--- İzmirli Gamze'ye cevap: Teklifinize teşekkür ederim. Ancak şu andaki meşguliyetim sebebiyle katılmam mümkün değil. Selam ve sevgiler.
--- M.T. , 16.3.2015
Sn yazar,
Türkiyede ki etnik guruplar hakında ki yazınızı okudum. ilkdefa böyle seviyeli ve objektif bir yazarın yazısına rastladım. Ancak devlet kürtlere karşı ret ve inkar politikasını uygulamasaydı size yüzde yüz katılacaktım. saygılar...
CEVAP:
Devlet Kürtler'e red ve inkâr politikası uygulamadı. Yalnız 12 Eylül 1980'den sonra, öncek terör ve kürtçü bölücülüğün ulaştığı seviye etkili oldu ve bir süre yasaklamalar geldi.
Hep söylerim, radyoda kürdîlî hicazkâr ve acemkürdî makamında şarkılar çalınırken, Kürtler'i nasıl inkâr edeceksiniz? Mümkün mü? Bizim dediğimiz, Kürt diye bir millet yoktur, kürtleşmiş (Türk, Arap, Acem, Ermeni asıllı) aşiretler vardır. Kürtçe diye bir dil yoktur. Bu aşiretlerin kullandığı 50 kadar aslı Farsça'ya dayanan, içinde pek çok Türkçe kelime olan ağız ve lehçe vardır.
--- 0534 başlayan telefonlu kişi , 17.3.2015
Subject: Mersin bölgesinde 3-4 asırdır b ulunduğumuzu öğrendim dedemden.
Bizim etnik kökenimiz ne olabilir?Ş imdiden cevabınız için teşekkürler.
CEVAP:
Türkmen-Yürük, yani TÜRK olduğunuz muhakkak ama aşiret, oymak öğrenmek isterseniz Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun Türkmen aşiretleri hakkındaki kitabına (6 cilt) bakınız.
--- S. Ç. , 31.3.2015
tezinizi baştan sona doğru inceledim,açıkcası çok büyük bir saçmalık gibi geldi bana
CEVAP:
Olabilir, ama hangi sayfalar, hangi konular saçma geldi, bir de onu yazsaydınız da, biz de faydalansaydık.
--- ali veli , 25.5.2015 Subject: GILGAMIŞ DESTANI Gılgamış destanı ve kuran yazınızın sonunda tanrılar ifadesini çıkarırsak diyorsunuz. Gılgamışın nuhla karşılaşmış oldugunu varsayarsanız nuhun tek tanrılı dininden neden bahsedilmez destanda
CEVAP:
Ah şu İnternet dili ve yazısından bir kurtulabilsek!.. Büyük harf ve imlâ işaretleri kullanmadığınız için KUR'AN kelimesini kurmak'tan "kuran" olarak okudum, anlayamadım önce.
Biliyorsunuz, biz gelen mektupların hoktasına, virgülüne bile dokunmadan yayımlıyoruz. Zaman zaman bizimde tuşlama hatalarımız oluyor. Her ikisi de affola, diyoruz.
Her neyse, Nuh Aleyhisselâm M.Ö. 4000'lerde, Sümerler M.Ö. 3500'lerde görülür. Destanın tarihi M.Ö. 2000'lere kadar gider. Aradan bu kadar zaman geçtiği için Gılgamış'ta tek tanrıdan bahsetmemesini tabii görmek lâzım.
Temiz Eller, 29.6.2015
Ali Kerküklü’nün “Irak'taki Türkmenlerin Sessiz Çığlığı” isimli kitabı çıktı
Araştırmacı yazar Ali Kerküklü’nün 4.kitabı olan “Irak'taki Türkmenlerin Sessiz Çığlığı” IQ Kültür Sanat Yayıncılık tarafından yayınlandı. Kerküklü’nün yeni kitabı kitabevleri ve tezgâhlardaki yerini aldı.
Ali Kerküklü o bölgenin insanıdır ve bölgeyi de iyi tanıyor, doğup büyüdüğü bölgenin dili, psikolojisi, sosyo-kültürel yapısı ve bölgede yaşayan toplumların nasıl düşündüğünü bilen birisidir.
Ali Kerküklü 2006’de yazdığı “Oyun İçinde Oyun Kerkük” kitabında bölgenin geleceğiyle ilgili olarak çok önemli sayılabilecek bir öngörüde bulunmuştu:
“Bölgede bir yangın var, bu yangın komşu ülkeleri ilgilendirmez denilirse, herkes bilsin ki, bu yangın bölgeye sıçrayacak ve uzandığı her yeri alev alev tutuşturacaktır. Eğer zamanında gerekli önlemler alınmazsa Kürt bayrağının Mahabad (İran), Kamışlı (Suriye) ve Diyarbakır'da (Türkiye) dalgalanmayacağını kim garanti edebilir? Dış güçler zaten bu yangını körüklüyorlar. Bölge ülkeleri, olup bitenleri çok iyi takip etmeli ve birbiriyle işbirliği içine girmelidir. Çünkü bu yangın her geçen gün tüm Ortadoğu’yu kapsayacak derecede hızla ilerliyor.” (Yıl 2006).
50 sene önce Irak'taki senaryonun (kimlik tanıma, anadilde eğitim, özerklik veya federasyon) aynısı Türkiye'de sahneleniyor, bu taleplerin altında yatan asıl gerçek topraktır. Sözde Kürdistan dört yöne (Irak, Türkiye, İran ve Suriye) genişleyince ve birleşince, Türkiye’nin birliğini devam ettirmek mümkün olur mu?
Suriye Kürtleri, ele geçirdiği Suriye şehirlerindeki (Cezire, Kobani, Afrin ve Tel Abyad) Kürt nüfusunu koruma adı altında bölgenin demografisini (nüfus yapısını) değiştirerek, Arap ve Türkmenleri göçe zorlayarak Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt yönetiminin temellerini oluşturmaya çalışıyor.Yani Suriye Kürtleri Irak’taki gibi Türkiye sınırı boyunca bir Kürt koridoru oluşturuyor. Nereye doğru? Akdeniz’e doğru! Sıra Türkiye’de!
Kitabın önsözünü yazan Ali Kerküklü bu yeni kitabında şöyle diyor: “3 milyon nüfuslu Irak Devleti içinde Türkmenler; Araplar ve Kürtler ile birlikte üç “asli unsur”dan birini oluşturmaktadır. Türkmenler, en eğitimli, kültürel düzeyi en yüksek ve şehir hayatına en alışkın etnik unsurdur. Buna rağmen önce “Araplaştırılma”, şimdilerde ise “Kürtleştirme” politikaları ile Türkmen varlığı ortadan kaldırılmaya ve kimliği yok edilmeye çalışılmaktadır. Türkmenler, yıllardır binbir çeşit baskı, eziyet, işkence ve katliamlara maruz kalmaktadır. Ne yazık ki bugün bile bu çileleri bitmeyip, korku altında yaşamaya devam etmektedirler. Bugün Türkmenlerin yurtları, yaşadıkları yerler bazı grupların işgali ve istilası altındadır.
ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesi ile 10 Nisan 2003’ten beri Irak’ta Türkmenleri sindirmek ve yıldırmak için Türkmenlere yönelik bombalı saldırılar düzenlenmektedir. Kamunun üst düzey Türkmen yetkililerine ve sivil kuruluşlara yönelik bombalama eylemlerinin yanında tutuklama, tehdit, suikast, sivilleri öldürme, göçe zorlama, mallarını ele geçirme, soygun ve fidye istemek için Türkmenlerin kaçırılmaları olayları bölgede yaşanmaktadır. Yani Türkmenleri dünyanın gözü önünde bölgeden arındırmak istemektedirler.
10 Haziran 2014 tarihinde Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) saldırılarından dolayı Irak’ta iç karışıklıkların başladığı günden itibaren yaklaşık 1 milyon 200 bin insan evini terk etmek zorunda kaldı. Musul'un 10 Haziran 2014'te IŞİD'in, Türkmen şehri Kerkük’ün 12 Haziran 2014’te peşmergenin ve Türkmen ilçesi Telafer’in IŞİD'in eline geçmesinin ardından önemli bir bölümü Türkmenlerden oluşan 375 bin kişi evlerini terk etti. Irak'ta yaşanan krizin en büyük kurbanı olan Türkmenler, doğup büyüdükleri topraklarda soykırıma uğrayıp, canlarını kurtarmak için yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda bırakıldılar.
Irak, IŞİD saldırılarından dolayı tam bir kaos ve göç dalgasıyla karşı karşıya kaldı ve bundan en çok etkilenenler ise pek gündeme gelmeyen Türkmenler oldu. Yüz binlerce Türkmen çöllerde, dağlarda ve yollarda cehennem sıcağında kendilerine barınacak yer aradılar. Güneşin altında günlerce bekleyen Türkmenler, kamyon, otomobil ve minibüslerle bir yerden bir yere gitmeye çalıştılar. İki üç aileyi birlikte küçücük arabalara tıkıştırılmış şekilde görmek sıradan bir durum haline geldi. Türkmenler Irak’ın içlerinde göç hâlinde iken panik hâli içerisindeydiler.
Irak Türkleri, IŞİD ve peşmerge arasında kültürel soykırım ve kitlesel soykırım tercihleri arasında bırakılmış, yüz binlerce Irak Türk’ü, ölüm ve zorunlu göç arasında sıkışıp kalmıştır. Irak Türklerinin can ve mal güvenliği, Türkmeneli’nin şeref, namus ve iffeti yok edilmeye çalışılıyor. Türkmenleri dünyanın gözü önünde bölgeden arındırılıyorlar. Türkmenlerin karşı karşıya kaldığı olaylar açıkça kıyım ve etnik temizliktir.
IŞİD, Türkmen illerinde katliam yaparken; Peşmerge de Türkmenlere zulmederken; Türkiye'de "Türkmen" ismine sahip çıkma manasında hareket eden bir hükümet yetkilisi dahi yoktu.
İnsan hakları konusunda faaliyet gösteren tarafsız ve bağımsız yabancı kuruluşların dahi durumlarına dikkat çektikleri Türkmenlerin sorunlarına yeterince ilgi göstermeyen ülkelerden biri de Türkiye’dir. Kamuoyunda sempati yaratmaya yönelik ufak adımlar dışında son yıllarda Türkiye’nin Türkmenler konusunda somut bir politika geliştirememiş olması son derece üzücüdür.
Dünya petrol üretiminin %72’ si “Büyük Ortadoğu” diye adlandırılan bu bölgede üretilmektedir. Bugün “stratejik ortak” olmakla övünülen emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en önemli adımı, tüm dünya petrol rezervlerinin bulundukları ülke halklarının değil emperyalizmin tekeli altına alınması, dağıtımının yine aynı güç tarafından denetlenmesidir. Okyanus ötesinde hazırlanan ve 27 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi öngören Büyük Ortadoğu Projesi, bu coğrafyada adım adım uygulanmaktadır.
Petrol zengini Türkmen şehri Kerkük, bölgesel ve uluslararası bir öneme sahiptir. Resmi rakamlar bu kentin, dünya petrol rezervinin yüzde 7,5’ine sahip olduğunu teyit ediyor. Kerkük’te Petrol zenginliği olmasaydı Kerkük böylesinin önemi artar mıydı? Kerkük petrol kurbanıdır ve faturasını da insanlar canları ile ödüyor.
Türkmenleri, Irak’ın siyasi sahnesinden silmek isteyen Kürt gruplar, Türkmenlerin yaşadıkları bölgeleri demografisini (nüfus yapısını) değiştirmek, Kürtleştirmek ve ele geçirmek için tüm güçleri ile çalışıyorlar. Dış güçlerin hedefi bölgede bir Kürt devleti (ikinci bir İsrail) kurmaktır. Petrol zengini Türkmen şehri Kerkük olmadan, Kürt devleti kurma fikri bir anlam ifade etmiyor. Kuracakları devleti yaşatabilmek için bölgenin kalbine ve tüm hayat damarlarına mutlaka sahip olmak gerekiyor. Bunun bilincinde olan Kürt grupları, Kerkük’ü ele geçirmek ve Kerkük’ü Kürtleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Kürt grupların son yıllarda Türkmen şehri Kerkük´ü zorla ele geçirmek için uyguladığı sistemli çabalar herkesin malumudur. Tapu ve nüfus daireleri yakıp yıkılıp, tarihi Türk mezarları parçalanıp, Türkmenler zulümlerle yıldırılmaya çalışılırken; Türkiye, İran ve Suriye’nin Kürt Bölgeleri’nden gelen 700 bin Kürt Kerkük´e yerleştirilmiştir. Türkmenler ancak dillerinden, kültürlerinden hatta evlatlarının canlarından feragat etme şartlarıyla Kerkük´te kalabilme hakkına sahip olabilmişlerdir. Kürt grupların ortak nihai hedefi, Türkmenleri Iraktan çıkarmak ve bölgede bulunan petrol yataklarına hâkim olmaktır. Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ise bu hedefe giden adımların en önemlisidir. Bu durumun gerçekleşmesi halinde, Kürtlerin büyük ideali “Büyük Kürdistan”ın dört yöne (Irak, Türkiye, İran ve Suriye) genişlemesinin önündeki en büyük engel de ortadan kalkmış olacaktır.
Türkmenler, bin yılı aşkın bir süredir Irak topraklarında yaşamaktadırlar, köklü geçmişi, ülkede bıraktığı zengin tarihî ve kültürel mirası günümüzde bile halen daha canlılığını korumaktadır.
Türkmenleri kim koruyor? Maalesef hiç kimse. Türkmenler, kendi kaderlerine terk edildiler.
İsrail, Irak’ın kuzeyindeki Kürt isyancı gruplar ile 1950’li yıllarda yakın ilişki kurmuştur. İsrail, Irak devletine karşı yapılacak isyanda kullanılmak üzere Iraklı Kürtlere büyük miktarda savaş malzemesi, silah, mühimmat, cephane ve askeri eğitim vermiştir. Irak’ın kuzeyinde topladığı Kürt peşmergeleri, uzman eğiticiler kullanarak eğitmiş ve Kürtlere yardım etmek için maddi ve manevi her türlü desteği sağlamıştır. Her adım, İsrail’in stratejisi ve menfaatleri çerçevesinde atılmıştır. İleride kurulacak kukla bir Kürt Devleti’nin İsrail üzerinde Araplar tarafından kurulan baskıyı hafifleteceği hesapları yapılıyordu. İsrail, Kürt işbirlikçilerine Irak ve bölgedeki ülkeler hakkında istihbarat toplaması karşılığında bütün imkânlarını seferber etmiştir. Bu amacının gerçekleştirilmesinde de en önemli kartı her zaman için Kürt gruplar olmuştur.
IŞİD’in arkasında bakın kimler var? Rusya'ya sığınan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve ABD ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) eski çalışanı Edward Snowden’ın verdiği bilgilere göre: “IŞİD, bölgede İsrail'in güvenliğini tesis ediyor. ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratları, dünyadaki bütün terörü ‘eşek arısı yuvası’ adlı bir strateji ile bir araya getirmeye çalışıyor. Üç ülke böylelikle dünyanın her hangi bir noktasında ajanları tarafından yönetilen yerel bir terör örgütü sayesinde hem enerji kaynaklarına ulaşmayı hem de bölgelerdeki siyasi boşluğu doldurmayı hedefliyor.” diye vurguluyor.
İsrail'i korumak için, Ortadoğu'da İsrail'e karşı olan grupların kendi içlerinde savaştırılması, İslami değerlere zarar veren ve bölgeyi kaosa sürükleyen IŞİD'in ise İsrail hakkında hiçbir açıklamada bulunmaması ve sürekli savunmasız insanları hedef alması dikkat çekiyor.”
Kitabı Türkiye’deki tüm kitapçılardan veya Avrupa’daki Türkçe kitap satan kitapevlerinden temin etmek mümkün…
Ali Kerküklü’nün diğer kitapları:
Oyun İçinde Oyun Kerkük (Kumsaati Yayınları - İstanbul 2006),
İstihbarat Oyunları Petrol ve Kerkük (IQ Kültür Sanat Yayıncılık- İstanbul
2008),
Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük (Kumsaati Yayınları- İstanbul 2010).
CEVAP:
Türkmen dostlar sayesinde sürekli makale, kitap ve yayınlarından haberdar olduğumuz Ali Kerküklü'nün bu değerlendirmesi çok gerçekçi. Türkmenler hakikaten çok zor durumda ve maalesef Türkiye'den, Türk Hükûmeti'nden bekledikleri desteği alamıyorlar. Bu geçmişte de böyleydi.
"Kürt Koridoru" endişesiyle harekete geçeceğini imâ eden Hükûmet mensuplarına, Dışişleri elemanlarına bir tavsiyemiz var. Öyle kolay Suriye'ye girip tampon bölge falan yapamazsınız. Suriye'nin izni olmadan, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı'dan onay almadan yaparsanız, batağa saplanırsınız.
Bizim tavsiyemiz şu: (Başta biraz uçuk gelebilir ama, düşünürseniz en mâkûl, en gerçekçi çözümdür.) Derhal Suriye Devlet Başkanı Esad ve Suriye Hükûmeti ile münasebete geçip birer heyet oluşturarak Türkiye ve Suriye'nin birleşmesini, Suriye'nin bölünmekten kurtulmak için Türkiye'ye katılmasını teklif etmek!.. Gerekirse bir federasyon halinde... Hani herkes Türkiye'yi federasyon yapmak istiyor ya; federasyon bölünerek olmaz! Birleşerek olur!.. İnanmazsanız işçi federasyonlarına bakın!
Esad'ı eninde sonunda düşürmek istiyorlar. Suriye'yi de 3-5 parçaya ayırmak niyetindeler. Suriye böyle bir durumdan ancak bir büyük Devlet'e yamanarak ve güçlenerek kurtulabilir. Birleşmeden sonra orası Türkiye ve Türk toprağı olacaktır. Türkiye de, Suriye'nin daveti üzerine ordusuyla "kendi" topraklarında ilerlediğinde kimse karışamaz ve Türk ordusu Akdeniz kıyısından başlayarak doğuya ve güneye doğru tam bir temizlik yapar. IŞİD, PYD, YPG, PKK, Nusra, El Kaide, ne bulursa, önüne katar, çıktıkları deliğe kadar kovalar. Gitmeyeni de gömer! Zaten toprak istemiyorlar mıydı, ha üstünde, ha altında, onlar için farketmez! Hem böyle arzuladıkları petrole de daha yakın olurlar.
Kendini toparlayan Esad da güneyden kuzeye ve doğuya doğru temizliğe katılır. Kısa zamanda ne IŞİD kalır, ne de terör!.. Yerlerinden, yurutlarından edilen Türkmenler ve Araplar geri dönerler. Dışardan getirilmiş Kürtler de uzaklaştırılır, Suriye halkı huzur ve sükûn bulur.
Sonra bu uygulama Türkiye ile Irak'ın birleşmesi için, oradaki teröristlerin temizlenmesi, ortak ve kaynaşmış bir idare kurulması için yapılır.
Zaten bu üç ülke Osmanlı zamanında bir değil miydi?.. Şimdi de "federasyon" şeklinde bir araya gelirler.
Bizim bu anlattığımız Erdoğan ve AKP'nin o tıntın kafalarındaki Osmanlıcılık değil; her ülkenin kendi şahsiyetine sahip olması şeklindedir. Erdoğan, "Şam'da Emevi camiinde namaz kılacağız" derken, Suriye'yi fethetmeye niyetli olduğunu ifade etmişti! Ne diyelim!
Aklı yatmayanlara bir de federasyon tarımı verelim:
FEDERASYON: Coğrafî yapılarına göre oluşmuş, birden fazla devletin kendi istekleriyle BİRLEŞEREK dışarıya karşı TEK BİR siyasal güç olarak görülmeleri ve bu amaçla kurdukları örgütün, kendisini oluşturan devletlerin üzerinde olması. İçişlerinde ise, yine aralarındaki anlaşmaya göre, geniş veya dar ölçüde özerk olmaları ile oluşan topluluk.
-- A.T. Y. , 11.8.2015
Subject:Türkiye Cumhuriyetin in çıkışylu
Sözde dostumuz ve müttefikimiz gözüken ,aslında düşmanımız olan, ABD-AB liği ülkeleri- İsrail desteklekli içimizden çıkan PKK hainleri ,devletimizinde anlaşılmaz zaafından istifade ederek , ülkemizde yaptıkları yarattıkları olaylar asla af edilebilecek bir olay değildir. NATO artık Türkiye Cumhuriyeti için önemini kaybetmiştir.
Türkiye cumhuriyeti hükümetimiz gerçekleri görerek ,bu hainler güruhu ile asla ve asla barış adı altındaki dost gözüken devletlerin tavsiyeleri ile hain planlara kanarak masaya oturamaz.
Çözüm süreci -barış süreci isimleri altında AKP iktidarı tarafından gündeme getirilen bu dayatmalar Türkiye Cumhuriyetini bölmek ve parçalamak planlarıdır. Türk ulusu olarak yeter demek hakkımızdır. Ve yeter diyoruz.
Her gün peşpeşe gelen şehit haberleri artık Türk ulusunu derinden yaralamış ve Türklük şuuru içimizde durdurulmayacak bir durum almaya başlamıştır.
Türk ulusu, bağrından çıkan Kahraman Türk silahlı kuvvetlerinin ve Türk polisinin en yakın dostudur. koruyucusudur . Onlar bizim evlatlarımızdır.. Türkiye Cumhuriyetinin geleceği için her savaşta yerimizi alacağız. İşin acısı düşman içimizdeki hainlerden oluşu
Acilen yapılması gerekenler
1) Bütün ülkede sıkı yönetim ilan ederek , asayişin tekrardan acımasızca sağlanması için , Kahraman Türk silahlı kuvvetlerine görev verilmesi önem taşımaktadır. Suçlular hemen yakalanmalıdır. Cezaları hemen verilmelidir. PKK başları mutlaka yok edilmelidir.
2) Bir aydan beri bütün ülkede devam eden olaylarda, PKK denilen hainlerin yurda nasıl girdikleri, silahları nasıl soktukları , ihmalini gösteren üst düzey yetkililer hakkında soruşturma başlatılması.
Bu ihmaller neden oldu. ? Bu kargaşanın , olayların ve Şehitlerimizin vebali maalesef hükümetimizin ve TBMM sinindir. Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı
3) Sayın Başbakanımızın mevcut danışmanlarının dinlendirilmeleri, yerlerine ERGENEKON- BALYOZ- CASUSLUK VE DİĞER HAKSIZ İTHAMLARLA SENELERCE SİLİVRİ VE DİĞER CEZAEVLERİNDE HAPİS YATAN Terör konularında uzman , deneyimli komutanlarımıza ve devlet adamlarımıza acilen görev verilmeleri
4) TBMM sinde grubu bulunan partilerin acilen toplanarak bu isyana karşı gerekli tedbirleri almaları, İhanetleri tespit edilen , siyasilerin acilen dokunulmazlıklarını kaldırarak, gerekli işlemlerin başlatılması.
5) Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün " Ayaklanmalar, firari , casus, bozguncu eşkıya temsilcisinin ülkeyi ve ulusu esir edecek boyutlara ulaştığı bir sırada , bireyin özgürlüğünden söz edilemez " sözlerini hatırımızdan çıkarmamız ve uygulanmasının şart olduğunu düşünmek zamanı gelmiştir.
6) Bilindiği gibi Tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkeleri Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel unsurlarıdır. çünkü kurtuluş savaşımız bu iki temel üzerine gelişmiştir. Türk devriminin fikir yönüne Atatürkçülük diyoruz. Bundanda asla vazgeçilemez. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi olan Türk milliyetçiliğinden asla taviz verilemez.
7) İlişikte sizlere
https://www.youtube.com/watch?v=eAaAjelc3_8 Atatürkün Türk gençliğine hitabı
http://www.dailymotion.com/video/xako76_mustafa-kemal-ataturk-un-subaylara_news
https://www.youtube.com/watch?v=Karhgdg6yaYBaşbuğ Atatürkün Türklüklle ilgili sözleri
https://www.youtube.com/watch?v=wxktJSdRtUwAtatürkün ülkeye kazandırdıkları
https://www.youtube.com/watch?v=NCtISmVj2TEAtatürkün Bursa nutku
http://siyasetimilliye.blogspot.com.tr/2009/12/mudafaa-i-hukuk-nedir.html
sunuyorum.........
8) Unutulmaması gereken, Türkiye Cumhuriyeti Büyük devlettir ve onun koruyucusu Yüce Türk ulusu ve onun bağrından çıkan ,tek güvencemiz olan , Kahraman Türk Silahlı kuvvetleridir. Bu vatan hepimizin.......
Saygılarımla
Not : ilişikteki yazı Turkish forum-Türk dünyası ve Türkdünyası gazeteciler federasyonu üyelerine CC olarak gönderilmiştir.
CEVAP:
Bu dostumuz bize peşpeşe bir kaç mektup göndermiş... Siz isterseniz "e-mail" deyin, "e-posta" deyin. Geliş yöntemi önemli mi? Zarfla gelseydi mektup olacaktı. İnternet'ten gelince mektup olmaktan çıkmaz.
Her neyse... Hepsini aynen yayımlayamıyacağız ama, bize düşüncelerimizi, değerlendirmelerimizi, önerilerimizi yazıya dökme fırsatı verdiği için kendisine şükran borçluyuz... Hatırlıyacağız gibi, 1990'lardaki terör eylemleri için önerilerimizi TERÖR TEDBİRLERİ başlığı altında üç sayfa halinde sunmuştuk. Pek çoğu hâlâ geçerlidir.
Efendim, akl-ı evvellerin şâhı, Potamyalı Erdoğan "Kürt Sorunu benim sorunum" diye söze başlayıp "Açılım", o tutmayınca ardından "Millî Birlik ve Beraberlik" , "Demokratikleşme" , "Çözüm Süreci" diye adlandırdığı debelenme devresinde bir Ermeni örgütü olan PKK'yı, onun doğurduğu BDP, HDP, DBP, TCT, PYD, PYG gibi yine Ermeni kökenli olup ta kendini "kürt" diye yutturmaya çalışan teröristlerle işbirliğine girişti.
Hiç kimsenin unutmaması gereken bir gerçek vardır: TÜRK OLMAYANLAR, TÜRKİYE'NİN MESELELERİNİ ÇÖZEMEZ!.. DAHA BETER HALE GETİRİRLER!
"Çözüm Süreci" dediğine göre, "çözülecek bir problem" var!.. Halledilecek bir mesele var!. Nedir o mesele?..
Biz söyleyelim: BÖLÜCÜ, AYIRIMCI, YIKICI TERÖR!.. Yani, insanların birbirini farklı görmesi, yabancılaşması, halkın gözünün korkutulması, sokakların gezilecek halden çıkması, şehirlerin yaşanmaz hale gelmesi, insanların gece uyuyamaz, gündüz çalışamaz olması!.. Çözülecek problem buydu!.. Erdoğan da, AKP de bu teşhisi koyamadı, Tam tersine, Potamyalı ayrışmayı destekleyici tavırlara girdi, VATANIN ve MİLLETİN BÖLÜNMEZLİĞİ'nin temeli olan TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ'ni ayaklar altına almaya cüret etti!.. Çözümü, asla Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olmayan, Ermeni örgütü PKK'yı tatmin etmekte aradı!.. Yani ülkede Kürt milliyetçiliği zirve yaptı, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ayıplanır oldu! Tabii milliyetsizler tarafından!
Aslında bu dahi kendi projesi değildi!.. Cehennemde yatası Amerikan Başkanı Wilson 14 Prensibi'nin yanısıra TÜRKİYE toprakları üzerinde bir Ermenistan, bir de Kürt devleti kurulması istemiş, ABD Lozan'da imzaladığı anlaşmayı, sırf bu gerçekleşmedi diye Senato'dan geçirmemişti... ATATÜRK'ten bu yana hükûmetlerin farkında olmadığı husus, biz o tarihten beri Amerika ile dost, müttefik, stratejik ortak filan değiliz! düpedüz düşmanız, HARB HALİNDEYİZ!..
Buna ek olarak, Batı Avrupa devletleri de, Lozan'da bize kabul ettiremedikleri, diğer mağlup ülkelere dayattıkları hükümlerin kuyruk acısı ile fırsat buldukça TÜRKİYE'ye düşmanlık etmekten kaçınmazlar! Yani biz, salak ve şahsiyetsiz hükûmetlerin girmeye can attığı Avrupa Birliği ile dost, müttefik falan değiliz! SOĞUK SAVAŞ halindeyiz!.. Fırsatını buldukları an, tepemize binecekler!
Bu gerçekleri bütün TÜRKLER'in görmesi ve her an uyanık olması şart! Çünkü SU UYUR, DÜŞMAN UYUMAZ!.. Kendi harekete geçmediği zaman, PKK, DHKP-C, TİKKO, IŞİD, İBDA-C gibi terör örgütlerini kullanır. 1915'te Ermeniler'i, 1919'da Yunanlar'ı öne sürdüler, şimdi de Kürtler'i sürüyorlar. Uşaklık edenlere hep yazık oluyor.
Bu iki gerçekten ne sonuç çıkar?.. TÜRKİYE, KAFKASLAR'ın, BALKANLAR'ın, ZAGROS DAĞLARI'nın tam ortasında olduğu sürece, bu iki gavur rüruhu tarafından beslenen terör bitmez!.. 1925'ten beri sürüyor. Birini bastırıyorsun, başka yerden patlak veriyor. Bunu bastıracaksın, bir süre sonra tekrar çıkacak. Bunu kabullenmek, tedbiri ona göre almak, uyanık olmak lâzım!..
Peki, yapılması gereken neydi?.. Elbette ki, teröristlerin silah bırakması ilk şart!.. Ama öyle toprağa gömme, üzerine beton dökme filan gibi zırvalara sığınmadan, açıkça o silahları güvenlik güçlerine teslim etmeleri şeklinde bırakmak şart!.. Tıpkı 12 Eylül sonrasında olduğu gibi... Hatırlanacağı üzre, o dönemde yüzbinlerce tüfek, tabanca, milyonlarca mermi, bilmemne kadar el bombası, kılıç, bıcak toplanmıştı.
Ama bu yetmez!.. Huzur gelmesi lâzım!.. Bunun için terörist örgütlerin
mensupları olur olmaz bahanelerle sokaklara dökülüp trafiği aksatmıyacaklar.
Uyduruk flama ve pankartlar taşımıyacaklar.
Devlet millet aleyhine olur
olmaz sloganlar atmayacaklar.
"Yaşasın Halkların Kardeşliği" diye ibağırıp
ilk önüne gelen vaütandaşın kafasına sopayı , polisin başına taşı indirmiyecekler!..
Yolları kapatıp hüviyet sormayacaklar!.. Kendilerini bir
halt zannedip, yolcuların kimlik kartlarını alıp
"Bu ğeçmez" diye yırtmaktan vazgeçecekler. (Sanki kendi ceplerindeki hüviyet
cüzdanı, ehliyetname TÜRKİYE CUMHURİYETİ damgası taşımıyor!)
Dükkânlardan, işyerlerinden, müteahhitlerden vergi diye haraç almayacaklar!
İş makinelerini, TIR'ları, araçları yakmayacaklar.
Bankamatikleri, mobeseleri tahrip etmeyecekler.
Tehditle kepenk kapattırmayacaklar
PKK-KCK-HDP-YPG'li olmayan Kürt kökenli vatandaşları dövmekten, sürmekten,
öldürmekten vazgeçecekler.
"Bize oy vermezseniz, köyünüzü yakarız" diye temsil ettiklerini iddia ettikleri
Kürt kökenli köylüleri tehditten vazgeçecekler.
Daha çöpleri bile toplamaktan âcizken, "öz yönetim" filan edip dünyayı
kendilerine güldürmekten vazgeçecekler.
"Pikniğe gidiyoruz" diye gençleri, 15-16 yaşındaki çocukları kanırıp zorla
dağa çıkarmayacaklar.
Karakol, devlet dairesi, polis lojmanı basmaktan vazgeçecekler.
İtalya'dan, İngiltere'den, ABD'den mayın alıp yollara doşemiyecekler.
Kuzey Irak'tan, Amerikalılar'dan, Almanlar'dan doçka, tanksavar, kaleşnikof,
tüfek, tabanca almaktan, millete sıkmaktan vazgeçecekler.
Halka, askerlere ve polislere el yapımı bomba, molotof kokteyli atmaktan,
havai fişek sıkmaktan, maske takıp yollara barikat kurmaktan, otobüsleri
yakmaktan vazgeçecekler.
TÜRK DEVLETİ'ne, TÜRK MİLLETİ'ne, TÜRK BAYRAĞI'na ve TÜRK YURDU olan TÜRKİYE'ye düşmanlıktan mutlaka vazgecek, samimi saygı gösterecekler!
TÜRK HÜKÛMETİ'nin mensupları, MİLLETVEKİLLERİ her fırsatta, her gün, her
yerde TÜRK kelimesini, TÜRK MİLLETİ ifadesini kullanacaklar!..
Bürokratlar,
valiler, kaymakamlar, komutanlar, öğretmenler, basın mensupları TÜRK demekten
utanmayacaklar, kaçınmayacaklar. her fırsatta insanımıza tekrar TÜRKLÜĞÜ
hatırlatacaklar!
ATATÜRK yine bu milletin tek önderi ve lideri olacak, herkes onun izinden gitmeye teşvik edilecek!
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!" vecizesi yine dağlara, taşlara yazılacak!.
Andımız yine okullarda okunacak, "VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN!" ifadesi bütün zihinlere, gönüllere kazınacak!..
Siyasî partiler ve seçim yasası değişecek! Öyle TÜRK MİLLETİ'ni, TÜRK BAYRAĞI'nı, TÜRK DİLİ'ni tanımayan, milleti etnik gruplara ayıran, ayrı dil, ayrı yönetim, özerklik filan isteyen partiler kurulamıyacak! TÜRKLER'in oyu bir, bölücü kurtler'in oyu 3 sayılmıyacak! Batı'da kaç oya bir milletvekili seçiliyorsa, doğuda da o kadar oya bir milletvekili çıkacak!
Bir kere daha söyleyelim: Ortada bir savaş yok!.. Barış zaten var.. Eksik olan huzur! Huzur da terör bitmeden, terörist şöyle veya böyle etkisiz hale getirilmeden sağlanmaz!
Teröriste denecek ki, " Ya bu saydıklarımızı kabullenirsin, ya da istediğin toprağı veririz. Ama yerin iki metre altında!"
İşte o zaman Mesele kalmaz, problem hallolur, daha da çözüm müözüm gerekmez!..
Bu kardeşimiz bu sefer Bursa Büyükşehir Belediyesi, Dünya Vatandaşları örgütü ile 3-6/Eylül /2015 tarihlerinde , 10. WCO İPEK YOLU BELEDİYE BAŞKANLARI FORMUNU düzenlemekte olduğunu duyurmuş. İletiyorum:
-- A. T. Y. , 14.8.2015
Subject:http://www.bursa.bel.tr/wco--kardeslik-mesajini-bursa-dan-verecek
/haber/18797/
"İpek Yolu Belediye Başkanlarının beraberliğe giden ortak yolculuğ "
Ayrıca Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 'ün Türk dünyası ile ilgili sözlerini sunuyorum: - "TÜRKLERİN YAŞADIKLARI HER YER BİZİM MİSAKİ MİLLÎ SINIRLARIMIZ İÇİNDEDİR."
http://www.bursa.bel.tr/wco--kardeslik-mesajini-bursa-dan-verecek/haber/18797/
http://www.silkroadbursa.com/web/
http://www.silkroadbursa.com/web/iletisim.html
http://www.silkroadbursa.com/web/sayfa5.phpKatılım formu
http://www.silkroadbursa.com/web/sayfa8.php
http://www.bursa.bel.tr/buyuksehir-belediye-baskani/sayfa/326/Recep Altepe
https://www.google.com.tr/search?q=Bursan%C4%
https://www.google.com.tr/search?q=Bursan%C4%B1n+tarihi&biw=1360&bih=599&tbm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=0CCEQsARqFQoTCO-6vfTlp8cCFcTbGgodqJ4DWg
Bursanı resimlerle tanıtımı
Dostumuz Başbakan Ahmet Davudoğlu'na yazdığı mektupta da bizim siteyi referans vermiş. İletiyorum:
-- A. T. Y. , 16.8.2015
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazı Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Gençliğine hitabesinde dediği gibi "Muhtaç olduğumuz kuvvet damalarımızdaki asil kanda mevcuttur."
Sayın Başbakanım
- İlişikte size sunduğum Tarihçi Tahir Türkkan'ın "DOĞU ANADOLU TÜRKLÜĞÜ " konulu yazısında belirttiği gibi, "Yüz yıldır sinsice süren bir faaliyet var. Batılılar DOĞU ve GÜNEYDOĞU ANADOLU'YU TÜRKİYEDEN KOPARIP sözde yeni bir Ermenistan kurmak istiyorlar. Bunun için sürekli Türkiye'yi suçluyorlar .Peşpeşe "Ermeni soykırımını kınam kararları alıyorlar. NAHCIVANI ,KARABAĞI tümden işgal edip, Ermenistan 'ı Adana'ya kadar indirecekler.
İş bu kadarlada kalmıyor. 1991 ve 2003 yıllarında , ABD ile İngiltere 'nin Irak'a saldırması sonucu ,ortaya birde bu ülkenin kuzey bölgesinin "İSRAİLLEŞMESİ " durumu ortaya çıktı.
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/Tahit Türkkan'ın Doğu Anadolu Türklüğü
http://www.turksolu.com.tr/261/erdem261.htmDersim'de ne oldu.Atatürk ne yaptı.Dersim yalanları
http://silkroadbursa.com/web/anasayfa.html?lang=trWCO 10.İpek yolu başkanları forumu
https://www.youtube.com/watch?v=_sfbaWUbgqs Mülkiye marşı "Ey vatan göz yaşların dinsin yetiştik artık biz
Aşağıdaki okurumuz da bize iki yazı göndermiş. Biri mustafa mutlu'dan. İkisini de kısmen alıyoruz.
-- M.K.A. , 15.8.2015
Subject: "ÖNCE VATAN" İbretlik iki yazı ki hem dost ve hem de düşman
tarafından biline - MKA
TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNE HAYIR
Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Millet.
Adamlar özerklik ilan etti; futbolcunun aracına sıkılan kurşun kadar haber olmadı!
?Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), üç gün önce Şırnak’ta “özerklik” ilan etti!
Düşünün; bir ülkede resmi bir siyasi parti “özerklik” ilan ediyor; siyasetçiler ağızlarını açıp tek cümle kurmuyor!
Özerklik ilanını bu partinin Şırnak İl Başkanı Salih Gülenç bir basın açıklamasıyla yaptı. Hazırlanan bildiriyi okurken yanında il yöneticileri ve DBP’li Eş Belediye Başkanı Serhat Kadırhan ile Eş Başkan Eylem Onuk vardı… Gülenç, şunları söyledi:
“Kentte bulunan devletin tüm kurumları bizim için meşruiyetini kaybetmiştir. Bu şekliyle devletin hiçbir atanmışı, bizi yönetemeyecektir. Bizi bizim seçeceğimiz yerel yöneticiler yönetecek. Bundan sonra gelişecek tüm saldırılar karşısında demokratik öz savunmamızı gerçekleştireceğiz.”
DBP’nin, HDP’den farkı ne? Aslında hiçbir farkı yok….. Başkan Emine Ayna kimdir? Diyarbakır doğumlu… 47 yaşında… Kürt olduğunu söylüyor ama Kürtçe bilmiyor. Öğrenmek için çaba da harcamıyor. Kapatılan Demokratik Toplum Partisi’nin eski Eş Başkanı… 12 Haziran 2011 seçimlerinde BDP’nin desteğiyle Diyarbakır’dan aday oldu. Kürt ayrılıkçı hareketinin “en sert ve radikal” isimlerinden biri…
Kamuran Yüksek kimdir? Kürt etnik kökenine dayalı siyasetin, Selahattin Demirtaş’ın koltuğuna yetiştirdiği alternatif isimlerden biri… DBP’nin Eş Başkanı olmasına rağmen, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş için çalıştı. Şiddet yanlısı görüşleri ve sert kişiliğiyle tanınıyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’ya sesleniyorum: Bu parti ve yöneticileri hakkında yasal işlemlere başlamak için, Şırnak’ın ve diğer illerin tek tek Türkiye’den kopmasını mı bekliyorsunuz? Bu tavrınızla, “görevi ihmal suçu” işlemiş olmuyor musunuz?
Mustafa Mutlu: ?Aydınlık 14 Ağustos 2015?
http://www.aydinlikgazete.com/adamlar-ozerklik-ilan-etti-futbolcunun-aracina -sikilan-kursun-kadar-haber-olmadi-makale,61108.html
CEVAP:
Hemen burada lâfa girelim. Emine Ayna aslında Ermeni Ayna'dır. PKK, HDP, DBP, KCK'nın pek çok lideri ve militanı gibi Ermeni'dir!.. Ermeniler "Ağrı dağı bizimdir" derler. Bunun için ATATÜRK zamanında Ağrı isyanı çıkmış, bunun için bugün Ağrı'da Ermeni asıllı terörist Şemdin Sakık'ın kardeşi Ermeni Sırrı Sakık Belediye Başkanı yapılmıştır. Bu yüzden de o bölgede yoğun terörist faaliyet vardır. Mesele Kürt meleselis değil, Ermeni meselesidir!..
Yukarda belirttiğimiz esaslar uyarınca bütün Kürtçü, Ermenici, bölücü partiler kapatılmalı, ülke menfatine hizmet etmeyen partilerin kurulmasına izin verilmemelidir!
İkinci yazı:
TÜRKLÜK, BAĞIMSIZLIK VE BÜTÜNLÜK ESASTIR.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile de Türkiye, bağımsız bir devlet olarak uluslararası hukuk tarafından tescil edilmiştir. Devletimiz, Türkçe metinde “Türkiye”, Fransızca metinde “la Turquie” olarak geçer.
Antlaşmanın birçok maddesinde devletin ahalisi, hükümeti ve bayrağından da “Türk” olarak bahsedilir.
Söz gelişi 115. maddede “Türk bayrağı” (le pavilon turc), 126. maddede “Türk asakiri berriye ve bahriyesi” (Türk kara ve deniz askerleri), 129/6. maddede “Türk hükûmeti” (Le Gouvernement turc) ibareleri geçmektedir.
Antlaşmadaki mübadeleyle ilgili bölümün başlığı da “Türk ve Rum Ahalinin (Populations Grecques et Turques) Mübadelesine Dair Mukavelename ve Protokol”dür.
Açık seçik olarak görüldüğü üzere uluslararası hukuk devletimizin adını “Türkiye”, üzerinde yaşayan halkın adını da “Türk” olarak tescil etmiştir.
Lozan Antlaşması ile uluslararası hukuk tarafından bağımsız bir Türk devleti olarak tanınan Türkiye, 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan etmiş ve 1924 yılında da Cumhuriyet’in ilk anayasasını kabul etmiştir.
Bu anayasanın 88. maddesindeki “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk ıtlak olunur (denir)” ifadesiyle de halkımızın adı “Türk” olarak belirlenmiştir.
68. maddede “Her Türk hür doğar, hür yaşar.”, 69. maddede “Türkler kanun karşısında eşittirler.” denilerek halkımızın adı defaatle “Türk” olarak vurgulanmıştır.
Aynı anayasanın 2. maddesine göre de “(devletin) resmî dili Türkçedir.”
“Özerklik, ortaklık, federasyon” gibi kavramları ağızlarına sakız edenler, Türk milletinin hak ve hukukunu korumak için, İstiklal Savaşında olduğu gibi yine kükreyeceğini akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Aynı şekilde “Türk”ü birtakım etnik gruplarla aynı sıraya koyanlar da akıllarını başlarına devşirmelidirler.
CEVAP:
Doğrudur!.. Gerek Lozan Antlaşması'nda, gerekse Anayasa'mızda TÜRKİYE, TÜRK MİLLETİ, TÜRKÇE ve TÜRKLÜK garanti altına alınmıştır. TÜRKİYE halkına TÜRK MİLLETİ denir, o kadar!..
1932 Anayasası'nda şöyle bir madde vardır: - "HİÇ BİR DÜŞÜNCE; TÜRK MİLLÎ MENFAATLERİ'nin, TÜRK VARLIĞI'nın, DEVLET'i ve ÜLKESİ'yle BÖLÜNMEZLİĞİ esasının, TÜRKLÜĞÜN TARİHÎ ve MANEVÎ DEĞERLERİ'nin, MİLLİYETÇİLİK ve MEDENİYETÇİLİK KARŞISINDA KORUMA GÖREMEZ!
Bu madde en kısa zamanda Anayasamıza alınmalıdır!
Adam sanki bu kavramları kendi icad ettmiş gibi konuşuyoır!.. Binlerce yıldır bütür TÜRK devletleri TEK DEVLET, TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN düstüru ile varlık göstermiştir. Osmanlı Devleti de öyle idi!.. Adı Osmanlı, Selçuklu, Hun, Oğuz, farketmez! Hepsi TÜRK olduğunun farkında idi.
Ne var ki, Potamyalı Erdoğan "TEK MİLLET" derken birleştirmiyor, bölüyor!.. "O milletin içinde Kürd'ü var, Laz'ı var, Çerkez'i var, Boşnak'ı var, " diye devam ediyor!.. Sanki biz bilmiyorduk, beyimizden öğrendik!.. Ama CUMHURİYET onları gerçekten TEK MİLLET olarak, TÜRK MİLLETİ adı altında birleştirmişti. Potamyalı bu harcı çözdü. Daha doğrusu çözmek için sinsi bir gayret sarfetti. Üstelik "Hepsi ne oluyor?.. TÜRKİYE" dedi. Hay, dilini eşekarısı soksun!.. Yahu, TÜRKİYE ülkenin adı... Milletin adı, bir türlü söyleyemediğin TÜRK MİLLETİ!.. AKP'li yavşak Bakanlar, milletvekilleri de onun peşine... Hiçbiri TÜRK diyemez! Ağızları mühürlü!
Hadi o zibidileri anladık, HDP'lileri de anladık, onlar zaten Ermeni kırması, Süryani tohumu... Şu CHP'lilere ne oluyor?.. Onlardan da Kürt asıllı Kamer Genç ve Birgül Ayman Güler dışında TÜRK lâfı edeni duymadık! Hepsinin mi sütü bozuk?..
Lozan, Anayasa bir tarafa!.. Şu MUSTAFA KEMÂL'in kurduğu parti ne idüğü belirsiz Dersimli Kemâl elinde bu düşecek miydi?.. Vah benim ülkeme, vah!.. Bu kadar haysiyetsiz, milliyetsiz, cibilliyetsiz politikacı güruhuna Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde rastlanmamıştır!
Bu dostumuz gönderdiği mektupta bir densizden bahsetmiş. Kısmen alıyoruz:
--A. T.Y. , 20.8.2015
Subject:FW: Türkiye Cumhuriy etinin çıkışyolu
Date:08/20/2015 04:01 AM
Efendim
Birde AKP milletvekili olup ,sözde Prof.Dr.olan dünyadan haberi olmayan Prof.Dr. Yasin Aktay "TÜRK DİYE BİR IRK YOK DİYECEK KADAR İLERİ GİTMİŞ VE TÜRKLÜĞE HAKARET ETMİŞTİR. Bu davranışı hiç bir zaman yanına kar kalmayacaktır. AKP yönetiminden Türk ulusunun beklediği bu ve bunun gibi kişilerin AKP den ihraçları idi
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında " TÜRKLÜK ŞUURU OLMAYANLARA DEVLET İDARESİNİ VERMEYİNİZ " cümlesi ile adeta bu günleri görerek ifade etmiş.
https://www.google.com.tr/search?q=akp+milletvekili+t%C3%BCrk+diye+bir+millet+yoktur&biw=1360&bih=599&tbm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=0CCMQsARqFQoTCJq9ntiHt8cCFQycGgodMdUHlg&dpr= Türk diye bir ırk yoktur.
CEVAP:
Rahmetli ATATÜRK'ün o ifadesinin tam metni şöyledir:
- "Muhterem milletime tavsiyem odur ki, sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki CEVHER-İ ASLî'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an vazgeçmesin!"
Irk tabiri çok geniş bir kavram. Hernekadar beyaz ırk, sarı ırk, diye bir ayırım varsa da, millet adı ile anılan bir ırk yoktur. Yine de TÜRK MİLLETİ dünyanın istisnasız dört bucağına yayılmış olduğu için onun soyundan gelenlerden hareketle, TÜRK IRKI denilebilir.
Kızılderililer bile TÜRK kökenlerini araştırırken, bu herif kendini acaba ne olarak nitelendiriyor ki?..
Potamyalı Erdoğan bir zamanlar "Ben Gürcü'yüm, karım Arap" diye kendine olmayan bir soy uydururken, sormuşlardı?..
- "Peki, oğlun Bilâl ne?.. Ses sanatkârı Sevim Tanürek'in kaatili ehliyetsiz trafik canavarı oğlun Burak ne?"
Yeri gelmişken en büyük TÜRK, en büyük TÜRK MİLLİYETÇİSİ olan ATATÜRK'ün TÜRKLÜK üzerine kimsenin benzerini edemediği sözlerini buraya alalım da, şuurumuz berraklaşsın:
- BİZ TÜRK'ÜZ!..Her mânâsıyla TÜRK'üz!.. İşte o kadar!.. Bize İYİ MÜSLÜMAN olmak yeter!..
- BU MEMLEKET tarihte TÜRK'TÜ, halen de TÜRK'TÜR, ve ebediyyen TÜRK KALACAKTIR! (16.3.23 , Adana)
- TÜRK MİLLETİ!.. Sen ANADOLU denilen yurda sonradan gelme değil; ilk yerleşip medeniyet kuranların çocuklarısın!..
- Milletim TÜRK, vatanım TÜRKİYE, ülküm TÜRKLÜK'tür!..
- Asla şüphem yoktur ki, TÜRKLÜĞÜN unutulmuş BÜYÜK MEDENİ VASFI ve MEDENİ KAABİLİYETİ, âtinin yükselen medeniyet ufkunda bir GÜNEŞ GİBİ DOĞACAKTIR!.. Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: BENİ HATIRLAYINIZ!.. (29.10.33)
- Şu kadarını belirtmeliyim ki, ben her şeyden evvel bir TÜRK MİLLİYETÇİSİ'yim!.. Böyle doğdum, böyle öleceğim!.. TÜRK BİRLİĞİ'nin bir gün hakikat olacağına i nancım vardır!.. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım!..
- YARININ TARİHİ yeni fasıllarını TÜRK BİRLİĞİ ile açacaktır!.. DÜNYA SÜKÛNUNU, BU FASILLAR İÇİNDE BULACAKTIR!.. Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügat-ıt TÜRK"ünde dediği gibi, "TANRI TÜRK'Ü İNSANLIK, ŞERİRLERİNDEN ŞAKİLERDEN KURTULSUN DİYE YARATTI!..
- TÜRKİYE DIŞINDA kalmış olan TÜRKLER, ilkin KÜLTÜR meselesiyle ilgilenmelidirler... Nitekim biz TÜRKLÜK dâvâsını, böyle bir müspet ölçüde ele almış bulunuyoruz... Büyük TÜRK tarihine, TÜRK DİLİ'nin kaynaklarına, zengin LEHÇELERİ'ne, eski TÜRK ESERLERİ'ne önem veriyoruz... BAYKAL ötesindeki YAKUT TÜRKLERİ'nin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz!..
- Her milletin kendine mahsus GELENEKLER'i, kendine mahsus ÂDETLER'i, kendine göre MİLLİ HUSUSİYETLER'i vardır... HİÇ BİR MİLLET aynen DİĞER BİR MİLLETİN TAKLİTÇİSİ OLMAMALIDIR!.. ÇÜNKÜ BÖYLE BİR MİLLET NE TAKLİT ETTİĞİ MİLLETİN AYNI OLABİLİR, NE DE KENDİ MİLLİYETİ İÇİNDE KALABİLİR!.. BUNUN NETİCESİ, ŞÜPHESİZ Kİ ÇOK ACIDIR!..
- Bilelim ki, MİLLÎ BENLİĞİ OLMAYAN MİLLETLER, BAŞKA MİLLETLERİN ŞİKÂRIDIR!..
- Yüzyıllardır ulusumuzu yöneten HÜKÜMETLER DOĞU'yu ve BATI'yı TAKLİT'ten kurtulamadıklarından, sonuç ulusun cahillikten kurtulamaması olmuştur!.. (1.3.22)
- MEVCUDİYET-İ MİLLİYE'MİZE DÜŞMAN OLANLARLA DOST OLMIYALIM!.. Böylelerine karşı bir TÜRK şairinin dediği gibi, "TÜRK'ÜM VE DÜŞMANIM SANA, KALSAM DA BİR KİŞİ!" diyelim!..
Ben TÜRK ELİ'nin kahraman bir bucağındayım... Yazık ki oraya "Bekir Diyarı" diyorlar... Fakat özünde TÜRK DİYARI idi. Bizim diyarımız OĞUZ TÜRKÜ'nün has kaynağıdır!.. Biz de bu yüce kaynağın çocuklarıyız. (26.9.32 Diyarbakır)
- TÜRK MİLLETİ Asya'nın garbında ve Avrupa'nın şarkında olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar... Onun adına "TÜRK ELİ" derler!..(26) TÜRK YURDU daha çok büyüktür... Yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, TÜRK'E YURTLUK ETMEMİŞ BİR KIT'A YOKTUR!.. Bütün dünyada, ASYA, AVRUPA, AFRİKA TÜRK atalarına yurt olmuştur... Bu hakikatler eski ve hususiyle yeni tarih vesikalarıyla malûmdur.
- Biz TÜRKLER her çağda ŞARK'IN KILICI'nın KESKİN AĞZI idik!.. Lâkin gitgide bir çok LEVANTEN UNSURLAR biz TÜRKLER'e karıştıklarından OSMANLI İmparatorluğu denilen o milletler halitası ortaya çıktı. - BİZ doğrudan doğruya milletperveriz ve TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ!.. Ama biz öyle milliyetçiyiz ki, bizimle İŞBİRLİĞİ EDEN bütün MİLLETLERE HÜRMET ve riayet EDERİZ... Bizim MİLLİYETÇİLİĞİMİZ herhalde BENCİLCE ve MAĞRURCA bir milliyetçilik DEĞİLDİR!..
- TÜRK MİLLETİ'nin içtimaî nizamını bozmaya müteveccih didinmeler, boğulmaya mahkûmdur. TÜRK MİLLETİ kendisinin ve memleketinin yüksek menfaatleri ALEYHİNE ÇALIŞMAK İSTEYEN müfsid, sefil, VATANSIZ, MİLLİYETSİZ SEBÜK MAĞZLARIN hezeyanlarındaki gizli ve KİRLİ EMELLERİNİ ANLAMIYACAK VE ONLARA MÜSAMAHA GÖSTERECEK BİR HEYET DEĞİLDİR!
- TÜRK milletinin EBEDÎ FEYZ'inden, müesses AHLÂK KAİDELERİ'nden henüz nasibini almamış veya bu İLAHÎ NİMET'ten bir idraksizlik sonucu mahrum kalma tâlihsizliğine uğramış bu bedbaht yığınlar, elbet bir gün gafletten uyanacak ve aziz milletimizin gösterdiği huzur verici hürriyet ve demokrasi yolunda ilerleyen yarının en güçlü güven kaynağı ve sevgiyi bilen MİLLÎ RUH'un temsilcisi TÜRK GENÇLİĞİ'ne ve büyük milletimize katılacaklardır.
- Büyük devletler kuran ECDADIMIZ, büyük ve şumüllü medeniyetlere de sahip olmuştur... Bunu aramak, tetkik etmek, TÜRKLÜĞÜ CİHANA BİLDİRMEK, bizler için bir borçtur!.. TÜRK GENÇLİĞİ, ECDADINI TANIDIKÇA, DAHA BÜYÜK İŞLER YAPMAK İÇİN KENDİNDE KUVVET BULACAKTIR!..
- Bu dünyadan göçerek TÜRK milletine veda edeceklerin çocuklarına, kendisinden sonra yaşayacaklara son sözü şu olmalıdır:
- Bu sözler bir ferdin değil, bir TÜRK MİLLETİ duygusunun ifadesidir... Bunu her TÜRK bir PAROLA gibi kendinden sonrakilere mütemadiyen tekrar etmekle son nefesini verecektir... Her TÜRK ferdinin son nefesi, TÜRK MİLLETİNİN NEFESİNİN SÖNMİYECEĞİNİ, ONUN EBEDÎ OLDUĞUNU göstermelidir!..
- YÜKSEL TÜRK!.. SENİN İÇİN YÜKSEKLİĞİN HUDUDU YOKTUR!.. İşte PAROLA budur!.. Bu ÜLKÜ'müzü açıkça ifade etmeliyiz!.. Onu imanla duymalı ve onu hiç yılmadan takip tmeliyiz.
- TÜRKÇÜLÜK bir bayrak gibidir... Bu bayrağı VATAN'ın her köşesinde durmadan dalgalandırmak, her TÜRK'ün İLK ve MİLLÎ VAZİFE'sidir!..
- Benim hayatta YEGÂNE fahrim, servetim TÜRKLÜK'ten başka bir şey değildir!.. - TÜRK MİLLETİ'NİN KARAKTERİ YÜKSEKTİR!.. TÜRK milleti ÇALIŞKANDIR!.. TÜRK milleti ZEKİDİR!.. TÜRK milleti MİLLÎ BİRLİK ve BERABERLİK ile güçlükleri yenmesini bilmiştir. (29.10.33)
- TÜRK MİLLETİ, DEVLET KURMAK, VATAN KURMAK KUDRETİNDE KENDİ CEVHERİNDEKİ KIYMET VE FAZİLETLERE İSTİNAT EDEN YAPICI VE YARATICI BİR MİLLETTİR!..
- TÜRK çetin işler başarmak için yaratılmıştır!..
- TÜRK'e MÜSBET ve İYİ bir şey veriniz... Bunu reddetmesi ihtimali yoktur!..
- TÜRK, öğün!.. Çalış!.. Güven!..
-- M.A.D. , 22.8.2015
Subject:S.. kafalı
CEVAP:
Metnini küfürlerinden dolayı yazamadığımız bu mektubun dili bozuk yazarı, "kurtler yok tukr mu yok böyle mi mk zorlami turk değiliz işte sadece kendi pencerenden oku yorumla oh ne dünya mkk salagi gözlerini z kor olmuş sizin" diye bir şeyler zırvalamış.
Biz kimseyi zorla TÜRK yapmaya çalışmıyoruz. Ama bu ülkede yaşıyorsan, bu ülkenin ekmeğini yiyor, suyunu içiyorsan, kökenin ne olursa olsun, biz seni TÜRK sayarız. Hem de hiç bir şey üretmediğin, en ufak bir katkıda bulunmadığın, tersine, yıkıp döktüğün halde!.. Ama sen "Ben TÜRK değilim" diyorsan, o zaman ne duruyorsun, be adam? Çekip gitsene!.. Bakalım seni uşak olarak kullanmadan kabul edecek, gerçekten bağrına basacak bir ülke bulabilecek misin?