Sayfanızı tesadüfen buldum ve sizi araştırmalarınızdan dolayı tebrik ederim. Benim de sayfamı ziyaret edebilirsiniz:
Sayfamı ziyaret edenlerin çoğu vatanseverliğin islama inanmakla
aynı şey olduğunu sandıkları için bana haksız ithamlarda bulunuyorlar.
Oysa benim anlayışım sizinkiyle paralel. Sizin dini bütün bir insan
olduğunuzu ancak asla Arap kültür emperyalistlerine, şeriatçı
bozuntularına papuç bırakmayacak bir insan olduğunuzu tahmin ediyorum.
Benim sayfamın başlığı "Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız, karanlığın
üstüne güneş gibi doğarız!" 10. Yıl Marşı'ndan alıntı. Sözlerin devamı da
sizin sitenizi tanımlıyor: "Türküz, bütün başlardan üstün olan başlarız,
tarihten önce vardık, tarihten sonra varız."
Sizinle internet aracılığıyla da olsa tanışmak, sohbet etmek isterim.
Sevgiler, saygılar
CEVAP:
Güzel sözlerinize teşekkür ederiz. Tesbitiniz doğrudur. Biz Türklük
kadar İslamiyet'in de milletimize Tanrı'nın bir lütfu olduğuna
inananlardanız. Ancak gericiliğe, yobazlığa ve Arap-Acem hayranlığına
tamamen karşıyız.
Türkler 8 büyük dine bağlanmış oldukları halde, müslüman olanların
dışında Türk olarak varlıklarını sürdürebilenleri çok azdır. Bulgarlar,
Macarlar, Estonlar, Yakutlar, Karaimler şu anda Türk olmayan başka
kültürlerin etkisi altında yaşamaktalar. O yüzdendir ki, İslamiyet
sayesinde Mâide Sûresi 54. Âyet'te Arapları ve dünyayı yola getireceği
belirtilen milletin Türkler olduğuna iman etmişizdir... Kaşgarlı Mahmud'un
"ALLAH Türkler'i insanlığı şerirlerden, kötülerden kurtarmak için yarattı"
ifadesine gönülden inanmışızdır. İslam anlayışının Ahmet Yesevî, Hacı
Bektaş, Mevlâna, Yunus Emre'de zirveye çıktığını, ve Türkler'in bu
anlayışı benimseyerek hem Müslüman devletlere, hem de insanlığa rehberlik
edeceğini, dünyada adalet, huzur ve sükunun sağlanmasında büyük hizmetler
vereceğini düşünenlerdeniz.
Türklük konusunda tamamen anlaşmamıza rağmen, İslamiyet konusundaki
görüşlerimiz işte bu yüzden farklı. Sitenizi ziyaret edince bunu daha
bariz olarak anladık.
Biz İlhan Arsel ve Turan Dursun gibilerinin yazdıkları ile Türklerin ve
toplumun sorunlarını çözmedikleri, aksine yeni düşmanlıklar yarattıkları
kanaatindeyiz.
İslam'ın özünde olan hoşgörüyü ortaya çıkarmak, ve hurafe ile, yobazlık
ile mücadele etmek yerine, İslam'ın kendisine yapılan saldırıların, bizi
emperyalist Hıristiyan Batı devletleri karşısında zayıf düşüreceği
âşikârdır. Çünkü milletleri ve toplumları birlikte tutan hususlar Din,
Dil, Tarih ve Kültür beraberliğidir. Dilimiz yamalı bohça... Tarih
bilgisinin kimsede olmadığı ortada... kendimizi bile yeni tanımaya başladık.
Kültür deseniz şehirleşme ile tamamen yozlaşmış halde... Bir de Din elden
giderse fertleri bir arada tutacak unsur kalmıyacak. Zaten Batılıların
istedikleri de bu! Onun için bir yandan Selman Rüştü, Turan Dursun, İlhan
Arsel, Aziz Nesin, Orhan Pamuk gibi kişileri, "Şeytan Âyetleri", "Nasıl
Müslüman Olduk?" gibi kitapları, "Hamam" gibi homoseksüellik propogandası
yapan filmleri desteklerken; bir yandan da ülkemizi misyonerler ile
doldurup Hıristiyanlık propogandası yapmaktalar.
Hemen belirtelim ki, İlhan Arsel'in yazdıkları da, Turan Dursun'un
kitapları da zayıf hadislere, çarpıtmalara, kimsenin anlamıyacağını
sanarak kelime çıkartma veya eklemelere dayanır. Şeytan Âyetleri ise
İngiltere'de artan müslümanlığa karşı İngiliz hükümeti tarafından İngiliz
pasaportlu Hint asıllı Rüştü'ye ısmarlanarak yazdırılmış bir kitaptır.
Hedefi İngiliz ve Hint-Pakistan müslümanlarıdır. Amerikan pasaportlu İlhan
Arsel'in yazdıklarının hedefi ise Türk müslümanlardır. Kürt asıllı Turan
Dursun ise Kürtlerin İslam'la bağını zayıflatıp Türklerden koparmaya
yönelik faaliyet gösteriyordu.
Biz yobazları en az bu tür misyonerler kadar zararlı görürüz. Ama
İslamiyet'in nurunu da asla inkâr etmeyiz.
Karşılıklı görüşmeyi biz de isteriz ama maalesef bir süre için bu yer
ve zaman bakımından imkânsız. Her zaman mektuplarınızı bekleriz. Selâm ve
sevgiler.
Kirli kaleminle kağata döktüğün pislik kokan düşüncelerini yorumlamak,
sizin gibi insanlık, iyilik ve güzellik düşmanları olan "insanların"
ruhhunu temizlemeye yetmez.
Sizlerki, Sivas hotellinde insanların yüreğine seslenen, saz
tellerinden insan sevgisi saçan, tam 37 halk ozanını diri diri ateşe verip
halay çektiniz,
Sizler ki, Kanlı ellerinizle Maraş'ta ve Maraş gibi şehirlerde,
insanlık duygusu hissetmeden çocuk, kadın, erkek, yaşlı, hasta demeden
katliyamlar gerçekleştirip, ve sonrada eve gidip insansınız diye çocuk
büyüttünüz.
Tanrıdan dileğim yüreğinize biraz insan sevgisi doldurmanız Alevi,
Sünni, hristiyan, yahudi, zencidir demeyip insandır demeniz.
Eğer biraz da olsa sizlere insan sevgisinin anlamını öğretebilmişsem ne
mutlu bana.
CEVAP:
Bu kardeşimiz heyecandan sitemizi tam olarak ve iyi okumamış. Bizim
Alevî inançlı vatandaşlarımızla bir alıp veremediğimiz yok. Kaldı ki,
bizim Alevî meşrepli olmadığımız ne malûm?..
Bizim Kürt kökenli vatandaşlarımızla da bir alıp veremediğimiz yok.
Üstelik onları kürt bölücü fraksiyonların birbirini saydığından daha çok
kendimizden sayarız.
Bizim derdimiz Aleviliği, Bektaşiliği, Kürt ağızlarını bahane ederek
insanlarımızı bölmeye, birbirinden farklı göstermeye, birbirine düşman
etmeye çalışanlarla!.. Kendine "yurtsever" deyip bu yurdu sevmiyenlerle!..
Sivas ve Maraş gibi olayları kışkırtıp, sonra da bunları hatırlayan bu
gencimiz gibi "siz bizim ozanlarımızı öldürdünüz" dedirtenlere!..
Türkiye'deki cinayet ve katliamlar Sivas ve Maraş'tan ibaret değil
ki!.. Bize insanlık dersi vermek isteyen bu genç öğrenci bile, ayırım
yaparak sadece kendinden olanları sayıyor. Maraş'ta Alevilerin, Kürtlerin
yanısıra Sünnilerin ve Türklerin öldürüldüğünü unutmuş bile!.. 37 ozandan
söz ediyor ama, silahsız 33 askerin öldürülüşü dile getirmiyor. Çetinkaya
ve Mavi Mağaza'da yananlar, tren istasyonlarında patlıyan bombalar,
öldürülen öğretmenler, kadınlar, yaşlılar, yakılan okullar, Doğu'ya iş ve
ekmek götüren, yol yapan iş makinalarının tahribi hafızasında yer etmemiş!..
15 yılda öldürülen 4000 küsur asker ve polis, 5000 kadar sivil onu
etkilememiş te, Sivas'taki 37 kişi ile Maraş'ta ölenlerin Alevi olanlarını
dile getiriyor.
İşte biz bu ayırımcı zihniyeti lânetliyoruz. Biz bu katliamı yaratan
kin ve nefretin kaynağını kurutmaya çalışıyoruz. Ve bizim bağrımız sadece
kaatiller eliyle canına kıyılan bu 9.000 kişi (alevî-sünnî, kürt-Türk
ayırmadan) için yanmıyor!.. Ham bir hayal uğruna, Batılı devletlerin
kışkırtması sonucu terörist olup dağlarda can veren 19.000 gencimize de
yanıyor! Yenilerinin ölmemesi için, o hayalin dayandığı iddiaları yıkmaya
çalışıyoruz.
Şimdi söyleyin bakalım, hangimiz daha çok insan sevgisi taşıyor?
SAYIN SAHTE TÜRK BEYEFENDİ,
ARTIK BIRAKIN BU YALANCI TARİHÇİLİĞİ VE GERÇEK TARİHÇİLİĞE BAKIN.
ANADOLUDA YAŞAYAN VE KENDİSİNİ "TÜRK" ZANNEDENLERİN HER BİRİNE AYNANIN
KARŞISINA GEÇMELERİNİ VE KENDİLERİNE BAKMALARINI TAVSİYE EDIYORUM.. NE
GÖRÜYORSUNUZ? ÇEKİK GÖZLÜ SARI BENİZLİ İNSANLARMI YOKSA TİPİK GÜNEY
AVRUPALI (BEYAZDAN ESMERE KADAR...) YANİ BİR İSPANYOL BİR İTALYAN BİR
YUNANLI BİR ERMENİ BİR KÜRT BİR PERS BİR AFGAN GÖRÜNTÜSÜNÜ MÜ
GÖRÜYORSUNUZ???? KENDILERİNİ "TÜRK" SANAN ESKİ ANADOLU , AVRUPA HİNT
IRKINDAN OLAN MİLLETLERİN TORUNLARI...(TAHİR YAVRUM SENDE DAHİLSİN, ÇEKİK
GÖZLÜ TATAR DEĞİLSEN EĞER!!!) ARTIK UYANIN. SİZİN SADECE DİLLERİNİZ
TÜRKÇELEŞTİRİLDİ BEDENLERİNİZ DEĞİL.
CEVAP:
Bize KAWA-KÜRD grubundan mektup gönderen bu kardeşimiz Türkler'i sadece
Anadolu'dakiler sanıyor. Çekik gözlü Tatarlar elbette Türk. Pek çok tarihçi kabul etmese de,
Moğollar da Türk'tür. Hatta Çin'in kuzeyindeki Mançurya'da yaşıyan
Mançular da Türk'tür. Japonlar kendilerinin Tunguz Türkleri'nin Çinliler ile
birleşmesinden meydana geldiğini kabul ederler. Ama Türkler bunlardan
ibaret değildir.
İşin enteresanı kısmı, Kawa ekolünden bu Kürt asıllı kardeşimiz
Hint-Avrupaî ırkın beyazdan esmere kadar her tende, her özellikte
olabileceğini kabul ediyor da, Türkler'in sadece çekik gözlü, sarı benizli
Tatar tipli olamayacağını öne sürüyor.
Biz yazımızın hemen ilk sayfasında bir Batılı bilim adamının Fransız
Profesör Jean Paul Roux'un son derece önemli değerlendirmesini verdik.
Hemen tekrarlıyalım:
"TÜRKLER anlaşılan mânâda bir IRK değil, çünkü pek çok tipleme var.
Anlaşılan mânâda bir MİLLET değil, çünkü TEK mekânı paylaşmıyor, çok geniş
bir çoğrafyaya yayılıyor. Özellikle geçmişte DİN birliği de yok. Müslüman,
Budist, Yahudi, Hıristiyan ve elbette Şamanist TÜRKLER var...TÜRKLER'in
bütünlüğünü belirleyici iki öğe var: DİL ve MANTIK YAPISI!.."
Türkler dünyada en çok yayılmış olan millettir. En çok sayıda devlet
kurmuş olan millettir. Bu şu demektir: Bu kadar geniş bir coğrafyada bu
kadar çeşitli insan topluluğuna hükmedince, onlarla karışmak kaçınılmaz
olmuştur. Bu özellik te başka hiç bir millette yoktur. Biz bununla iftihar
ederiz. Tarihimizin hiç bir döneminde ayırımcılık, ırkçılık yapmamışız.
Birlikte yaşadığımız hatta idare ettiğimiz insanları kendimizden saymışız.
Avrupa'da kalanlar Avrupa tipine yakın olmuş, Asya'da kalıp Çinlilerle
karışanlar çekik gözlü olmuş, güneye inip Hindistan'ı fethedenler Pakistan
tipli olmuş, ama özü Türk kalmış. Onun için sarışın Boşnak ta kendini Türk
sayar, esmer Pakistan Timurîleri de!..
Kawacı kardeşimiz bizim ne zaman dilimizin Türkçeleştiğini
anlatmamış... Eğer SÜMERLER ve "KÜRTÇE" KELİMELER TÜRKÇE'DEN BOZMADIR
sayfalarımızı gözden geçirirse, görecektir ki, biz Türkçe'yi
sonradan öğrenmedik. Ta Sümerler'den beri bu dili konuşuyoruz. Dünyanın dört
bir yanına da yaymışız.
Kendini Kürt ve Hint-Avrupaî sayan bu dostumuzun adı Temir... Bu kelime
öz-be-öz Türkçe'dir ve Demir demektir. Orta Asya'da o haliyle kullanılır.
Timur kelimesi de oradan gelir. Tıpkı kürt ayırımcılığa soyunan Mehmet
Moğoltay'ın soyadının Türk olduğu gibi... Kaldı ki, Ermeni ve Kürtlerin
Hint-Avrupaî olmadığını ifade eden Avrupalı bilim adamlarının adlarını da
yazımızda verdik.
Hint-Avrupaî, yani aryan olmak bizim için problem değil. Tarihçi Yılmaz
Öztuna Türkler'i aryan kabul eder. Bizim Yafetik, yani Ural-Altay olmaktaki
ısrarımız, bariz mantık yapımızdan geliyor. Türkler hiç bir zaman
Avrupalılar gibi bağnaz, ırkçı ve emperyalist olmamış, soykırım
uygulamamışlardır. O yüzden Avrupalı sayılmayı hakaret kabul ediyoruz.
Son olarak kürt ayırımcıların sarıldığı ve bu kardeşimizin da
sempatizanı olduğu KAWA'nın gerçek hikayesini, hem de kürt
"tarihçi" Cemşid Bender'in temel kaynağı ŞEHNÂME'den anlattık. Okumasını
tavsiye ederiz.
-- 12.6.1999 , A.E
Yazınıza az önce rastladım ve heyecanla okumaktayım. Ben
Ardahan'ın, Posof ilçesindenim. İlçeyi, nüfus olarak Ahıska Türklerinden
teşkil etmektedir. Bizlerde verdiğiniz örneklerde olduğu gibi çok kar
biriken dağlara ve dağ yamaçlarına "KÜRTÜK Yeri" olarak isim veririz. Ayni
isim büyük kar bloklarına da verilir.
-- 12.6.1999 , A.E.
Bütün arkadaşlarım benim devletçi ve milliyetçiliğimle alay etmişti.
Sizinle aynı görüşü paylaştığımı görünce, inanın çok mutlu oldum.
-- 12.6.999 , A.E.
Sabah tesadüfen rastladığım sayfaları 13 saatlik kesintisiz bir okuma
ile bitirdim. İnanın, hayatımda bu kadar heyecanlanmadım. Büyük Türk
Milleti'nin bir ferdi olarak Milletimin Büyüklüğünü bir kez daha bana
hissettirdiğiniz için ne kadar teşekkür etsem azdır. Bundan yaklaşık 2 ay
önce yine internette bütün Avrupa kıtası, İngiltere, İskandinav ülkeleri
ve Ege adalarında bulunan kaya yazıtlarıyla ilgili bir siteye
rastlamıştım. "Runik" ya da "Futhark" olarak isimlendirilen bu yazıyı
değerli bir bilim adamımız Orhun yazıtlarındaki Göktürkçe ile çözmeyi
başarmış.
Okuduğumda hayret etmiş, hatta uzun süre bu bilginin etkisinden
kurtulamamıştım. Şimdi ne kadar gerçek olduklarını bir kez daha anladım.
Anladığım kadarıyla Lise ve Üniversitede bize verilen tarih, bilimsel
bir tarihten ziyade Batı'dan ithal edilen defolu mallar.
Bir Türk olarak tarihimize büyük katkısı olan bu çalışmayı yaptığınız
için teşekkür eder, Milletimiz için hayırlara vesile olmasını dilerim.
Selamlar
CEVAP:
Bu değerli ve coşkulu kardeşimiz peşpeşe üç mektup göndermiş. Kendisine
ilgisi ve iltifatları için teşekkür ederiz.
KÜRTÜK kelimesi açıklaması, Kürtler'in adının karlı dağlarda
yaşamalarından dolayı olduğunu bir kere daha ortaya koyuyor. Kürdistan da
"karlı yer" demektir. Tıpkı DAĞISTAN (dağlık ülke) gibi...
Amerikalılar'ın kendi kıtasındaki ülkeler ile NAFTA birliği altında
birleşmelerini, Avrupalı devletlerin AB içinde bir araya gelmelerini görüp
te, Türk devletlerinin ve Türk topluluklarının kaynaşmalarını, işbirliği
içinde olmalarını "turancılık" diye küçümseyenleri anlıyamıyoruz.
Bunlar hâlâ farketmediler ki, Batılılar kendileri bütünleşip
güçlenirken, dünyanın geri kalan kısmını küçük lokmalara ayırıp yutmaktan
başka bir emelleri yok!
Önlerinde üç büyük engel vardı. Sovyetler Birliği, Çin ve Türkler...
Sovyetler'i ve Doğu Bloğu'nu hallettiler. Çekya ve Slovakya, Slovenya,
Hırvatistan, Macaristan, Polonya kolay lokmalar oldu. Litvanya, Letonya,
Estonya sırada. Türkiye'yi de bir parçalasalar, işleri çok kolaylaşacak.
İşte biz onun için bütün Türk boy, soy, uruk, oymaklarının adlarına
takılmayıp yakınlaşmalarını, kaynaşmalarını istiyoruz. Çünkü bir
parçalanırsak, bizden önce, kopan lokmalar yutulacak!.. Çünkü Kürtler'in
de, kandırılmaya çalışılan Çerkezler'in de, Lazlar'ın da Batılılarla hiç bir ortak yanı yok. En
yakın akrabaları biziz. Biz kardeşiz!
Özal'a gelince, bu ülkeye verdiği zararlar saymakla bitmez. Elbette ki
öbür âlemde bunların hesabını verecek.
Bir takım insanların geçmişte ve belki de hâlâ milliyetçi ve devletçi
olanlarla alay etmeye kalkmaları ancak kendi zavallılıklarını gösterir.
Çünkü milliyetçi olmayan ancak zalim milletlere uşak olur. Devletçi
olmayan da fertçi, yani cepçidir. Kendinden başkasını düşünmez.
Hemen şimdi bu sözümüze "O zaman niye Kürt milliyetçiliğine karşı
çıkıyorsun?" diyenler olabilir. Kürt milliyetçiliği olmaz!.. Kürtler bir
millet değildir. O ancak aşiretçilik olur ki; hem soy, hem nüfus kâğıdı
ile bağlı olduğu millete ihanettir.
Aynı şekilde Türkiye'de Çeçen milliyetçisi olunmaz. Çeçen, ancak
Çeçenistan'da Ruslar'a karşı savaşırken Çeçen milliyetçisidir.
Türkiye'deki Çeçen asıllı kişi, ancak Türk milliyetçisi olabilir. Çok
şükür ki, çoğu öyledir. Kaldı ki, Çeçenistan'daki Çeçenler bile Atatürk
rozeti takıyor, Türk milliyetçiliği yapıyordu!
Biz ihmal edip te, Talibanlar gelinceye kadar, Afgan mücahitlerinin
yaptığı gibi!..
Bize okutulan Tarih'in son derece "defolu" olması bir yana,
Batılılar'ın başkaları hakkında yazdıkları bütün tarihler öyledir. Meselâ
uzun yıllar Afrika'yı "geri" bir kıta olarak tanımlamışlar, arkeologlar
orada bazı muazzam imparatorluk izleri, yani binalar, sanat eserleri
bulunca, bunları uzun yıllar ortaya çıkarmamışlardı!
Hamit Z. Koşay'dan SÜMER ve ELÂMLAR'ı, Sadi Bayram'dan TURUKKULAR'ı,
Adile Ayda'dan PELASK, İSKİT, ETRÜSK ve EU-SOKOLAR'ı, KVERGIE'den
TÜRKÇE'nin eskiliğini ve zenginliğini öğrenmesek, hele KÂZIM MİRŞAN'a
rastlamasak, biz de kendimizi 1071'den itibaren var sayacaktık.
Sizden Runik yazılar hakkındaki sitenin adresini rica ediyoruz. Onlara
sitede link vereceğiz. Ayrıca en kısa zamanda hazırlayıp nete çıkarmak
istediğimiz Kâzım Mirşan'ın 15.000 yıllık duvar resimleri üzerindeki
çalışmalarını okuyunca bir kere daha heyecanlanacağınıza eminiz. Hem o
resimleri, hem Mısır hiyerololiflerini, hem de Etrüsk yazısını ancak eski
TÜRK karakterleri (GÖKTÜRK ALFABESİ'nin esası) ile okumak kaabil.
Selam ve sevgiler...