DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ


OKURLARLA SOHBET - 38

IRAK'ta olup bitenlerle ilgili aldığımız makalelerden ikisini daha yayınlıyoruz.

KÜRTLER BÖLGEDE İSRAİL VE DIŞ GÜÇLERİN SOPASIDIR
Ali Kerküklü (Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük Kitabının Yazarı)

Bölgede Dış Güçlerin Sopası Kürtler

1897'de toplanan Dünya I. Siyonist Kongresi’nde Yahudilere ‘Nil’den Fırat’a İsrail Devleti’ hedefini işaret eden modern siyonizmin babası Theodor Herzl, siyasi Kürtçülerle de ilk temas kuran Yahudi liderdi. Herzl bu durumu hatıralarında açıkça dile getiriyor. Türkiye Kürtlerinden Abdullah Cevdet ile bağlantıya geçen Herzl’in bu girişiminden sonra Irak’ın Kuzeyinde Yahudilerin ilgisi artmıştı. Bu bağlamda en önemli temasları İsrail Devleti kurulunca MOSSAD’ın ilk başkanı olacak olan Reuven Zoslanski (1949-1952) yapacaktı. Zoslanski Filistin’de kurulacak Yahudi Devleti için ‘Shiloah’ (vazifeli) kod adıyla Orta doğuda çeşitli milletler nezdinde zemin hazırlıyordu. İsrailli yazar Hagai Eshed’in One-Man Mossad: Reuven Shiloah, Father of Israeli Intelligence (Tek Adamlık Mossad: İsrail İstihbaratının Babası) adlı uzun makalesinde belirttiği gibi, Shiloah, İsrail’in ilk 10 yılı boyunca istihbarat servisinin yapılanmasında olduğu kadar, dış politikanın oluşumunda da büyük pay sahibiydi.

Reuven Shiloah, 1930?lu ve 40?lı yıllarda yaptığı Ortadoğu gezileri sırasında (1931-1934 yılları arasında Irak’ta yaşar ve Kürtlerle ilişki kurar) edindiği istihbarat birikimini Mossad’ın liderliğini üstlendiğinde yoğun biçimde kullanmaya başladı. Arap dünyasını iyi tanıyordu ve Yahudi Devleti’nin hayatta kalmak için bu dünyayı nasıl düzenlemesi gerektiğini de biliyordu. İyi bildiği işleri başında da, düşman gibi gözüken komşu ülkelerle gizli ilişkiler kurmak geliyordu. Shiloah tarafından geliştirilen bu “çevreleme stratejisi” Başbakan David Ben Gurion tarafından İsrail’in kuruluşundan bugüne kadar politikasının temel ekseni haline getirilecektir.

İsrail istihbaratı bu dönemde özellikle Kürt hareketinin Avrupa Temsilcisi olan Türkiye Kürt’ü Kamuran Ali Bedirhan ile ciddi işbirliği içine girer. Ian Black Benny Morris’in ‘Israel’s Secret Wars: A History of Israel’s Intelligence Services’ isimli eserinde İsrail yönetiminin Kamuran Ali Bedirhan aracılığı ile 1961?den beri Irak’ta isyan etmiş olan Kürt isyancılarla 1963?te yeni bir irtibat kurarak onları yönetmeye, yönlendirmeye başladığı belirtiliyor.

Hayfa Üniversitesi Modern Ortadoğu Tarih Bölümü`nden İsrailli Prof. Dr. Amatzia Baram ‘İsrail ve Irak’taki Kürt Sorunu’ isimli kitabında, 1963 yazında İsrail İstihbarat Örgütü (MOSSAD) Başkanı General Meir Amit, İran istihbarat örgütü SAVAK’ın başkanı ile görüşerek, SAVAK yolu ile Kürtlere silah gönderme konusunda anlaşıyor. Kürt İsrail işbirliğine İran da dahil olur ve İran üzerinden Irak’ın Kuzeyine geçen İsrailli subaylar burada Kürt peşmergeleri eğitmeye başlar. 8 Şubat 1963'te Baasçılar’ın Irak’ta bir ay sonra da Suriye’de başa geçmesi ve 17 Nisan 1963'de Irak, Mısır, Suriye arasında yapılan üçlü Birlik Antlaşması ile Nasır’ın öncülük ettiği Pan Arabizm fikrinin birliğe hakim olmasını tehdit olarak algıladığı için İsrail Kürt meselesine karışır ve Kürt isyancıları desteklemeye başlar.

1963 Ha­zi­ran’ın­da KDP Po­lit­bü­ro­su ara­cı­lı­ğıy­la İs­ra­il ile iliş­ki ku­rul­du. O tarih­te Kamu­ran Ali Be­dir­han va­sı­ta­sıy­la Pa­ris’te Ce­lal Ta­la­ba­ni ile Şi­mon Pe­res ara­sın­da giz­li bir gö­rüş­me ger­çek­leş­ir. Bu gö­rüş­me­de Celal Ta­la­ba­ni, Kürt peş­mer­ge­le­re ağır si­lah yar­dı­mı ya­pıl­ma­sı için çağ­rı­da bu­lun­ur. Bu gö­rüş­me­nin ar­dın­dan Celal Talabani’nin eşi Hero’nun babası İb­ra­him Ah­med baş­kan­lı­ğın­da Ömer Mus­ta­fa De­ba­be ve Se­yid Aziz Şem­zi­ni’den olu­şan bir he­yet İran üze­rin­den İs­ra­il’e git­ti.

Soldan Sağa Amerika’nın Bağdat Büyükelçisi James Jeffrey, Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden, Irak Kürt Cumhurbaşkanı Celal Talabani(Amerikalılardan daha Çok Amerikalı), Irak Başbakanı Nuri El-Maliki Celal Ta­la­ba­ni’nin ka­yın­pe­de­ri İb­ra­him Ah­med, MOS­SAD baş­ka­nı Me­ir Amit (1963 – 1968) ile de gö­rüş­tü. Ken­di­sin­den ba­zu­ka, mü­him­mat, tü­fek, pa­ra ve ben­ze­ri yar­dım­lar is­te­di. İran, İs­ra­il’den gön­de­ri­len yar­dım­la­rın top­rak­la­rı üze­rin­den ak­ta­rıl­ma­sı­na izin ver­miş, ka­pı­la­rı­nı aç­mış­tı. Her­hal­de İs­ra­il ve İran bu yar­dım­la­rı Al­lah rı­za­sı için yap­mıyordu. Bu yar­dım­la­rın mut­la­ka bir be­de­li olacaktı. İsrail açısından Iraklı Kürtlere verilen desteğin iki önemli nedeni olduğu açıktır. Birincisi isyanın sürmesi Irak’ta istikrarsızlık yaratmakta ve Bağdat hükümetini askeri, siyasi ve ekonomik anlamda yıpratmaktadır. İkincisi Kürtler, Arap topraklarına sızmakta ve bilgi edinmekte zorluk çeken İsrail’in bölgedeki gözü kulağı olmaktadır. İs­ra­il, ku­ru­lan iliş­ki­ler kap­sa­mın­da Ağus­tos 1966 yı­lın­daKürt is­tih­ba­rat ör­gü­tü­nün (PARASTİN) şe­kil­len­me­si­ne de yar­dım­cı ol­du. Amaç Irak hakkında İsrail için istihbarat toplamaktı. MOS­SAD, Kürt is­tih­ba­rat­çı­la­rı ye­tiş­tir­di. PARASTİN’nin ba­şı­na Mesud Bar­za­ni ge­ti­ril­di.

Mesud Bar­za­ni, “Bar­za­ni II” ad­lı ki­ta­bın­da: “O za­man bir gü­ven­lik ve is­tih­ba­rat var­lı­ğı­na ih­ti­yaç du­yul­du. Bu ör­gü­tün ku­rul­ma­sı gö­re­vi ba­na tev­di edil­di. İlk baş­ta Şe­kib Ak­ra­vi, Mu­ham­med Aziz Ka­dir, Fran­so Ha­ri­ri (18 Şubat 2001’de Erbil’de öldürüldü), Fa­hir Mer­ge­so­ri ve di­ğer­le­rin­den yar­dım alı­yor­dum” de­mek­te­dir.

İsrail’in Kürt isyancılara giderek artan desteğinin en sembolik göstergelerinden biri Eylül 1968?de Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’in İsrail’e yaptığı ziyaret olarak gösteriliyor. Barzani kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’a hediye olarak bir ‘Kürt Hançeri’ ile birlikte Türkmen şehri Kerkük’ün petrol rafinerilerinin nasıl vurulabileceğinin planlarını da vermişti. Daha sonra Mart 1969?da bu plan doğrultusunda yapılan bir operasyonla MOSSAD ve peşmergeler Kerkük rafinerilerini bombalayarak, çalışamaz hale getirdiler. Bu operasyon CIA raporlarında da yerini alıyor. Barzani’nin ziyaretinden sonra rafineri haritasına karşılık İsrail de ‘Altı Gün Savaşları’ sonucunda elde ettiği savaş ganimeti Sovyet yapısı silahları, Iraklıları öldürmek için, Tahran’daki İsrail askeri ataşesi Yaakov Nimrodi aracılığı ile Kürtlere ulaştırdı. Kendilerine verilen Doğu Blok’u silahlarına önce şaşıran daha sonra çok sevinen Mesud Barzani’nin Molla Mustafa Barzani, ayrıca bulduğu İsrail yapımı bombalardan daha çok istemişti. Kendisini silah ve paraya boğan İsrail'in gücüne hayran kalan Barzani, İsraillilere ortak bir seferberlik de önermişti.

1973’ten sonra Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü CIA de bu işbirliğine katıldı. CIA ajanları, Irak’ın Kuzeyine, İran üzerinden peşmergelere gelen askeri malzemenin akışını koordine etmeye başladılar. Soldan Sağa MOSSAD Başkanı Meir Amit, İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, Mesud Barzani’nin Babası Molla Mustafa Barzani, İsrail Genel Kurmay Başkanı Rehavam Zeevi ve Mahmud Osman- İsrail İlk başlarda Sovyet yanlısı olan baba Molla Mustafa Barzani, İsrail devletinin kurulmasıyla coğrafyadaki yüzünü yeni devlete döndürdü. Barzani, İsrail ile ilişkilerinin devamında 1973?te İsrail’e ikinci kez ziyarette bulunuyor. Kürtçe konuşan çocukluk arkadaşı Irak Yahudilerden 1950?den beri İsrail’de yaşayan David Gabayi’nin evinde kalıyor. Saklanan bu ziyaretler, 28 Eylül 1980 de İsrail Başbakan’ı Begin’in, İsrail’in Kürtlere para, silah ve eğitim sağladığını ilk kez açıklaması ve 29 ve 30 Eylül tarihli İsrail gazetelerinin Barzani’nin 1960larda ve 1970li yılların başlarında İsrail’e birkaç gizli ziyaret gerçekleştirdiğini yazmaları üzerine su yüzüne çıkar.Şubat 2004’te Radikal Gazetesinden Murat Yetkin’in sorularını yanıtlayan İsrail Dışişleri Eski Müsteşarı Alon Liel de 1960'larda, 70?lerde Molla Mustafa Barzani’ye İsrail’in destek verdiğini söylemektedir. 2 Ma­yıs 2005’de Sa­bah ga­ze­te­sin­de ya­yın­la­nan As­lı Ay­dın­taş­ba­şın, İs­ra­il’in Baş­ba­kan yar­dım­cı­sı Şimon Pe­res’le Tel-Aviv’de yap­tı­ğı rö­por­taj­da; Şi­mon Pe­res’in Irak ko­nu­sun­da ne dü­şün­dü­ğü­nü soruyor? “Irak’ta top­rak da in­san­lar da gü­zel. Ya bö­lü­ne­cek ya da kon­fe­de­ras­yon oluş­tu­ra­cak­lar…” Tüm grup­lar güç­lü bir fe­de­ras­yo­na yö­ne­li­yor. Ay­rı­ca ta­rih­te ilk kez bir Arap ül­ke­si­nin ba­şı­na bir Arap ol­ma­yan bi­ri geç­ti (Şi­mon Pe­res’in es­ki dost­la­rın­dan Kürt Cum­hur­baş­ka­nı Ce­lal Ta­la­ba­ni). As­lı Aydıntaş­ba­şın İs­ra­il’in Irak’ın Kuzeyinde Kürt­ler ve ba­ğım­sız Kürt dev­le­ti­ni des­tek­le­di­ği yo­lun­da­ki kaygı­la­rı gün­de­me ge­tir­di­ğin­de ise “Ba­kın biz Kürt­le­ri baş­la­rı be­la­day­ken, Sad­dam on­la­rı öl­dü­rür­ken des­tek­li­yor­duk. Ama şim­di böy­le bir du­rum yok.

Irak’ta Sad­dam dö­ne­min­de ba­şı be­la­da olan tek Kürt­ler miy­di? Türk­men­ler, Arap­lar, H­ıris­ti­yan­la­rın (Asuri ve Keldaniler ) baş­la ­rı be­la­da de­ğil miy­di?” İs­ra­il’in bu in­sa­ni yar­dım­la­rı(!) ne­den bir tek Kürt­le­re ya­pı­lı­yor­du? Kar­şı­lı­ğın­da ne is­te­ni­yor­du? İsrail’in toprak anlamında stratejik bir derinliği yok. Bunun için Arap kuşağında, Arapların Araplarla ya da Arap olmayanlarla bir çatışmaya sürüklenmesini istiyor. Böylece kendi üzerindeki yoğunluğu azaltmış olacak. Ayrıca bölgede Irak her zaman İsrail için en büyük tehdit olmuştur. Burada kurulacak ‘Kürt devleti’ ile Irak tehdidini ortadan kaldırmak istiyor. Kürt isyanına ta başından beri stratejik hesap yapan ve bu kartı Irak, Türkiye, İran ve Suriye’ye karşı kullanan ülke İsrail’dir.

Amerika dış politika uzmanı Jack Anderson’un 18 Eylül 1972'de Washington Post gazetesinde yazdığı bir yazısında her ay İsrailli bir yetkili Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa’ya 500 bin dolar vermekteydi, dönemin CIA raporlarına göre MOSSAD şefi Zvi Zamir, Barzani’yi Irak’ın Kuzeyindeki kampında ziyaret ederek, Bağdat’a karşı yapılan saldırı ve sabotajların dozunun artırılmasını istemişti.

Bölgede kendisine bağlı bir Kürt devleti isteyen İsrail’in ilişkileri baba Barzani’den sonra da devam etti. İsrail ile oğul Mesud Barzani arasındaki ilişkiler babası dönemindeki gibi aleni olmaktan çok, farklı konseptler de sürüyor. Bölgede bulunan 24 değişik grubun içinde Barzanilerin etkin konuma gelmesinin en önemli sebebi İsrail’in verdiği destek olarak gösteriliyor. Araştırmacı Aytunç Altundal’a göre İsrail’in Irak’ın Kuzeyi ile olan ilişkilerini Kürt Yahudiler sağlıyor (İsrail’de 150-200 bin arasında Kürt Yahudisi yaşamaktadır) . Altundal; “İsrail ile ilişkiyi Barzani’nin yanında bulunan Sami Abdurrahman sağlıyordu (1 Şubat 2004 tarihinde Türkmen şehri Erbilde bir intihar saldırısında öldürüldü. Sami Abdurrahman İsrail tarafından özel eğitilip yetiştirilmiş, Irak Hükümetinde bakanlık yaptığı sırada Irak hakkında tüm bilgileri İsrail’e aktarıyordu). Barzanilerin Amerika ile CIA bağlantısı yine İsrail aracılığı ile sağlanıyor” diyor.

MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri, Londra ve Sidney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars – A History of Israel’s Intelligence Services” (İsrail’in Gizli Savaşı – İsrail İstihbarat Servislerinin Tarihi) adlı kitapta da sergilenmektedir. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmıştır. Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanmaktadır. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği belirtilmektedir.

Bu bilgilerin dışında, 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanmaktadır. MOSSAD-Barzani ilişkilerinin İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD ajanı) aracılığı ile gerçekleştirildiği de bir başka önemli bilgidir. Nimrodi’nin üstlendiği görev de son derece ilginçtir; Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynamıştır. Kitapta MOSSAD’dan Kürtlere 500 bin dolar para verildiği, sağlam bilgi kaynaklarına dayanılarak açıklanmaktadır. Bu durumda önemli bir soru gündeme gelmektedir: 70'li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürmekte midir? Kitapta ele alınan bilgilere göre bu sorunun cevabı, “evet”dir:

Ian Black ve Benny Morris’in deyimiyle, Kürtler ile İsrail arasındaki ilişkiler “Ortadoğu’nun en kötü saklanan sırrı”dır. Bütün bunların mâkul açıklaması Amerika ve İsrail’in Ortadoğu’da, başlangıçtan günümüze değin ortaklaşa sürdürdükleri kirli oyunları deşifre eden kilometre taşlarında saklıdır.

Akşam gazetesinin Suriye asıllı Ortadoğu Uzmanı Hüsnü Mahalli’nin Mesud Barzani ile Aralık 2005’de yaptığı röportajda;

Soru: Sayın başkan, şu İsrail ile işbirliğinize gelelim… Geçenlerde yine İsrail basını bazı İsrailli subayların peşmergeleri eğittiğini yazdı… Barzani: Bakın tüm bunlar saçma, kışkırtıcı, kasıtlı ve gerçekle ilgisi olmayan rezil iddialardır. Peşmergelerin İsrail generallerin eğitimine ihtiyacı yoktur. Peşmergeler kendileri başkalarını eğitecek düzeydedir. Ancak İsrail ile ilişkilerin de bir suç olduğunu sanmıyorum. Unutmamak gerekir ki, biz Irak’ın bir parçasıyız. Eğer Irak hükümeti İsrail’i tanır ve diplomatik ilişki kurarsa (ki Irak hükümeti İsrail’i tanımıyor) biz de o zaman İsrail konsolosluğunu Erbil’de açarız ve ilgilenen herkesi davet ederiz.

Mesud Barzani’nin 23 Mart 2007’de, Irak’taki son duruma, yaşanan ve olası gelişmelere ilişkin Londra’da yayınlanan el-Hayat gazetesinden Gassan Şerbel ile yaptığı söyleşiyi;

Soru: İsraillilerin Irak’ın kuzeyine sızdığına dair konuşmalar var. Güvenlik ve ekonomi açısından… İsrail’in bölgedeki azınlıklar konusu üzerinde çalıştığı söyleniyor. Barzani: Biz Irak devletinin bir parçasıyız. Anayasal olarak herhangi bir devletle ilişkiler kurma hakkımız yok. Eğer İsrail’in Bağdat’ta büyükelçiliği açılırsa Erbil’de de bir konsolosluğu açılır. Bununla birlikte İsrail’le ilişki içerisinde olmanın bir suç olduğunu düşünmüyorum. Ancak Irak anayasasına da karşı çıkmayacağım.

Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci ve yazar Seymour M. Hersh’in “Emir Komuta Zinciri” adlı kitabında ilginç bilgiler yer almaktadır: “Üst düzey bir CIA yetkilisi, kendisiy­e bir görüşmemizde, ‘İsraillilerin Irak’ın Kuzeyinde faaliyet gösterdiklerini kabul etmişti. İsrailliler orada da olmaları gerektiğini düşünüyorlar’ dedi. İsraillilerin Washington’un onayını isteyip istemediklerini sorduğumda ise aynı yetkili gülerek “İsraillilere ne yapmaları gerektiğini söyleyebilecek birini tanıyor musun? Onlar hep kendi çıkarlarına en uygun düşen şeyi yaparlar” karşılığını verdi. CIA yetkilisi İsrail’in bölgedeki varlığının Ame­rikan istihba­rat çev­re­le­rin­de bi­lin­di­ği­ni de ila­ve et­ti.” Es­ki bir İs­ra­il is­tih­ba­rat su­ba­yı, 2003 yı­lı son­la­rın­dan be­ri Kürt ko­man­do bir­lik­le­ri­ni (peşmergeleri), İs­ra­il’in en giz­li ko­man­do bi­ri­mi olan Mis­ta­ra­vim ka­dar et­kin bir güç­te eğit­tik­le­ri­ni açık­lamış (https://www.youtube.com/watch?v=XTt84I3bxF4,Israel Training Iraqi Kurds-israil Irak Kürtlerini eğitiyor, youtube sitesinde video görüntüsü ) ve son­ra da şu­nu ek­le­miş­ti: “Ba­kın, İs­ra­il Sad­dam’a kar­şı bir den­ge un­su­ru ola­rak Kürt­le­ri hep des­tek­le­miş­ti. İs­ra­il’in Kürt­ler­le it­ti­fa­ka gir­me­si, Bush Yö­ne­ti­mi’nce o ka­dar da ka­bul edil­me­ye­cek bir şey de­ğil­di.” İs­ra­il’in Irak’ın Kuzeyinde­ki var­lı­ğı, ken­di­si­ne İran nük­le­er gi­ri­şim­le­ri­ni iz­le­me im­ka­nı ve­re­cek­ti. Irak ve Su­ri­ye’de göz­le­re ve ku­lak­la­ra sa­hip ola­cak­tı. Irak Devletinin İsrail ile Diplomatik İlişkisi Yok, Ama Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı Celal Talabani, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak İle Görüşme Yapabiliyor İs­ra­il’in ön­de ge­len ga­ze­te­le­rin­den Ye­di­ot Ah­ro­not, İsrailin Irakın kuzeyindeki gizli varlığını 2005 yı­lı son­la­rın­da tek­rar gün­de­me ge­ti­ri­yor­du. Ga­ze­te­ye gö­re ba­zı İs­ra­il şir­ket­le­ri­nin Kürt yetkilileri ile anlaşma­lı ola­rak, giz­li­ce peşmergeleri eğit­miş­ler, on­la­rı mil­yon­lar­ca do­lar­lık mal­ze­me ile do­nat­mış­lar, ayrı­ca Er­bil’de­ki bir ha­va­ala­nı (Erbil Havaalanı) in­şa­atı­na da giz­li kat­kı sağ­la­mış­lar­dı. Kürt yet­ki­li­le­ri, İsra­il fir­ma­la­rıy­la yü­rü­tü­len pro­je­le­rin ni­çin giz­li tu­tul­du­ğu so­rul­du­ğun­da, “gü­ven­lik ne­de­niy­le” di­yor­lar­dı. İs­ra­il ga­ze­te­si­ne gö­re, son on se­kiz ay bo­yun­ca bir çok İs­ra­il­li gü­ven­lik şir­ke­ti ta­ra­fın­dan Irak’ın kuzeyine gön­de­ri­len es­ki ko­man­do­lar(israilli askerler), bu­ra­da Bölgesel Kürt Yönetimi ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen özel bir prog­ram çer­çe­ve­sin­de, peş­mer­geleri eği­ti­yor­lar­dı.

2005’in Aralık ayında ise konuyu bu kez İtalyan La Stampa gazetesi gündeme taşıdı. La Stampa’ya göre İsrailli onlarca asker ‘tarım uzmanı’ ve ‘mühendis’ kimliği altında Iraklı Kürtleri eğitiyordu. Gazeteye göre İsrailliler bölgeye Türkiye üzerinden geçiş yaptılar. Geçişin ardından ‘Z Bölgesi’ olarak kodlanmış gizli bir yere konuşlanan İsrailliler burada Kürtlere ağır askeri eğitim vermeye başladılar. Analizini İsrail’in Yediot Ahronot gazetesine dayandıran La Stampa’ya göre Kürtler ile ilk temasları sağlayan da Mossad’ın eski başkanı Dany Yaton’du (1996-1998). İlk temasların ardından bağlantı İsrailli işadamı Şlomi Michaels tarafından sürdürüldü. Yatom’un kurduğu Magalcom şirketi yakın bir zamana kadar Kürtlere ‘stratejik danışmanlık’ yaptı. Yatom tüm bu iddiaları reddetti. Ancak eldeki belgeler bu yalanları boşa çıkarıyor. Bu arada İsrailli askerlerin bölgedeki varlığını İsrail gazetesi Yediot Ahronot da görüntüledi. Erbil yakınlarındaki Erbil Havaalanı’ndaki görüntüler İsraillilerin bu bölgedeki varlığını kanıtlayan önemli bir kanıt oldu.

Hemen hemen tüm MOSSAD başkan ve yardımcıları Irak’ın Kuzeyinde görev yapmış ve Kürtlerle yakın ilişkide bulunmuştur.Irak’ın Kuzeyinde görev yapan MOSSAD başkan ve yardımcıları : Reuven Shiloah (1949-1962) ,Meir Amit (1963-1968) ,Zvi Zamir (1968-1974). Soldan sağa Bölgesel Kürt yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Menahem Nahik Navut (Mossad 2. Başkanı 1984 – 1986), Mahmut Osman(Bugün Irak Parlamentosunda Milletvekili), Mossad Başkanı Zvi Zamir (1968 – 1974), Mossad Başkanı Nahum Admoni (1982 – 1989) ve Bir Kürt Koruma- Irak’ın Kuzeyi Zvi Za­mir’den bo­şa­lan MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı’na Yitz­hak Ho­fi (1974-1982) atan­mış­tır. Yitz­hak Ho­fi’nin yar­dım­cı­lı­ğı­na ise Da­vid Kimc­he ata­nır (1976-1980). İki­si de da­ha ön­ce Irak’ın Kuzeyinde gö­rev yap­mış­lar­dı. Bir sü­re son­ra MOS­SAD’ın Baş­kan Yar­dım­cı­lı­ğı­na Da­vid Kimc­he’nin ye­ri­ne, Na­hum Ad­mo­ni ge­ti­ri­lir (1980-1982).Na­hum Ad­mo­ni (1982 – 1989) se­ne­le­ri ara­sın­da MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı koltuğuna oturacaktır. Na­hum Ad­mo­ni da Irak’ın Kuzeyinde görevli olarak bu­lun­muş­tur.Nahum Admoni’nin yardımcılığına getirilen Menahem ‘Nahik’Navot (1984-1986 )Irak’ın Kuzeyinde görev yapanlar arasındadır. Na­hum Ad­mo­ni’nin ye­ri­ne MOS­SAD kol­tu­ğu­na 1989 – 1996 yıl­la­rı ara­sı Shab­tai Sha­vit otu­ra­cak­tır. O da Irak’ın Kuzeyinde gö­rev yap­mış­tır. 1998–2002 yıl­la­rı ara­sın­da MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı­nı ya­pan Ef­ra­im Ha­levy de Irak’ın Kuzeyinde gö­rev­len­di­ri­len­ler­den bi­ri­dir. Her hal­de Irak Kürt­le­ri­ne in­sa­ni yar­dım gö­tür­mek için git­miş­ler­dir!!!! Bu ün­lü isim­le­rin Irak’ın Kuzeyinde peş pe­şe gö­rev­len­di­ril­me­le­ri, böl­ge­nin İs­ra­il için ne ka­dar bü­yük bir öne­me sa­hip ol­du­ğu­nu gös­ter­mi­yor mu? Böl­ge­nin öne­mi İs­ra­il­li­ler için her ge­çen gün da­ha da art­tı. Kut­sal top­rak­la­ra du­yu­lan sev­gi ve ener­ji kay­nak­la­rı­na gös­te­ri­len il­gi, İs­ra­il’i Irak’ın kuzeyi ve Kürt­le­rin sev­da­lı­sı ha­li­ne ge­tir­di.

Amerikalı Çuvalcı General Raymond Odierno ve Mesud Barzani Türk Gazeteci, araştırmacı ve yazar Uğur Mumcu: “Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD 'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi? Tarih boyunca İngiltere, ABD, İran, SSCB, Suriye ve İsrail Kürtleri kullanmışlar ve işleri bittikten sonra kendi kaderleriyle baş başa bırakmışlardır, ama Kürtler tarihten ders alamamışlardır. Irak’ın işgalinde işgalcilere öncülük eden Irak Kürtleri, işgalci ABD Irak’tan çekildikten sonra Kürtler arasında bir panik yaşanıyor, “ABD bize ‘ihanet’ mi ediyor veya tekrar Kürtleri satacak mı?” sorusu gündeme geldi ve bir kısım Kürt sitelerinde de bu konu tartışılmaya başlandı. İşte ülkesine ihanet eden ve Kaderini dış güçlere bağlayan işbirlikçi toplumların durumu ortada, Korku, panik ve satılma korkusu!

Ali Kerküklü

KAYNAKLAR:

1-Haşim Söylemez, “Barzani harita verdi, İsrail bombaladı”, Aksiyon Dergisi, , Sayı 432, 17 Mart 2003.
2-Amatzia Baram, “İsrail ile Irak’ta Kürt Sorunu.” Avrasya Dosyası Dergisi, Cilt I, Sayı 4, İlkbahar 1996
3-Sey­mo­ur H. Hersh, Emir Ko­mu­ta zin­ci­ri, 11 Ey­lül’den Ebu Gu­reyb’e Uza­nan Yol, Ago­ra Ya­yın­la­rı, İs­tan­bul, 2005.
4- lan Black, Benny Mor­ris, Is­ra­el’s Sec­ret Wars: A His­tory Of Is­ra­el’s In­tel­li­gen­ce Ser­vi­ces. New­york. Gro­ve We­iden­feld, 1991.
5-Ali Kuzu, Dünyanın En Acımasız İstihbarat Örgütü MOSSAD, Kariyer yayınları,İstanbul,2010.
6-Tun­cay Öz­kan, CIA Kürt­le­ri, Kürt Dev­le­ti’nin Giz­li Ta­ri­hi, Al­fa Ya­yın­la­rı, İs­tan­bul, 2004.
7- Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı, Altın Küre Yayınları, Ankara, 2003.
8-Ali Kerküklü, Oyun İçinde Oyun Kerkük, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2006.

---------------------------------------------

Kerkük’te Yaşananların Gerçekte Türkmenleri Yok etme Operasyonudur!!!
Ali Kerküklü (Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük Kitabının Yazarı)

Nisan 2003’te Amerika’nın Irak’ı işgal etmesi sonucunda Irak’taki dengelerin Kürtler ve Araplar lehinde gelişmesi, “Araplaştırma” politikalarının yerinin “Kürtleştirme” politikalarının almasıyla Türkmenlerin yaşamını derinden etkilemiştir. Kerkük, Telafer, Tuzhurmatu ve diğer kritik merkezlerde oluşan şiddet olayları ve Türkmenlere yönelik eylemler bu çerçevede değerlendirilmelidir. Son günlerde Türkmenlere karşı artan şiddet ve terör saldırılarının bir anlamı olmalıdır. Bu bombalı saldırılar özellikle Türkmenlerin yoğun yaşadığı semtlerde meydana geliyor. Saldırıların daha çok Türkmen bölgelerinde yaşanması ve doğrudan Türkmenleri hedef alması, Türkmenlerin korunması meselesini yeniden gündeme taşımıştır. 2 Ağustos 2012 Türkmen şehri Kerkük’ü ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkmenlere seslenerek; "Sizin burada tırnağınıza küçük bir diken batsa, onun acısını 75 milyon Türk Anadolu'da hisseder.”dedi. Yıllarca Irak Türkmenleri, Irak rejimleri tarafından baskı, zulüm, işkence, asimilasyon, etnik temizlik, katliamlar ve göçe zorlamaya tabi tutulmuşlardır. Bugün ise Irak Türkmenleri şiddet ve terörden canları yanıyor, dün olduğu gibi bugünde Türkmenlerin kaderi değişmemiştir !!!! Nisan 2003’ten beri Irak Türklerini sindirmek ve yıldırmak için kamunun üst düzey Türkmen yetkililerine ve sivil kuruluşlarına yönelik bombalama eylemleri, tutuklama, tehdit, suikast, sivilleri öldürme, göçe zorlama, soygun, mallarını ele geçirme ve fidye istemek içinTürkmenlerin kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır. Türkmen askeri komutan, doktor, siyasetçi, bilim adamı ve işadamları tehdit ediliyor, suikasta maruz kalıyor, kaçırılıyor veya öldürülüyor. Türkmenlere karşı şiddet ve saldırı girişimleri hala devam ediyor. Kerkük’ün yönetimi ve güvenliği Kürt gruplarının (Peşmerge ve Asayiş’in) denetiminde, Kerkük’te kaçırılan ve öldürülenlerin tamamı Türkmenler, bunun anlamı açık ve net değil midir? Kerkük’ün Türkmen kimliğini değiştirmek isteyen grupların bölge halkına karşı uyguladıkları yıldırma ve göçe zorlama politikalarına karşı direnen birçok Türkmen evladının faili meçhul cinayetlere kurban gittiği biliniyor. Bu kanlı ve hain eller Irak Türkmenlerine karşı sistematik olarak psikolojik savaş uyguluyor ve bu savaşın boyutları tahmin edilenden daha büyüktür. Amaç Türkmenleri korkutmak, sindirmek, yıldırmak, öldürmek, toplum arasında güveni sarsmak, kaos yaratmak ve göçe zorlamaktır. Kerkük’te yaşananların Türkmenleri yok etme operasyonu değil mi? Değilse, o zaman bu yaşananların adı nedir? Tüm bunlar göz önüne alındığında son 9 yıllık gelişmelere bakılınca akla şu sorular geliyor; hangi grupların Kerkük’te siyasi ajandası var? Türkmenleri hedef alan şiddet ve terör olayları kimlerin işine geliyor ve kimler arkasında bulunuyor? Türkmenleri Irak'ın yeni yapılanma sürecinin dışına itmek, etkisiz hale getirmek, siyasi sahneden silmek ve göçe zorlamak kimler tarafından yapılıyor? Kerkük’ün yönetimi ve güvenliği hangi grupların denetiminde ve Türkmenlere karşı işlenen bu cinayetler neden önlenemiyor? Hangi güç veya kimler polis ve asker üniforması giyip resmi plakalı araçlarla Türkmen İş adamı, doktor ve bilim adamlarını kaçırıp taşeron Arap teröristlere teslim ediyor, fidye isteniyor ve sonradan bu insanlar öldürülüyor. Bu kana susamış, kalleş ve hain eller ne zamana kadar Türkmen kanı dökecek? 2003 Irak’ın işgali ile birlikte Türkmenler dışındaki bütün büyük etnik ve dini topluluklar silahlı güçlere sahip olurken, Türkmenleri koruyacak silahlı bir güç olmamış, devlete bağlı güvenlik güçleri Türkmenleri korumakta yetersiz kalmıştır. Türkmenlere yönelik şiddet eylemlerinin önüne geçilememektedir. Şiddet ve terör eylemleri direkt olarak Türkmenleri hedef alınmasına rağmen Irak merkezi hükümetinin halen bir adım atmaması, Türkmenleri tedirgin etmektedir. Bu olaylar karşısında Türkmen siyasetçilerin Irak hükümetine yaptıkları bütün girişimlerden de halen bir sonuç alınabilmiş değil. İstatistikler ve yaşanan olaylar Kerkük’te Türkmenlerin hedef alındığını net olarak göstermektedir. Türkmenleri devlet koruyamıyor, o zaman Türkmenlerin can güvenliğini kim sağlayacak? Türkmenler de haklı olarak isyan etmekte ve Türkmenler kendilerini koruyacak ve Türkmenlerden oluşan bir silahlı güç talep etmektedir. Irak hükümeti, Irak vatandaşları olan Türkmenlerin korumakta acizlik yaşamaktadır. Merkezi hükümetin Türkmen halkını koruyamıyorsa, Türkmenlerin de kendi varlıklarını korumak adına silahlı bir güce sahip olmalıdır. Bugün Irak’ta Türkmenler varlık ve yaşam mücadelesi vermekte, bu noktada Türk medyası ve kamuoyunun da konuya ilgisiz kalması oldukça şaşırtıcıdır. Türk kamuoyunun ve Türk dünyasının Irak’taki Türkmenlere vereceği desteğin, Türkmenleri Irak’ta ayakta tutacak, varlık ve yaşam mücadelesini güçlendirecektir. Bu hain ve eli kanlı katiller heveslenmesin ve sevinmesinler, Irak Türkleri yerini yurdunu dağdan ve çölden gelenlere bırakmaz. Atalarının kanlarıyla sulanmış bu toprakları asla terk etmez. Türkmenlere uzanan kirli ve hain elleri Türkmenler mutlaka kıracaktır. Gün birlik, beraberlik ve kenetlenme günüdür. İnsanlık adına bütün insanları ve insan hakları örgütlerini Türkmenlere karşı insanlık dışı işlenen dramı ve haksızlıkları görmelerine davet ediyoruz.

Ali Kerküklü

Kaynak:

-ORSAM Ortadoğu Uzmanı Bilgay Duman, “Kerkük’te Türkmenlere Yönelik Saldırılar ve Düşündürdükleri”

***

***

***

  • DİĞER BÖLÜMLER : OKURLARLA SOHBET - MEKTUPLAR , OKURLARLA SOHBET - MEKTUPLAR / 39 , TÜRKLER'İN TARİHİ - MURAD ADJİ , KÜRT KÖKENLİLERİN DTP-PKK-AÇILIM ALEYHİNE AÇIKLAMALARI , BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI , TÜRKLERLE İLGİLİ LİNKLER , GİRİŞ