|
|
Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için yine daha
önce benzer şekilde yaptığımız gibi hareket ederek, standart bir binayı parcalara
bölerek incelemek ve her parçasının asgari standartlarını tanımlamak gerekecektir.
Şöyleki; 1.Duvarlar: Duvar kalınlıkları, duvarların yapıldığı malzemenin ısı geçirgenliği ve duvarların alanı ısı kaybında önemli rol oynadıklarından bu konuda optimum bir çözüm bulunmalı ve güneş görmeyen alanlar minimum tutulmalıdır. |
|
Bunu yapabilmek için yerleşim alanlarının planlama çalışmalarında yörenin hakim rüzgar yönünü de dikkate almak üzere binaların güneş görmeyen alanlarını minumum tutacak şekilde bir yapılaşma tercih edilmelidir. Isı yalıtkanı mutlaka duvarların dış kısımlarına konulmalı, duvarlardaki günlük sıcaklık değişmeleri göz önüne alınarak yalıtım kalınlıkları ayarlanmalıdır. Yalıtım kalınlıkları için bölgesel değerlendirmeler yerine mikro ölçekli çalışmalar baz alınmalıdır. Bugün hepimiz bilmekteyiz ki, özellikle ülkemizde, Akdeniz Bölgesinde olmasına rağmen Doğu Anadolu Bölgesinin iklim özelliklerine sahip alanlar olabildiği gibi, Doğu Anadolu Bölgsinde olmasına rağmen Akdeniz Bölgesinin iklim özelliklerine sahip yerleşim birimleri söz konusudur. Bu nedenle bölgesel bazda yapılacak yalıtım standartları her zaman istenilen verimi sağlamayabilir. | |
2.Çatı ve taban : Çatının maksimum alanı güneye bakmalı, çatı ve bilhassa zeminde ısı yalıtımı çok iyi yapılmalıdır. Taban ve köşelerden olan ısı kaybı pencere ve kapılardan olana yakındır. Bu konu ilgili detaylı bilgiler "çatılardaki kar yükü hesaplamaları" başlığı adı altında verilmiştir. |
|
3. Pencereler: Pencere – dış yüzey oranı iklim şartlarına bağlı olarak alınmalıdır. Genellikle kış şartlarının hüküm sürdüğü bölgelerde bu oranın 20/100 olması önerilmektedir. Ayrıca pencerelerde mutlaka en az çift cam olmalı ve pencereler tabandan ( yaklaşık olarak 80-90 cm) belli bir mesafe yukarıda olmalıdır. Pencerelerin yaz ve kış havalandırmaları farklı sistemler içermelidir. Özellikle kış havalandırmaları üstten yapılmalıdır. | |
4. Rüzgara maruz alanlar: Bu alanlar mümkün mertebe az tutulmalıdır.Bu sözlerimizi şematik olarak ifade edersek; |
|
Şekildende
görüleceği gibi, hakim rüzgar yönü binanın yan duvarlarına gelmekte ve bu sayede
pencerelerden daha az ısı kaybının oluşması sağlanmaktadır. Ayrıca bina
dışından ve içinden oluşabilecek ısı kayıpları için yörenin iklim
parametrelerine uygun olmak üzere yalıtkan malzeme kullanılmıştır. Pencere
havalandırmasında ise üstten havalandırma tercih edilmektedir. Ülkemizde özellikle
son yıllarda PVC sistemli pencerelerin yaygınlaşması neticesinde bina içlerinin üstten
havalandırılması yaygınlaşmıştır. Bununla birlikte ahşap pencere sistemlerinin çok
büyük bir bölümünde üstten havalandırma sistemleri bulunmamaktadır. Bu ise; bina içi
havalandırılması esnasında önemli ölçüde ısı kayıplarının oluşmasına neden
olan önemli bir faktördür. Bu nedenle pencere havalandırmasının yanlış
tercih edilmesi nedeniyle oluşan ısı kayıplarını engellemek için PVC Pencere
sistemlerinin yaygınlaşması desteklenmeli ve PVC Pencere sistemleri özendirilmelidir. Bütün bunların uygulanması hiç şüphesiz yapılaşma sürecinde ek masraflar getirecektir. Fakat, bu şartlara azami ölçüde uyulduğunda ısıtma için harcanan maliyetin en az yarı yarıya ( bazı araştırmalara göre % 45 oranında ) düşeceğini ve yapılan ek masrafların birkaç yıl içinde kendini amorti edecek şekilde karşılanacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yapılan bir Araştırmaya göre ( Dr Ahmet KILIÇ, Şehir Planlamasında Meteorolojik Faktörler) ; 100 m2 lik bir binada cam/yüzey oranı 25/100 iken, sadece çift cam ( ısı cam ) uygulaması ile yaklaşık olarak % 45 oranında yakıt tasarrufu sağlanabilmektedir. Bu tasarruf oranına diğer meteorolojik parametrelerin uygun kullanımı ilave edilirse bu oran çok daha fazla olacaktır. Her binada lokal iklim şartlarına göre sağlanacak olan ortalama % 45 lik bir tasarrufun ülke ekonomisine olan katkısını ise tahmin edebilmek hiç zor olmasa gerek... Bu gerçekler ışığında, genellikle kış şartlarının hüküm sürdüğü bir yörede, binaların yerleşim planı nasıl olmalıdır? Sorusuna yanıtlar ararsak; 1-Binaların güneş gören alanları maksimum olmalıdır. 2-Güneş görmeyen ve rüzgar alan alanlar minimum tutulmalıdır. 3-Binaların gölgeleri diğer binaların güneşlenmelerine engel olmayacak şekilde düzenlenme yapılmalıdır. 4-Güneye bakan çatının alanı maksimum olmalı ve eğimi maksimum güneşlenecek şekilde ayarlanmalıdır. |
|
Şekilde
bina yerleşimlerinin hakim kış rüzgarına göre nasıl konumlanması gerektiğini
görmekteyiz. Bu diziliş yapısında en önemli nokta binaların gölgelerinin
birbirlerinin güneşlerini kapatmayacak şekilde olmasıdır. Günümüz dünyasında her
binanın, binanın her katının, her katında yaşayan fertlerin güneş görmesi basit
bir insanlık hakkı olarak değerlendirilmektedir. Çalışmayı
hazırlarken Ankara Büyük Şehir Belediyesi Metropoliten Şube Müdürlüğü ile yaptığımız
bir görüşmede, Metropoliten Şubesinin, 2017 Yılı, Ankara Nazım Planı Çalışmalarında
da benzer bir hedefin amaçlandığını duymak bizleri memnun etti. Çünkü her binanın,
her binanın her katının, her katında yaşayan fertlerin güneş görebilmesinin ülkemiz
ekonomisine getireceği katkı, söz konusu binanın üzerinde bulunacağı arsanın rant
değerinin çok çok üzerinde olacaktır. Binaların çatıları ülkemizde en fazla sorun yaratan bina parametrelerinden biridir. Bu nedenle binaların en üst katları ekonomik olarak aynı değere mal edilmesine karşılık satın almak veya satmak aşamasında daha düşük bedellerle tanımlanmaktadır. Yaptığımız gözlemlere göre bunun nedenlerini şu şekilde tespit ettiğimizi belirtmeliyiz: Bina Çatıları bir bina yapımında belki en az görülüyor olması nedeniyle en az özenin gösterildiği yada daha yumuşak bir ifade ile binanın dış görünümü, mutfak, banyo gibi üniteleri kadar özen gösterilmeyen bir ünitesidir. Çatılarda kullanılan malzeme içinde benzer değerlendirmeler yapılabilir. Bizim, Meteorolojistler, olarak üzerinde durduğumuz nokta ise; Çatı yalıtımı ve Çatının güneş ışınlarını ideal olarak alacağı gerekli eğimin hesaplanmasına odaklanmaktadır. Çatı yalıtımı konusu daha detaylı olarak Çatıların kar yükü hesaplarında verileceği için şu anda çatıların konumlarını ve eğimlerini incelemek konusuna odaklanalım ve Çatıların eğimini ve konumunu inceleyelim; |
|
f Yörenin enlem derecesi d güneşin meyli olmak üzere; bir noktaya tam öğleyin güneşin yatayla (ufuk düzlemi ile) geliş açısı A olursa Sin A = Sinf Sind + Cosf Cosd Sin A = Sin (p /2 - f +d ) A = 90° + d -f |
|
f = 30°
enleminde bulunan bir yöre için d - 10° kabul edilebilir. Çünkü; kış ayları olarak Eylül -
Nisan ayları alınırsa bu arada güneş ışınları genellikle 90° lik geliş açısı
etrafında yoğunlaşmış olacaktır. Bu durumda A = 90-10-30= 50° elde edilir. O halde
çatının güneye bakan yüzünün yatayla 40° lik açı yapması önerilir. |