ŞEHRİN HAVALANDIRILMASI Bu Bölümün aşağıdaki ana başlıklarla incelenmesi, konunun anlatımı açısından uygun bulunmuştur: |
||
RÜZGAR DAĞILIMI İNCELENEREK | ||
HAVA VE TOPRAK SICAKLIKLARI İNCELENEREK |
||
YAĞIŞ ŞARTLARI |
||
YENİ ENERJİ KAYNAKLARININ TESPİTİ |
RÜZGAR DAĞILIMI İNCELENEREK
Bu konuda
öncelikli bilinmesi gereken hususlar şunlardır; Meteorolojik gözlemlerden elde edeceğiniz rüzgar dağılımları ile ilgili bilgiler standart olarak yerden 10 metre yükseklikte ( bununla birlikte bazı istasyonlarda bu değerin çok az altında veya çok az üstünde ölçümler yapılabilmektedir.) yapılmaktadır. Genel olarak WMO ( Dünya Meteoroloji Teşkilatı) Standartlarına göre, bu seviyenin altında veya üstünde lokal ölçümler yapılmadığı için, 10 metredeki rüzgar değerinin istenilen seviyelere taşınması/indirgenmesi için matematiksel formüllerden yararlanılması gerekecektir. Bu formüllerden bazıları bu makale içinde çeşitli vesilelerle ele alınacaktır. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
2.Rüzgarın
yükseklikle hız ve yön dağılımı: Şehircilik ile
ilgili çeşitli modeller yerden itibaren yaklaşık olarak 500 metre yüksekliğe kadar
olan rüzgar değerlerine ihtiyaç duyabilmektedir. Bununla birlikte, bazı şehircilik
modellerinde 300 metrelik atmosfer tabakası içinde bu incelemenin yapıldığı
gözlenmektedir. Genel olarak bir sınırlama getirmeden ifade etmek istersek yerden 300
metre yüksekliğe kadar olan atmosfer tabakası şehirleşme ve şehirleşmenin
yaratacağı çeşitli sorunların analiz edilebilmesi açısından son derece önemlidir.
Bina yüksekliklerinin belirlenmesinde, sanayi bölgeleri ve yapılarının planlaması ile yüksek bacaların (kule, hat direkleri, ışıklandırma direkleri, bacalar......vs.) planlanmasında mutlaka ama mutlaka yer seviyesi ile 300 metrelik atmosfer tabakası arasındaki analiz bilgileri gereklidir. Ülkemizde nadiren de olsa karşılaşmakla birlikte genel olarak pratikte bu tür sorunlarla yüksek yapıların hasar görmesi halinde karşılaşmaktayız. Çünkü yüksek yapılarda ( gökdelenler..) yerden itibaren 300 metrelik alan içerisinde kalan bölgedeki rüzgar dağılımları olayın etkisini ortaya koyabilmek açısından önem taşır. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
A-Rüzgar hızının yükseklikle değişimi
Çeşitli Z0 değerleri için m parametresinin değerleri Tablo 1 de verilmiştir. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tablo1 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tablo2 Bazı yeryüzü karakteristikleri için Z0 degerleri |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Rüzgar Yönünün yükseklikle değişimi: Rüzgar hızında olduğu gibi yönünde de yükseklikle değişimler meydana gelmektedir. Binaların yerleşimi sürtünmenin etkisinin en fazla olduğu alanlar olması nedeniyle tabakanın termal yapısına, topoğrafik yapıya ve o seviyedeki adveksiyon durumuna bağlı olarak rüzgar yönünde değişimler olacaktır. Meteorolojistlerin yapacakları istatiksel bir çalışma ile konuya uygun çözüm üretebilmek mümkündür. Aşağıdaki şekilde rüzgarın yükseklikle nasıl değişim gösterdiği şematik olarak gösterilmektedir. Özellikle bu akışın önüne bina gibi doğal olmayan engeller gelirse nasıl bir oluşum olacağını rahatlıkla şekilden görebilmekteyiz. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
3. Binaların rüzgara olan etkisi: Şehirleşmenin en fazla etkilediği meteorolojik parametrelerden bir tanesi binaların rüzgara olan etkisidir. Bu etki tamamen binaların yüksekliği ve yapı şekilleri ile ilgilidir. Eğer kübik bir binanın rüzgara olan etkisi göz önüne alınırsa, binanın rüzgar alan yüzeyinin üst kısımlarında ve rüzgar alan çatı kısmında rüzgar hızının arttığı, binanın rüzgar almayan kısmında türbülans meydana geldiği ve tekrar rüzgarın düzgün bir akıma karıştığı görülmektedir. Bu tür bir oluşum, normal olarak, yan rüzgarlarında etkisiyle alt seviyeden itibaren havadaki kirleticileri uzak mesafelere taşıyacak ve dağıtacaktır. Aşağıda gösterilen şekil tamamen bu konu ile ilgili olarak çizilmiş olan şematik bir anlatımdır. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Çarpık şehirleşmenin
temel göstergelerinden birisinin lokal rüzgar yapısı göz önüne
alınmaksızın ve tamamen birbirinden farklı olarak tasarlanmış binalar olması
nedeniyle lokal rüzgarı etkileyen kübik binaların yanında, yakınında daha
farklı binaların olması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle; birbirinden daha farklı
yapı yerleşimlerininde incelenmesi gerekecektir.Şöyleki; Eğer bir binanın
önüne rüzgarı karşılayacak şekilde daha yüksek bir bina gelirse, normal akış
tamamen bozulacak ve havalandırmayı, dolayısıyla kirliliği azaltacak olan
gerekli sirkülasyon sağlanamayacaktır. Diğer bir ifade ile daha az sirküle edilmiş
hava ve sonuç olarak daha kirli bir atmosferik ortamı yaşayacağız. Bu tip
oluşumları özellikle hemen hemen tüm büyük şehirlerde uygun yapılaşma olmadığı
için yoğun olarak görebilmek mümkündür. Ülkemizde de şehirlerin akciğerleri
olarak adlandırılacak bir çok hava koridorlarının yüksek binaların önlerini
kapatması dolayısıyla genel sirkülasyonunun bozulduğu ve yeni fakat olumsuz rüzgar
yapılarının meydana geldiği örnekleri görebilmemiz mümkündür. İstanbul'daki
Göztepe Soyak Sitesi bu tip bir oluşuma örnek olarak değerlendirilebilir. Diğer
taraftan bu tip binaların olduğu alanlarda özellikle alt seviyelerde, insanları
rahatsız edecek kuvvette türbülans olayları meydana gelecektir. Günümüz koşulları içinde gerek ülkemizde gerekse dünyanın diğer ülkelerinde bu tip yapılaşmanın olması kaçınılmazdır. Meteorolojik açıdan ise olumsuzlukları en az düzeye indirgemek için yapılması gerekli olan şey son derece basittir. Önerimiz; Yüksek binaların belirli alanlarda odaklandırılması ve lokal olarak genel akışı bozmayacak bir düzenlemenin yapılmasıdır. Bunu yapabilmek için ise öncelikle yerleşim merkezine ait rüzgarın alansal ve zamansal değişimleri iyi analiz edilmeli ve rüzgar profili doğru oluşturulmalıdır. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bir diğer önemli durum endüstriyel sahalarda bacalarla binalar arasındaki ilişkidir. Bina ve baca yükseklikleri ile bina-baca arasındaki uzaklık, hakim rüzgar hız ve yönüne bağlı olarak düzenlenmeli, bacadan çıkan kirleticilerin belli bir seviyenin altına inmesi önlenmelidir. Bu amaçla yapılması gereken ilk şey öncelikle yörenin rüzgar yapısının analizlerinin çok iyi gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yine bu konuda bizlere yardımcı olacak tamamına yakını yurtdışı kaynaklı olan ( EPA gibi) farklı modellerden de yararlanılmalıdır. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ülkemizde; bu kurala uyulmadan yapılan çok sayıdaki sanayi tesisinin bacalarından çıkan kirleticilerin belirli bir seviyenin üzerine çıkamaması ve atmosferik taşınımdan yararlanaması nedeniyle hemen yakınında bulunan yerleşim merkezleri üzerinde istenmeyen olumsuz etkiler yarattığını sıklıkla görmekte veya yazılı /görsel medyadan duymaktayız. Bu konu ile ilgili olarak ülkemizde adı en çok duyulan sanayi tesisi Yatağan Termik Santralı dır. Özellikle 2000 Sonbahar -2001 kış dönemi boyunca sık sık üretime ara veren bu tesis Yatağan Yerleşim Bölgesi için en büyük çevre ve hava kirliliği kaynağıdır. Özellikle inversiyon koşullarının oluşması ile hat safhada sıkıntılı günler yaşayan yörenin; halen yapımı devam eden desülfirizasyon ünitesinin hizmete girmesiyle daha rahat günler geçirmesi beklenmektedir. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Aynı durum şehirlerdeki binaların bacalarından çıkan kirleticiler içinde söz konusu olacaktır. Burada verilen iki şematik tanımlama ile bir yüksek binanın önüne daha küçük bir bina gelmesi durumunda kirleticilerin izleyecekleri yörüngeyi anlatmaktadır. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Aynı şekilde kendisinden daha yüksek bir bir binanın önüne gelmesi halinde bacadan çıkacak olan kirleticilerin muhtemel rotası yukarıdaki şekilde verilmektedir. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yukarıdaki şekilde şehirlerde ve kırsal kesimlerde dumanın nasıl dağılacağı şematik olarak gösterilmektedir. Yukarıdaki Şekilde en önemli nokta; kırsal kesimlerde bulunan bir sanayi tesisi bacası veya herhangi bir kirletici noktadan çıkan kirleticiler atmosferik koşulların uygun olması nedeniyle herhangi bir dağılıma maruz kalmaksızın dar bir band içinde hareket etmesine rağmen, şehir merkezlerinde neredeyse bacadan veya kirletici kaynaktan çıkar çıkmaz belirgin bir dağılım içine girmekte ve çok geniş bir band aralığında hareketini sürdürmektedir. Bu açıklamalardan çıkaracağımız sonuç ise kirletici kaynaklar kırsal alanlarda daha farklı, şehir alanlarında daha farklı etki göstermektedir. Bu nedenle şehir merkezlerinde sanayi alanlarına ya hiç izin verilmemeli yada uluslararası standartlara uygun baca filitrasyon sistemleri zorunlu kılınmalıdır. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
HAVA VE TOPRAK SICAKLIKLARI İNCELENEREK: Daha öncede belirtildiği gibi hava sıcaklıkları ve toprak sıcaklıkları yerleşim merkezlerinin gelişiminin planlanlamasında büyük önem arzetmektedir. Hava sıcaklıklarının sürekli ve düzenli olarak izlenmesi başta enerji planlamaları olmak üzere bir çok sektör için hayati önem taşır. Ayrıca yaşanılan iklim şartlarına bağlı olarak bu parametre farklı değerlendirmeleride beraberinde getirmektedir. Sıcak iklim kuşağında yaşayan insanlar için hava sıcaklığının sürekli ve düzenli olarak gözlenmesi ve incelenmesi binalarda kullanılacak olan yapı materyellerini ve soğutma faktörlerini ön plana çıkarırken , soğuk iklim kuşağı için farklı yapı materyalleri ve ısınma faktörlerini ön plana çıkaracaktır. Toprak sıcaklıkları yerleşim merkezlerinin alt yapı sistemleri için önem arzeder. Ülkemizde yaz mevsimi süresince zaman zaman rastladığımız asfalt yollarda yüksek sıcaklıklar nedeniyle meydana gelen " asfalt erimeleri ", soğuk mevsimlerde toprak altında kalan özellikle İçme suyu sistemlerinin düşük sıcaklıklar nedeniyle donması konunun önemini aktarabilmek için akla gelen ilk örneklerdir. İlk bakışda son derece sıradan olaylar gibi görünen bu olayların meteorolojik verileri dikkate almak ve gerekli meteorolojik verileri sağlıklı olarak kullanmak gibi basit tedbirlerle ülke ekonomisine Trilyonlarca lira tasarruf sağlanabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Toprak sıcaklıkları tüm meteoroloji servislerinde sürekli ve düzenli olarak gözlemi yapılan parametrelerden bir tanesidir. Toprak sıcaklıkları sadece toprak yüzeyinde yapılan bir parametre olmayıp, toprağın belli tabakalarında; 5 cm'de, 10 cm'de, 50 ve 100 cm' lerde yapılmaktadır. Alt yapı şebekesinin özelliğine bağlı olarak bu sıcaklık değerlerini daha derin seviyelere korele edilebilmesi mümkündür. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
YAĞIŞ ŞARTLARI:
Yerleşim merkezi olarak seçilen alanların yağış analizlerinin yapılması hem
sosyal hemde ekonomik açıdan büyük önem taşır. Özellikle alt yapı sistemlerinin
dizayn edilmesinde yağış analizleri temel datalardan bir tanesidir. Yağışlar
nedeniyle oluşacak yüzey akışlarının uygun bir şekilde drene edilmesi ve
taşkın ve sellere neden olmaması için yağış analizlerinin doğru bir şekilde
yapılması gerekmektedir. Ülkemizde yağış ölçümleri hemen hemen tüm meteoroloji gözlem istasyonlarında düzenli ve sürekli olarak yapılmaktadır. Yağış analizlerinde yağışın ; günlük, aylık veya yıllık miktarlarından ziyade yağışın süre ve yoğunluğu önemlidir. Bu nedenle yerleşim merkezlerinin dizaynı ve planlamalarında bu nokta önemle göz önüne alınmalıdır. Yıllık olarak 250 mm yağışı dengeli bir şekilde alan bir yerleşim merkezi, aynı yağışı örneğin 15 günde alan bir yerleşim merkezine göre çok daha avantajlıdır. Son olarak ülkemizde yaşanan ve Antakya'yı büyük ölçüde tahrip eden şiddetli yağışlar buna bir örnektir. Yaklaşık olarak 48 saatde 550 kg dan daha fazla yağış alan bu yerleşim merkezine düşen bu yağış neredeyse bu alanın bir yıllık( 1124 kg) yağışının yarısına tekabül etmiştir. Bu nedenle düşen yağış miktarının ne kadarlık sürede düştüğü titizlikle göz önüne alınmalıdır. Diğer bir ifade ile uzun yıllar ortalama yağışın yanında, şiddetli yağış analizleride yapılmalıdır. Yağışlar nedeniyle oluşacak yüzey akışlarının drenajı çalışmalarıda sağlıklı bir şehirleşme için olmazsa olmaz çalışmalarından bir tanesidir. Ülkemizde alt yapı sistemlerinin bazı yerleşim merkezleri hariç neredeyse tamamı hem katı atıkları hemde yağış sularını birlikte drene etmek için tasarlanmış kombine sistemlerdir. Böyle sistemlerde ise; şehirleşmeye bağlı olarak toprak alanların hızla beton alanlara dönüşmesi nedeniyle yağışların toprak tarafından emilmeme ve yağışın çok büyük kısmının hızla akışa geçmesi söz konusu olduğundan, yağışlar nedeniyle oluşacak yüzey akışlarının drenajı büyük sıkıntılar yaratmaktadır. Bu nedenle konunun hem ekonomik hemde sosyal boyutları son derece önemlidir ve ayrı değerlendirme ile sergilenmek zorundadır. Bu konu ile ilgili olarak çok daha fazla detayın yer alacağı ayrı bir Web sayfası ile ilgili hazırlıklarımız halen devam etmektedir. Çalışma tamamlandığı zaman sayfanın web adresi burada ayrıca iletilecektir. YENİ ENERJİ KAYNAKLARININ TESPİTİ: Enerjiye olan taleb insanlığın geçmişi kadar eskiye dayanmaktadır. Bununla birlikte insanlığın tarih içinde mevcut talebini karşılayacak enerji kaynakları o kadar da zengin ve çeşitli olamamıştır. Ya o günün talebini karşılayacak kaynak mevcut iken bu kaynağı kullanıma sunacak teknoloji yeterli olamamıştır, yada artan nüfusa ve gelişen teknolojilere karşılık mevcut kaynaklar yeterli olamamıştır. Tüm yerleşim merkezlerinde yaşamın devamı için, adı ve cinsi ne olursa olsun belli enerji kaynaklarına ihtiyaç vardır. Enerji olmadan yaşamın sürekli ve düzenli olması beklenmemelidir. Enerjinin akılcı olarak kullanımı ve gerekli enerji tasarrufların yapılmasının yanında yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının bulunmasıda tüm dünya ülkelerinin gündemindedir. Konu ile ilgili olarak önerilen çözümler yerleşim merkezlerine göre farklılıklar da gösterebilmektedir. Örneğin bir yerleşim merkezinde güneş enerjinin kullanımının mümkün olabilecek iken başka bir yerleşim merkezinde güneş enerjisi kullanımı mümkün olmayabilir. Yada jeotermal enerji kaynağına sahip olan bir yerleşim merkezi diğer alternatif enerji kaynaklarını değilde sadece jeotermal enerjiyi yada mümkün olan diğer enerji kaynaklarının tamamını yeni enerji kaynağı olarak tercih edilebilir. Yeni ve Yenilenebilir Enerji kaynaklarının tanımı ve ülkemizdeki durumu hakkında detaylı bilgilere ulaşmak için: https://www.angelfire.com/scifi/nuclear220/index.html web sayfamızdan yararlanabilirsiniz. |