değil.
-- F.Y. , 23.3.2012
-NEVRUZ-"TOPRAĞ'IN RUHU"
Türk’ün toprağa bağlılığı “ana”ya hürmet ve de “cennete” hasret gibidir.
“Acaba, Türkler baharı neden bu kadar çok seviyor?” derseniz… Bende ,“ Bu öyle
büyük bir sevda ki, “doğurana, doyurana” vefa; ondan var olmanın, onda
kalmanın, onunla harmanlanmanın idrakidir ki, bu yüzden toprağa “ana” sıcaklığı
ile sarılmıştır Türk!” derim.
“Gözümüzde bir hasret parlayarak düşünce,
İşte bu kara sevda da aranmalı, Türk’ün ‘baharı’ bayram belleme nedeni!..
Nevruz’u, insanların, çiçeklerin ve böceklerin, güneşin renkleriyle buluşması
olarak tanımlasak da; toprakla hesabımız dostluktan öte; aşk bağlamında, Türk’ün
gözü, kulağı yüreği toprakta atar aslında. Kar kış derken… baharın gelişi; Yani
“Bahar” en çok da, bereket, “İNSANIMIN TOPRAĞA OLAN HASRETİ’NİN bitişi.
Türk’ün destanı; Türk’ün Kutlu Toyu: Nevruz…
“Sen bendini yıkan asi su,
Bu mısralarda şairin de dediği gibi; sınırlarına sığmayıp bendini yıkan o asi
suyun, nefesini Tanrı Dağı’nın, Altayların eteklerinden alan engel tanımaz
rüzgârın, Ergenekon’da demirden dağları eriten o kızgın güneşin çocuklarının,
Allah’ın iman ve bilek gücünü birleştirerek dünyanın en muhteşem, en güçlü
silahı olarak yarattığı yüce Türk milletinin “topraklarda” yenilenişi doğuşudur
Nevruz-Ergenekon.
Nevruz, eğer yeni yıl ve doğanın uyanışı manasında ise; doğa ile bu kadar
iç içe olan, onunla bu kadar özdeşleşmiş, ona bu kadar benzeyen bir milletin,
‘Demirden dağları eriterek’ kendine çıkış yolu bulması; aynı zamanda, uyanması,
yenilenmesi, baharlanması değil mi?
Yüz yıllardır kutlana gelen Nevruz’a, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk;
"Bilelim ki, kendi benliğine sahip olamayan milletler başka milletlerin
şikârıdır" felsefiyle beraber, Türk milletinin kendi kültür kimliğinin ve
geleneğinin unutturulmaması adına, Cumhuriyet’in ilk yıllarında resmi bir
hüviyet vermiş...
Lakin birçok geleneğimiz ve değerlerimiz gibi, “bayramların”da kaynaştıran,
barıştıran, insanı değerli kılan yanı unutturulunca(!), baharın “sarı kırmızı
yeşil” mis kokan(!) nevruz çiçekleri bile yerini, bölücü naraların kötü kokusuna
bırakmıştır.
Bugün, Türk’ün öz be öz bayramı olarak kutlana gelen Nevruz, birilerinin,
kötü emellerine alet etmek için sahip çıktığı bir bayram ve de kutlama
niteliğindedir. Öyle ki yeni neslim “toprağın baharı beklediğini, baharın da
toprakla güzelleşeceğini ”bilmemekte…”Nevruz” ateşine(!) öcü gözüyle bakmaktadır.
Nevruz; Türk dünyası ve coğrafyasının ortak kültürüdür. Elbette kendine, "sözde"
tarih yazmaya ve "sözde" kültür oluşturmaya çalışanlara ilham olabiliriz ama bu
destanın “ruhu da, toprağı da(!)çeliğe sarılı Türk’e aittir”,bu da biline.
- F. , 23.3.2012
Senin ergenekon destanı'nın mensupları(grupları) hangi dağda kıstırıldılar,
kıstırılmayı yoketmek için karanlığın çökmesini bekleyen düsman.o arada gruptan
ayrılıpta haberi en yakın Kürt atlı savaşçıları öncülüğünde olan ASENA'ya kim
haber verdi.ASENA dağda kıstırılmış ergenekoncuları kurtarmadımı.Bu Türkler
adam olmaz, Tarihi bile kendi lehinize marjinelestirme'ye yelken açma.
senin bahsettiğin destan dahi yenilgiyle sonuçlandı.Irkları tükendi,kalanlarıda
Kürt atl'liları ASENA'nın savaşçıiları kurtardı.
CEVAP:
Benim dili bozuk Kürt kardeşim,
Sen bu yazdıklarını Rüyanda mı gördün?.. ASENA ne zamandan beri "kürtçe" bir
kelime oluyor? Ergenekon sâkinleri ne zaman "dağda kıstırıldı"lar? Kürt atlı
savaşçıları nereden çıkıp geldiler?
Allah aşkına, varsa bunları yazan bir kitap, ismini ver de, mizah niyetine
okuyalım.
-- A.T. , 28.3.2012
Arkadaş, senin verdin rakamların cok yanlış. Biz türkiyede bir kürt
istillasından konuşurken sen hâlâ nüfus yapısından oraşıiyorsun. Artık gözünüzu
açın yoksa ülke ellerimizden gidecek.
Sadece istanbulun yüzde 28 kürtmüş. Güneydoğu doğu anadolu zaten yüzde 82 kürt .
Benim amcan tüikde çalışıyor ve inan bana onun verdiği rakamlar hepsi doğru.
Mesela bursada resmi kaynak 60bin Muşlu yaşıyormuş ama benim amcamım rakamı göre
193354bin muşlu bursada yaşıyor. sadece hatay mersin ve adana arap nüfusu
1.5. million.
CEVAP:
Bu kardeşimizin de dili bozuk. Hani çıkıp "anadilde eğitim" diye yaygara
ediyorlar ya, kasıtları "kürtçe" eğitim... bu eğitim sistemi ile doğru-dürüst
Türkçe öğretemiyoruz, "kürtçe"yi nasıl ve kim öğretecek? Mardin Üniversitesi'nde
"kürtçe" doktora dersi açılmış, Süryanice, Ermenice dersleri falan da açmak
istiyorlarmış. Bir defa o "kürtçe" dersini, "zazaca, Kırmançça, vs." diye
tashih ve tasrih etmek lâzım. Kürtler'in konuştuğu ağızlar var ama, "kürtçe"
diye bir dil yok! Kendileri bile "kırmançi zani?" derler, yani "Kırmanç biliyor
musun?"
Gelelim nüfus konusuna. Doğrudur, TÜİK Bursa'da kaç Muşlu'nun yaşadığını nüfus
ve adres kayıtlarından tesbit edebilir. Ama rakamlar sizi korkutmasın. Kürtlük
bir geçebelik ve dağda gezerlik kavramıdır. Şehre inince bir nesil sonra ortadan
kalkar. Kendi iddialarına göre, İstanbul'da 5 milyon "kürt" yaşamakta iken,
kürtçüler bölücüler bir gösteri yapmaya kalktılar mı, 1.000 kişiyi zor toplarlar.
Çünkü çoğu "kürt", artık onların istediği "kürt" olmaktan çıkmıştır. Son Nevruz
mitinginde hem Diyarbakır'da, hem de İstanbul'da durumu gördük.
Bu arada belirtelim, bazıları "Kürt bölücüler niye Nevruz'u bayram gibi
kutlamıyor, etrafa saldırıyor, yakıp yıkıyor?" diye şaşıyorlar. Hiç şaşmasınlar.
Çünkü bölücü Kürtler'e göre Nevruz günü Kawa, Dehhak'ın sarayını basmış, kafasını
kesip sarayını yakmış. Onlara göre Nevruz ateşi yakıp yıkmayı temsil eder,
yakıp yıkmadan duramazlar. Nevruz'un bölücüler açısından baharla bayramla alâkası
yoktur.
Bilmedikleri husus, efsâneyi anlatan
Firdevsi'nin Şehnâmesi'nde bu olayın tarihi belli
değildir, 21 Mart hiç değildir! 21 Mart CEMŞİD'in tahta oturduğu gündür. Kawa'yla
Mava'yla alâkası yok! Taberî Tarihi'nde ise Dehhak'ı öldüren FERİDUN'dur, öldürdüğü
gün de Nevruz değil; MİHR-İ RUZ, yâni 17 Eylül günüdür. Yakıp yıkma da yoktur.
Hiç biri kürtçülerin uydurmalarına uymaz, ama kürt bölücüler Nevruz'da yakıp
yıkmaya devam ederler.
-- F.Y. , 29.3.2012
ÇOK ÖNEMLİ ..... SADECE BİR OY HAKKINIZ VAR...
İşte Avrupa'dan bakış.........Avrupa' lının bakışı...
Bekledikleri gün gelmiş, kamuoyu yoklaması bile yapıyorlar..
Anketin konusu
"TÜRKİYE'DE BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASINI İSTERMİSİNİZ ?" sorusu ile şekillendirilmiş
...!!!!!!!!!!!! !!!!!!!!!
*Bu çalışmaya bir Türk olarak gerekli cevabı vermek üzere öncelikle
aşağıdaki linki tıklayarak Ankete katılınız,
Soru : Sollten die Kurden einen eigenen Staat bekommen?
*"Nein/ Hayır" seçeneğini seçip, "abstimmen" yazısının üzerine tıklayın.
*Ülkenizin birliğine hizmet ediniz, daha sonra bu linki kopyalayarak bütün
arkadaşlarınıza gönderiniz !!! **
Bazıları ülkeyi bölmek için harıl harıl çalışıyor. *
http://www.welt.de/politik/ausland/article4436510/Geheimplan-zur-Loesung-der-kurdischen-Frage.html
CEVAP:
Telâşlanacak bir şey yok. O sitede görüldüğü gibi % 91 HAYIR, sadece % 9 EVET
oyu çıkıyordu. Bu yüzden de anket kısmını kaldırdılar. Sonradan tekrar koyduklarında
% 84 HAYIR, % 16 EVET olarak görünüyor. Demek ki rakamlarla oynamışlar.
-- hotsis , 29.3.2012
Sitenizi, notlarınızı çok beğeniyorum. Ön Türk tarihi hakkında araştırmalarımı
yaparken bana kaynak oluyorsunuz. Teşekkür ederim. Mesleğinizi öğrenebilir miyim
efendim?
CEVAP:
Biz TÜRK ve MÜSLÜMAN olmanın dışında hiç bir özelliğimizi ön plana çıkartmıyoruz.
Meslek önemli değil. Ama şu kadarını söyleyeyim: SİYÂSET, TARİH, DİL ve DİN ile
ilgilenirim.
-- A.A. , 7.42912
derler ki türkler göçebedir at üstünde hayvan (ya da insan ) eti
yerler. Çok et yeyince çok gaz yapar ve doğal olarak çok
osururlarmış. Tır -tır gibi sesler çıkarırlarmış. Kürtler de bunlara
çok osuran anlamına gelen 'tırrek ' ismini vermişler. vazo sen git
gel git gel düştü kırılıverdi. Zamanla bu isim türk kelimesine
dönüştü. Işte kanıt varmı itirazı olan. Yok kart kurt sesi imiş falan
hepsi yalan bence. Benimkinin mantığı var en azından. Sizin gözünüz
kör olmuş milliyetçilikten. Allah bizim hakkımızı size bırakmasın.
Amin.
CEVAP:
Çok şakacısınız. Biraz ciddi olup sayfalarda yer alan hususları dikkatle
okursanız, kart-kurt'dan daha önemli açıklamalar yaptığımızı göreceksiniz.
-- R.Ü. , 8.4.2012
slm ben rıdvan nerli oldumu bşverin ben daglarda çobanlı yapıyorum dağada
gezerken bir taş gördüm o taşın üstünde haç işaretleri vardı ben acaba ne himaye
getrildini bilimiyorum acaba bana yardımıcı bilcekmisiniz
CEVAP:
Haç işareti Hıristiyanlıktan çok önceden beri kullanılmaktadır. En yaygın anlamı
Hz. İsa'nın çarmıha gerilişi değil, DÖRT ANÂSIR yâni dünyâyı oluşturan dört unsura
(TOPRAK, SU, HAVA, ATEŞ) işaret etmesidir. Câhil bilim adamlarımız "Dünya sadece
toprak ve sudan oluşmuyor, madenler mineraller var," diye bu tanımı iptidaî
bulurlar. Halbuki kastedilen maddenin dört hâlidir: KATI, SIVI, GAZ ve ENERJİ.
Eski medeniyetler haçı bu şekilde bilim amacı ile de kullanmışlardır.
-- F.Y. ,9.4.2012
Yakın tarihimiz hakkındaki özlü değerlendirmeleriyle tanıdığımız Nazan
hanımefendi, güzel ve uzun bir yazı kaleme almış. İlgilenenlerin dikkatine
sunmak istedim.
Bence bundan da evvel, "Tarih Leng" isimli kitabı okumak, yazar İ.B. hakkında
daha iyi bilgi sahibi olmayı kolaylaştıracaktır...
Bulgarlara kendi dilinde okul izni vermiş. Sultan 2. Abdülhamit hatıralarında
öyle yazmış. Hatıralar bir şekilde İsmet Bozdağ ın eline geçmiş o da yayına
hazırlamış. Zamanınız olurda yavaş yavaş okursanız görürsünüz .
İlk Bulgarca dilbilgisi kitabını Amerikalı Misyoner Rigg hazırlamıştı 1847 de.
Sılav dilinin Tuna çevresi değil Makedonya ve Tırakya lehçeleri esas alınarak.
Yani her şey pilanlı. ileride Balkan savaşı çıkarılacak, önce 93 harbi fırsat
bilinierek muhtariyet verilen Bulgarlar, sonra Devlet olacak. Devlet olma
2. Meşrutiyetin hemen akabinde . Demek ki 2. Meşrutiyet neymiş? bizim için miymiş?
burada iyice düşünmek gerekir. Balkan savaşının 100. yılında Bulgaristan ve
Yunanistan dökülüyor. Biz de kaçak işçi durumundalar. Zorla yaratılan devlet
müsveddeleri öyle oluyor galiba.
Şimdi de suni bir dil yaratılıyor, bozuk Farsça lehçelerinden Kürtçe. aynı
oyun tekrar sahneleniyor.
Hatıralar için subjektiftir denir, bazı hatırat için de uydurma. Bu hatıralar
bana bir kaç ay önce gelmişti. Ama ancak bu yakınlarda bakabildim. Birinci
Meşrutiyetle ilgili ibretlik yerler var. Serasker Hüseyin Avni ve
Nedimof'u bilirdik zaten. İkisinin birbirine ölesiye düşmanlığı,korkunç
ihtirasları ve arada Sultan Abdülaziz'in başının yenmesi. Ayrıca Talat paşanın
ve Cevdet paşanın rekabetleri var, ikisi de Rusçuklu. netice herkes kendine
oynuyor.
Abdülhamitin anıları ne kadar doğru bilinmez ama okunmaya değer. İbret için.
Hiç te tarihten ibret almamışız. Özellikle zamanımızda ki ULU Hakancı takımı.
O Ne kızıl , ne ulu. Zamanında toprak kaybı olmadığı cemaatin düzmece tarihçisinin
uydurduğu masal. Girit, Kıbrıs ve Orta Yunanistan savaşın galibi olmamıza rağmen
1897'de elden çıkmıştır, hatta kıbrıs daha önce... Donanmanın Haliç'te çürümesi de
ayrı.
Sözün sonu, tarih bir övgüler ve sövgüler kitabı değildir. Kanaatimce Mithat
paşa ile Abdülhamit anlaşabilselerdi, ortak çok güzel işler yapabilirlerdi..
Abdülhamit kendi hatalarının olduğunu da itiraf etmiş. Kitap sahaflarda da
bulunabilir en iyisi kitabı almak... nazan
CEVAP:
-- F.Y. profesör dostumuz sürekli yazı gönderiyor, kendisine teşekkür ediyoruz.
Bu yazıda da çok önemli bir husus var. Türkiye'de bir Kürdistan kurmak için
bir "kürtçe" icadetmek!.. 50 değişik ağzı anlamayan insanları bir tek dil etrafında
birleştirmek!.. Bakıyoruz da, ne politikacılardan, ne yazar-çizer-bozar takımından,
ne de bilimadamı geçinenlerden bu konuda çıt çıkmıyor!.. Hepsi "anadilde eğitim
olsun mu, olmasın mı?" onu tartışıyorlar!.. "Hangi anadil?" diye soran yok!..
Bir sınıfta 3 kişi Zazaca, 4 kişi Kırmançi konuşan aileden, gerisi de Türkçe
bilenlerden geliyorsa, ne olacak?.. Şimdiye kadar basılmış Zazaca kitapların
sayısı iki elin parmaklarını geçmezken, ilkokul, ortaokulun bütün ders kitaplarını
nasıl Zazaca basacaksınız?.. Kırmanç dili farklı mı?.. Kuzey Irak'ta Amerikan
uşaklığına rağmen Barzani ve Talabani Kürtleri birleşip tek dilde eğitim yapamaz
iken, TÜRKİYE'de nasıl "kürtçe" eğitim yapacaksınız ki?
-- F.Y. , 9.4.2012
Aklı başında bir vatandaşın hakkını korumayı öğretmesi!
TÜRKÜM,TÜRKİYELİYİM ARASINDAKİ FARK ANCAK BUKADAR GÜZEL ANLATILIR
BİR YAHUDİ, TÜRK OLABİLİR Mİ?
Türk ve Türkiyeli kavramlarının ortalıkta dolaşması kesinlikle gizli
bir bölücülük. İlginç ve güzel bir mozaik olan Türkiye'nin yapısını
kökünden sarsmaya dengeleri alt üst etmeye sebebiyet verebilecek bir
durumla karşı karşıyayız gibi geliyor bana.
Ben ecdadı 1492 yılında İspanya'daki engizisyondan kaçıp Osmanlı
Türkiyesince kucak açılmış ve kabul edilmiş, Yahudi dinine mensup bir
Türk vatandaşıyım.
1955 yılında doğup 1961 yılında ilkokul 1.sınıfına girdiğim günden
itibaren "Türküm doğruyum çalışkanım" tümceleri ile beynime benim Türk
olduğum kazıldı.
Bayrağım ve Milli Marşımın ne olduğu öğretildi ve Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olarak kurucusu Atatürk'ün söylediği "Ne mutlu Türküm
diyene" sözünü okul duvarında, kitabında ve her türlü malzemenin
üzerinde öğrenerek bilinçlendirilerek büyüdüm.
Şimdilerde birileri kalkacak ve bana "yok kardeşim sen Oğuz ve Kayı
boylarından, Orta Asya'dan gelmediğin için Türk değil Türkiyelisin"
diyecek ve ben de "ha peki haklısınız diyeceğim".
Hadi canım sen de...
Ne olacak benim 50 yıllık eğitimim, öğrenimim. Ne olacak 32 yaşına
gelmiş oğluma, 29 yaşına gelmiş kızıma verdiğim Türk eğitimi kimliği,
şimdi kalkıp kendilerine "kusura bakmayın çocuklar ,biz Türk
değilmişiz, sadece Türkiye'liymisiz" mi diyeceğim?
Bunun adına milleti bölmek, halkı parçalamak denmez mi? Kimse bana
üstkimlik, alt kimlik hikayeleri anlatmasın. Her birimiz bu ülkede ne
olduğumuzu biliyoruz. Dinlerimiz, ırksal veya yöresel farklılıklarımız
olabilir ve bu hiç bir zaman bizleri rahatsız etmedi. Şimdi ne oldu da
birden bire azınlık sayılacakmışım? Benim atalarım kendilerine özel
haklar verebilecek azınlık statüsünü Lozan anlaşmasında bile kabul
etmemişler. "Biz Türk vatandaşıyız" deyip azınlık haklarını red
etmişlerdir.
Lütfen dikkat edelim. Birileri Türkiye ile oynamak istiyor. Yarın öbür
gün bakacaklar ve "eee bakın sizin tamamınız Türk değilmiş. 70 milyon
Türk'ten şu kadarı Kürt, şu kadarı Alevi, şu kadarı Süryani, şu kadar
Keldani, bu kadarı Laz, öbürleri Yahudi, bilmem ne kadar Ermeni, kala
kala 1 milyon Türk kaldı. Bu kadar Türk için de bu kadar 777 bin
kilometre kare arazi fazla. Gelin şunu efendi efendi paylaşın"
diyecekler. Ne olacak o zaman ?
Gözümüzü 4 değil 24 açsak yetmez, bu iş yanık kokuyor.
Sizi bilmem, bana Türk değil de Türkiyeli denmesi beni rahatsız eder.
Rafael Sadi
CEVAP:
RAFAEL SADİ TÜRK kardeşimize teşekkür ederiz. Gerçeği dile getirmiş!..
Mehmet Ali Birand, Oral Çalışlar, Akın Birdal gibi "türk" geçinenlerden çok
dahaTÜRK, sapına kadar TÜRK!.. Biz Millî Mücadele sırasında böyle çok gayrımüslim
ile birlikte savaştık. Doğuda Rus destekli Ermeni katliamı sürerken, Batı'da
pek çok Rum ve Ermeni Kuva-yı Millîye'ye destek oldular. Ruhları şâd olsun.
Hemen ekleyelim. Pek çok kimse tarafından Ekümenik tanınmak istemesinden dolayı
"mel'un Patrik" diye anılan Bartelamaos da kısa bir süre önce "Biz TÜRK'üz" diye
açıkladı. Ekümenik konusunda haksız ama, TÜRKLÜK'te haklı!
-- F.Y. , 11.4.2012
Oktan Keleş daha dört gün evvel yazmıştı: “Hariciye'nin Harici” yazısını.
(http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1465) ve o makalesinde bir çok
uyarı yapmıştı. Bunlardan biri de: “MOSSAD, CIA ortada cirit atıyorlar bir
provakatif eylem için.”
Dün ilk provokasyon haberi geldi:
“Suriye’de muhaliflere sıkılan kurşunlar dün Türkiye’ye ulaştı. Suriye ordusu
ile muhalifler arasındaki çatışmadan kaçan 100 kadar kişi Türkiye sınırına akın
etti. Kilis’e getirilen 21 yaralıdan 2’si hayatını kaybetti. Konteyner kentte
görevli Türk tercüman ve polis de serseri kurşunlarla yaralandı.”
Devamı:http://www.hurriyet.com.tr/planet/20309539.asp
O sıralarda üst üste bazı görüşmeler ve ziyaretler vardı:
Cumhurbaşkanı Gül, dün ABD'li senatörler Cumhuriyetçi Parti Arizona Senatörü
John Mccain ile Joe Lieberman'ı Tarabya'daki Huber Köşkü'nde kabul etti.
Bu senatörlerin savaş baronu olarak bilinmeleri ve Suriye’ye müdahale edilmesini
isteyen kişiler olması oldukça dikkat çekici.
Arap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan Türkiye’de… Anna'nın
ziyaretinden bir gün evel bu saldırların olması manidar değil mi? Bütün dünyanın
gözü bu ziyarette iken...
Ve ardından ABD sınırdaki bu çatışmadan sonra bir açıklama yaptı:
Bakanlık sözcüsü Victoria Nuland, “Suriye rejiminin, sınırdaş ülkelerde
bulunan mültecilere saldırmasını şiddetle kınıyoruz. Bu haberler bizi son derece
öfkelendirdi” dedi.http://www.turkishjournal.com/tag/abd-disisleri-bakanligi-
sozcusu-victoria-nuland/
Niye öfkeleniyorsunuz bayan Victoria, sizin istediğiniz de bu değil mi?
Esad ile el ele verip birlikte katliam ABD değil mi? Esad aynı Esad katil,
diktatör. Dünde diktatördü, bugünde. “Kardeşim Esad”a ne oldu?
Yani Esad hiç değişmedi…
"Amerika, İsrail ve İngiltere’nin bölgedeki büyük planının bir parçası da;
Türkiye’nin, Orta Doğu’daki yükselen prestijini tersine çevirmektir. Bunun için
de Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesi için uğraşmaktadırlar."demişti Oktan
Keleş. http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=946
Yükselen bu prestij şimdi tersine dönmedi mi?
Bölgede bu çatışmalar neden yaşanıyor? Libya, Tunus, Suriye, Irak vs…
Bu işin mihenk noktası ABD eski Dışişleri Bakanı RİCE’ın açıklamalarında saklı.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 7 Ağustos 2003 tarihinde
Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında, bölgede: “22 devletin
rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların
içinde olduğunu” açıklamıştı...
CEVAP:
Bizim kanı kaynak Başbakanımız Erdoğan, Cumhurbaşkanımız Gül, Dışişleri
Bakanımız Davudoğlu önünü arkasını düşünmeden hemen Libyalı muhaliflere,
Suriyeli muhaliflere arka çıktılar. Bu davranışları ile emperyalist Hıristiyan
Batı ülkeleri ile aynı safa düşüp, müslüman halklara cephe aldılar. Libya, hâlâ
durulmadı. Tunus'ta ne olduğu belli değil. "Komşularla sıfır problem" derken
Irak, Suriye, İran'la neredeyse düşman konumuna geldik. Bizi bağrına basan
Buriyeliler Erdoğan'ın patavatsız çıkışları yüzünden kamyonlarımızı tahrip
etmeye başladılar.
Göremediler sinsi Hıristiyan-Yahudi oyununu!.. Suriye'deki karışıklığın Batı
ülkeleri tarafından pompalandığını, "Wag The Dog" filminde olduğu gibi, sun'i bir
savaş yaratıldığını göremediler. Hele Davudoğlu dün (27.4.2012) "Ortadoğu'nun yeni
efendisi biziz" demedi mi, kendini patron sanan bir emperyalist uşağı olduğunu
açığa vurdu!.. Yazık!.. Çok yazık!..
-- O. , 15.4.2012
hocam çalışmalarınızda başarılar diliyorum
yayınlarınıza hâlâ devam ediyor musunuz? ediyorsanız hangi siteden ya da
mail listesinden sizi takip edebilirm?
CEVAP:
Yazılar hâlâ internette. Ancak makale şeklinde yeni yazı pek yazamıyorum.
Sadece mektuplara cevap verirken, eklediğim fikirler oluyor. Beni bu sayfa
ve adresten takip edebilirsiniz.
-- H. 21.4.2012
Sizce Iğdır ve kars'ta ne kadar kürt yaşıyor. Cevap verseniz ben çok memnun
olurum. Saygılar ve iyi başarılar.
CEVAP:
Iğdır ve Kars'ta Türkler, Azeriler ve Kürtler yaşar. Türkler ve Kürtler sünnidir.
Azeriler şiidir. Bu yüzden aralarında bazen sürtüşmeler çıkar... Nüfus oranını
bilmiyorum. Ancak bölücü ve bölücülere kananların oranını verebilirim. Tabii
son seçim sonuçlarına dayanarak.
Efendim, son seçimde KARS'ın seçmen sayısı 185.361... geçerli oy 143.791....
bağımsızlar 27.629 ... Bölücü-kürtçü-BDP'li Mülkiye Birtane seçilmiş... Ancaaak,
eskiden sahte solcuların "komünist kalesi" olarak gördükleri, Orhan Pamuk'un bile
"Kar" adında hakkında kitap yazdığı serhat şehri KARS, asla bir Kürt şehri değil,
de her bakımdan bir Türk-Azeri diyarı olduğunu ortaya koymuştur. Bölücü-kürtçülere
oy veren
seçmenlerin oy oranı yüzde 14,9! ... 301.766 nüfuslu KARS ilinin tümünde daha
da az!.. IGDIR'a gelince, IĞDIR'ı ele geçirmeyi bilhassa Ermeni asıllı Kürt görünümlü
bölücüler istiyor!.. Sürekli oyun düzenliyorlar. IĞDIR'ın seçmen sayısı 108.494....
geçerli oy 80.816... bağımsızlar 25.437 ... Bölücü-kürtçü Pervin Buldan
seçilmiş... Bölücülerin alabildiği oy oranı YÜZDE 24,4!.. Yani 184.418 nüfuslu
IĞDIR ilini de Ermenistan'a veya Kürdistan'a dahil etmek mümkün değil!..
-- L.D. , 22.4.2912
KERKÜK´ÜN PEŞKEŞ ÇEKİLDİĞİ BUGÜNÜN ANLAŞMASI GİBİ MANŞET ATILMASININ ANLAMI
YOK, YETİM KERKÜK DAĞ YARATIKLARINA ÇOKTAN MASA BAŞINDA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ,
KARŞILIĞINDA GÜYA BARAZANİ PKK YI IRAK TOPRAKLARINDA SIKIŞTIRACAKTI, DİKKAT
EDİYORMUSUNUZ ,BU BARAZANİ TÜRKİYEYE HER GELDİĞİNDE AYNI TERANEYI KONUŞUP AYNİ
KLİŞE SÖZLERİ SÖYLÜYOR BÜYÜK TÜRK DEVLETİNE, AMA KUZEY IRAKA DÖNDÜĞÜNDE
GAZETELERE PKK YI ÜZMEMEK VE HOŞ GÖRÜNMEK İÇİN ELASTİKİ VE UCU AÇIK KELİMELER
SARF EDEREK TÜRKİYEDEKİ KONUŞMALARINDAN ESER YOK DEMEÇLERİNDE,ŞAYET BARAZANİ
PKK YA KARŞI KERKÜK DİYORSA Kİ ŞUANA KADAR TEMLAR BU YÖNDEDİR, AMA ODA OLMUYOR
PKK HEP ORADA DURUYOR AMA KERKÜK YAVAŞ YAVAŞ KUZEY IRAKA YÖNLENDİRİLİYOR ,TEK
BİR KİŞİ ( BARAZANİ ) BÜYÜK TÜRKİYEYE KARŞI SAVAŞINI KAZANIYOR VE İSTEDİĞİNİ
ELDE EDİYOR,,ACABA TÜRK YETKİLİLERİ !! HİÇ SÖYLEMİYORLAMI EY BARAZANİ SEN
TÜRKİYEYE HER GELDİĞİNDE AYNI ŞEYLERİ VAAD EDİYORSUN AMA PKK NIN İAŞE VE
İBATESİ ,KONUŞLANMASI SENİN TOPRAKLARINDA BARINIYOR VEDE SİLAHLANDIRILMASI
SENİN KANALINDAN BESLENİYOR VE ŞU ANA KADAR VAATLERİN BİR SABUN KÖPÜĞÜNDEN
BAŞKA BİR ŞEYE BENZEMİYOR DİYE ,,, BİRDE BU CANDAN KUCAKLAŞMALAR VE DEVLET
BAŞKANI GİBİ KARŞILAMALAR YOKMU BİZİ GERÇEKTEN DERİNDEN YARALIYOR, EY BÜYÜK
TÜRKİYE IRAKTA KUCAKLAŞACAK TEK BİRİ VAR ODA KERKÜK´TÜR, SOYDAŞIN, AYNI KANINI
TAŞIYAN,OSMANLI TOPRAKLARININ BEKÇİSİ VE AĞASI OLAN TÜRKMEN KERKÜK´TÜR,AVAZIMIZ
ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRDIK DİLİMİZDE TÜY BİTTİ YETER ARTIK GARDAŞ İHANET YETER
TÜKENDİM ,BU KADAR UCUZA SATMA BENİ EY ANA VATAN.
CEVAP:
Maalesef Atatürk döneminden bu yana Irak Türkmenleri'ne gereken ilgi
gösterilemedi. Musul-Kerkük ihmal edildi. Bunda tabii ki İngiltere ve A.B.D.'nin
petrola duydukları şehvetin büyük etkisi oldu. Ancak politikacılarımızın ve
hükûmetlerin ihmalini de inkâr edemeyiz. Yıllarca TÜRKMEN kelimesini kullanmaktan
kaçındık. Hatta Özal döneminden başlayarak Kuzey Irak'taki Amerikan uşağı aşiret
reisleri Barzani ve Talabani'ye destek verdik, onlara televizyon, radyo, ordu
kurduk. Şimdi de aynı tavır sürüyor.
Bu konuda pek çok yazı geliyor... Bir kaçını yayınladık, biri kaçını da
bir sonraki sayfada yayınlayacağız.
1) DÜNYANIN EN ESKİ DİLİ PROTO-TÜRKÇE
2) ROMA MEDENİYETİNİ TÜRKLER KURMUŞTUR
3) YUNAN MEDENİYETİNİ TÜRKLER KURMUŞTUR
Konu : 25. KARE VE BİLİNÇ ALTINA GÖNDERİLEN MESAJLAR
GDODlu mısır yemezler.
Toprak ana elbette bize açar kolunu.
Onun kadar düşünmez bizi hiçbir düşünce,
Kendi koynunda saklar can veren her oğlunu.”
Arif N.Atsız.
Sen engel tanımayan rüzgâr,
Sen Ergenekon Dağı’ndan doğan güneş…
Sen Allah’ın iman ve bilek gücü ile donattığı şanslı kul…
Senin adın: TÜRK!”
Subject: Fantazi yalanların ve Tarihi kirletme maksadın.
Konu : Fwd: FW: MUHTEŞEM... HARİKA... Bu kadar olabilir... Şapka çıkartılır..
SEVGİLER
Erol Derman
ASİL KERKÜKLÜ